johann sebastian bach

seeyouindisneyland
yeryüzünün gelmiş geçmiş gelecek en büyük müzisyenidir.yanına birilerini koymak,onu birileriyle karşılaştırmak hakarettir,müzik adına ayıptır,saçmalıktır.


zenana
21 mart 1685’te saksonya düklüğü’ndeki eisenach’ta doğar bach.
kent meclisi ve eisenach düklük sarayında kemancılık yapan johann ambrosius ile elisabeth bach’ın en küçük oğludur.

1692-93’te okula başlar. babasından yaylı çalgılar konusunda dersler alır. dokuz yaşında annesiyle babasını yitirince ohrdruf’a, yine bir müzisyen olan ağabeyi johann christoph’un yanına gider. burada lise öğrenimini yapacak ve ağabeyinden müzik öğrenecektir. kusursuz soprano sesi, lüneburg’daki michaelis müzik okulu’nun kapılarını açar ona.

1702 yazında thüringen’e döner. 4 mart 1703’te weimar dükü johann ernst’in saray orkestrasında kemancı olarak çalışmaya başlar. 19 yaşındayken arnstadt’taki st. bonifatius kilisesi orgculuğuna getirilir.

1704’de ilk kantatını besteler. 1705 yılının ekiminde, kuzey alman org okulunun en önemli temsilcisi sayılan dietrich buxtehude’yi dinlemek amacıyla, 350 km’lik yolu yürüyerek lübeck’e gider, ama izin süresini aştığı için görevine son verilir.

1707 yılı haziranında mühlhausen’de, st. blasiuskirsche’nin orgcusu olur, 17 ekimde de kuzeni maria barbara ile dorheim’da evlenir. bir yıl sonra, 4 şubat 1708’de 71 no’lu kantatı "gott ist mein könig" /tanrı kralımdır) kent meclisi tarafından yayımlanır. bu, bach’ın ilk yayımlanan bestelerinden biri olacaktır.

1717’ye kadar özellikle italyan bestecilerle tanıştığı weimar’da kalır. bunlar arasında albinoni, legrenzi, corelli, bonporti, vivaldi, frescobaldi vardır. vivaldi’nin birçok konçertosunu klavsene uygular. 1717 yılının sonunda köthen’e çağrılır ve anhalt prensi leopold’un orkestrasını yönetir. artık eski orgların da uzmanı olmuştur.

1719’da, handel ile tanışmak isterse de bu görüşme bir türlü gerçekleşmez. temmuz 1720’de, umulmadık bir zamanda karısını yitirir. bu ölümle sarsılacak ve hamburg’a gidecektir.

3 aralık 1721’de weissenfelsli trompetçi wücken’in kızı soprano anna magdalena ile ikinci evliliğini yapar. bu iki evliliğinden on biri erkek, dokuzu kız yirmi çocuk sahibi olacak, bunlardan yalnızca beş oğlu ile dört kızı ileri yaşlara ulaşacaktır. ayrıca, bu beş oğlu da kendi izinden yürüyerek müzik tarihine adlarını yazdıracaklardır.

1722’de thomasschule yöneticiliğine adaylığını koyar. "yuhanna passion" adlı yapıtının çalınmasıyla besteci ve orkestra yönetmeni olarak değerini kabul ettirir ve 13 mayıs 1723’de köthen’den ayrılarak leipzig’de işe başlar. 1729-1740 yılları arasında teleman’ın 1704’de kurduğu "collegium musicum"u yönetir ve burada her hafta, bir konser verir.


1747’de oğlu cari philip emmanuel’in isteğiyle potsdam’da kral ii. friedrich’i ziyaret eder ve bu ziyaretin ardından krala "das musikalischen opher" (müzik armağanı)’nı gönderir.

bu sırada gözlerinde rahatsızlık başlar. handel’i de muayene eden gezginci ingiliz hekim john taylor tarafından iki kez göz ameliyatı geçirdikten sonra görme yetisini tümüyle kaybedecektir.
ama müzik aşkı bağrında yandığından "die kunst der fuge" üzerine çalışacak, org için 18 büyük koral besteleyecek ve son üç korali damadı altnikol’e söyleyerek yazdıracaktır.

28 temmuz 1750’de ebediyete göçen bedeni, leipzig’deki johanniskirsche’nin güney duvarı yakınında gömülür.

falcata
klasik müzik dünyasının babasıdır. uludur, erişilmezdir. koca bir dağın tepesinde yanlız başına oturur. bilgeliği ve etrafına yaydığı ışık sayesinde ondan sonra gelenlere yol gösterir. kusursuzdur.
seeyouindisneyland
soyları uzun ömürlü ailelerde, bir gün doğa, öyle bir insan yaratır ki, bu insan, hem bütün atalarının özelliklerini kendinde birleştirmiş, hem de o ana kadar dağınık ve tohum halinde kalan yetenekleri kişiliğinde olgunlaştırmış bulunsun. bach’lar gibi kuşaklar boyunca, kesilmeden süregelen çok kollu bir müzisyenler soyu dünyada ender görülmüş, hayret verici bir olaydır.

tarihin bize öğrettiğine göre, bu köklü ailenin atası hans bach oğlu weit bach, almanya’nın thüringen bölgesinde bir değirmenci müzisyenmiş. o’nun en büyük tutkusu, değirmeni dönerken gitar çalmak ve şarkı söylemekmiş. oğlu hans bach, hem dokumacı hem de iyi bir müzisyenmiş. o’nun da üç çocuğunun hepsi müzisyen olmuşlar. bunlardan bir tanesi anbrosius bach ve eşi elizabeth’in yedisi erkek ve ikisi kız olmak üzere dokuz çocuğu olmuştur. işte bu ailenin son çocuğu olan johann sebastian bach, 21 mart 1685 günü almanya’nın eisennach ilçesinde gözlerini dünyaya açmıştır.

ünlü bach, öyle bir aile soyundan geldi ki, tümünün müzik içgüdüsü, sanat sevgisi ve müzik yaratıcılığı hep onda toplanmıştı. doğduğu güne kadar üç kuşak, yani 200 yıl müzisyen yetiştiren bu ailenin en yeteneklisi, doğduğu zaman küçük, fakat sonra dünyada "büyük bach" diye anılacak olan johann sebastian bach’tır.

gözlerini müzikle açan minicik bach, daha 5-6 aylıkken org ve piyano arasında emeklemiş, yürümeye başladıktan sonra da ilk işi bir piyanonun önüne oturmak olmuştu. büyüdükçe babasının öğüt ve etk,ileri kendi çabasıyla durmadan gelişiyordu.

küçük bach, çocukluğundan gençlik yaşlarına kadar hep eisenach ilçesinde yaşadı; doğduğu ev hala müze olarak durmaktadır. ilk yıllarda evinin küçük bahçesinde oynar, başını göklere kaldırarak doğayı seyreder, gökyüzünde dalga dalga yürüyen koyu bulut yığınlarını seyre dalardı. öykülerle içli dışlı olan bu kent, bölge müzisyenlerinin de bir yurduydu. o’nun körpe ruhuna örneklik edebilecek her şey burada müzikle yoğrulmuştu.

ataları weit bach’tan büyük bach’a gelinceye kadar ailenin bütün bireyleri hep müzisyen olmuşlardır. bunlar her sene belli bir günde aile toplantısı yaparlar ve bazen sayıları 120’ye kadar ulaşır. bu sevinçli günde şarkı ve çalgılarla müzik bayramı yaparlar, içlernden yetişmiş bestecilerin meydana getirdikleri eserler söylenir, çalınır ve notaları bir mahzende saklanırmış.

küçük bach’ın saray müzik öğretmeni ve kemancısı olan babası, ona ilk müzik öğretmeni oldu. fakat annesi 1694’te ve babası da 1695’te ölünce bach, 10 yaşında öksüz kaldı. ohrdruf kentinde orgçu olan ağabeyi christoph’a sığındı ve orgu ondan öğrendi. ilkokulu pekiyi derecede bitiren, üstün müzik yeteneği ve iyi huylarıyla başta okul müdürü olmak üzere, sınıf öğretmenleri ve arkadaşları tarafından çok sevilen iyi kalpli küçük bach, o şehirde liseye yazıldı.

müziğe büyük bir istek ve hırsla sarıldı. hızlı nota yazıyor ve bir usta gibi piyano çalıyordu.

ağabeyi, her nedense onu bu hızlı ilerlemesini kıskandı ve müzikle fazla uğraşmasını istemedi. bu yüzden eski ustaların nota albümlerini ondan saklayarak kafesli bir dolabın içine koymuştu. bach, kitap dolabını örten kafesin aralığından albümleri almayı başarabildi. bu notaları gece herkes uyurken 6 ay içinde kopya etti. fakat bunun farkına varan ağabeyi, notaları elinden aldı ama baş döndürücü kuvvetli bir belleği olan bach, onların yüzde seksenini aklında tutmuştur.

bach,15 yaşına gelince liseden ayrıldı ve lüneburg’a gelir gelmez hemen, ender bulunan çok güzel soprano sesiyle bir koroda şarkı söylemeye başladı. ayrıca burada ünlü bir orgcu g. boehm’den ders aldı ve kısa zamanda öğretmenini geride bıraktı. buradaki kilisede yaşından umulyacak bir ustalıkla org çalmaya başladı. klasik öğrenimi bitince bach, weimer’daki bir konserde o’nu dinleyen ve genç besteciyi pek seven prens leopold, kendisini saraydaki müzisyenler arasına aldı ve saray orkestrasında başkemancılığa, iyi bir ödenekle atandı.

orgculuk mesleğine 18 yaşında başlamış bulunuyordu. o şehirde ilk kez okullar arası bir koro yetiştirmek ve yönetmek işi o’na verildi. çalışkan bach, bütün görevlerde kendine özgü karakteristik kişiliğiyle her şeye egemen oldu. böylece yaratıcı dehasına teşkilatçı bir deha da katılmış bulunuyordu. piyanocuların prensi ve orgcuların kralı olduğunu herkes, hatta düşmanları bile kabul ediyordu. avrupa’da ünü o kadar çok yayılmıştı ki, fransa’nın kral orgcusu l. marchand, bach’la bir müzik yarışması için dresden iline geldiyse de, ağır bir yenilgiden korkarak ve kimseye bir şey söylemeksizin, sessizce oradan uzaklaşmıştır.

bach, sanat gezileri sırasında bir gün berlin’e de uğramıştı. bunu duyan büyük kral ii. friederich, saraydaki orkestrasında flüt partisini çalarken birden durmuş, yüksek sesle "büyük bach geldi" diye ayağa kalkmış ve o’nu gezi elbisesiyle yanına almaktan onur duyduğunu söylemiştir.

1707 yılında henüz 22 yaşındayken, amcasının kızı maria ile evlendi. bu ilk eşinden 8, ilk eşi maria yaşamını yitirdikten sonra, 1721’de evlendiği genç ve güzel sesli müzisyen bir kız olan ikinci eşi anna magdelena’dan da 12 olmak üzere toplam 20 çocuğu dünyaya geldi. yediden yetmişe kadar müzisyen olan bach ailesi, eskiden olduğu gibi, sık sık biraraya toplanır, kendi aralarında konserler düzenlerlerdi. bu konserleri bach yönetirdi.

18. yüzyılın başlangıcına kadar almanya’da ne din, ne orkestra ve ne de opera müziği alnında adları yüzyılları aşmış ve günümüze kadar gelmiş büyük müzisyenlere tesadüf edilemezdi. ancak johann sebastian bach ve g.f. handel iledir ki, almanya, avrupa’nın birinci sınıf müzik kültürü olan uluslar arasında yerini almıştır...
darth sidious
bachin 20 cocugu olmustur. cocuklarina bakabilmek icin kasaba, manava urun karsiliginda eser vermisligi vardir. boyu cok uzun elleri de cok buyuk oldugunda eserlerini calmak cok zordur. notalar arasinda cok hizli ve simetrik gecisler oldugundan elleriniz kucukse piyanoda bach calmayi unutun. kilise orgunda ancak calabilirsiniz. populer kultur cercevesinde eserleri telefon melodisi olmustur. kendisi gelmis gecmis en iyi muzisyen secilmistir ki bin yilin muzisyeni ismini kesinlikle hak etmistir.
sinirsahibi
sanilanin aksine soyadi dere anlamina gelmemektedir. ailesi firinci olan johann sebastian’in soyadi pisirmek firinlamak anlami tasiyan bachen kelimesinden gelmektedir. ozellikle kantatlarindaki matematiksel nota dizilimi ile bugun bilim adamlari bile bach hakkinda arastirmalar yapmaktadirlar. tocatto ve fug, 3. arya en cok bilinen besteleridir.

not:3.arya calinan bir turk filmi icin (bkz: mustafa hakkinda hersey).
muspelheim
barok donem bestecisidir..plelud-fugleri ,koncertolari,korallari,ingiliz ve fransiz suitleri..deh$ettir hepsi..a bide tabii ki chaconne u..

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol