confessions

epikuros

- Yazar -

  1. toplam entry 2495
  2. takipçi 1
  3. puan 68147

akp aforizmaları

epikuros
düz bir mantıkla, vatandaş eşittir koyun. ne kadar koyarsanız koyun, vatandaş hafızası suya yazı yazmaktan farksız. askerlik yan gelip yatma yeri değil de demiş olsan, ananı da al git de demiş olsan, ben ülkemi pazarlamakla mükellefim de desen, piyasa mallarında %30’lu zamlar dolaşırken, sen çalışana %2,5 zam da versen, seçim zamanı 2 torba kömürle her yeri güllük gülistanlık etmen mümkün. hiç bir tarafı mucize falan değil bunun. nasıl olsa karşındaki en güçlü rakibin yürüyen merdivene tersten binip, seçimde milletten oy isterken kendi kendine oy veremeyen biri.

hayatta alınabilecek zevk kalmaması

epikuros
nerde amerikada altın vuruşla ölen bi ünlü görsek hemen dilimizde biten konudur bu. aklımızın bi köşesindeki bir düşüncedir de. kapitalizmin zenginler açısından doğurduğu en büyük sorunlardan biridir bu bize göre.

- heath ledger’a bak abi, adam 27 yaşında dünyanın parasını kazandı, dünyanın manitasını yaptı, am üstünde bütün kabuklu yemişleri kırdı. kızlar yetmedi gitti brubek mauntında jake glenhaal’ı sikti, kendini de siktirdi, o zevki de tattı. tadacak bi bok kalmadı. başka niye yaşasın ki adam. bi de altın vuruşun tadına bakayım dedi tabiki.

+yapma yav!

-heralde. jim morrison, river phoenix, kurt cobain hepsi böyle olm. otuzbiri bile ölçülü çekiyorum artık.

zuhal topal la izdivaç

epikuros
işyerindeki şefin canlitv.comdan girip son ses dinlerken, beynimizi siktiği show. adam müptelası programın. akşam da öteki versiyonu evdeki televizyonu kesip alıyor, evdekiler sağolsun.

yozlaşmışız yav, modern bir hayvan pazarı resmen program. çıkıp açık açık istediği kişinin özelliklerini sıralıyorlar ya komiğime gidiyor "boylu poslu olsun, iyisikici olsun, gezdirsin beni, hoplatsın zıplatsın, kel olmasın, kutuplardan basık, omuzlardan geoid bir şekle sahip olsun..." bilmem ne. çık dosdoğru "damızlık bir boğa bakmıştım abla" de bari.

bizim şefin izlerkenki kahkahalarının üstüne koşup bakıyorum ne bok var programda, acaip şeylerle karşılaşıyorum. bi tane ihtiyar adamla gene bir nine evlenmiş, bu kez bir yıl sonra şikayetlerle dolup taşarak yine gelmişler zuhal ablalarına. adam diyor ki "dırdır başımı yedi, ölse de kurtulsam", nine de "bırakmam hayatta, istediği kadar hakaret etsin". içler acısı şeyler. yer yer hayat dersi verdiği oluyor, böyle derslere çok ihtiyaç duyanlar için izlenebilir bir ölçüde.

tasarimharikasi

epikuros
#990698
sabah sabah karnımdan gülebilmemi sağlamış bilgiç
karnım ve tüm metabolizmam şekilden şekle girdi entryi anlamaya çalışırken. bebeklerin, doğumdan sonra kimisinin 2 kimisi 6 yaşına kadar görünmeyebildiğini ima etmiş galiba, aslında diz kapaklarını kastederek.

beşiktaş

epikuros
ömür törpüsü resmen, bir numaralı kanser sebebi. her şey yolunda gidiyor sanki de bi darbe de beşiktaş aşkından yiyoruz. tamam, sevinmek için sevmedik de hep kahır hep kahır nereye kadar. türkiye’de 60’ların futbolu oynanıyor, avrupa’da iyiyiz dedik, hakemler ibne ondan yeniliyoruz dedik, ama avrupa’da da 4 yedik. takım loş galaktikoz, yabancılar seçme süper de, yerliler süzme dangalak.

bir taraftarla tuttuğu takım arasında gerçekten çok ilginç bir bağ var. takım kötü gittiğinden mi ne, hayatta da her şey uğursuz gidiyor. 2011 zaten ayrı bir uğursuzluk geldi. bu yıl, hiç olmadığı kadar okeyde oyun kaldı bana ve en son böyle şansın içine ederim deyip okey oynamayı bıraktım. eşli batağa geçtim, onda da berbat bir hafta geçirince, şansın beni terk ettiğini ve tek amacının ortamdaki diğer elemanların benle dalga geçmesini sağlamak olduğunu anlayınca elimi eteğimi çektim masa oyunlarından. en olmayacak şanssızlıklar üstüste gelmeye başlıyordu ve sonunda hep ben kaybediyordum. tıpkı beşiktaş gibi.

onların da hayatlarını karartmamak için çocuklarımın beşiktaşlı olmasını engelleyeceğim diyorum bir yandan, diğer yandan da bu aşktan mahrum kalmalarına ve karşıma geçip diğer gıcık takımları tutmalarına seyirci kalmaya içim el vermiyor.

aslında düşündüm de, farklı bir takım taraftarı olmuş olsaydım da, şuankinden çok farklı şeyler yaşıyor olmayacaktım. misal, galatasaray’ın son 10 yılı 2000 yılındaki o başarılı dönemi mumla aratır durumda. aman aman akılda kalan hiç bir şey yok.
mesela fenerbahçe, onlar da son 4 yıldır şampiyon olamıyorlar. 30 yıldır türkiye kupası görmediler(bu açıdan takımım yeterince tatmin ediciydi). üstüne üstlük geçen yıl lig finalindeki trabzon maçı varki sorma, o 2 dakikalık şampiyonluk kutlamaları yok mu...

özellikle bunu düşündükçe halime şükrediyorum.
siyah & beyaz, renkler bile her şeye bedel.

karizmayı çizdiren durumlar

epikuros
ortaokuldayken (bahsedilecek zaman dilimi ne kadar eski olursa sanki yapılan dangalaklık o kadar hafifleyecek gibi. olayı ben küçükken çok salaktım şirinliğine dönüştürme amacı var sanırım. olayı lisede veya ortaokulda yaşanmış gibi aktarmak çok rahatlatıcı, hele ki ilkokul diye yuttursan oh ne âla)

neyse, ortaokuldayken arkadaşla sokakta geziyorduk. cebimde allah kuruşu yok, bir iki tane atari jetonu var. harçlığımı ona yatırmışım. arkadaş da parali biri. manavın önünden geçerken 1 tane portakal satın aldı. ben önünden yürürken o da portakalı soyuyor. sonra adımı seslenip "murat baksana" dedi. ben de portakalın yarısını falan ikram edecek sanıp elimi uzatarak arkama döndüm. şerefsiz portakal kabuğunun asitini gözüme sıkmak için seslenmiş meğer. hem elimi uzatıp hem de "yok canım istemiyor" derken karşılaştığım bu muamele ve o an yaşadığım göt oluş tarif edilemez. onun da bunun üstüne "haa yiyecek miydin verim mi?" demesi tabi göt oluşun üzerine tuz biber ekti. a.ına koyduğumun ahmet ali’sini(bak ismini de veriyorum) 16-17 sene oldu bu anların utancı ve kırık karizmasıyla geziyorum ve sana 15 yıldır rastlayamadım, seni bulursam oğlum iki kilo postakalı asitiyle yedireceğim bi tarafına.

halvet

epikuros
muhteşem yüzyıl dizisiyle beraber, aslında sikişmek manasına geldiğini anladık bu kelimenin.

evde aile halkıyla oturup diziyi izlerken, birdenbire "halvet, kız hazırlan bu akşam padişahla halvete gidiyosun" lafları dönmeye başlıyor dizide. anlıyoruz ki az sonra süsleyip püsleyip padişahın önüne atacaklar bi kızı, sikiş sokuş kıyamet kopacak. a.ına koyim, bari kamufle etmeyin halvet mavlet laflarıyla olayı da, açık açık "hadi kız padişah seni sikecek bu akşam" dedirtip "sik" kelimesinin üzerine biiip sansürü koyun! hepimiz anladık artık halvet dedikten sonra vuruş olacağını.

12345678987654321

epikuros
çok mühim bir sayı. 111111111 sayısının karesi imiş bu sayı. bir evrenin sırrı değil tabi ki. beni bu bilgiyle anydınlatan stajer öğrenciye şükranlarımı sunuyorum. şimdi bu bilgiyi gündelik hayatta kullanabileceğim bir yer arıyorum. inanmazsınız, daha böyle yüzlerce çok gerekli bilgiler ve formüller varmış.

kağıttan kaplan

epikuros
bişeyin dışardan kaplan gibi güçlü görünüp aslında içinin boş olduğunu anlatan ifade.

seçimde bedii süheyl batum ve chpye puan kaybettirebileceğini düşündüğüm söylem. benzer pozisyonda 2007’de, akp’nin e-muhtıra olayını kendi lehine çevirdiği gibi, chp’nin de bu durumu kendi lehine çevirebileceğini pek zannetmiyorum.

erdal özyağcılar

epikuros
geçen gün akılda kalan adlı programa konuk oldu kendisi. sunucu erdal özyağcılar’ı seyirciye resmen al pacino studyoya gelmiş gibi takdim etti. bi övdü bi övdü ki, adam döndü kendine baktı "benim dimi bu anlattığın hehehe" gibisinden koltukları kabardı. yanlış bir şey değil aslında bu, böyle sanatçıların ölmeden biraz pohpoh görmesi fena bir şey değil. adam gibi oyuncu kim kaldı ki 70’lerden 80’lerden. bir elin parmak sayısını geçmez.

program eğlenceli geçti bayaa. erdal özyağcılar da benim kendisine gıyabında yüklediğim kadar karizmatik falan değilmiş aslında. bir ara küfretti trt ekranlarında, şaşırdım. sunucu kendisine "yaptığınız rolü beğenmediğiniz oluyor mu?" diye sordu, erdal bey de "evet, bazen oğlum erdal sıçmışsın resmen dediğim oluyor kendime" diye cevapladı. program da 5 dakka sürmedi bitirildi bunun üstüne.

sunucu yine başka bir soru yöneltti erdal’a(soyadı çok uzun, her seferinde yazmaya üşeniyorum, saygısızlıkta etmek istemiyorum, babam yaşında adam sonuçta. asker arkadaşımmış gibi kupkuru bir "erdal" demek çirkin duruyor ama ne yapayım)

sunucu: sette, çekimlerde yönetmenden özel istekleriniz var mıdır, şöyle olmazsa oynamam böyle olmazsa oynamam diye?

(tam burda karizmatik bir cevap bekliyordumki)

e.ö: evet var tabiki, yerine getirilmesi gereken. mesela yemem içmem saatinde gelecek. hazır olacak. açlık veya yemek düşüncesi kafamda olmayacak(yurdum aktöründen başka ne beklenirki.swh). tuvalet ihtiyacımı gidereceğim yer belli olacak. bu tip konularda hasassım.

her şeye rağmen program sonunda sevgim daha da arttı kendisine karşı. iyi bir adam.
38 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol