ibrahim kaypakkaya

djemba djemba
çoklarına ispat edercesine gördüğü işkencelere çocukça gülmüştür o. insanlık onurunun işkenceyi gerçek anlamda hezimete uğratışının simgesidir o. mert yaşamış mert ölmüş ser verip sır vermemiş bir yiğittir o.
ya basta viva zapatista
1973’te tutulduğu tc işkencehanelerinde ağzından hiçbir söz alamayan faşist katiller tarafından işkence sonucu öldürülen, faşist katillerin bununla da yetinmeyip öldükten sonra başını gövdesinden ayırdıkları devrimci, yiğit, köylü delikanlısı önderdir.
jelibonur
1949 corum dogumlu tkp/m-l tikko nun kurucusu.70 lı yıllarda aydınlık dergisinde yazılar yazan basını dogu perincek’in cektigi grubun elelmanı idi.fakat dogu perincek grubundan ayrılma kararı aldı ve tkp/m-l tikko yu kurdu.derim bölgesinde faaliyet gösterdigi sırada askerler ile catısmaya girdi ve yaralı kurtuldu.bir köye sıgındı ve köyde ki ögretmen tarafından ihbar edilerek yakalandı.iskenceli sorgulara maruz kaldı.fakat 40 gün boyunca buna dayanabildi ve konusmadı.komunust ler arasında onun bu davranısı takdir edildi ve örnek alındı.18 mayıs 1973 de öldü.
stella
(şimdi şöyle bir açıklama yapmayı düşündüm yazmadan önce: "onun fikirlerine tamamen katılmasam da, hatırlanması gereken.." vs. vs. sonra gereksiz buldum bunu. önemli değil düşündüğüm, hissettiğimi yazdım.)


karanlık hakimken dünyaya,
yönetim zorbaların elindeyken,
en ufak bir aydınlık kırıntısı,
yok edilirdi genç beyinlerden.

bunlardan biriydi;
ibrahim kaypakkaya.
alnı ak, gözü kara..
coşkuyla yükselirdi sesi.

herkes bakıyordu köylüye,
sömürüp ezeceği,
bir hayvan gözüyle.
kim uğraşırdı ki, halkı eğitmekle?

ibrahim ve arkadaşları,
bu işe kalkıştılar.
sorunlarını bir bir dinleyip,
çözümlerini anlattılar.

köylüler çok sevdi gençleri;
ne de olsa onlar,
içlerinden birileriydi.
bağırlarına bastılar öz oğulları gibi.

bir yanda onlar,
bir yanda korkaklar.
korkaklar ki;
yazgılarından kaçarlar.

başladı av o yıllarda,
can düşmanı aydınlık olanlar,
düştüler yollara,
çıktılar dağlara.

komüniste vatan haini dediler,
“vatanını sevenler,
hepsini öldürmeliler,
öldürmemize, yardım etmeliler.”

inandı kara cahil,
memnundu çıkarı olan,
yıldızlandı gökyüzü,
acıdan duvarlar örüldü.

gözlerini ışığa çevirenin
gözleri oyuluyordu.
bunu yapan köpek,
yaptığından gururluydu.

onlardan biriydi,
ibrahim kaypakkaya,
alnı ak, gözü kara..
işık yolcularının lideri.

hiçbir zaman başı öne eğilmedi,
tek bir sır dahi vermedi.
umutsuzluk sardı işkencecileri.
en sonunda, konuşmuyorsa temizlensin dendi.

işte böyleydi,
ser verip sır vermeyen
bir yiğidin hikayesi.
sonu kötü bitti.
hllrsn
bugün ölümünün doğru tabirle katledilişinin 35. yılı...

fakat görüyoruz ki sözlüğümüzün daha önemli gördüğü işler var..."sevgiliyle sabahlamak" varken, "ali biberon "hakkında yazmak varken, "unutulmayan atari ve bilgisayar oyunları" hakkında yazmak varken; kim takar ibrahim kaypakkaya’yı..o çektiği işkenceler onun mazoşistliğinden kaynaklanıyordu zaten...devrim yolunda aydınlık türkiye yolunda değildiki...hem neden olsun ezilen halklardan ona ne?tabiiki bizim sözlüğümüze de...zamanında zaten gençleri örgütleyip; sevgiliyle nasıl sabahlanır onu tartışıyorlardı,ibrahimin bi kara kutu atarisi vardı onu oynuyorlardı..ajdar anik gibi bireyleri çıkarıp halkın onlarla ilgilenmesini istiyorlardı onlarda..

neden hatırlansın ki ibrahim kaypakkaya popüler kültürün adamıydı...kolayca unutulacak işler yapmıştı..

"ankara’ya kesildi yolum
orada çevrildi hep sağım solum
ne yapsalar yıkılacak bu zulüm
işte geldik oğul bizim illere
anadolu’ya"
hmmmmmtmmcnm
İbrahim kaypakkaya çorumlu yoksul bir ailenin oğlu. Dönemin liderlerinden bence birkaç gömlek üstün. Mahir çayanla belki kıyaslanabilir ama ibrahim yine de ezer. Teorilerinin, ideolojisinin altını ikisi de bilgisiyle mantığıyla doldurmuş eylem adamı olduğu kadar fikir adamı da olmuş ama ibrahimin en büyük farkı halka en çok o yakın olmuş. Yanlışım yoksa binlerce sayfalık yazıları hala internette dahi okunabilir. Fikirlerine katılmam. ölüm şekli hala içinde yaşadığım ülke adına utançtır. Hiç bir zaman deniz gezmiş, yusuf aslan, hüseyin inan gibi popüler ticari ikon yapılamadı. Dizilere konu edilmedi, baskılı tişörtleri giyilmedi. Kim ne derse desin en güzeli de arkadaşları yıllar sonra intikamını aldı.
cokoprens
çorum’da başlayıp, diyarbakır sıkıyönetim zindanlarında ölümsüzleşen bir mücadelenin öyküsü. ser verip, sır vermeyen önder. evet kara kutu atari, sevgiliyle sabahlamak, cafe-bar devrimciliği varken, düzen kalemşörlüğü varken, akdemik kariyer ve kayıtsız, umarsız, "aç ve arkasız, köpekleşerek yaşamak" varken türkiye’de devrim mücadelesinin "ser verip, sır vermeyen yiğit"i olmuştur kendisi. tam bir pratik adamı ve türkiye’de onurlu duruşun sembolü ibrahim kaypakkaya, oturup dergilerde, gazetelerde sidik yarıştırmak varken de, türkiye devrimci mücadelesinde bir çizgi, bir mücadele hattı oluşturmak için kolları sıvamış ve gerek bunun teorik alt yapısı için okumaktan vazgeçmemiş, gerekse hareketin pratik hattını çizip bizzat içinde bulanmaktan geri durmamıştır. mücadelenin tüzük değil, büzük işi olduğunu bir kez daha herkese göstermiş ve göstermeye devam etmektedir.
gerzekparatoneri
iskence altinda olen yigitlerden biridir ibrahim kaypakkaya. cesaretin semboludur. ezilmemenin, inanclarin ugruna olume bile gulerek gidebilmenin temsilidir. aslinda nicelerinden biridir...
hllrsn
hayatının baharında, denizler gibi henüz 24 ünde faşist köpeklerce öldürülen devrim uğruna şehit olan yoldaşımızdır.ölüm yıldönümünde saygıyla anıyoruz.
bard
ibrahim kaypakkaya (1949 - 1973) tkp/ml’nin kurucusu.

1949 yılında çorum’un alaca ilçesinin karakaya köyünde doğdu. ilkokulu bitirdikten sonra hasanoğlan öğretmen okulu’na girdi.öğretmen okulunun ardından istanbul çapa yüksek öğretmen okulu ’na başladı. aynı zamanda istanbul üniversitesi fen fakültesi- fizik bölümü öğrencisi olan kaypakkaya, sol düşüncelerle burada tanıştı. mart 1968’de çapa fikir kulübü’nün kurucuları arasında yer aldı. çapa fikir kulübü’nün başkanı olan kaypakkaya, 6. filo’ya karşı bildiri yayınladığı gerekçesiyle kasım 1968’de okuldan atıldı.

fkf ve tip içinde ortaya çıkan ayrışmada mdd kesiminde yer aldı. işçi-köylü gazetesinin istanbul’daki bürosunda çalışan kaypakkaya, aydınlık ve türk solu dergilerine yazılar yazdı. aydınlık içinde meydana gelen ayrışmada d. perinçek’in başını çektiği pda kanadında yer aldı. 1972 yılına kadar pda (tiikp) saflarında çalıştı ve dabk üyesi olarak görev yaptı. bu tarihte pda ile yolları ayrıldı. d. perinçek ve çevresinin revizyonist ve oportünist olduklarını söyleyen kaypakkaya, ayrılık sonrasında tkp/ml-tikko’yu kurdu.

tkp/ml faaliyetlerinin yoğunlaştırıldığı tunceli çemişgezek bölgesinde mücadele ederken, 24 ocak 1973’de vartenik köyünde kolluk güçleri tarafından bulunduğu sığınağın etrafı sarıldı. çatışma sırasında ali haydar yıldız yaşamını yitirirken, kaypakkaya yaralı olarak çatışma alanından uzaklaştı. beş gün sonra kendisinin kaldığı köydeki bir öğretmenin ihbarıyla yakalandı. dört ay süren sorgulama sürecinde hiçbir şeyi kabul etmedi ve maruz kaldıği işkenceler sonucu 18 mayıs 1973’te yaşamını yitirdi.
shevek
kendisine yapılan işkenceler iğrençtir. ibrahim kaypakkaya’nın babasına verilen ceset, öldürürken mi yaptılar yoksa öncesinde yaşarken mi yaptılar bilinmez delik deşiktir. eksik parmaklar, delikler ve bir çok kırık noktanın mevcut olduğu ibrahim’in bedenini teslim alan acılı baba bir de üzerine küçük oğlunun okumasını sağlamak için "kaypakkaya" soyadını değiştirir.

uluslararası platformlarda, toplantılarda ve bazı silahlı savaş verme taratfarı olan sol örgütlerce büyük liderler arasında sayılır.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol