nineteen eighty four

0 /
ups
george orwell’in yazdigi,big brother’a ve ulkemizdeki versiyonu olan biri bizi gozetliyor’a temel olusturmus roman...
maliyeci
okurken kitabin anlattigi o psikolojik baskiyi uzerinde hissettiren,ulan "tele ekran var midir burda acep" dedirtip sonra da "manyadim mi acaba" diye bir kez daha insanin kendi kendine sordurtan george orwell klasigi kitap.
nuquerna
bir arkadasim(?)la aramdaki tum muhabbetin dayandigi kitap/film.he, ole film uzerine felsefik cozumlemeler yapiyor falan degiliz.aktariim efem:
nuq:abi 1984 die bi film varmis, o da orwell’inmis. bi turlu izleyemedim ya...
yeni yeni ark:aa bende var o film,hemde divx.
nuq:aa, abi getirsene ya,mukemmel lur.
ark:olur getiririz yarin.
nuq:abi getirdin mi?
ark:nei?
nuq:’84?
ark:haa. yaa yarin?
nuq:ok.
nuq:abi getirdin?
ark:nei?
..
nuq: abi..
ark:ya ben abime dedim dun, abi bi arkadasim ’84u istiyo diye..
nuq:ee?
ark:dediki onda pis sahneler var, sen ark.ina baska film gotur...!
ithilquessir
teror, korku ve iskence kavramlarini yasamadan anlamaya en cok yaklasabileceginiz kitap her halde. bir gecede bitirilecek kitaplardandir ki bir bilimkurgu oykusunde epik bir ask romani olarak baslar. kisa zamanda tuyler urpertirici bir yorunge cizerek insanin icindeki umut ve sevince dayanan her seyi yiyip bitirir bu kitap.

harika yazilmistir. zevk alinmadan, uremek icin gorev olarak yapilan cinsel birlesme kavramina getirdigi gercekci yaklasimla yuzume soguk su carpmistir. okugum gunden beri bende "ruj fetisizmi" olusturmustur.
carpediem
çok etkileyici bir kitap kesinlikle. bazı şeylerin biraz daha farkına varmanızı saglar. okursunuz, bir paranoya başlar, haberlere inanamazsınız. inanmanın da gerekliligini hissetmezsiniz açıkcası. george orwell’a taparsınız. "harbiden yazmış adam!" dersiniz.
kitaptaki ayrıntılar okuyanı gerer, asıl konu yumuşak kalıyor gibi görünür fakat hiç de öyle değildir. kitabı bitirdiginizde yatın ve uyuyun ki o gerginligi atın üstünüzden. yoksa her dakika kitabı düşünüp, sersem gibi oluyor insan. ayrıca (bkz: big brother).
firatrock
george orwell’in 1949’da yayimlanan son kitabi.george orwell’in gerçek adı eric blair’dir kendisinin şu sözü meşhurdur. "all animals are equal but some animals are more equal than others"(tüm hayvanlar eşittir fakat bazı hayvanlar diğerlerinden daha da eşitir).
zeyra
george orwell ın okuduğum ilk romanıdır ve kendisine hayran olmama yetmiştir. özgürlüğü istemek bir yana aramayı engellemek için düşünmenin bile yasak olduğu, sanki robot insanlar yaratılan, insanların sınıflandığı bir dünyayı muhteşem biçimde gözler önüne seriyor.
mrvai
ciddi anlamda bir komunizm elestirisi hakimdir kitapta. george orwell,kendisi ciddi bir komunism savunucusu iken bir gun savundugu dusuncenin aslinda yalnis,hasta bir dusunce oldugu kanısına varmistir ki 1984 ile bu dusuncesini anlatmıstır.onemli bir bilim kurgu eserdir. herkes kesinlikle okumalidir. medya gucunu gercekten cok iyi anlatır.gayet yalin bir anlatim hakimdir, carpıcıdır ve edebi eser sayilabilecek niteligi de tasir.
(ayrica ibm de reklamlarinda 1984 ten esinlenmistir)
not:1984’e benzer sayilabilecek bir baska bilim kurgu kitabı ise ray bradbury’nin (bkz: fahrenheit 451) adli eseridir.
ilseyim
okuduktan sonra insanı paranoyak yapan kitap. inançlarını, doğrularını yerle bir ediyor. ne izlediğin haberlere, ne öğretilenlere, gösterilenlere inanabiliyorsun. kitap komünizmi eleştiren bir distopya aslında ama kitabı okuyunca kimi sistemlerin diğerinden daha iyi olabileceğine dair inancın da kalmıyor. her koşulda birilerinin daha güçlü olacağını ve bu gücü kullanacağını, bu sırada da kitleleri koyun gibi güdeceğini, çevrendeki insanların içine düştükleri uyku halini çok çarpıcı bir şekilde fark ediyorsun. çünkü -romanda olduğu gibi- insanlar dün ne yediklerini, dün kendilerini ne anlatıldığını unutuyorlar ya da unutmuş gibi gözükmek zorunda bırakılıyorlar. böyle olunca da her söylenene inanıyorlar.
romanda çok beğendiğim bir olay da adama işkence ede ede en sonunda bir elde altı parmak olduğuna inandırmaları. insanlara bir şeyi zorla kabul ettirmeye çalışınca insan sonunda kendisinden şüpheye düşüyor ve yanlışı doğru olarak kabullenebiliyor demek ki. bu da zamanında yapılan işkencelerin mantığını açıklıyor. bunlar gibi daha bir çok imge var gözlerini açılmasını sağlayan.
bir kere okuduktan sonra bir daha başımı kuma gömmeyi beceremediğin roman. kuma gömemek iyi midir, kötü müdür orasını hala düşünüyorum.
westkhan
okuduğum en güzel kitaplardan biridir en feci tarafı ise insanın o psikolojik işkence altında sevdiğini bile bırakmasıdır insan garip bir varlıktır okunası sonra bir kahve eşliğinde oturulup düşünülesi ve tartışılası bir eserdir.
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol