(şimdi şöyle bir açıklama yapmayı düşündüm yazmadan önce: "onun fikirlerine tamamen katılmasam da, hatırlanması gereken.." vs. vs. sonra gereksiz buldum bunu. önemli değil düşündüğüm, hissettiğimi yazdım.)
karanlık hakimken dünyaya,
yönetim zorbaların elindeyken,
en ufak bir aydınlık kırıntısı,
yok edilirdi genç beyinlerden.
bunlardan biriydi;
ibrahim kaypakkaya.
alnı ak, gözü kara..
coşkuyla yükselirdi sesi.
herkes bakıyordu köylüye,
sömürüp ezeceği,
bir hayvan gözüyle.
kim uğraşırdı ki, halkı eğitmekle?
ibrahim ve arkadaşları,
bu işe kalkıştılar.
sorunlarını bir bir dinleyip,
çözümlerini anlattılar.
köylüler çok sevdi gençleri;
ne de olsa onlar,
içlerinden birileriydi.
bağırlarına bastılar öz oğulları gibi.
bir yanda onlar,
bir yanda korkaklar.
korkaklar ki;
yazgılarından kaçarlar.
başladı av o yıllarda,
can düşmanı aydınlık olanlar,
düştüler yollara,
çıktılar dağlara.
komüniste vatan haini dediler,
“vatanını sevenler,
hepsini öldürmeliler,
öldürmemize, yardım etmeliler.”
inandı kara cahil,
memnundu çıkarı olan,
yıldızlandı gökyüzü,
acıdan duvarlar örüldü.
gözlerini ışığa çevirenin
gözleri oyuluyordu.
bunu yapan köpek,
yaptığından gururluydu.
onlardan biriydi,
ibrahim kaypakkaya,
alnı ak, gözü kara..
işık yolcularının lideri.
hiçbir zaman başı öne eğilmedi,
tek bir sır dahi vermedi.
umutsuzluk sardı işkencecileri.
en sonunda, konuşmuyorsa temizlensin dendi.
işte böyleydi,
ser verip sır vermeyen
bir yiğidin hikayesi.
sonu kötü bitti.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?