hıncal uluç

yediği yemeğin, ruhunu ve bünyesini dinlendirdiği masaj koltuğunun, içtiği içkinin parasını ödemeyip, bi de üstüne utanıp/sıkılmadan, "evet öyle yapıyorum" diyebilecek kadar babacan bir yazardır kendisi.

galatasaray’ın iki tane yediği leverkusen maçında direnemeyip beş’e gittiğini, fenerbahçe’nin ise iki tane yedikten sonra toparlanıp direndiğini, çünkü fener’in takım, galatasaray’ın takım olmadığını iddia eden yazar.

futbol teorisine çok hakim olmadığını zaten düşünüyordum. ama birbirinden bağımsız iki maçın sonucunu böyle bağdaştırmak, saçma yorumlarla gündemden pay almaya çalışmaktan başka birşey değildir. ya da bunadı...

gündem yaratma çalışmalarını son sürat sürdüren eskinin popüler gazetecisi.

#767930

yukarıdaki entrye ek olarak son günlerde tabir-i caizse sıçtığı demeçlerden bazıları şöyledir...

- ben ahmet’in yerinde olsam "yokini giyerim" derdim...
- fenerbahçe finale çıkarsa kellemi keserim...
- böyle giderse, uefa kriterlerine uymayan galatasaray 2009’da küme düşer..

en sonuncusuna fatih altaylı gerekli cevabı vermiştir.

http://www.sonsayfa.com/news_detail.php?id=68844

bugünkü yazısında hükümet gazetesi olmuş sabahtan ayrılacağının sinyallerini vermiş yazar. her ne kadar bir çok kişi sevmese de yamak içinde muhalefet olmuştur.

http://tinyurl.com/29wtcr

‘bir gün herkes fenerbahçeli olacak. o süreç başlamıştır. çünkü yakında ’galatasaray’ diye bir şey kalmayacak…’ gibi ucuz kelimeleri yazıya dökmüştür.

kim ola ki insanın içindeki galatasaraylılığı başka bir takıma değiştirsin de sen böyle şeyler söylüyorsun. zaten gerekli ayarı osman tamburacı yazısıyla göndermiştir hıncal uluç’a;

http://tinyurl.com/37d3x5


bir de son olarak şunu söylemek gerekir abimize;

"bence, galatasaraylılık din gibi, mezhep gibi yerleşmiş köklü bir inançtır. galatasaray işte bunun için tercih edilir ve galatasaraylılığımla her zaman gurur duyarım."

metin oktay

sabah gazetesinde yazdığı yazıları ilgiyle takip edilen yazarımızdır.bilhassa aşk hakkında söyledikleri ve hikayeleri okunmaya değerdir.

son yazısında herkesi şaşırtarak sabah yönetimine kafa tutarak gazeteci olduğunu hatırlamış mütareke zamparası

günün her saati ortaköy’de görülebilecek kişidir. ha görünce ne olur ne işe yarar, onu bilemiyorum.

dün tahmin ettiğinin,bugün gerçeklememesini,yarın açıklayabilen kişidir.

agabeyi öcal ile birlikte ilginç isme sahip kişilerdir. hıncal ve öcal. neydi bu hınç, neydi öc merak ettim doğrusu.

uzun sayılabilecek bir süredir, sabah gazetesi’nde "ayrık otuyum ben" diye bas bas bağırmakta, sanırım kovulmayı beklemekte olan gazetecidir.
ne kadar alakasız ve sert yazarsa yazsın ya muhatap alınmıyor ya da konu şöyle bir geçiştiriliyor.
ergun babahan’la biribirilerini sevmedikleri çok açık, fatih altaylı’nın genel yayın yönetmenliği döneminde de atışmışlardı ve hıncal:"adı bir daha köşemde mecbur kalınmadıkça anılmayacak" demişti. bugünlerde sık sık ergun’un adı geçiyor köşesinde.
dünkü yazısında da yine kendi gazetesine yükleniyordu, bugün ergun babahan’dan yanıtı aldı.
aydın doğan transfer edeceksen et şu adamı, etmeyeceksen de açık açık söyle ki, kendini daha fazla rezil etmesin.

(bkz: surekli fular takan erkekler )

yıllar önce kanyon levent içinde cine bonus bölgesinde patlamış mısır alırken karşılaştığım,yanında bir çıtır kız olan fakat yakınımda olduğu için ağız kokusunu duyup iğrendiğim insan.sonradan öğrendim ki dinazormuş boşuna tiksinmişim ben.

herkesi istifaya çağıran yorumcu.bütün spor adamlarını istifa ettirip yerlerine kendi akrabalarını getirmeye çalışıyor gibi.

gül gölgenin göğüslerine sarkık yorumu ile gönlümdekini tahtını kaybeden çok bilmiş insan.

bu aralar gazetedeki köşesinde iyice sapıtmış sadece millete helal olsun güzel yazmışsın amaaan bune iğrenç yazmışsın diye yorumlarda bulunan taklidi bolca mevcut olan yazar

ne spor ne sanat ne de magazin konusunda başarılı bir yazar olduğunu düşünmüyorum. gazetede kapladığı köşeye oranla yazıları çok çok sönük kalıyor. fıkraları karikatürleri çıkarınca geriye hiç bir şey kalmıyor.

hakkinda soylenecek cok laf yok. nasil bir insan oldugunu yazilarindan net olarak kavrayabiliyoruz. defne joy foster’i hicbir $ey bilmeksizin hemen aldatan kadin ilan edivermi$. yazisindan bir kac cumle gelsin once, sonra yazisi komple gelsin;

"daha tanıştığın gece, eve, yatağa koşmanın adı da love.."

"defne’nin ölümü tipik bir "su testisi, su yolunda kırıldı" olayıdır!.."

yazinin tamami $urada;

http://www.sabah.com.tr/yazarlar/uluc/2011/02/04/bu_nasil_bir_mahalle_baskisidir

nasil bir insan hangi kafayla boyle bir yazi yazabilir, onu da sizlerin yorumuna birakiyorum. gencecik bir kadini, ustelik ölmü$ bir kadini hemen aldatan e$ yapmak, hemen yataga sokmak nasil bir hastalikli zihniyettir, anlayan bana da anlatsin.

her zaman antipatik olmayı başarabilen bir insan. hedeflediği şey de bu olsa gerek. bir ölümün ardından sıcağı sıcağına böyle yorumlar yapabilmek, insanlıktan ne oranda nasiplendiğini de görmemizi sağlıyor.

yazıdan anladığım kadarıyla hıncal uluçun beyin ölümü gerçekleşmiş.

küfür etmeden duramayacağım. ananı avradını sikim senin hasan abi. evet burda küfür hasan abi diye bi adama edilmiştir. hıncal başlığının altına yazılma nedeni hasan abinin hıncal uluç’a çok benzeme ihtimali üzerinedir. umarım öyledir. hasan abi sülaleni sikiyim.