hotel rwanda

amfetaminizm
insanın nefret duyguları ve yapabileceklerinin sınırı nedir ?
psikanalizciler nerede hata yapıyor insan değerlendirmesinde ?
vahşetin rengini hangi dönemle açıklamayı düşünüyorlar ; oral dönem mi fallik dönem mi ?
ya da bir toplumun vahşetini psikanalize mi indirgemeyi düşünüyorlar sosyologlar ?
ya da kısa yoldan benim gibi ; ''hepsi amaçsız bir heyecan arayışı içinde olan ve cinsel duygudan da aç, sevgiyi hissetmek duygusunun uzağında olan bir avuç gerizekalı mı'' diyecekler.
nedir bu ?
oysa ki herkesin burnu var, santimetresini ölçmek mi lazımdı ? insanlığın santimetresi kaç paraydı ki ?
sarhosatlarzamani
çok yakın tarihli bir film olması ile, belçika gibi sözde medeni bir ülkenin hala sömürgecilik zihniyetine nasıl devam ettiğini gösteren filmdir. filmden sonra araştırdığımda nispeten maddi durumu iyi olanların, eşleri ve çocukları pala ile doğranmayıp silah ile vurulsunlar diye saldırganlara rüşvet vermek zorunda kaldıklarını öğrenip uyuyamamıştım. evet öldürenler de, ölenler de insan ve aynı dünyada yaşıyoruz kahretsin ki.
igor
keske sadece film olsa dedigimiz filmlerdendir o kadar kotu sahneler var ve film o kadar gercekci anlatilmis ki bu vahsetin yasandigini dusunmek bile insani karanliga gomuyor resmen.
john maynard keynes
maalesef insanlık onurunu kurtarmak insanlara kalmaktadır milletler cemiyeti sonrasında birleşmiş milletler,nato ve daha bir çok bolgesel uluslararası orgutun yapmaları gerekenleri yapmamaları yuzunden insanlık bir çok yerde acı çekmiştir,çekmeye de devam edecektir.rwanda bunlardan biriydi,dun somali’ydi,bugun filistin ve hala darfur,bu liste uzar gider.ha ama amerika’ya sorarsanız onlar ırak’a insani yardım yapıyorlar peki neden darfur’da hala bir icraatınız yok diye sormazlar mı adama sormazlar amına koyiim guc onlarda ne de olsa..
dibace
izlediğimde bana schindler’in listesi filmini hatırlatmıştı.iki filmin en önemli ortak özelliği gerçekten yaşanmış olmaları ve kahramanların soykırımdan çok sayıda insan kurtarmaları
paul, schindler ve benzerleri ırkçılık belasıyla savaşarak dünyadaki insanlık onurumuzu biraz olsun kurtarıyorlar
angelus
ruanda soykırımını konu alan bir filmdir. 2004 tarihli filmin yönetmeni terry george’dir. kanadalı, ingiliz, italyan ve güney afrikalı firmaların ortak yapımı olan filmin başrol oyuncusu don cheadle’dir. filmin yönetmeni olan terry george, a. kitman ho ile birlikte filmin yapımcılarındandır. ruanda’nın başkenti kigali’deki bazı çekimler dışında filmin büyük bölümü güney afrika’da çekilmiştir.

film ruanda’da 1994 yılında hutu ve tutsi etnik grupları arasında çıkan ve büyük sayıda (yaklaşık 800 000) tutsi’nin yaşamını kaybetmesiyle sona eren şiddet olayları ve katliamı konu alır ve filmin senaryosu ruanda katliamı’ndaki gerçek olaylara dayanmaktadır. ana karakter kigali’deki hôtel des mille collines’in müdürü olan hutu kökenli paul rusesabagina’dır.

magilkaya
müthiş bi film olmakla birlikte bence klasmanında tek. benzeri blood diamond(kanlı elmas) ıda izledim ama hotel rwanda bi başka. beni bitiren dialog "you are not even niggers. you are african" dır. tek cümleyle özetlemeninde bu kadari
darwen
1994 yilinda, ruanda’da yasanan katliamlardan esinlenen "hotel rwanda", bin iki yuz kisiyi vicdaninin sesini dinleyip otelinde saklayarak kurtaran bir otel mudurunun, afrikali bir oskar schindler’in oykusunu anlatan film.
hutu kabilesi, 800 bin tutsi’yi katleder. hutulardan paul rusesabagina, bir tutsi olan tatiana’yla evlidir. karisinin butun uyarilarina karsin iktidardaki hutularin tutsilere uyguladigi baskilari gormezden gelen paul, artan gerilimin katliama donusmesi ve hicbir diplomatik ya da burokratik yolun ise yaramamasi uzerine can havliyle dizginleri eline alir ve oteline siginan tutsileri kendi yasamini riske atarak korur.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol