deniz seki`nin klip $arkisi.klibinde "bu zamana kadar soyledim inanmadiniz..i$te goguslerim!" tarzinda rol aldigi kliptir ayni zamanda.
masal
nil karaibrahimgilin en güzel şarkılarından biridir. ayrıca;
(bkz: komser şekspir)
daha küçücüktüm öldüm
ama ben masalımı da gördüm
baba anneme söyle öldüm
daha parlayabilirdim söndüm
daha oynayabiliridim döndüm
daha toplayabilirdim böldüm
masalımı da gördüm
istemem ben hiç adım unutulsun
resmim tozlu raflara konsun
arayan beni masallarda bulsun
(bkz: komser şekspir)
daha küçücüktüm öldüm
ama ben masalımı da gördüm
baba anneme söyle öldüm
daha parlayabilirdim söndüm
daha oynayabiliridim döndüm
daha toplayabilirdim böldüm
masalımı da gördüm
istemem ben hiç adım unutulsun
resmim tozlu raflara konsun
arayan beni masallarda bulsun
(bkz: bir varmis bir yokmus)
zamanında kafa yorduğum, biraz araştırdığım ve göründüğü kadar masum ve sevimli olmayan, aksine direkt ve indirekt mesajlarını hiç de hoş olmayan hikayelerdir.
İleride çocuğum olursa asla bilmesini istemeyeceğim masalların başında Grimm Kardeşler'in derlediği masallar geliyor. Kötü üvey anneler, zehirli elmalar, çocuk pişiren cadılar , yüzyıllar süren uykular… Ülkemizde pek bilinmeyen diğer Grimm masallarının da bunlardan kalır yeri yok. Hele masalların orjinallerinin çok daha “kirli” olduğunu düşününce, La Fontaine'in, Ezop'un masalları yeterli geliyor.
örneğin maria tatar, Off With Their Heads! : Fairy Tales and the Culture of Childhood kitabında şunu yazar:
masalları savunanlar sıklıkla bu hikayeleri doğruluk ve ahlak deposu olarak değerlendirme tuzağına düşerler. bize öğretildiğine göre masallar, içinde iyiliğin sürekli ödüllendirildiği ve kötülüğün sürekli cezalandırıldığı bir dünya, günlük hayat için ahlak düzeltici unsurlar bulduğumuz, çocuğu rahatlatan şeylerdir. Gerçekte ise, resim oldukça farklıdır. Masallar sıkça şefkat, alçakgönüllülük gibi değerleri övse ve iyi davranışların ödüllendirildiğini gösterse de, açıkça yalancılığı, hileyi ve hırsızlığı destekler.
----
Grimm biraderlerin 1812'de yayınlanan Kinder und Hausmärchen kitabının birçok düzeltmeden geçtiğini ve derledikleri masalların orjinallerinin değişikliğe uğradığı bilinen bir şey. Uyuyan Güzel'in kralın tecavüzüne maruz kaldığı ise bilinmeyen bir şey.
Pek muhterem Grimm kardeşler, hikayelerdeki seks, bilhassa evlilik dışı seks kısımlarını sansürlemiş ancak çocuk suistimali, açlık, zalim cezalandırmalar ve şiddet kısımları sansürden kaçmış*.
(*The Hard Facts of the Grimms' Fairy Tales-Maria Tatar.)
En bilinen, hatta Türk filmi uyarlaması bile yapılan masallardan biri, Külkedisi'dir değil mi? Zavallı Sindirella'yı hizmetçi gibi kullanan kindar ve hoyrat üvey kız kardeşler ve üvey anne, hayalleri sihir sayesinde gerçekleşen Sindirella, ilk görüşte aşık olduğu kadını sadece bir ayakkabı teki kullanarak bulmaya çalışan prens… Hepimizin bildiği şeyler bunlar. Peki masalın sonunda bizim çilekeş-ama-iyi-kalpli prensesimizin üvey kardeşlerinin cezalandırıldığını biliyor muyuz?
“Nişanlı çift kiliseye gittiklerinde, büyük [üvey kardeş] sağ tarafta, küçük [üvey kardeş] sol taraftaydı ve güvercinler ikisinin de birer gözünü çıkardı. Daha sonra geri geldiklerinde, büyük sol, küçük sağ taraftaydı ve güvercinler diğer gözlerini de çıkardı. Böylece, kötülükleri ve yalanları için yaşadıkları sürece körlükle cezalandırıldılar.”
(http://www.nationalgeographic.com/grimm/cinderella.html)
Üvey anne zulmü, ayakkabıya ayağını sığdırmak için parmağını kesmeyi göze alan üvey kardeşler, göz oyan güvercinler. Küçük çocuğuma uyumadan önce anlatmak isteyeceğim bir masal, evet.
Peki masalların çoğunda aslında belayı açanın üvey anne değil öz anne olması, sonradan bir anneye bu kadar kötülük kondurmak istenmediği için ufak bir müdahale ile öz annelerin öldürülüp yerine kötülük yapması için üvey anne getirilmesi? Pamuk Prenses'in ciğerini isteyen sosyopat üvey annesinin aslında öz annesi olması söz konusu mesela, bir annenin duvardaki aynanın lafına bakıp evladının güzelliğini kıskanması fazla gelmiş olsa gerek ki bu canilik bir üvey anneye layık görülmüş.
Pamuk Prenses demişken. Bizim iyilik timsali pamuğumuzun beyaz atlı prensiyle evlenirken üvey annesini kızgın demirden yapılmış ayakkabılarla dans etmeye mahkum etmesine –ve kraliçenin ölmesine- ne demeli*? Tabii ki biz bu sonu bilmiyoruz. Zira ortaçağın işkence yöntemlerinden birinin bir çocuk masalında yer alması pek hoş olmasa gerek.
(*The Evolution of Snow White: A Close Textual Analysis of Three Versions of The Snow White Fairy Tale– John Hanson Saunders)
Kendilerini yemeye çalışan cadıyı fırına atan Hansel ve Gretel, kötülük abidesi olan ve en sonunda sinirinden kendisini ikiye bölen Rumpelstiltskin, Kırmızı Başlıklı Kız, Uyuyan Güzel ve daha birçok masalın konteksti incelendiğinde küçücük çocuklara öğretmemiz gereken şeyler olduğunu düşünmüyorum.
Grimm Kardeşler'e laf ediyorsun da tek masal yazan onlar mı, demeyin. Mavi Sakal'ı yayınlayan bir Perrault var. Küçükken sahip olduğum masal kitabına dair en canlı anım, Mavi Sakal'ın son karısının, ölü kadınların duvardaki nişlerde asılı olduğu odaya girdiğini ve elindeki kanlı anahtarı tasvir eden o çizim! Böyle bir masalın var olması bir yana, ki korkunç bir masal, o çizimi çocuk kitabına koyan yayıncıyı hala anlayamıyorum.
Daha onlarca masal var, soğuktan donan Kibritçi Kız, köyden götürdüğü çocuklar geri gelmeyen Fareli Köyün Kavalcısı, aşık olduğu adam için sesinden vazgeçtiği halde adam başkasını tercih edince canına kıyan Küçük Denizkızı…
İleride çocuğum olursa asla bilmesini istemeyeceğim masalların başında Grimm Kardeşler'in derlediği masallar geliyor. Kötü üvey anneler, zehirli elmalar, çocuk pişiren cadılar , yüzyıllar süren uykular… Ülkemizde pek bilinmeyen diğer Grimm masallarının da bunlardan kalır yeri yok. Hele masalların orjinallerinin çok daha “kirli” olduğunu düşününce, La Fontaine'in, Ezop'un masalları yeterli geliyor.
örneğin maria tatar, Off With Their Heads! : Fairy Tales and the Culture of Childhood kitabında şunu yazar:
masalları savunanlar sıklıkla bu hikayeleri doğruluk ve ahlak deposu olarak değerlendirme tuzağına düşerler. bize öğretildiğine göre masallar, içinde iyiliğin sürekli ödüllendirildiği ve kötülüğün sürekli cezalandırıldığı bir dünya, günlük hayat için ahlak düzeltici unsurlar bulduğumuz, çocuğu rahatlatan şeylerdir. Gerçekte ise, resim oldukça farklıdır. Masallar sıkça şefkat, alçakgönüllülük gibi değerleri övse ve iyi davranışların ödüllendirildiğini gösterse de, açıkça yalancılığı, hileyi ve hırsızlığı destekler.
----
Grimm biraderlerin 1812'de yayınlanan Kinder und Hausmärchen kitabının birçok düzeltmeden geçtiğini ve derledikleri masalların orjinallerinin değişikliğe uğradığı bilinen bir şey. Uyuyan Güzel'in kralın tecavüzüne maruz kaldığı ise bilinmeyen bir şey.
Pek muhterem Grimm kardeşler, hikayelerdeki seks, bilhassa evlilik dışı seks kısımlarını sansürlemiş ancak çocuk suistimali, açlık, zalim cezalandırmalar ve şiddet kısımları sansürden kaçmış*.
(*The Hard Facts of the Grimms' Fairy Tales-Maria Tatar.)
En bilinen, hatta Türk filmi uyarlaması bile yapılan masallardan biri, Külkedisi'dir değil mi? Zavallı Sindirella'yı hizmetçi gibi kullanan kindar ve hoyrat üvey kız kardeşler ve üvey anne, hayalleri sihir sayesinde gerçekleşen Sindirella, ilk görüşte aşık olduğu kadını sadece bir ayakkabı teki kullanarak bulmaya çalışan prens… Hepimizin bildiği şeyler bunlar. Peki masalın sonunda bizim çilekeş-ama-iyi-kalpli prensesimizin üvey kardeşlerinin cezalandırıldığını biliyor muyuz?
“Nişanlı çift kiliseye gittiklerinde, büyük [üvey kardeş] sağ tarafta, küçük [üvey kardeş] sol taraftaydı ve güvercinler ikisinin de birer gözünü çıkardı. Daha sonra geri geldiklerinde, büyük sol, küçük sağ taraftaydı ve güvercinler diğer gözlerini de çıkardı. Böylece, kötülükleri ve yalanları için yaşadıkları sürece körlükle cezalandırıldılar.”
(http://www.nationalgeographic.com/grimm/cinderella.html)
Üvey anne zulmü, ayakkabıya ayağını sığdırmak için parmağını kesmeyi göze alan üvey kardeşler, göz oyan güvercinler. Küçük çocuğuma uyumadan önce anlatmak isteyeceğim bir masal, evet.
Peki masalların çoğunda aslında belayı açanın üvey anne değil öz anne olması, sonradan bir anneye bu kadar kötülük kondurmak istenmediği için ufak bir müdahale ile öz annelerin öldürülüp yerine kötülük yapması için üvey anne getirilmesi? Pamuk Prenses'in ciğerini isteyen sosyopat üvey annesinin aslında öz annesi olması söz konusu mesela, bir annenin duvardaki aynanın lafına bakıp evladının güzelliğini kıskanması fazla gelmiş olsa gerek ki bu canilik bir üvey anneye layık görülmüş.
Pamuk Prenses demişken. Bizim iyilik timsali pamuğumuzun beyaz atlı prensiyle evlenirken üvey annesini kızgın demirden yapılmış ayakkabılarla dans etmeye mahkum etmesine –ve kraliçenin ölmesine- ne demeli*? Tabii ki biz bu sonu bilmiyoruz. Zira ortaçağın işkence yöntemlerinden birinin bir çocuk masalında yer alması pek hoş olmasa gerek.
(*The Evolution of Snow White: A Close Textual Analysis of Three Versions of The Snow White Fairy Tale– John Hanson Saunders)
Kendilerini yemeye çalışan cadıyı fırına atan Hansel ve Gretel, kötülük abidesi olan ve en sonunda sinirinden kendisini ikiye bölen Rumpelstiltskin, Kırmızı Başlıklı Kız, Uyuyan Güzel ve daha birçok masalın konteksti incelendiğinde küçücük çocuklara öğretmemiz gereken şeyler olduğunu düşünmüyorum.
Grimm Kardeşler'e laf ediyorsun da tek masal yazan onlar mı, demeyin. Mavi Sakal'ı yayınlayan bir Perrault var. Küçükken sahip olduğum masal kitabına dair en canlı anım, Mavi Sakal'ın son karısının, ölü kadınların duvardaki nişlerde asılı olduğu odaya girdiğini ve elindeki kanlı anahtarı tasvir eden o çizim! Böyle bir masalın var olması bir yana, ki korkunç bir masal, o çizimi çocuk kitabına koyan yayıncıyı hala anlayamıyorum.
Daha onlarca masal var, soğuktan donan Kibritçi Kız, köyden götürdüğü çocuklar geri gelmeyen Fareli Köyün Kavalcısı, aşık olduğu adam için sesinden vazgeçtiği halde adam başkasını tercih edince canına kıyan Küçük Denizkızı…
yasar’a ait olan masal isimli sarkinin "gir sinemin sinemin icine yar" kismi sinem isimli genc kizlarin ruyasi olmustur. kendileri bu sarki dinletilmek suretiyle mutemadiyen taciz edilebilirler.
$uanki hukumetin ve bundan onceki hukumetlerin de yapmi$ oldugu ka$ikla verip sapiyla goz cikarma olayinin, boyle bir$ey yok siz bizi yanli$ anliyorsunuz gibisinden yapilan soylemlerin tumune verilen ad diyebiliriz.
yazar kisisi.
bir varmis bir yokmus muhabbeti.
(bkz: bir istanbul masali)
163 masal servisi vardi cocukken hep arardim ben.
deniz sekinin ask denizi adli albumunun cikis parcasidir. klibinde bicir bicir kizlar oynar. sarkinin sozleri de assagidadir.
zor olani seviyor insan her defa
gercegi bende, sahtesi dilde gizli
kalbe yenik dusen ask kelimesinin
uzuleni ben, uzeniyse kalpte gizli
biliyorum kolay degil
hayat buysa, gercek nedir?
aglamaya alistirdin
olum bize masal gelir.
cok zor
bunu inan anlatamam
cok zor
gercegiyle yuzlesince yoksun,
aynalara baka baka
kendini kendine sikayet ediyorsun
delirir gibi
zor olani seviyor insan her defa
gercegi bende, sahtesi dilde gizli
kalbe yenik dusen ask kelimesinin
uzuleni ben, uzeniyse kalpte gizli
biliyorum kolay degil
hayat buysa, gercek nedir?
aglamaya alistirdin
olum bize masal gelir.
cok zor
bunu inan anlatamam
cok zor
gercegiyle yuzlesince yoksun,
aynalara baka baka
kendini kendine sikayet ediyorsun
delirir gibi
yaşarın üçüncü albümünden bir şarkı ve bu albümün ismidir. masal albümünü en iyi şarkısıdır.
koparıcı dörtlüğü:
bu hayal meyal masal hep okuduğum mu
seni ejderhanın elinden alıp koruduğum mu
hani kahramanlar gibi sevecekken seni
masal bitti yaş akacak bak farketmedin mi
albümün içindeki şarkılar:
masal
acıtmıyor sevdan
yaprağın kaderi
sevda yükleri
gözler aynı sen
beş dakika bekle git
beni unutma
aldanırım
ah sen
mazim değil
şarkıda emeği geçenler:
düzenleme : ozan çolakoğlu
klasik gitar : erdem sökmen
akordiyon : tansel doğanay
bas darbuka, darbuka, def, zil, küp : cengiz ercümer
etnik perküsyon : ozan çolakoğlu
vokal : yaşar
koparıcı dörtlüğü:
bu hayal meyal masal hep okuduğum mu
seni ejderhanın elinden alıp koruduğum mu
hani kahramanlar gibi sevecekken seni
masal bitti yaş akacak bak farketmedin mi
albümün içindeki şarkılar:
masal
acıtmıyor sevdan
yaprağın kaderi
sevda yükleri
gözler aynı sen
beş dakika bekle git
beni unutma
aldanırım
ah sen
mazim değil
şarkıda emeği geçenler:
düzenleme : ozan çolakoğlu
klasik gitar : erdem sökmen
akordiyon : tansel doğanay
bas darbuka, darbuka, def, zil, küp : cengiz ercümer
etnik perküsyon : ozan çolakoğlu
vokal : yaşar
anneanne:bir varmıış bir yokmuş...
torun:sallama annenanne ya hiç yemekten ev olur mu? bsg ya tööbe töbe neyle uğraşıyorum allah’ım ya
torun:sallama annenanne ya hiç yemekten ev olur mu? bsg ya tööbe töbe neyle uğraşıyorum allah’ım ya
ben;
baskınlardan kaçıp
evine sığınan bir babanın
sevdiğine attığı küçük bir imzayım.
kur$unların taahhütlü gönderildiği günlerde
cumhuriyet gazetesinin üzerine doğmu$um.
kıçımda büyük puntolarla seksen ihtilalinin izi
acıyor hâlâ yediğim ilk ve son iğnenin yeri.
göğüslerinde hap$urunca ben
dayanamayıp süt tanrıçam, ihbar etmi$ babamı
sağcı kestanelerin göbekleri çatlarken gülmekten
çıra gibi tutu$mu$ babamın kitapları.
iki bacağımın arasından, tersten bakıp
misafir beklemi$im
sahilde balonlar yürüyü$ yapıp
saçmalı tüfekleriyle patlatmaya çalı$ırken ipe dizilmi$
insanları
geldi gelecek karde$imi annemin içine ittirmi$im.
hep güzel, hep hayal kalsın diye
açmı$ annem kumbaramı
bir kilo eri$te, biraz buğday için
yapmazmı$ bunu
kapının dibinde
örümceğe imrenerek geçerken
657’ye tabi ipekböcekleri
“bir ihtilal daha var” deyip ölen babamın
yanındaki çukura
söz vermi$im.
özge dirik
baskınlardan kaçıp
evine sığınan bir babanın
sevdiğine attığı küçük bir imzayım.
kur$unların taahhütlü gönderildiği günlerde
cumhuriyet gazetesinin üzerine doğmu$um.
kıçımda büyük puntolarla seksen ihtilalinin izi
acıyor hâlâ yediğim ilk ve son iğnenin yeri.
göğüslerinde hap$urunca ben
dayanamayıp süt tanrıçam, ihbar etmi$ babamı
sağcı kestanelerin göbekleri çatlarken gülmekten
çıra gibi tutu$mu$ babamın kitapları.
iki bacağımın arasından, tersten bakıp
misafir beklemi$im
sahilde balonlar yürüyü$ yapıp
saçmalı tüfekleriyle patlatmaya çalı$ırken ipe dizilmi$
insanları
geldi gelecek karde$imi annemin içine ittirmi$im.
hep güzel, hep hayal kalsın diye
açmı$ annem kumbaramı
bir kilo eri$te, biraz buğday için
yapmazmı$ bunu
kapının dibinde
örümceğe imrenerek geçerken
657’ye tabi ipekböcekleri
“bir ihtilal daha var” deyip ölen babamın
yanındaki çukura
söz vermi$im.
özge dirik
belirli bir zaman ve yerde geçmeyen mantık sınırlarını aşırı derecede aşabilen öğelere sahip anlatılardır. özünde hikaye kavramından çok daha farklı bir anlamı vardır.hikaye ile kesinlikle aynı şey değildir.çok derin mesajlar verir.masallarda geçen öğeler aslında çok farklı kavramları simgeler.masalları anlamak ve analiz edebilmek için gerçekten iyi bir eğitim gerekir.edebiyatın bize vermiş olduğu en eski ve en kalıcı türlerden biridir...
orhan veli siiridir.
cocuk gonlum kaygilardan azade
yuzlerde nur, ekinlerde bereket
at ustunde mor kakullu sehzade
unutmaya basladigim memleket
sakagimda annemin sicak dizi
kulagimda falci kadinin sozu
gol basinda padisahin uc kizi
alaylarla kaf dagina hareket
cocuk gonlum kaygilardan azade
yuzlerde nur, ekinlerde bereket
at ustunde mor kakullu sehzade
unutmaya basladigim memleket
sakagimda annemin sicak dizi
kulagimda falci kadinin sozu
gol basinda padisahin uc kizi
alaylarla kaf dagina hareket
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?