confessions

hepimizhiciz

- Yazar -

  1. toplam entry 1379
  2. takipçi 1
  3. puan 30191

pantolonlu bulut

hepimizhiciz
mayakovski’nin en bilinen şiiridir.

pantolonlu bulut’dan (giriş)

pelteleşmiş beyninizde
kirden parlayan bir kanepede yan gelip yatan semiz bir uşak gibi

hayal kuran düşüncenizi,
kanlı bir yürek parçasıyla tedirgin edeceğim,
dalga geçeceğim, geberesiye küstah ve zehir dilli.

tek bir ak saç yok ruhumda,
yaşlılığın çıtkırıldımlığı yok onda!
dünyayı bozguna uğratarak sesimin gücüyle
yürüyorum - yakışıklı,
yirmi iki yaşında.

çıtkırıldımlar!
kemana yatırırsınız aşkı siz.
kabalar, onu trampete yükler.
fakat, tersyüz edebilir misiniz, kendinizi benim gibi,
öyle ki, dudaklar kalsın ortada, salt dudaklar!

çık da gel konuk odasından
gel de bir adam tanı,
kibirli, patiskadan ve melek soylu memur karısı.

sen ki dudaklar çevirirsin aynı kayıtsızlıkla,
bir aşçı kadın nasıl çevirirse yemek kitabının sayfalarını...

ister misiniz
ten kudurtsun beni,

- ve gök gibi renk değiştirerek ansızın -
ister misiniz
öylesine yumuşayım, sevecen olayım ki öylesine
hani, erkek değil de, pantolonlu bir bulut desinler bu!

inanmıyorum çiçekli nice diye bir yerin var olduğuna!
benimle göklere çıkarılacaktır yeniden
hastane gibi bayatlamış erkekler,
ve atasözleri gibi yıpranmış kadınlar da...

ömürganin kavali

hepimizhiciz
mayakovski’nin dünya çapında tanınmasına neden olan şiirlerinden biridir.

dumanlar içinde mavi olmayı unutan
gökyüzü,
paçavralar giyinmiş
sığıntı gibi bulutlar,
son aşkımla tutuşacaksınız bütün!
sevinç çığlıklarımla bastıracağım
ordular
gürültünüzü!
siz ki bir yuvanın sıcaklığını unutmuşsunuz,
dinleyin !
ve çıkın artık siperlerden:
bitirmeseniz de olur
savaşı..
ne en korkunç dövüşlerin,
ne de
kan tüten yaraların en derini
solduramaz aşk sözlerini!
bilmez olur muyum hiç
sevgili almanlar!
dudaklarınızın ucunda hep
goethe’nin
gretchen’i var...
ama o,
yüzyıllardır sayıkladığınız
tombul
pembe tenli kız,
neme gerek benim!
seni söylüyorum türkülerimde
şimdi ben,
makyajlı
kızıl saçlı sevgilim!
bu kasatura uçları gibi
sivri
günlerden,
yaşadığımız,
yüzyılların sakalı ağardığında
kalacak olan
sensin yalnız!
bir de ben...
o kentten
bu kente...
senin ardında!
londra’nın
kalın
sisinde yitirsem seni,
alev dudaklarıyla
gece lambalarının
gene de uzanır
öperim..
............................................
dalgın
ve hüzünlü,
köprüden geçsen:
"aşağısı da güzel" diye düşünerek,
"ve ölmek
de belki güzeldir !" diyerek,
bil ki benim
köprünün altında akan,
benim la seine,
benim çağıran seni
çürümüş dişlerini göstererek..
...............................................
güçlüyüm ben,
gerekliyim çünkü onlara.
"sıran geldi!"
deseler günün birinde,
savaşa itseler beni,
vurulsam:
kan değil
adın fışkırır
yırtık dudaklarımdan..
ister
taç giydirsinler,
ister -
se sainte - hélène ’e sürsünler:
hayat fırtınalarının dalgalarını
gene de
ben
mühürlerim!
ellerim
kelepçelidir evet
ama evrenin
tahtıdır yerim!
siz
ürkek çocukları
hüznün,
ve siz
gökyüzünün
mavi olduğunu unutanlar!
dinleyin artık
susun da!
belki de
son
aşkıdır
bu
gökyüzünün:
onulmaz yarası
kanar da kanar
veremli ciğerlerimin dokusunda.

dinleyin

hepimizhiciz
mayakovski’ye ait bir şiirdir.


dinleyin !
bu yıldızları böyle
her gece
niçin yakarlar ?
herhalde birisine gerekli diye?
herhalde yanmalarını isteyen birisi var?
ve herhalde birisi
bu balgam parçalarını
inci diye sayıklar?
ve zorlayıp
bir öğle vakti kalkan toz borasını
tanrı katına varır
geç kalmak korkusu yüreğinde
yalvarır

öper tanrı’ nın elini merhamet dilenerek
ağlar -
anlatır kendisine niçin bir yıldız
gerektiğini -
bu azaba yıldızsız katlanamayacağını
ve sonra o birisi
gezdirir boğuntusunu diyar diyar
sakin gözükmeğe çalışarak:
"şimdi daha iyisin değil mi?"
diye sorar
yoluna ilk çıkana
"korkmuyorsun artık
değil mi?"
dinleyin!
yaktıklarına göre bu yıldızları
böyle
her gece
birisinin işine yaramaları şart
öyle değil mi
ve şart olsa gerek
gene her gece
hiç olmazsa bir yıldızın yanıp sönmesi..

bilirim gucunu sözcüklerin

hepimizhiciz
mayakovski şiiridir.

bilirim gücünü sözcüklerin, o çınlayan sözcüklerin ben;
onların değil, o yığınları coşturan, kendinden geçiren,
başka sözcüklerin gücünü, çıkarıp ölüleri topraktan
tabutları meşeden adımlarla götürenlerin her zaman.

gün olur okunmadan, basılmadan atılırlar da sepete,
bir çıktıları mı oradan gemi azıya alırlar elbette,
gümgüm öterler yüzyıllar boyu, tırmanıp gelen trenlerdir
öpüp yalamağa nasır tutmuş ellerini şiirin bir bir.

bilirim gücünü sözcüklerin. esip geçmiş de bir rüzgâr
bir halayın topraklarına düşmüş taç yapraklarıdır bunlar.
insandır bütün ruhu, dudakları ve bütün iskeletiyle.

aptal yürek

hepimizhiciz
sergey yesenin’in ağustos 1925’te kaleme aldığı şiiridir.

aptal yürek, çarpma öyle!
aşk aldattı hepimizi,
fakir bekler ilgimizi...
aptal yürek, çarpma öyle!

o sarı büyüsü ayın
akıyor kestanelere.
saklanırım ben leylâ’nın
bürünerek peçesine.
aptal yürek, çarpma öyle!

hepimiz çocuk gibiyiz,
güler ve ağlarız sık sık:
bu dünyada nasibimiz
hem sevinç hem de şanssızlık.
aptal yürek, çarpma öyle!

pek çok ülke görmüşüm ben,
aradığım hep mutluluk.
ne ki arzu ettiğimden
vazgeçtim, aramam artık.
aptal yürek, çarpma öyle!

hayat aldatmadı tümden.
kanarız güçlü biçimde.
kalbim, bari dalıp gitsen
sevgilimin dizlerinde.
hayat aldatmadı tümden.

belki bizi de gösterir
çığ gibi düşen talihe.
elbet aşka cevap verir
bülbüllerin ötüşüyle.
aptal yürek, çarpma öyle!

facebook

hepimizhiciz
çocukluk aşklarını, okul arkadaşlarını bulmak dışında çok güzel amaçlara da hizmet edebilen site.

http://www.facebook.com/group.php?gid=14091015270&ref=mf

tabii bu hizmet facebook’un kendisi ile değil içinde üye olanlarla alakalı.

grup yorum

hepimizhiciz
"sıyrılıp gelen" ile başladı bu serüven... hep bir ağızdan "haziran ölmek zor" dedik... nazım usta’yı andık.... "türkülerle" tutsak olduk... "düşenlere" idi ağıtlarımız... sonra "gel ki şafaklar tutuşsun" ve "yürek çağrısı"dedik... çağrı yaptık yoldaşlara... "cesaret" dedik hep bir ağızdan... esaretliğe inat... "hiç durmadan" "ileri" "geliyoruz" diye haykırdı yüreklerimiz.. "marşlarımızla" yıkıldı meydanlar... "boran fırtınası" ile "kucaklaşma" ya "feda"ettik kendimizi..."eylül"de "biz varız" dedik... hep olacağız... "yürüyüş" başladı adım adım... "yıldızlar kuşandık" ve en son cemo dedik... yeri göğü salladık...

cemo söylenir konser biter....

kızılcik şerbeti

hepimizhiciz
grup yorum’a ait eşsiz müziğiyle alıp götüren parçadır.

sözleri de şöyledir:

kapamışlar seni beyaz hücreye
konuşmak gülüşmek uzaktır sana
bir bedenin kalmış bir de inancın
silah olmuş sana demir bir dolap
demir bir ranza silahtır sana

"karlı dağlar gibi dik tut başını
gösterme yaranı çat kaşlarını
kızılcık şerbeti içtim söyle"
kan kussan bile diren zalime

koparılıp götürülmüş dostun yoldaşın
türkülerle ulaşır sıcak selamın
bir direncin katığıdırgür haykırışın
sonuna dek savaşılıp yıkılır hücren
29 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol