izlandalı müzisyen, şarkıcı, sinema oyuncusu. gerçek adı björk guðmundsdóttir’dir. vh1 tarafından rock’n roll tarihinin en önemli 36. kişisi olarak değerlendirilmiş, 12 kez grammy’ye ve oskara aday gösterilmiş, lars von trier’ın dancer in the dark filminde gösterdiği performansla cannes’da en iyi kadın oyuncu dalında verilen ödülün sahibi olmuştur. albümleri tüm dünyada 15 milyon satmış olan şarkıcı pop, alternative rock, jazz, electronica, folk ve klasik müziği birlikte kullandığı eserleriyle müzik endüstrisinin en farklı isimlerinden biri olmuştur.
21 kasım 1965’te reykjavik, izlanda’da dünyaya geldi. henüz 11 yaşındayken piyano çalmaya başlayan björk’un öğretmenleri, seslendirdiği tina charles şarkısı i love to love’u izlanda’nın tek radyo istasyonuna gönderdiler. sesi binlerce radyo dinleyicisiyle buluştuktan sonra björk, bir plak firmasından albüm yapmak üzere teklif aldı. ilk gençlik yıllarında punk-rock’la ilgilenen şarkıcı, kızlardan oluşan spit and snot adında bir grup kurmuştu. 1980 yılında okuldaki müzik eğitimini tamamlayıp mezun olduktan sonra, basçısı jakob magnússon’la birlikte tappi tíkarrass isimli grubu kuran şarkıcı, bítið fast í vítið isimli single’ı ve 1983’te miranda isimli albümü yayınladı.
daha sonra einar örn benediktsson, einar melax, guðlaugur óttarsson, sigtryggur baldursson ve birgir mogensen gibi müzisyenlerle biraraya gelerek daha profesyonel bir grup olan gothic rock temalı kukl’da vokal yapmaya başlayan björk, grubuyla iki albüm yayınladı. kukl daha sonra isim değiştirerek the sugarcubes oldu.
the sugarcubes, ilk albümleri için derek birkettin evinde kurduğu "one little indian" isimli plak şirketiyle anlaştı. bu ilk çalışma, büyük ilgi gördü ve diğer plak firmalarından teklifler almaya başladılar ancak yaratıcılıklarının engelleneceğini düşündükleri için one little indian’da kalmayı tercih ettiler. one little indian daha sonra da björk’un ilk ve son plak şirketi olarak kalacaktı. grupta çalan Þór eldon’la aşk yaşayan björk’un bu birliktelikten 8 haziran 1986’da sindri eldon Þórsson isimli bir erkek çocuğu oldu. 1990 yılında the juniper tree isimli filmde aldığı rolle ilk oyunculuk tecrübesini kazanan björk, kendini aktris olarak ifade etmekte de başarılı olacağının sinyallerini verdi.
the sugarcubes 1992 yılında bölündü ve björk kariyerine solo albümlerle devam etme kararı aldı. londra’ya taşınan ve massive attack’ın prodüktörü olan nellee hooper’la çalışmaya başlayan björk, ilk albümü debut’u 1993’te yayınladı. albümden çıkan ve klip yönetmenliğini michel gondry’nin yaptığı human behaviour isimli single tüm dünyada büyük ilgi gördü. nme tarafından yılın albümü seçilen debut, björk’e en iyi video klip ödüllerini de kazandırdı. albüm 7 hit birden verdi müzik endüstrisine ve björk, izlanda’nın tüm dünyadaki gururu oluvermişti.
debut’usırayla "post", "telegram", "homogenic", "selmasongs", "vespertine", "medulla", "drawing restraint 9" albümleri takip etti ve björk alternatif müziğin efsanelerinden biri oldu. albümleri yok satıyor, konserleri olay yaratıyor, gazeteler onu benzersiz ses rengi ve giyim tarzıyla 21. yüzyılın ikonlarından biri olarak gösteriyordu.
1996 yılında björk’un akıl sağlığı bozuk bir hayranı onu asit bombasıyla öldürmek istediğini ve bombayı nasıl hazırladığını anlattığı bir film çekti. 21 yaşında ve adı ricardo lopez olan kişi, yapılan ihbar sonucu kamera karşısında ölü olarak bulundu. intihar eden lopez, kasette bombayı björk’un londra’daki evine gönderdiğini anlatıyordu. paket polisler tarafından björk’ün evine ulaşmadan bulundu. bunun üzerine björk yaşadığı evden taşındı.
1999’da lars von trier’ın dancer in the dark filminde canlandırdığı selma jezkova karakteriyle sinema eleştirmenlerinden tam puan alan björk, bu filmdeki rolüyle cannes’da en iyi kadın oyuncu ödülünü, akademide de oskar adaylığını kazanıp, oyunculukta da gelebileceği noktanın altını çizmiş oldu. radiohead grubundan thom yorke’la filmin müzikleri için yaptığı düet ive seen it all, 2001’de akademi tarafından en iyi şarkı ödülüne aday olarak gösterildi. daha sonra björk sinema ve müziği birlikte yürütemediğini açıklayıp müzik çalışmaları üzerine yoğunlaştı. yönetmen michel gondry, the science of sleep filmi için kendisine teklif götürse de björk açıkladığı sebepten ötürü filmde oynamayı reddetti.
3 ekim 2002’de björk’un matthew barney’le olan birlikteliğinden ísadóra bjarkardóttir barney ismindeki kız çocuğu dünyaya geldi.
sanatçı çıkış tarihi 7 mayıs 2007 olan altıncı stüdyo albümü volta için timbaland, antony hegarty ve sjón gibi müzisyen ve prodüktörlerle çalıştı.
diskografi
•debut
•post
•telegram
•homogenic
•joga
•selmasongs
•vespertine
•medulla
•drawing restraint 9
•volta
björk
istanbuldaki son konserinde hayranlarını büyük hayal kırıklığına uğratmış deli kadın. her ne kadar sesiyle bizi kendimizden geçirse de 1 saat sonra merci deyip çat diye gitmesi error verdirmiştir. delidir, güzeldir, ama şaşırmıştır bence.
3 ağustos 2008te kuruçeşmeye geldi..
konser sırasında her şey güzeldi ta ki 1-1,5 saat sahnede durana kadar.bir buçuk saat bile durmamış olabilir.rezaletti.sanki her hafta konser veriyor,utanmasa yarım saat şarkı söyleyip gidecekti.
ayrıca giderken uyumaya gidiyoruz dedi fakat ertesi günlerde bir gazetede okudum,konserden sonra ekibiyle eğlendiler falan gibisinden bir şeyler yazılmıştı.hayal kırıklığı.
neden böyle yaptı ki şimdi bu kadın diye sorasım geliyor.aklıma geldikçe fena oluyorum.
konser sırasında her şey güzeldi ta ki 1-1,5 saat sahnede durana kadar.bir buçuk saat bile durmamış olabilir.rezaletti.sanki her hafta konser veriyor,utanmasa yarım saat şarkı söyleyip gidecekti.
ayrıca giderken uyumaya gidiyoruz dedi fakat ertesi günlerde bir gazetede okudum,konserden sonra ekibiyle eğlendiler falan gibisinden bir şeyler yazılmıştı.hayal kırıklığı.
neden böyle yaptı ki şimdi bu kadın diye sorasım geliyor.aklıma geldikçe fena oluyorum.
gors diye okunuyormus ismi,tabii canim ilk bakista bunu gorememek olmaz.
(bkz: ricardo lopez)
muzigin tim burtonu.
volta ile gidecek daha çok yolu olduğunu göstermiş şarkıcı, izlandalı.. royal opera house konser dvdsindeki performansı kariyerinin zirvesidir..
cekik gozlu, cilli, kısa boylu ve orta kilolu bir kadının ne kadar guzel olabilecegi gosteren hatun.
bu kadın kesinlikle manyak..ve tarzında tek kendisi, ya da ben görmedim bunun gibisini.sanatçılığın hakkını vermekte gerçekten, çok yaratıcı ve mükemmel de bir sesi var, azcık da kafayı sıyırmış, ama bu onu daha izlenesi ve daha şirin kılıyor kesinlikle..
sanıyorum ki hayatında erkeklere pek bir yer vermiyor, aferin ona..
sanıyorum ki hayatında erkeklere pek bir yer vermiyor, aferin ona..
son albümü volta yi 7 mayis ta yayinlayan insan.
kuzey avrupada yaygın olan bir isim hem kıza hem hemde erkeğe verildiğini görmüşümdür.
izlandacada huş ağacı anlamına gelir.
(bkz: hayatımın kadını)
if istanbulda "çığlık çığlığa başyapıt" adlı filmde çığlık çığlığa çığırıp aklımızı alan dilbera.
yaratıcılığın doruklarında ev sahibi olan güzide sanatçı.
(bkz: hyperballad)
dünyanın en güzel bayan sesi...
o nasıl bir bağırmaktır yarabbim? gelsin kulağımın dibinde 24 saat bağırsın dursun.. kendimden geçeyim...
o nasıl bir bağırmaktır yarabbim? gelsin kulağımın dibinde 24 saat bağırsın dursun.. kendimden geçeyim...
garip bir egzotiklik keşfettiğim uçmak için ideal ezgilere sahip şarkıları olan zat-ı muhterem.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?