doksanlarda çocuk olmak

5 /
elma sekeriiii
kurabiye canavarı’nın kurabiye yemesine özenmektir...

televizyonda $irinler, $eker kız candy izlemektir.

bilye oynamak, taso denilen cipslerin icinden cıkan hedeleri toplamaktır...

kokulu kücük defterler biriktirmektir, arı mayalı silgileri kokladıktan sonra kanser olup ölücem diyerekten korkmaktır...

trt’nin sabah programları acarken istiklal mar$ı’nı yayınlayıp, cocukların çok önemli oldugunu dü$ündükleri bu mar$ kar$ısında mum gibi dikilip mar$ı tekrar etmeleridir...

yoyo ile oynamaktır, cindy bebek’in donu var mıdır yok mudur ona bakmaktır. ken de neymi$ hemen almalı diye dü$ünmektir...
he-man ile sheila evlensin diye hayal kurmaktır...

çıkma teklifi almaktır, etmektir... "benimle çıkar mısın??" otomatikman sevgili olmaktır.

normal leblebi degil de $ekerli leblebi yemektir. 40 yıllık panço’nun doritos olmasına $ahitlik etmektir...

barı$ manço’nun cocuk programlarıyla büyümektir, bir gün ben de çıksam $arkı söylesem diye dü$ünmektir...

velhasıl muhte$emdir, süperdir, tekrar dönülüp ya$anılasıdır!


not:daha coook var ama dü$ünemem $imdi i$im var

futurelover
spice girls efsanesinin başını ve sonunu görebilen,grubun dağılma sürecini ağıtlarla geçiren,önce geri’ye grubu yarı yolda bıraktığı için kızan ve küsen,daha sonra tüm kızların dağılmasıyla dostluğa olan inancını kaybeden çocuktur.
daha sonraki ergen yıllarında kah pikaçu olan,kah digimon olan bu çocuk,spice kızların birleşmesiyle özünü bulmuştur.
her şey tamamdır.
discordia
-yonca evcimik,çelik,burak kut,tarkan gibi popüler kültür şahıslarını dinlemek hatta hastası olmak
-çılgın bediş izlemek,ve yonca evcimiğin gerçekten liseli bir kızcağız olduğuna inanmak
-ağızlarında mıknatıs taşıyan balıkların döndüğü düzenekten,mıknatıslı oltası ile balık tuttuğumuz bir oyuncak vardı
-ninja kaplumbağalardan,power rangers’tan karakter seçip "ben şuyum ben buyum" demek "hayır o benim" diyenle kavga etmek
-atari oynamak(ataride ördeklerin vurulduğu bir oyun vardı bir de bu oyuna özel silah vardı. herkesin atarisinde o silah bozulurdu,o oyunu oynayamazdık.)
-barış mançonun programına katılabilmek,onunla tanışmak için inanılmaz bir istek duymak
-tipitip sakız çiğnemek
-patlayan şeker
-ozmo diye ingilizce öğreten bi yayın vardı gazeteyle alırdık,bi de programı vardı yanlış hatırlamıyorsam
-teletubbies vardı salakçaydı ama izlerdik
daha neler var neler...kısacası çok güzeldi.
kaciyorum
90’larda çocuk olmak, 80’lerde çocuk olmak, şunda çocuk olmak, bunda çocuk olmak, her sözlük oluşumunda neden popüler olduğunu anlamadığım başlık şeysi...
bitti gitti, büyüdük eşşek kadar olduk...
matrax
mahalle çocukuğuyla teknolojinin sonucu ev çocukluğu arası geçiş dönemini sindire sindire yaşamaktır.bu dönem çocukları çok şanslı olup, hem mahalle maçlarında topu ilk oyuna sokmak için yassı bir taşa tükürüp "yaş mı kuru mu" ikilemini yaşamışlar, hem de doyasıya bilgisayar oyunu oynamışlardır.
sarkilarbircigligasiginmaksasimdi
zannımca, seksenlerde çocuk olmaktan kötü, iki binlerde çocuk olmaktan iyidir. bir nevi hayatın ortasında geçmiş bir çocukluktur. hem sokakta hem ataride (gerçek - sanal alem) büyümüş olmaktır. gerçeği de yalanı da öğrenerek büyümektir.
5 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol