cumhuriyet gazetesinin olmazsa olmazi,cumok tarafindan cumhuriyeti yonetmesi icin yetki verilmis kisidir.cok buyuk bir yazardir,ikinci sayfa acilip ilhan selcuk okunmadan olmaz,cumhuriyet gazetesi almanin bir anlami kalmaz.buyuk bir bilgi birikimine sahiptir,bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan birisi degildir tam tersine fikirleri saglam temeller ustundedir.
ilhan selçuk
http://www.anadolu.be/2004-06/25.html bu linkteki yazisi gercekten mukemmel ve okumaya deger.
cumhuriyet gazetesi calisanlari adina gazetenin imtiyaz sahipligini ustlenmis olan yazar.yazilari takdir edilerek okunur okutturulur.
http://www.ikincicumhuriyet.org/arsiv/arsiv6121.htm
aşikâr ve pişekâr...
ikinci cumhuriyetçi lerin kulakları çınlasın..
türkiyede iki cumhuriyet var..
birincisi türkiye cumhuriyeti..
ikincisi cumhuriyet gazetesi..
bu ikisi yazgı birliğinde ortaktırlar..
yazgı birliği nerede başladı?..
**
elinizde tuttuğunuz gazetenin kurucusu yunus nadi , 29 ekim 1923te ankarada büyük millet meclisinde kürsüye çıktı...
ve cumhuriyeti ilan etti...
ama, salt cumhuriyet yeterli miydi?..
bugün iranda cumhuriyet rejimi geçerli..
yeterli mi?..
iranda seçim var..
yeterli mi?..
komşumuz iranda hem cumhuriyet rejimi sürüyor, hem seçimler yapılıyor..
ama iranda demokrasi yok.. ülkeye karanlık bir ortaçağ rejimi egemen...
**
yunus nadi ankarada meclis kürsüsünden cumhuriyeti ilan etmişti; ama, yetmiyordu, çünkü istanbulda halife vardı, ülkede şeriata dayalı hukuk geçerliydi..
bu durumda ne cumhuriyet gerçek cumhuriyet olabilirdi..
ne de ülke demokrasiye açılabilirdi..
kadını şeriat üzre ikinci sınıf insan sayan bir ülkede demokrasinin dsini ara ki bulasın...
istanbuldaki medya -o zaman basın- ise çoğunlukla mütareke artığıydı ve hilafetin yanında yer alıyordu..
mustafa kemal , yunus nadiye,
- çocuk, dedi, istanbula git, cumhuriyet gazetesini çıkar!..
yazgı birliği böylece gerçekleşti..
**
türkiye cumhuriyetinin bugün içine düştüğü durumda cumhuriyet gazetesi kendi tarihine ve varoluşuna sadık kalabilmek için gereken savaşımını yürütüyor...
bizim iki kırmızı çizgimiz var:
laik cumhuriyet..
bölünmezlik..
halkımızın büyük çoğunluğunun bu iki kırmızı çizgiyi savunmakta kararlı olduğuna inanıyoruz..
ama bir de medya var..
bu medyada doğan grubunun cumhuriyet gazetesine bir savaş açtığı da görülüyor..
neden?..
**
önümüzdeki günlerde bu neden sorusunun nedenlerini açıklamak ve sergilemek kararındayız..
türkiyede iki cumhuriyet var..
birincisi türkiye cumhuriyeti..
ikincisi cumhuriyet gazetesi..
birinci cumhuriyetin defterini dürmek isteyen güçler, doğan medya grubunu cumhuriyet gazetesinin üstüne saldırtmışlardır...
cumhuriyet böyle saldırılara pabuç bırakacak bir gazete değildir...
türkiye cumhuriyetinin bugün tehdit altında olduğunu bilmeyen ve görmeyen yok!..
iki kırmızı çizgiyi çiğnemek isteyenler meydanda...
cumhuriyete saldırının nedeni aşikâr...
biz bu aşikârın pişekârlarını sergileyeceğiz.
aşikâr ve pişekâr...
ikinci cumhuriyetçi lerin kulakları çınlasın..
türkiyede iki cumhuriyet var..
birincisi türkiye cumhuriyeti..
ikincisi cumhuriyet gazetesi..
bu ikisi yazgı birliğinde ortaktırlar..
yazgı birliği nerede başladı?..
**
elinizde tuttuğunuz gazetenin kurucusu yunus nadi , 29 ekim 1923te ankarada büyük millet meclisinde kürsüye çıktı...
ve cumhuriyeti ilan etti...
ama, salt cumhuriyet yeterli miydi?..
bugün iranda cumhuriyet rejimi geçerli..
yeterli mi?..
iranda seçim var..
yeterli mi?..
komşumuz iranda hem cumhuriyet rejimi sürüyor, hem seçimler yapılıyor..
ama iranda demokrasi yok.. ülkeye karanlık bir ortaçağ rejimi egemen...
**
yunus nadi ankarada meclis kürsüsünden cumhuriyeti ilan etmişti; ama, yetmiyordu, çünkü istanbulda halife vardı, ülkede şeriata dayalı hukuk geçerliydi..
bu durumda ne cumhuriyet gerçek cumhuriyet olabilirdi..
ne de ülke demokrasiye açılabilirdi..
kadını şeriat üzre ikinci sınıf insan sayan bir ülkede demokrasinin dsini ara ki bulasın...
istanbuldaki medya -o zaman basın- ise çoğunlukla mütareke artığıydı ve hilafetin yanında yer alıyordu..
mustafa kemal , yunus nadiye,
- çocuk, dedi, istanbula git, cumhuriyet gazetesini çıkar!..
yazgı birliği böylece gerçekleşti..
**
türkiye cumhuriyetinin bugün içine düştüğü durumda cumhuriyet gazetesi kendi tarihine ve varoluşuna sadık kalabilmek için gereken savaşımını yürütüyor...
bizim iki kırmızı çizgimiz var:
laik cumhuriyet..
bölünmezlik..
halkımızın büyük çoğunluğunun bu iki kırmızı çizgiyi savunmakta kararlı olduğuna inanıyoruz..
ama bir de medya var..
bu medyada doğan grubunun cumhuriyet gazetesine bir savaş açtığı da görülüyor..
neden?..
**
önümüzdeki günlerde bu neden sorusunun nedenlerini açıklamak ve sergilemek kararındayız..
türkiyede iki cumhuriyet var..
birincisi türkiye cumhuriyeti..
ikincisi cumhuriyet gazetesi..
birinci cumhuriyetin defterini dürmek isteyen güçler, doğan medya grubunu cumhuriyet gazetesinin üstüne saldırtmışlardır...
cumhuriyet böyle saldırılara pabuç bırakacak bir gazete değildir...
türkiye cumhuriyetinin bugün tehdit altında olduğunu bilmeyen ve görmeyen yok!..
iki kırmızı çizgiyi çiğnemek isteyenler meydanda...
cumhuriyete saldırının nedeni aşikâr...
biz bu aşikârın pişekârlarını sergileyeceğiz.
ayrıca yüzbaşı selahattin in romanını yazmıştır
vakti zamanında bu ülkede kim ki emperyalizmi gizliyor, başka hedeflere yönlendiriyorsa insanları, bilin ki o kişi emperyalizmin baş adamıdır lafını etmiş kişi...
cumhuriyet bir başörtüsü popülizmine katılmış güdülürken,ilhan selçuk emperyal ülkeleri değil ülke içi grupları hedef gösterirken; kim ne yapıyor diye beni derin düşüncelere sevk etmiştir bu lafı...
vakti zamanında bu ülkede kim ki emperyalizmi gizliyor, başka hedeflere yönlendiriyorsa insanları, bilin ki o kişi emperyalizmin baş adamıdır lafını etmiş kişi...
cumhuriyet bir başörtüsü popülizmine katılmış güdülürken,ilhan selçuk emperyal ülkeleri değil ülke içi grupları hedef gösterirken; kim ne yapıyor diye beni derin düşüncelere sevk etmiştir bu lafı...
bu günkü köşe yasısında milliyetçi hareketi aklamaya çalışmış kafası son derece karışmış devlet adamı!
türkiyede sol ile sağ bir yer değiştirme içerisine girdiğini ve bu yüzden de çatışmanın bitmediğini çok iyi tespit etmiş olan yazardır.
kendisine,genç subayların rahatsız olduğunu, ülkeye bildirmek gibi bir rol biçen cumhuriyet gazetesinin önemli bir yazarı.orduyu göreve çağırması ile meşhurdur.enazından benim için
ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınmıştır. kelimeler boğazda düğümleniyor..
kendisi cumhuriyet gazetesi başyazarı olmasının yanı sıra 83 yaşında ve tansiyon hastasıdır.ancak bu sabah 4 sularında insafsızca yatağından kaldırılıp gözaltına alınmıştır.
ve kendisinin gözaltına alınacağından habersiz yazmış olduğu bugünkü yazısı:
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/8509984.asp?gid=229&sz=9956
ve kendisinin gözaltına alınacağından habersiz yazmış olduğu bugünkü yazısı:
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/8509984.asp?gid=229&sz=9956
gozaltina alini$ bicimi, bana kurban bayramlarinda ellerinden kacirdiklari kurbanlarin pe$inden ko$an kasaplarin halini hatirlatti.bir tela$, bir daha yakalayamayiz endi$esi, bir yaygara.oysa sabahin 4 unde gozaltina alinan ki$i, 15 senedir devlet tarafindan korumalarla korunan bir gazeteci.sabahin 4 unde apartopar gozaltina alacaginiza, kendisini korumak icin gorevlendirdiginiz korumalara soyleseydiniz ya sabah kahvaltisini yaptiktan sonra giyinip insanca gelseydi goturulmesi gereken yere.
ilhan selcuk polisten mi kacacakti yoksa devletten mi? ki gazetecilik ya$ami boyunca kimse devletten kacamasin polisten kacamasin, haksizlik yapanlar kanuna kar$i gelenler yakalansin diye ugra$an birisi, polisten mi kacar devletten mi?
bakalim daha neler gorecegiz diye du$unurken bile urkuyorum artik gorebileceklerimden.
ilhan selcuk polisten mi kacacakti yoksa devletten mi? ki gazetecilik ya$ami boyunca kimse devletten kacamasin polisten kacamasin, haksizlik yapanlar kanuna kar$i gelenler yakalansin diye ugra$an birisi, polisten mi kacar devletten mi?
bakalim daha neler gorecegiz diye du$unurken bile urkuyorum artik gorebileceklerimden.
kamuyouna
gazetemiz başyazarı ve imtiyaz sahibi ilhan selçuk, terörle mücadele şubesi ekipleri tarafından, evine yapılan baskınla, cuma günü sabaha karşı saat 04.30da gözaltına alınmıştır.
devletin kendisine 15 yıldır yakın koruma tahsis ettiği, ikametgâhı, çalıştığı yer ve tüm yaşamı toplumun bütün kesimlerince saydam olarak bilinen ilhan selçukun 12 mart ve 12 eylül askeri darbe dönemlerini anımsatan bir yöntemle gözaltına alınmasının anlamını kamuoyunun takdirlerine sunuyoruz.
akpnin kapatılması davası sonrasında, siyasi iktidar ve yandaşları tarafından bu davanın yörüngesinden çıkarılması çabası yoğun olarak sürmektedir.
bu bağlamda, kamuoyunda "ergenekon" operasyonu olarak bilinen ve uzun süredir devam etmekte olan soruşturmanın, akpnin kapatma davasıyla ilişkilendirilmesi ve cumhuriyet gazetesinin bu yolla sindirilmek, susturulmak istenmesi oyununa alet olmayacağız.
ismini atatürkün verdiği cumhuriyet gazetesi, kurulduğundan beri 84 yıldır demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti sistemini savunmaktadır.
bu uğurda pek çok şehit vermiş ve birçok badire atlatmıştır.
cumhuriyet gazetesi, demokratik hak ve özgürlüklerin ve laik atatürk cumhuriyetinin korunması mücadelesini sürdürecektir.
gazetemiz imtiyaz sahibi ve başyazarı ilhan seçuka uygulanan bu haksız gözaltı işlemine karşı gazetemiz tarafından derhal yargıç nezdinde hukuki işlemler başlatılmıştır.
cumhuriyet
gazetemiz başyazarı ve imtiyaz sahibi ilhan selçuk, terörle mücadele şubesi ekipleri tarafından, evine yapılan baskınla, cuma günü sabaha karşı saat 04.30da gözaltına alınmıştır.
devletin kendisine 15 yıldır yakın koruma tahsis ettiği, ikametgâhı, çalıştığı yer ve tüm yaşamı toplumun bütün kesimlerince saydam olarak bilinen ilhan selçukun 12 mart ve 12 eylül askeri darbe dönemlerini anımsatan bir yöntemle gözaltına alınmasının anlamını kamuoyunun takdirlerine sunuyoruz.
akpnin kapatılması davası sonrasında, siyasi iktidar ve yandaşları tarafından bu davanın yörüngesinden çıkarılması çabası yoğun olarak sürmektedir.
bu bağlamda, kamuoyunda "ergenekon" operasyonu olarak bilinen ve uzun süredir devam etmekte olan soruşturmanın, akpnin kapatma davasıyla ilişkilendirilmesi ve cumhuriyet gazetesinin bu yolla sindirilmek, susturulmak istenmesi oyununa alet olmayacağız.
ismini atatürkün verdiği cumhuriyet gazetesi, kurulduğundan beri 84 yıldır demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti sistemini savunmaktadır.
bu uğurda pek çok şehit vermiş ve birçok badire atlatmıştır.
cumhuriyet gazetesi, demokratik hak ve özgürlüklerin ve laik atatürk cumhuriyetinin korunması mücadelesini sürdürecektir.
gazetemiz imtiyaz sahibi ve başyazarı ilhan seçuka uygulanan bu haksız gözaltı işlemine karşı gazetemiz tarafından derhal yargıç nezdinde hukuki işlemler başlatılmıştır.
cumhuriyet
suçludur veya suçsuzdur, bunun muhakemesini yapmdak dahi saçmadır. o yüzden konuyla ilgili bişey söylemek istemiyorum. lakin o gözaltına alınış şekli sanki "bizim karşımızda olanlara olacak olan budur" mesajı verilmek istenmek gibidir. ne ayıp.
edit: yanlış anlamalara sebebiyet vermemekle birlikte girilen bi entryinin açıklamasını da girmek ayrıca bir saçmalıktır nezdimde. lakin ilgili yazarın birkaç yazısını okuyan herkes "neyin karşısında" olduğunu zannediyorum anlayacaktır "örgüte üye olmaksızın örgütün amaçlarını bilerek örgüt adına vazife yüklenmek" gibi bir suçtan gözaltına alındığını. gerçi bir ülkede "biz laik cumhuriyeti yıkmak için geliyoruz" diyenler cumhurbaşkanı olabiliyorsa bu tür tutuklamalar da çok ilginç gelmemeli zannediyorum.
edit: yanlış anlamalara sebebiyet vermemekle birlikte girilen bi entryinin açıklamasını da girmek ayrıca bir saçmalıktır nezdimde. lakin ilgili yazarın birkaç yazısını okuyan herkes "neyin karşısında" olduğunu zannediyorum anlayacaktır "örgüte üye olmaksızın örgütün amaçlarını bilerek örgüt adına vazife yüklenmek" gibi bir suçtan gözaltına alındığını. gerçi bir ülkede "biz laik cumhuriyeti yıkmak için geliyoruz" diyenler cumhurbaşkanı olabiliyorsa bu tür tutuklamalar da çok ilginç gelmemeli zannediyorum.
sorgulamasi bitmi$, agir ceza mahkemesine sevk edilmi$ kendisi.
bir de neler oldugunu anlayabilsek.
bir de neler oldugunu anlayabilsek.
ağır ceza mahkemesine sevkedilip, başsavcı zekeriya öz tarafından sorguya alınan gazetecidir. terörle mücadele yasası dahilinde ilk 24 saat avukatı ile bile görüştürülmemiştir. ne acıdır...
erbakanın el bebek gül bebek yargılandığı, fethullah gülenin amerikadan bir türlü geri istenemediği ülkemizde 83 yaşında bir gazetecinin maruz kaldığı tutum utanılacak bir durumdur. tabi ki utanmak başlı başına bir erdemdir. erdem ise, ülkemizi yönetenlere göre sadece bir erkek ismidir. aynı şeref gibi...
erbakanın el bebek gül bebek yargılandığı, fethullah gülenin amerikadan bir türlü geri istenemediği ülkemizde 83 yaşında bir gazetecinin maruz kaldığı tutum utanılacak bir durumdur. tabi ki utanmak başlı başına bir erdemdir. erdem ise, ülkemizi yönetenlere göre sadece bir erkek ismidir. aynı şeref gibi...
serbest bırakıldığı açıklanan yazar. şu anda en çok merak edilen ise ilk yazısıdır.
edit: anladım ki bu sözlükte sike sürülecek aklı olmayan yazarlar var. yok daha önceden de tahmin ediyordum da artık eminim. arkadaşım götüne mi girdi bu adamın yazı yazdığı kalem senin?
edit2:(bkz: bir taş attım pencereye tık dedi)
edit: anladım ki bu sözlükte sike sürülecek aklı olmayan yazarlar var. yok daha önceden de tahmin ediyordum da artık eminim. arkadaşım götüne mi girdi bu adamın yazı yazdığı kalem senin?
edit2:(bkz: bir taş attım pencereye tık dedi)
fehmi koruya göre tek başına darbe hazırlığında olan 83 yaşındaki kemalist.
abiniz ufaktan tırsmış gibi sanki
omurgasıyla, eklem yerleriyle, böbreğiyle dalağıyla falan dimdik ayakta olduğunu söylediler hınk deyicileri, ama bana pek öyle gelmedi...
sanki bir şeyler "kırılmış" içinde.
pabuç fiyatlarının sandığından daha yüksek olduğunu görünce şaşırmış gibi bir hali var.
"konuşmayacağım" deyip sonra da üç gündür bülbül gibi şakımayı hadi bir taktik olarak kabul edelim ama, işin ciddi olduğunu da anlamış gibi görünüyor.
bu sefer pek öyle james wattın buhar makinesine binip kaçmak yok.
öyle olmasaydı, "ortalığı yatıştırmak başbakana düşer" diye alttan almazdı.
aydın doğanın adamlarına düşmez mi mesela? vahşi saldırıya devam mı etsinler?
yatışır gibi görünüp saldırıyı sürdürmek "omurgalı" bir davranış mı yoksa?
"sivil toplum bilmemnelerinden itidal çağrısı" yaza yaza geçir babam geçir, ha?
alttan alırmış gibi gösterip mi dikleniyor, yoksa diklenmeyi sürdürürmüş gibi yapıp mı geri basıyor?... tilki değilim ki bileyim!
ne yatışması yahu? hani gerilim tırmanacaktı? plan ve program bunun üzerine kurulmamış mıydı?
hani herkes "hesaplaşmaya hazır" olacaktı?
karşı tarafın da fatura yazmaya elinin kalem tuttuğunu görünce bir daha düşünecekmiş gibi görünüyor.
karşısına aldığı adamın, adnan menderes gibi sıkıyı görünce ağlayıp zırlamaya koyulan bir adam olmadığını anladı.
süleyman demirel gibi şapkasını alıp gidecek bir adam da hiç mi hiç olmadığını gördü (ayrıca bunun şapkası yok, şapka sevmez!)
durup dinlenmesi, nefes alması ve yeni dümenler bulması gerekiyor.
belki kapatma davasının sonunu bekleyecek, belki ergenekondan hamle umacak...
belki de ergenekon "işinin" daha fazla büyümemesi için dua edecek...
bu arada bir sürü basın hokkabazı da yangına körükle gitmeyi sürdürsün, onların derdi satış, abinin öyle bir sorunu yok. abi gazete satmaz, abi devlet kurtarır.
bu kez devlet onu kurtarabilirse ne devlet!
seksen üç yaşına gelmiş adama yapılır mı bu?...
seksen üç yaşına gelmiş adam bunlarla mı uğraşır, diyen yok.
ne bileyim abi, ben yurtdışındaydım, yeni geldim. aklım ermez.
engin ardıç
http://www.sabah.com.tr/ardic.html
omurgasıyla, eklem yerleriyle, böbreğiyle dalağıyla falan dimdik ayakta olduğunu söylediler hınk deyicileri, ama bana pek öyle gelmedi...
sanki bir şeyler "kırılmış" içinde.
pabuç fiyatlarının sandığından daha yüksek olduğunu görünce şaşırmış gibi bir hali var.
"konuşmayacağım" deyip sonra da üç gündür bülbül gibi şakımayı hadi bir taktik olarak kabul edelim ama, işin ciddi olduğunu da anlamış gibi görünüyor.
bu sefer pek öyle james wattın buhar makinesine binip kaçmak yok.
öyle olmasaydı, "ortalığı yatıştırmak başbakana düşer" diye alttan almazdı.
aydın doğanın adamlarına düşmez mi mesela? vahşi saldırıya devam mı etsinler?
yatışır gibi görünüp saldırıyı sürdürmek "omurgalı" bir davranış mı yoksa?
"sivil toplum bilmemnelerinden itidal çağrısı" yaza yaza geçir babam geçir, ha?
alttan alırmış gibi gösterip mi dikleniyor, yoksa diklenmeyi sürdürürmüş gibi yapıp mı geri basıyor?... tilki değilim ki bileyim!
ne yatışması yahu? hani gerilim tırmanacaktı? plan ve program bunun üzerine kurulmamış mıydı?
hani herkes "hesaplaşmaya hazır" olacaktı?
karşı tarafın da fatura yazmaya elinin kalem tuttuğunu görünce bir daha düşünecekmiş gibi görünüyor.
karşısına aldığı adamın, adnan menderes gibi sıkıyı görünce ağlayıp zırlamaya koyulan bir adam olmadığını anladı.
süleyman demirel gibi şapkasını alıp gidecek bir adam da hiç mi hiç olmadığını gördü (ayrıca bunun şapkası yok, şapka sevmez!)
durup dinlenmesi, nefes alması ve yeni dümenler bulması gerekiyor.
belki kapatma davasının sonunu bekleyecek, belki ergenekondan hamle umacak...
belki de ergenekon "işinin" daha fazla büyümemesi için dua edecek...
bu arada bir sürü basın hokkabazı da yangına körükle gitmeyi sürdürsün, onların derdi satış, abinin öyle bir sorunu yok. abi gazete satmaz, abi devlet kurtarır.
bu kez devlet onu kurtarabilirse ne devlet!
seksen üç yaşına gelmiş adama yapılır mı bu?...
seksen üç yaşına gelmiş adam bunlarla mı uğraşır, diyen yok.
ne bileyim abi, ben yurtdışındaydım, yeni geldim. aklım ermez.
engin ardıç
http://www.sabah.com.tr/ardic.html
bir kısmımız, devlet yönetimini protesto için sokağa dökülen halk için yollar yürümekle aşınmaz, bana sağcılar adam öldürüyor dedirtemezsiniz diyen demirel’in çocuğu.
17 yaşındaki erdal’ı asmayalım da besleyelim mi diyen soran evren’in...
devlet için kurşun atan da yiyen de şereflidir diyen çiller’in...
değişim kanlı mı olcak kansız mı diye soran erbakan’ın...
erbakan’a kerhen hüküm giydirip, el bebek gül bebek ayaklarını yıkayanların...
din adına yandaş toplayıp amerika’nın kucağında oturanların...
belçika’dan, hollanda’dan adını duymadığımız bir sürü adamı ısrarla isteyip, bahçelievler’de 7 kişiyi öldürenden peygamber gibi bahsedenlerin...
taliban hükümeti başbakanının dizi dibinde oturanların...
atatürk’e saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok diyenlerin...
diğer bir kısmımız ise atatürk’ün evlatlarıyız...
deniz gezmiş’in...
uğur mumcu’nun...
bahriye üçok, onat kutlar, ahmet taner kışlalı...
ve kalemini asla satmamış ilhan selçuk’un...
ben, ilhan selçuk’un evlatlarından biri olmanın gururunu yaşıyorum. o, ilhan selçuk olduğu için değil...
atatürk’ün evladı olduğu için...
engin ardıç gibilerin kimin evladı olduğunu ise bilmiyorum...
17 yaşındaki erdal’ı asmayalım da besleyelim mi diyen soran evren’in...
devlet için kurşun atan da yiyen de şereflidir diyen çiller’in...
değişim kanlı mı olcak kansız mı diye soran erbakan’ın...
erbakan’a kerhen hüküm giydirip, el bebek gül bebek ayaklarını yıkayanların...
din adına yandaş toplayıp amerika’nın kucağında oturanların...
belçika’dan, hollanda’dan adını duymadığımız bir sürü adamı ısrarla isteyip, bahçelievler’de 7 kişiyi öldürenden peygamber gibi bahsedenlerin...
taliban hükümeti başbakanının dizi dibinde oturanların...
atatürk’e saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok diyenlerin...
diğer bir kısmımız ise atatürk’ün evlatlarıyız...
deniz gezmiş’in...
uğur mumcu’nun...
bahriye üçok, onat kutlar, ahmet taner kışlalı...
ve kalemini asla satmamış ilhan selçuk’un...
ben, ilhan selçuk’un evlatlarından biri olmanın gururunu yaşıyorum. o, ilhan selçuk olduğu için değil...
atatürk’ün evladı olduğu için...
engin ardıç gibilerin kimin evladı olduğunu ise bilmiyorum...
ilhan selçuk,
83 yaşında, hayatının neredeyse tamamını darbeciliğe adamış ve bundan dolayı da kendisini fazlasıyla aydınlanmış sayan yazar...demokrasi, hukuk ve özgürlükle asla yanyana gelemeyecek olan cunta oyunlarının başoyuncusu, darbe heveslisi ve halk-düşmanı olan bu yazar, bir de hiç sıkılmadan "aydınlanma"dan söz edebiliyor...en son ergenekon operasyonunda göz altına alındıktan sonra serbest bırakıldığında dilini yutmuş hale gelen, tahrikçilerin piri, türkiyede demokrasinin başdüşmanlarından, hukuk yoksunu, cunta karanlıklarının prensi ve bundan dolayı da aydınlanma ideolojisinin de en büyük muhalifi bir yazardır kendisi...onlar bu halka hep öteki olarak bakan, laik-elit bürokrasinin kaymak tabakaları ve fikir babalarıdır..ama ne olurssa olsun, dünya ve türkiye dönüşüyor ve daha iyiye, demokrasiye, refaha doğru ilerliyor...meclisinde "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" yazan bir ülkede, yaşadığı müddetçe bu egemenliği halktan alıp cuntalara devretme rüyasıyla yaşamış birisine sahip çıkmak, utanç vericidir, herkese önemle duyurulur..
83 yaşında, hayatının neredeyse tamamını darbeciliğe adamış ve bundan dolayı da kendisini fazlasıyla aydınlanmış sayan yazar...demokrasi, hukuk ve özgürlükle asla yanyana gelemeyecek olan cunta oyunlarının başoyuncusu, darbe heveslisi ve halk-düşmanı olan bu yazar, bir de hiç sıkılmadan "aydınlanma"dan söz edebiliyor...en son ergenekon operasyonunda göz altına alındıktan sonra serbest bırakıldığında dilini yutmuş hale gelen, tahrikçilerin piri, türkiyede demokrasinin başdüşmanlarından, hukuk yoksunu, cunta karanlıklarının prensi ve bundan dolayı da aydınlanma ideolojisinin de en büyük muhalifi bir yazardır kendisi...onlar bu halka hep öteki olarak bakan, laik-elit bürokrasinin kaymak tabakaları ve fikir babalarıdır..ama ne olurssa olsun, dünya ve türkiye dönüşüyor ve daha iyiye, demokrasiye, refaha doğru ilerliyor...meclisinde "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" yazan bir ülkede, yaşadığı müddetçe bu egemenliği halktan alıp cuntalara devretme rüyasıyla yaşamış birisine sahip çıkmak, utanç vericidir, herkese önemle duyurulur..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?