gidersen yikilir bu kent

quantitatif
gittiğin yerlerden geçip gelmeyi isterdim.yıkılan bu kentin ıslak sokaklarından canlı çıkabilirsem tabii.belki az sonra arkanı dönüp uzun uzun bakışacağız.nefesin dumanlı,nefesim zehir,efkarım zir zop olmuş titrerim.gidersen,gelirsem,durduramazsan...
son bakışlarımız savrulur karanlığa ama senin gözlerinden daha aydınlık gece.adımlarının sesini aklıma kazıdım.duyduğun en yorgun melodi.gitme,gidersen yıkılır bu kent.
quantitatif
gidersen yıkılırım.yıkılmışlığımın üzerine kent yıkılır.senin giden adımlarının titreşimi yıkar.
eteklerin süzülür kanımın emildiği topraklara.kanım takibindedir.her arkaya dönüp bakışın bir kent daha yıkar.ve ben tüm yıkıntıların arasında kalırım.
bir rüzgar eser,
belki ufacık bir toz kalkar üzerimden
sanma yüküm hafifler
yalnız burnuma gelen senin kokundur.
çürümüşlüğüm bile algılar.
gidersen yıkılır tüm kentler üzerime
son bakışın kalır.
bloody mary
kenti ayakta tutan onderin düşman kuvvetlerin yoğun saldırılarına dayanamayıp kaçma kararı aldığında kent sakinin söyleyebileceği cümle.
imphotep

"ve ölü kuşlar satılıyor bütün çiçekçilerde
menekşeler nergisler yerine kuş ölüleri
bir su sesi bir fesleğen kokusu şimdi uzak
yangınları anımsatıyor genç ölülere artık.."

sanki hiç bitmeyecekmiş gibi bu acı,
sahte mutluluklar bastırırken kanattığın yarama,
sanki ölüm gibi gerçek ve bir o kadar da acı..
ithilquessir
ahmet telli’nin her bana surekli dizeler halinde gelen, asla tamamini bir seferde soyleyemedigim, ama cok uzun suredir varliginda yasadigim siiri.

gidersen yikilir bu kent, kuslar da gider
bir nehir gibi susarim yuzunun deltasinda
yanlis adresteydik, kimsesizdik belki
sarisin bir saskinlik olurdu butun isiklar
biz mi yalnizdik, durmadan yagmur yagardi
usur muyduk nar cicekleri urpeririken

gidersen kim sular feslegenleri
kuslar nereye siginir aksam olunca

sessizligi dinliyorum simdi ve solugunu
sustugun yerde birseyler kiriliyor
bekleyis diyorum caddelere, dalip gidiyorsun
adini yaziyorum butun otobus duraklarina
opustugumuz her yer adinla aniliyor
bir de seni ekliyorum sususlarima

selamsiz saygisiz yuruyelim sokaklari
belki bizimle isiklanir butun varoslar
geriye mapushaneler kalir, pasli soguklar
adini bilmedigimiz doslar kalir yalniz
yuregimize aliriz onlari, isitiriz
gardiyan olamayiz kendi omrumuze her aksam

gidersen kar yagar avuclarima
bir ceylan sessizligi olur burada asklar

fiyakali isiklar yaniyor reklam panolarinda
durmadan cogaliyor faili mechul cinayetler
ve olu kuslar satiliyor butun cicekcilerde
menekseler nergisler yerine kus oluleri
bir su sesi bir feslegen kokusu simdi uzak
yanginlari animsatiyor genc olulere artik

bulvar kahvelerinde arabesk bir duman
sis ve intihar cokuyor butun birahanelere
bu kentin kunyesi bellidir artik ve sususun
isyan olur milyon kere, hic bilmez miyim
sokul yanima sen, ellerin simsicak kalsin
devriyeler basiyor karartilmis evleri yine

gidersen yikilir bu kent kuslar da olur
bir tufan olurum sustugun her yerde


neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol