epikuros

kıskandırmak.

istanbul’un kurtuluş günü.

papatyamda da oynayan 89 doğumlu güzel gözlü masum güzel. dışardan bakınca öyle, belki de fettandır.

ahlaksız kızları olduğu iddia ediliyor. bir ahlaksızlık göremedim.
http://tinyurl.com/299q77l

evli olmadığın kişinin götüne, memesine vesair uzuvlarına dalıp gitme olayı.

insanları işinden gücünden eden ikili.

(bkz: göte giren şemsiye)
(bkz: göte giren şemsiye açılmaz)
(bkz: göte giren şemsiye muhteşem bir törenle açıldı)
(bkz: göte giren şemsiyenin açılması)
(bkz: göte giren şemsiyenin açılması sorunsalı)
(bkz: göte giren şemsiyenin tutukluk yapması)
(bkz: göte girince açılma garantili şemsiye satmak)
(bkz: göte gelen şemsiye)
(bkz: eşeğin götüne şemsiye kaçırmak)
(bkz: göte giren şemsiye açılmayınca söylenecek şarkılar)
(bkz: göt bizim şemsiye bizim ister sokar ister açarız)
(bkz: göte giren kokteyl şemsiyesi)
(bkz: rüyada göte girmiş şemsiye görmek)
(ara: şemsiyenin göte girmediği halde açılmaması)

#973022
#973034
-----------------------------spoiler----------------------------:

bu kez bi ramiz öldü kesin. genç ramiz. kıvanç tatlıtuğu’un oyunculuğunu beğenmezdim ama bu bölümde kenan imirzalıoğlu’nun oyunculuğu onun yanında yavan kaldı. sinema tadında zevkli bir bölümdü.

-----------------------------spoiler----------------------------

yapımcılar, başka diziler gibi heyecanı gıdım gıdım verip en vurucu yerde kesip atmıyolar diziyi. alın doyun a.ına koyim heyecana diyorlar basbayağı. ne istiyonuz en baba adamı bir anda öldürelim mi? intikam alınınca dizi biter diye korkmayın, sakız gibi uzatıp çekmeyeceğiz bi konuyu, daha ne numaralar var bizde diyorlar. devam.

sık sakatlanan gökhan zanın lakabı.

samsung’un bada işletim sistemli, süper amoled ekranlı yeni telefonu. 1 ghz hızında işlemcisi bulunuyor. iphone killer geyiğine bulaştırılmış en iddialı telefon. fiyatı iphone 4ün yarısı civarında. dalga geçme amacıyla çıkarıldığı belli.

nişan yüzüğü gibi gelenekleşmiş bir objedir. evlilik arefesinde eşlerin birbirine aldığı saat.

cep telefonu sahibi olduğumdan beri yaptığım şey, yani yapmadığım. evlilik saatini(var böyle bir şey) bile bir kaç aydan fazla takamadım.

sözlü yumruklu kavga etmek.
(bkz: it dalaşı)

azın da azı, azıcık.

penaltı atışında ceza sahası içinde topun konduğu yer.

sitelerde çocuklar için ayrılmış gölüm. oyun sahası, park.

taraflı tarafsız herkes tarafından eleştirilen beşiktaş teknik direktörü. takımı avrupa’da gruplara kaldı ve grup maçlarında iki de iki yaptı. ligde 7 maçta 13 puan alıp averajla 5. sırada bulunuyor. eleştirilme sebebi ise sürekli rotasyon uygulaması. skor yorumcusu futbolseverlerimizin futboldan ne kadar anladığını da gösteriyor bu durum. 1 hafta kazanınca 1 numara oluyorsun, ertesi hafta kaybettin mi bir boktan anlamıyorsun. eleştiriler kaybedilen 3 ekim 2010 trabzonspor beşiktaş maçı sonrası tavana vurdu. neymiş neden bobo ilk 11’de başlamamış, neden guti’yle ernst oyundan çıkarılmış, neden her maça farklı 11 ile çıkılıyormuş. ulan android sanki adamlar. 2 gün önce avusturya deplasmanından gelip trabzon deplasmanına çıkacaksın ve durmadan 90 dakika at gibi koşacaksın. bi boktan anlamıyorsun bari öküzlüğünü belli etme be adam!

maç sonu ropörtajda sorulan art niyetli sorularla da adamı iyice delirttiler. sorular şöyleydi;
soru 1: nobre türk statüsünde olmasaydı yine de oynatır mıydınız?
schuster: bu soruyu ciddiye bile almıyoum. banane nobre türkmüş ingilizmiş.
soru 2: neden sürekli farklı kadroyla çıkıyorsunuz maçlara?
schuster: şimdi siz bunu anlayamazsınız. trabzonlular veya diğer takımlar. çünkü siz avrupada yoksunuz ve haftada 2 maç oynamanın nasıl bir ortam doğurduğunu bilmiyorsunuz. 2 gün önce avusturyada çok ciddi bir maçtan çıkarak geldik buraya. geçen yılki süper lig şampiyonu cl’de sıfır çekerek geliyor ve daha zayıf bir takımdan 0-0’lık beraberliği zor kurtarıyor(ibb-bursa maçını kastediyor).

evet skor yorumcuları adamı bir hafta vezir bir hafta rezil ilan ediyor. son dakikada tabata’nın şutu çizgiden çıkarılmamış olsa schusteri ilah yapacaktı yine aynı ağızlar. ne yaptığını bilen biri olduğunu bilmek yetiyor. en azından denizli ve lucescu gibi tırsak futbol oynatmıyor. sezon sonu ilk 5 te olmasak bile kendisi hakkında düşüncem değişmeyecektir. inadına schuster.

3 ekim 2010 trabzonspor beşiktaş maçını yönetmiş berbat hakem. kararları tutarsız, çok kolay ev sahibi takım etkisinde kalabilen bir hakem. lanet olsun ki geçen yıl ligde en çok maç yönetmiş hakemdir kendisi. maçta guti’ye ve engin baytar’a yapılan kartlık pozisyonlarda elini cebine götürmedi. nobre’yle güreşen egemen ve mustafa yumlu’ya dokunmazken, elini çeksin diye gırtlağına yapışan egemen’in eline vurdu diye nobre’ye anında bastı sarı kartı adam. adın da kendin de allah’a yakın ol be adam! bu hakemin adını duyunca doğrudan sinirim tepeme çıkıyor. yayıncı kuruluş da tarafsız diye markus merki getirmiş koymuş maraton programına. resmen kukla. trabzon’un attığı gol öncesi 2 kişi ernst’in üzerine tırmanıyo, garibim kameraman açık açık çekmiş gösteriyor ama otorite markus "faullük bir şey görmüyorum" diyor. yok ebesinin ali samisi. benim anlamadığım hep niye beşiktaş’ı tehlike olarak görüyor bu federasyon ve arka plandaki fenerbahçe. yav arkadaş öbürü de trabzonspor, o da şampiyonluk adayı. programı sunan şansal büyüka da bu kadar belli etmese tarafsız görünmeye çalışıp nasıl pompa yaptığını daha iyi olur tabi. çok küfür alıyordur eminim fener dışındaki takım taraftarlarından. evet çorbamız tamamdır. afiyet olsun.

2009 yapımı başarısız bir film. gerard butler var diye izlemeye koyuldum fakat sonunu getiremedim. çekmedi film beni kendine. aksiyon, şişirme sahneler bilgisayar oyunundan fırlamış çatışmalar derken bıraktım o ara gittim bi çay koydum bir şeyler atıştırdım. geldim yine aynı tatava. filme haksızlık etmek istemem ama hakkaten boktan bi yönetimi var.

bu yıl ligimiz kalite olarak bir kaç basamak yüksek durumda kanaatimce. her ne kadar galatasaray, fenerbahçe ve trabzonspor avrupa kupalarından elenmiş de olsa kadro kaliteleri ve küçük büyük bakmaksızın takımların dönem dönem oynadıkları pozitif futbol kayda değer. kötü oynayan takımlar da yok değil.

alt sıra takımları bile önemli sayılabilecek transferler yaptı. isimleri duyulmuş ama ikinci baharlarını yaşamak isteyen isimler göze çarpıyor. karabükspor, yıllarca dinamo kiev’de forma giymiş florin cernad’a 10 numaralı formayı giydirdi. kayserispor, yine yıllarını juventusta geçirmiş marcelo zalayetayı transfer etti. eskişehşrspor, ufak da olsa inter ve porto geçmişi olan pele’yi transfer etti. ankaragücü geçen sezon yaptığı flaş robert vittek ve marek sapara transferlerinden sonra bu yıl yine başka bir slovak milli takımı oyuncusu stanislav sestakı kiralık olarak kadrosuna kattı. gaziantepsor eski portolu jorginhoyu aldı.

üst sıra takımları da önemli oyuncular aldı. beşiktaş guti hernandez ve ricardo quaresma’yı alırken fenerbahçe mamadou niang, issiar dia ve miroslav stoch transferlerini yaptı. galatasaray lorik cana juan pablo pino ve zvjezdan misimovići kadrosuna kattı. bursaspor federico insua dışında pek parlak transfer yapmadı. trabzonspor da jaja transferini yaptı.

tüm bu transferlere rağmen avrupada 2 takımla mücadele etmemiz yetersiz. takımların özverisi, kadrolara yapılan yatırım, takımların elde ettiği yüksek yayın ve sponsor gelirleri ilerki yıllar için beklentileri arttırıyor. yönetimler biraz daha profesyonelleşirse ingiltere, ispanya ve italya ile beraber avrupa’nın en önemli 4 liginden biri olmamamız için hiç bir sebep yok. fransa ve almanya ligi, hatta italya ligi bile ligimiz kadar zevkli ve kaliteli değil bence. almanya’da b.munich, italya’da inter dışında fark yaratacak bir ekip yok.

(bkz: 2010 2011 spor toto süper ligi)