allah

0 /
lenore
1. allah: her ismin vasfını ihtiva eden öz adı.
2. er-rahman: dünyada bütün mahlukata merhamet eden, şefkat gösteren,ihsan eden.
3. er-rahim: ahirette, müminlere acıyan.
4. el-melik: yaratıcı, kainatın sahibi.
5. el-kuddus: her noksanlıktan uzak.
6. es-selam: her tehlikeden selamete çıkaran.
7. el-mümin: iman nurunu veren.
8. el-müheymin: her şeyi görüp gözeten.
9. el-aziz: mutlak galip, karşı gelinemez.
10.el-cebbar: dilediğini yapan ve yaptıran.
11.el-mütekebbir: büyüklükte eşi yok.
12.el-halık: yaratan, yoktan var eden.
13.el-bari: her şeyi kusursuz yaratan.
14.el-musavvir: varlıklara sûret eden. onları birbirinden ayıran özellikte yaratan.
15.el-gaffar: günahları mağfiret eden.
16.el-kahhar: her istediğini yapacak güçte.
17.el-vehhab: karşılıksız nimet veren.
18.er-razzâk: her varlığın rızkını veren.
19.el-fettah: her türlü sıkıntıları gideren.
20.el-alim: gizli açık, geçmiş, gelecek her şeyi, ezeli ve ebedi ilmi ile çok iyi bilen.
21.el-kabıd: rızıkları daraltan, ruhları alan.
22.el-basıt: rızıkları genişleten, ruhları veren.
23.el-hafıd: kafir ve facirleri alçaltan.
24.er-rafi: şeref verip yükselten.
25.el-mu’ız: dilediğini aziz eden.
26.el-müzil: dilediğini zillete düşüren.
27.es-semi: mükemmel işiten.
28.el-basir: gizli açık, her şeyi iyi gören.
29.el-hakem: mutlak hakim, hakkı batıldan ayıran.
30.el-adl: mutlak adil, yerli yerinde yapan.
31.el-latif: lütfeden, her şeye vakıf.
32.el-habir: her şeyden haberdar.
33.el-halim: cezada acele etmeyen, hilm sahibi.
34.el-azim: büyüklükte benzeri yok.
35.el-gafur: affı, mağfireti bol.
36.eş-şekur: az amele, çok sevap veren.
37.el-ali: yüceler yücesi.
38.el-kebir: büyüklükte benzeri yok.
39.el-hafiz: her şeyi koruyucu olan.
40.el-mukit: her çeşit rızkı yaratan.
41.el-hasib: kulların hesabını en iyi gören.
42.el-celil: celal ve azamet sahibi.
43.el-kerim: keremi bol, karşılıksız veren.
44.er-rakib: her varlığı her an gözeten.
45.el-mucib: duaları kabul eden.
46.el-vasi: rahmet ve kudret sahibi, ilmi ile her şeyi ihata eden.
47.el-hakim: her şeyi hikmetle yaratan
48.el-vedud: iyiliği seven, iyilik edene ihsan eden. sevgiye layık olan.
49.el-mecid: zatı şerefli, nimeti, ihsanı sonsuz.
50.el-ba’is: peygamber gönderen, meşherde ölüleri dirilten.
51.el-şehid: her an her yerde hazır ve nazır.
52.el-hak: varlığı değişmeden duran. var olan, hakkı ortaya çıkaran.
53.el-vekil: kulların işlerini bitiren.
54.el-kavi: kudreti en üstün ve hiç azalmaz.
55.el-metin: kuvvet ve kudret benbaı.
56.el-veli: müminleri seven, yardım eden.
57.el-hamid: hamd ve senaya layık.
58.el-muhsi: varlıkların sayısını bilen.
59.el-mübdi: maddesiz, örneksiz yaratan.
60.el-mu’id: yarattıklarını yok edip, sonra tekrar diriltecek olan.
61.el-muhyi: mahluklara can veren.
62.el-mümit: her canlıya ölümü tattıran.
63.el-hayy: ezeli ve ebedi bir hayat ile diri.
64.el-kayyum: zatı ile kaim, mahlukları varlıkta durduran.
65.el-vacid: hiçbir şey kendine gizli değil.
66.el-macid: keremi, ihsanı bol olan.
67.el-vahid: zat, sıfat ve fiillerinde benzeri ve ortağı olmayan, tek olan.
68.es-samed: hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, herkesin muhtaç olduğu merci.
69.el-kadir: kudret sahibi, dilediğini yapan.
70.el-muktedir: dilediği gibi tasarruf eden, her şeyi kolayca yaratan, kudret sahibi.
71.el-mukaddim: şerefte birini öne alan.
72.el-muahhir: dilediklerini tehir eden.
73.el-evvel: ezeli, varlığının başlangıcı yok.
74.el-ahir: ebedi, varlığının sonu yok.
75.ez-zahir: yarattıkları ile varlığı açık.
76.el-batın: aklın tasavvurundan örtülü.
77.el-vali: bütün kainatı idare eden.
78.el-müteali: son derece yüce.
79.el-ber: iyilik ve ihsanı bol.
80.et-tevvab: tevbeleri kabul eden.
81.el-müntekım: asilere ceza veren.
82.el-afüvv: affı çok, günahları yok eden.
83.er-rauf: çok merhamet eden, şefkatli.
84.malik-ül mülk: mülkünde hakim.
85.zül-celali vel ikram: celal, azamet, şeref, kemal ve ikram sahibi.
86.el-muksıt: mazlumların hakkını alıcı.
87.el-cami: iki zıddı bir arada bulunduran.
88.el-gani: ihtiyaçsız. her şey ona muhtaç.
89.el-mugni: ihtiyaç gören, fazlıyla doyuran.
90.el-mani: dilemediklerine mani olan.
91.ed-dar: elem, zarar verenleri yaratan.
92.en-nafi: menfaat veren şeyleri yaratan.
93.en-nur: zatı açık ve alemleri nurlandıran.
94.el-hadi: hidayet veren.
95.el-bedi: misalsiz, örneksiz yaratan.
96.el-baki: varlığı ebedi olan.
97.el-varis: her şeyin asıl sahibi olan.
98.er-reşid: irşada muhtaç olmayan.
99.es-sabur: ceza vermede, acele etmez.
bugulucam
yegane dost, ne olursa olsun sizi asla birakmayacak olan tek varlik. tovbeleri kabul eden, dualara cevap veren...her kuluna sah damarindan daha yakin...allah
karall
varlilgina ilk insanla birlikte inanilan ve baglanilan en yüce varlik. varliginin alametlerine heryerde rastlamak mümkündür. maddi bir varlik olmadigi icin maddeye bulanmis varliklar o´nu dogrudan dogruya göremezler; görmeye tahammül edemezler. günesin isigina bile dayanamayan göz nasil olur da kainatin yaraticisini ve ilk sebebini görebilir ? o´nun varligi kalplerde daha iyi hissedilir. medeni veya vahsi her milletin, her kavmin dilinde ona karsilik bir kelime mutlaka vardir. bütün milletlerin tariinde, batili bir cok milletlerin kanunlarinin basinda, kitaplarinin baslangicinda,, paralarinin üzerinde, sanatkarlarinin eserlerinde, sairlerinin misralarinda, dindarlarin dudaklarinda ve kalplerinde, filozofun düsüncesinde, kafirlerin inkarlarinda,alimlerin arastirmalarinda, hasili bir yerde onun ismi ile karsilasmak daima mümkündir. neden? cünkü o. varliklarin yaraticisi sebeplerin sebebi ve gayelerin gayesidir.

o mutlak varliktir. yoklukla karismis degildir. mükemmeldir;noksanliklarda beridir zorunlu ezeli ve ebedi bir varliktir..o, subjektif veya objektif bir varlik degildir. öyle olsaydi insan onu tasavvur edebilirdi. o objeye subjeye göre degismeyen izafi olmayan mutlak varliktir. mutlak varlik olmasaydi, mutlak yokluk olurdu. mutlak yokluk ise yoktur.

allah, kisiliksiz ve alemle karismis bir varlik degildir. panteistlerin dedikleri gibi o, alemin icinde degildir. alemin disinda, varliklari sonsuzca asan, sahsiyeti olan bir varliktir. yaraticidir. alemleri ve varliklari hür iradesi ile yaratmistir. eger o, yaratici olmasaydi, yani hür bir yaratma olmasaydi, alem ve varliklar suursuz bir tesadüfün eseri olurdu. bu ise mümkün degildir. mümkün olsa bile, hürriyet ve düzen olmazdi. hürriyet olmasaydi insan hürriyeti, dolayisiyle sorumlulugu ve ahlaki dayanaksiz kalirdi. tipki varligin mesnetsiz kalmasi gibi...

demek ki o, ontolojik yönden tek prensip olur, var olusun ve külli faaliyetin en üstün sebebidir.

mantik yönünden, alemdeki nizamin, insandaki aklin, esya ile düsünce arasindaki iliskinin üstün prensibidir.

allah, fiil sahibi mutlak fail olarak düsüldügü zaman insani sonsuzca asan, insanliga emirler veren, tavsiyelerde bulunan, yol gösteren, kendisine ibadet edilen, alemin düzenini kuran ve kontrol altinda tutan bir varlik akla gelir.

varligimizin ve hürriyetimizin kaynagi oldugu icin, ahlaki hayatin, ahlaki davranislarin da üstün prensibi, kaynagi ve teminatidir.

allah´in varligini isbat icin cesitli deliller ileri sürülmüstür. bunlar fizik metafizik (ontolojik), ahlaki ve ilmi deliller olmak üzere cesitli gruplara ayrilabilir.

allahin varligina akil ile nüfuz edilemez. o`na ancak inanilir; cünkü akli asan ve onu yaratan bir varligi akil akil kavrayamaz ve kusatamaz. insan zihni de , o`nu bu yüzden tasavvur edemez.

eski ve yeni felsefelerde allah`in varligi ile ugrasmayan ve o`na bir problem olarak yer vermeyen felsefe yoktur. bundan auguste comte`un povitivizmini bile istisna etmemek gerekir. her ne kadar o , dinin geride kaldigini söyleyerek pozivist anlayista böyle bir problemi lüzum görmemisse de pozitivizmin subjektif devresinde, yani ikinci devresinde bile dinin lüzumuna inandi ve insanligi tanri ilan etti ."insanlik dini" adiyla yeni bir din kurdu ve bunun ilmihalini yazdi. pozitivizmin etkisinde olan viyana mektebi hürriyet,gayelik ve düzen gibi allah fikrinin de sözde problem oldugunu söyledi.

materyalistlerin bu problem karsisindaki olumsuz tavirlari gibi nietzsche, n. hartman´in ve benzeri bazi filozoflar da allah´i inkar etmek suretiyle kendi varliklarini tasdik edebileceklerini ileri sürmüslerdir. bunlara santre´i de dahil etmek mümkündür. a comte, insanligi tanrilastirarak yine bu probleme yer vermisti. nietzsche de insani tanrilastirarak ayni seyi olumsuz yönden yapmistir.

görülüyor ki allah`tan vazgecmek ve problem olarak dahi o´nun disinda kalmak mümkün olmuyor... insan her zaman her seyinde o´na muhtactir. o yoksa ahlakin, cemiyetin, bizzat insanin, ilmin ve medeniyetin, dolayisiyle hayatin bir anlami yoktur; cünkü o taktirde her sey kör bir tesadüften ibaret kalir. hersey bir vehimler ve hayaller kargasasindan öteye gecmez. ahlaki, toplumsal ve insani her düzen, sa`nat hayati allah`a yani askin ve kusatici olan yüce varliga inanmakla mümkündür. aksi takdirde "kör bir mekanizm"in kucagina düsülür. eger bu kör bir mekanizm ve tesadüfler dünyasi hakim ise insani bilimler ve tabiiat bilimleri dahi temelsiz kalir. insanlar mekanik varliklar olmaktan öteye gidemez. insanin sevgisini, yardim merhamet ve sefkatini, yani onun faziletlerinin izahini yapmak mümkün olmaz. onlar da mesnetsiz kalir. ne alemi izah edebiliriz ne de insani!!!

allah`i inkar edip insani alem ve madde icinde eritmek materyalist felsefelerin isidir. alemi ve insani allah ile birlestirmek ise panteist anlayislarin karidir. bu ifratlarin hepsinden kurtulmak , allah`i ve yaraticiligini o`na teslimiyeti kabul etmekle olur. o zaman varliklar degerine göre alemde yerlerini bulurlar.

bu konuda bakiniz:

1- muharrem cakar, varligin sebebi allah.
2- cemil sena, allah fikrinin tekamülü ( taassup düsmanlari ve laiklik kahramanlari) ist. 1934.
3- prof. dr.i. agah cubukcu, islam felsefesinde allahin varliginin delilleri.(2. baski) ankara 1971.
4- dr. halim bilsel, allah vardir. ( 6. baski) ist. 1974.
5- john clever monsma, nicin allaha inaniyoruz? 1-2 ( taninmis 23 alimin ve düsünürün arastirmalariyla ulastiklari neticeleri anlatan kitap) cev. i. sitki. ersöz ist. 1977.
6- s. hayri bolay, türkiye`de ruhcu ve maddeci görüsün mücadelesi, ankara 1977.
7- a. mahmud-el akkad, allah dar el-hilal, tarihsiz.
8- b, topaloglu, islam kelamcilari ve filozoflarina göre allah`in varligi, ankara.
9- a. draz, din ve allah inanci, ist,. 1978.
10- r.le roy, le probleme de dieu, paris,1930.
11- r. arnaldez, le dieu de l`islam, roma 1968.
12- m aydin, müsbet ilim ve allah, ist., 1971.
13- vasfi yaner, modern ilimde kainat telakkisi ve modern bilginde allah fikri, konya, 1943.
14- t. izutsu, kuranda allah ve insan, cev.:s. ates, ankara,1975.
15- muammer sencer, allah neden var? tarihsiz.
16- m. feredico siacca, le probleme de dieu et la religion dans la philosophie contemporaire, paris, 1950.
17- c. tresmontant comment se pose aujourd`hui le probleme de l`exixtence de dieu, paris, 1973.
faten
ota ,boka, cicege, bocege entry sican zihniyetin boylesine onemli bi basliga sadece 17 entry girmesi uzucudur kanaatimce.

allah tanri degildir,baskalarinin putlari,taptiklari seyler tanridir fakat allah tanri degildir,yaraticimizdir,varolus sebebimizdir.

dogmamis ve dogrulmamis yegane varliktir,herseyin sahibidir.
stella
küçükken geceleri, yalnız başımayken, "allah," derdim, "allah". sonra içimden bir ses "bok!" derdi. o sesi susturmaya çalışırdım, "allah’ım affet beni" gibi yakarışlarda bulunurdum. aklıma anneannemin anlattığı korkunç cehennem masalları gelirdi. zırıl zırıl terler, ağlardım. o ses, "bok" demeye devam ederdi, benim ölümüne korktuğum allah’a o yaşta bildiği ne varsa sayardı. ertesi gün uyanabildiğime sevinirdim.

biraz büyüdüğümde allah’tan korkmamam gerektiğini düşünmeye başladım. bu sefer geceleri, onunla konuşmaya çalıştım. "bugün nasılsın, yoruldun mu?" gibi sorular sordum. kendimi çok özel hissettim, kendi verdiğim yanıtlar yüzünden.

birkaç yıl geçti aradan, cinli perili hikayeler anlattılar. geceleri yatağım, yine beni bekliyordu. aklıma cinler geldi, "allah’ım koru beni n’olur" dedim.

yıl yıl büyüdüm, bugüne geldim. uzun zamandır hiç "allah" demediğimi fark ettim. ona olan inancım kaybolmuştu. "kitapların yan etkisidir" dedim, "neyse şimdi işim var, bunu mu düşüneceğim.."
ithilquessir
zamaninda kullandigi varligini olumlulere bildirme yontemlerini simdi kullansa elcilerini ya deli diye timarhaneye tikacagimiz, yada allah adiyla is yaptigi icin linc edicegimiz yonetici vasifli olgu.
cleirvoyant
herşey , bildiklerimiz , kesinlikle bilmediklerimiz , sevdiklerimiz , nefret ettiklerimiz, hepsinin yaratıcısı , kendisi , bana bunları yazdıran , yazmama izin veren , sonlu varlıkların yani bizim algılayamadığımız.
capt it all
bir şey dikkatimi çekti, şöyle ki, allah denilince akla hemen korku, azap, cehennem gibi $eyler geliyor. allah bile kuran da "rahmetim gadabımı geçmiştir" buyurduğu halde neden böyle şeyler geliyor insanın aklına diye düşündüm uzun uzun. düşündükten sonra da anladım neden böyle olduğunu. allah, küçüklüğümüzden beri bir "korku" öğesi gibi tanıtılmış bize. büyükler, "yapma öyle, allah çarpar" diyerek saçmalamış, "allah cehennemde yakacak seni" denmiş, din kültürü öğretmenimiz sürekli cezalardan, kötü örneklerden dem vurmuş, "hacı, hoca" tayfası her muzipliğimizi cehennemlik addetmiş... hal böyle olunca da allah sadece ceza verme yetisi olan birisi oluvermiştir. allahtan tabii ki korkulacaktır, korkulmalıdır ama neden allahın yüce rahmetinden bahsedilmemiştir hiç bize? neden allahın yardımcımız olmadığından bahsedilmemiştir? işte bu sorunun cevabını arıyorum efendim şu an ben.
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol