ernesto che guevara

2 /
djemba djemba
bir hayali vardı dünyayı değiştirmek ve değiştirdide.ezilmiş ve sömürülmüş halklara bir umut oldu.yaptıklarıyla emperyalizme kafa tuttu.sadece bir ulusun devrim yapmasını deil tüm ezilen ulusların haklarını ve tam bağımsızlıklarını kazanmasını istedi.sadece bunu düşünüp tatlı su koministliği yapmadı çalıştı ,çatıştı.selam olsun sana selam olsun seninle aynı duyguları paylaşanlara.(i hasta la victoria siempre)
guybrush
vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
o kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
değil mi ki kötüler kadı olmuş yemen’ e
vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
seni yalnız komak var ya, o koyuyor adama.
myysteriouss
bu da çocuklarına yazdığı veda mektubuymuş..


sevgili hildacık, aleidacık, camilo, celia ve ernesto

eğer bu mektubu okumanız gerekirse bu, sizlerin arasında olmadığımdan olacaktır. beni zar zor hatırlayacaksınız, en küçükleriniz ise hiç hatırlamayacaktır. babanız düşündüğü gibi hareket eden bir adamdı ve kesinlikle inançlarına bağlıydı.

iyi bir devrimci olarak yetişin. doğaya egemen olmayı olanak kılan tekniğe egemen olmak için çok çalışın. devrimin önemli olduğunu ve bizlerin yalnız başımıza hiçbir değerimizin olmadığı hatırda tutun. herşeyden önce de dünyanın herhangi bir yerinde hehangi bir kişiye karşı yapılan herhangi bir haksızlığı daima yüreğinizin en derin yerinde hissedebilin. bu, bir devrimcinin en güzel niteliğidir. sizi ufaklıklar, hep görmeyi umuyor ve kocaman kucaklıyorum.

babanız
entryyazanmasumbilgic
idealleri icin yasayan ona inanan, bir sürü ezik insan arasından sıyrılıp, bir seyi cok istiyorsanız yapabilecekleriniz sizi sasirtır sözüne anlam katan saygı deger kişi.
alexis will survive
adına şarkılar da yazılmış, 68 kuşağına idol olmuş, gerçek bir idealist olan, yapacak daha çok işi varken c.ı.a tarafından öldürtülen, ünü güney amerika’yı daha yaşarken aşmış devrimci.
tasar
dr che adlı şiirinde sunay akın şöyle yazar;

dünya böylesine güzel
olur muydu yine
diplomasını çerçeveleyip
para kazanma derdine
düşseydi dr. che
yüreğini dağlara asmak yerine

bu şiir; "insanlık için elle tutulur ne yapmıştır bu adam?" diyen kişilere belki kapak olur.




redjurist
egolarının değil ideallerinin peşinden koşan ülkesi için değil tüm ezilenler için savaşan,dar milliyetçi fikirlerin anlamakta güçlük çektiği,entarnasyonel devrimi savunan,devrimci sözcüğünün tam anlamıyla karşılığını veren,insan gibi insan.
utopya
olum nereden ve nasil gelirse gelsin...
savas sloganlarimiz
kulaktan kulaga yayilacaksa
ve silahlarimiz elden ele gececekse
ve baskalari mitralyoz sesleriyle,
savas ve zafer naralariyla
cenazelerimize agit yakacaklarsa
olum hos geldi, safa geldi...
-che guevara-

gercekci oldu, imkansizi istedi ve sonucta basariya ulastigini herkese gosterdi. imkansiz yoktu. onun olumu milyonlari ayaklandircaksa o zaman olumun gelmesi sorun degildi. ki olumu sadece kuba’yi degil dunya’yi ayaklandirdi. o, oncuydu. kuba’daki mucadelesinden dolayi turkiye dahil pek cok ulkede idol oldu. tshirtlerde, boyunlarda kolye, kollarda dovme, cantada rozet olarak tasindi. suphesiz ki hepimiz onu kalbimizde tasiyoruz ama onun kadar devrimci bizim de insanimiz oldu, atamiz oldu, denizlerimiz oldu, yusuflarimiz oldu. sadece che’yi uzerimizde arma olarak kullanmak denizlerimizi uzer. bence turk milletinden bir insan sol koluna che’yi yapabiliyorsa yanina da deniz gezmis’i yapmali. ya da ustunde bir seyleri tasiyorsa hakkiyla tasimali, bilmeli diye dusunuyorum...

’’dunya’nin neresinde olursaniz olun; bir insan haksizliga ugruyorsa, eziliyorsa; onun
yaninda olun ve ona kavgasinda yardimci olun. cunku bu bir devrimcinin en
buyuk ozelligidir...’’



utopya
sitesinde cok guzel goruntuleri ve ses kayitlari vardir. izlenmesi tavsiye edilir. videolarindan birinde cok guzel siir okumaktadir. oyle ki siir okuyusu onun nasil bir insan oldugunu gostermektedir. sesi, gozlerindeki isik... bolivyali asker bile onu vururken tereddut etmistir. videosunda soyle der:

i’d like to recite a little poem.
don’t worry! you needn’t worry.
i didn’t write it myself.
it’s a poem just a few lines by a desperate man.
i have a bad memory, it goes something like this.
i mean that no one has managed to wield a hoe to the rhythm of the sun and no one has yet reaped grain with love and grace.

turkcesi:
size kisa bir siir okumak istiyorum. endiselenmeyin! endiselenmenize hic gerek yok. bu siiri ben yazmadim. birkac dizelik olan bu siir umitsiz bir adam tarafindan yazilmistir.
kotu bir hafizaya sahibim bu yuzden bu gibi seyler aklimda kalmiyor, gidiyor.
sunu demek istiyorum ki hic kimse gunesin ritmini eliyle yakalama cabasina kalkismadi yine hic kimse ask ve nezaket tohumlarini hasat edemedi...
floydiandm
özgürlük, barış, eşitlik için savaşmış, cesur, kararlı, idealist büyük devrimci.

astımı olan, buna rağmen cüzzamlı hastaların yanına gitmek için soğuk suyu yüzerek geçebilecek kadar iyi ve yardımsever bir insan.

sonsuza kadar ey kumandan!!!

raskolnikov
tomas’la vedalaşma

sanadır, kuşatılmış arkadaşım,
ak dağların berrak sularına,
batık gemi düşünün seni bağladığı yere
gider ayrılık şarkım.
uyandım bugün
yelkenlerimde kanatlanma arzusuyla,
haberleşme mumları tutuyorum
duygusuz pusulanın gösterdiği
zaman limanına giderken gemi.
dilimi rüzgara veriyorum
sözcüklerini gergin gergin tutmak,
taze acılarından bir şeyler alıp götürmek için
yaşamakta olduğun şaşkınlıkları paylaşmaya.
yastığını yeşerten
bahar da yitti gitti.
ayrılışımı kastetmiyorum,
artık yol almayan gemin için diyorum.
anlıyorum seni kırık kanatlı kırlangıç,
isterdim kastilya çeşmesine götürmek,
başa çıkabileceğin güçle donatmak.
olaylara eğilmiş bir doktor olsam bile
onları değitiremiyor, ancak anlayabiliyorum.
bununla birlikte sihirli bir çözümüm var,
bolivya’da bir madende,
belki de şili’de, peru veya meksika’da
ya da yıkılmış sonora impataratorluğunda,
afrika brezilya’sının siyahi bir limanında ya da
belki de her noktada bir kelime
öğrendiğimi sanıyorum.
bu çözüm çok basit,
etrafıyla ilgilenme, saldır tepeye.
birleştir genç ellerini yaşlı kayayla,
günden güne ufak dalgalar halinde
kıpırdayan kırmızı mercanlara nabzını daya.
günün birinde, hatıram ufuğun ötesinde
bir yelkenli olsam bile
ve senin hatıran belleğimde demirleyen
bir gemi olsa bile
geleceğe doğru neşeyle yürüyen
ufuktaki kızıl yoldaşları gördüğümde
şaşkınlıkla haykırmaya başlayacak kuşluk vakti.
o korkunç ve beyaz soğukkanlı kötüler
şaşkınlığa uğramış gece gibi gerisin geri dönecekler.
işte o zaman, dört duvar arasında
solgun şair,
evrenin şarkıcısı olacaksın
ve sen bahtı kara, ince ruhlu, hasta şair
halkın güçlü şairi olacaksın.
gizemliyabanci
ernesto che guevara 14 haziran çarşamba günü arjantin’in önemli şehirlerinden rosario’da doğdu.

che henüz iki yaşında iken ilk astım krizine yakalandı.sierra maestra’da batista ordularına karşı savaşırken che’ye zorlu dakikalar yaşatan bu hastalık,bolivya ormanlarında barrientos’un askerleri tarafından vuruluncaya kadar yakasını bırakmadı.

yüksek mühendis olan babası ernesto guevara lynch, irlanda asıllı bir aileden, annesi clia dela sena ise irlandalı-ispanyol karışımı bir aileden geliyordu.che üç yaşında iken ailesi buenos aires’e yerleşti. daha sonraları astım krizlerinden dolayı che’nin durumu dahada kötüleşti. doktorlar tedavisinin çok güç olduğunu, mutlaka iklim değiştirmesi gerektiğini söylediler. böylece guevara ailesi yeniden göç etti.cordoba’ya yerleştiler.

guevara ailesi tipik bir burjuva ailesi idi. politik eğilimleri itibarıyla da sola açık liberal olarak tanınırlardı. ispanya iç savaşında açıkça cumhuriyetçileri desteklemişlerdi. zamanla maddi durumları bozuldu. che, eğitim bakanlığına bağlı dean funes lisesine başladı. okulda ingilizce eğitim yapılırken, annesinden de fransızca öğreniyordu. daha ondört yaşındayken freud’un kitaplarını okumaya başlayan che, fransızca şiirlere bayılırdı. baudelaire’e karşı büyük bir tutkusu vardı. onaltı yaşında ise neruda’ya hayran olmuştu.

guevara ailesi,1944 yılında buenos aieres’e göçtü. durumları iyiden iyiye bozulmuştu. che, biryandan öğrenimine devam ederken bir yandan da çalışıyordu.tıp fakültesine yazıldı. fakültedeki ilkyıllarında arjantin’in kuzey ve batı bölgelerini baştan başa dolaşmış, buralardaki orman köylerinde cüzzam ve tropikal hastalıklar üzerinde çalışmalar yapmıştı.

son sınıfta iken che, arkadaşı alberto granadas ile bütün latin amerika’yı içine alan bir motosiklet turuna çıktı. bu tur ona, latin amerika’nın sömürülen köylülerini yakından tanıma fırsatı verdi. che, 1953 yılının mart ayında üniversiteyi bitirmiş doktor olmuştu. venezuella’daki cüzzam kolonisinde çalışmak üzere anlaşmıştı. buraya gitmek için çıktığı yolculuğu sırasında peru’ya da uğradı. orada yerliler hakkında daha önce yayınlanmış bir incelemesi yüzünden tutuklanarak cezaevine gönderildi.

hapisten çıktıktan sonra ekvator’da bir kaç gün kaldı. burada ricardo rojo adında bir avukatla tanışması hayatının dönüm noktası oldu. che, venezulla’ya gitmekten vazgeçip, ricardo rojo ile birlikte guetamala’ya gitti. devrimci arbenz hükümeti sağcı bir darbe ile devrilince arjantin büyük elçiliğine sığındı. ilk fırsatta ihtilalcilerin safına katıldı. faaliyetlerinden dolayı elçilik binasından çıkartıldı. guetamala’da kalması tehlikeli bir durum alınca meksika’ya gitti. ernesto, guatemala’da bir çok kübalı sürgün ve fidel castro’nun kardeşi raul ile karşılaşmıştı. meksika’ya geçtiğinde ise fidel castro ve arkadaşları ile tanışarak küba devrimcileri safında yer aldı. daha sonra granma gemisiyle küba’ya hareket etti ve savaşın sonuna kadar en ön safhada yer aldı.

devrim sonrasında binbaşı ernesto che guevara havana’nın la cabana kalesi’nin komutanlığına getirildi.1959 yılında küba vatandaşı ilan edildi . bir süre sonra silah arkadaşı aleida march ile evlendi. 7 ekim 1959’da milli tarım reformu enstitüsü başkanlığına atandı. 26 kasım’da da küba milli bankası başkanlığına getirildi. böylece che ülkenin mali işlerini yüklenmiş oluyordu.

23 şubat 1961’de küba devrim hükümeti bir sanayi bakanlığı kurarak che’yi bunun başına getirdi. ancak playa giran çatışması sırasında, tekrar kale komutanlığı görevine getirildi. daha sonra az gelişmiş ülkelere çeşitli seyahatlar yapan che, sömürülen halkları ve emperyalistleri daha yakından tanıma fırsatı buldu. bu durum che’nin savaşcı yanının tekrar canlanmasına yol açtı.

artık başka latin amerika ülkelerine gidip halkları örgütlemesi gerektiği kararını vermişti.1965 eylül’ünde bilinmeyen ülkelere doğru yola çıktı. 3 ekim 1965’de fidel castro, che’nin ünlü veda mektubunu küba halkı’na okudu.

...ve ölüm che’yi bolivya’da higueras yakınlarında yakaladı. barrientos’un askerleri o’nu 7 ekim 1967 gecesi hieguras yakınlarında kıstırdılar. bacağından ağır bir yara aldı ve hieguras’da bir okula hapsedildi. kimsenin karşısında eğilmedi. ve 9 ekim günü barrientos’un kiralık katillerinden mario turan’ın dokuz kurşunuyla can verdi.

jean valjean
devrim denilince emperyalist düzene karşı koyan adam olarak ilk akla gelendir. ama ne acıdır ki ülkemizdeki sözde solcu gençlik hep onun adını çığırır.oysa emperyalist düzene ilk karşı koyan ve en başarılı olan, bizden olan mustafa kemal atatürk olmuştur. ama tişortler de, dövmeler de, defterler de, che figürleri olmuştur hep.devrimcidir, saygı duyulur tabii ama en büyük devrimci değildir.
2 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol