confessions

epikuros

- Yazar -

  1. toplam entry 2495
  2. takipçi 1
  3. puan 68041

senin annen bir melekti yavrucum

epikuros
- senin annen bir melekti yavrum
- kanatları var mıydı baba, uçar mıydı?
- vardı ama sahici değildi yavru
- ben anlamam! kanadı varsa uçması lazım değil mi babiş
- kanadı kırık bi melekti, öyle söylim
- beyaz bi melek miydi babam
- esmerdi yavrum
- madem melekti senle ne işi vardı baba
- cani yaptınız lan beni! mınıza koim, anasını kestim yetmedi! nenesini doğradım yetmedi, hep aynı dırdır..

ernet

epikuros
tuvaletteki pis kokularıın üstesinden gelmesi için tasarlanmış eski ve yararlı bir wc buluşudur. tuvalet dışında iğreneceğimiz bu kokuyla tuvalette sevişmek ister burun. ama öyle de güzide arkadaşlarımız vardır di ernet çaresiz kalır, tuvalet hizmete kapanır. öyle ki bu kadim dostlar koca bir lavanta bahçesinin ortasına şeyetseler, lavanta kokusunu bastırır, soldurur çiçekleri koku.

bu arkadaşlar kalıp kalıp ernet yeseler belki az kokulu bişeyler ortaya çıkarabilirler, gibi bi çözüm geliyor akla.

broken

epikuros
çocuğu evde ateşler içinde hasta yatarken, kendisi burda o başlık senin bu başlık benim entry girmeyle uğraşan, patronundan izin alıp çocuğunu doktora götürmeyi aklına getiremeyen bir avukat anne.

heteroseksüel

epikuros
yaygın kullanılmadığından bazen hitap edilen kimsede alınganlık yaratabilir. ama karşı cinse ilgi duyan biriyseniz, size heteroseksüel dendiğinde "nea!! nassı?!" şeklinde hiddetlenmeyin, yüzünüze eblek bir tebessüm yükleyin, üst dudağınızı yalayın , gözlerinizi hafif kısarak "mersii, o sizin seksüelliğiniz" deyiverin. ama "çok heteroseksüelim, emmeden çok gömme severim" gibi espiri denemeleri yanlız asilliğinize gölge düşürmekle kalmaz, puan da kaybettirir. aman!

beyin fırtınası

epikuros
grupla ele alınan bir konu hakkında, herkesin derince düşünmeden ilk aklına geleni söylediği, yaratıcılığı geliştirmeyi amaçlayan eğitim tekniğidir. söylenenlerin doğruluğu pek önemli değildir, önemli olan konuyu çağrıştıran olabildiğince farklı ve çok fikrin ortaya konulmasıdır, bazen çok saçma ve alakasız şeyler de yaratıcılık adına ortaya konulabilir. öğretmen de çağdaş ilimcilik adına bu eşeklikleri çeker olgunlukla. şahsen dinginlikten yanayım. yoga eğitim tekniğini geliştirseler; şöyle çimenlerin üstünde, rüzgar alttan işlese, serinlese.. derse ilgi de artar kanaatimce.

marazi aşklar

epikuros
pınar çekirgenin 92’ de yayınlanan sisli buhranlı kitabı. hastalıklı aşklar anlamına geliyor. yazar sanki rüyasında gördüklerini derlemiş kitap yapmış, ama farklı bir tarza sahip. kitapta gerçek hayattan karakterler de var, kızın biri zeki müren’e aşık oluyor , sonra zeki bey cinsiyet değiştirip hanım olunca kız ne hissedeceğini şaşıyor ama aşkından da vazgeçemiyor. eva duarte’den, arjantin’den esintiler dolu kitapta, artık bir ibneylen gene bi kızın hikayesiydi galiba; böyle bir iki hastalıklı aşk daha irdeleniyor sanki, tam hatırlayamıyorum. kitap tedavülden kalktı galiba bulamadım, bi daha okuyacaktım. depresyon kitabı vesselam.

not: pınar çekirge bir erkekmiş, önsözü hazırlayan kişi özel olarak belirtmişti bunu kitapta.

bensiz hayatın bu salata gibi

epikuros
- bensiz hayatın bu salata gibi dimi şükrü
- sensiz hayata sokim şükriye, bırak elinden onu! doktor dinlensin demedi mi!
- ama, bensiz salata..
- sokturacan salatasına da ha, iki ay ömrün kalmış, yarabbbi! ey salataya can veren rabbim
- iyiyim şükrü, bensiz hayat salata.. ağlıyo musun şükrümm!

canını sıkan bir şey mi var

epikuros
- hayırdır, canını sıkan bir şey mi var?
- yok. öyle sadece düşü..
- vardır var. ben yabancımıyım ya aşkolsun. belki yardımım olur, anlat.
- cidden ya, hiç bi derdim yok. dalmışım öylecene
- bak!insan ancak derdini paylaşınca rahatlar. böyle içine ata ata kafayı yersin valla
- bi derdim olsa niye söylemiyim. uykusuzum, ondan gömülmüşüm azcık koltuğa
- ne zamandır oturmuşsun. elinde kumandayla ööyle. bari televizyonu aç da izle.
- yok!
- saçın başın beyazlamaya başladı. kendi kendini yiyosun. bakışların da bi tuhaf. yemin et bi derdim yok diye.
- var! valla da var. dert sensin! 10 saniyede toz olmazsan kalbini kırarım. bu kumandayı da dötüne sokarım. arkadaş markadaş dinlemem!

canını sıkan bir şey mi var

epikuros
biraz durgun, biraz yorgun olunca, düşünceye dalınca, etraftan yetişirler hemen, üstüne üşüşerek. daha da moralini bozarlar bir şey yokken. bi sorunun olmadığına inanmazlar. kurtarılması gereken bir sorunlu gözüyle bakarlar sana. ve bu kutsal kurtarma görevini onlar yerine getirmek ister. senin ne fikrini hesaba katmazlar bile. esas dertleri sen değilsindir aslında, hobi edinmişlerdir bunu.

amores perros

epikuros
filmdeki karakterlerden oktavya ve susanna arasındaki diyalog hayli ilgintir ve yöre hakkında bilgi sahibi olma imkanı verir.

- guadalarja’da yeni doğan bebeklerin götüne parmak sokarlar, verdiği tepkiye göre gelecekte ne olacağını öğrenmek için.
- nassı
- eğer bebek tekme atarsa futbolcu olacaktır. eğer ağlarsa şarkıcı, gülerse de ibne olacaktır.

aziz

epikuros
sevgili anlamında kullanılan bir kelimedir, fakat öyle manita anlamında değil. hir hitap sıfatıdır, misal ’aziz kardeşim’

"azizim" dediğimiz kişi, sevgilimiz olacak pozisyonda değildir. deli gibi arzulanmaz, bizi heyecanlandırmaz. genelde erkek olurlar. çoğu ’hacı sakallı’ ve ceketin içine düğmeli yelek giyen tiplerdir.

mektuplara başlanırdı böyle; "aziz dostum, buralar çok soğuk, götümüz donuyor, yengen de damdan düştü.."

(bkz: aziz dostum rin tin tin)

papaz

epikuros
siyah, boylu boyunca bir kıyafet ve yakalarında beyaz şeritten oluşan bir giyim tarzları vardır günah çıkarma, nikah kıyma, en kralından vaftiz etme gibi toplumlarınca hayırlı sayılan işler yapmaya soyunurlar her gün. şimdi, sıkça yapıldığı üzere, papazların en önemli özelliklerinin pilav yememeleri olduğundan bahsedip espiri yapmaya çalışacağım ama sırf bu yüzden çinli papazlar bazı günler aç gezmek zorunda kalıyor

göt

epikuros
şımarınca kalkan, laf yiyince inen, beden sıradışı bir yetenek sergileyince göğe erebilen, kafayı bulunca dağılan, aslında göründüğünden daha akıllı bir organdır. organizmadaki en pis iş kendisine aittir. tdk’da sıçgaç olarak geçiyor

tc kimlik numarası

epikuros
yakında, kişinin kimlik numarasından vergi borcu, sabıka kaydı, mal varlığı vs. gibi tüm bilgilerine ulaşılacakmış.

sevgili balböcüğüm,

sen bu satırları okurken, kim bilir artık kimlik no’muzdan her bokumuz öğrenilebiliyor olacak. ayağımızı denk alalım. parklarda, ağaç altlarında sevişip bekçilere yakalanmıyalım. çimlere basmıyalım.

ha! bu arada gözlüğünle donun bende kalmış. don mühim değil, ara ara kokluyorum bazen. ama gözlüksüz tahtayı göremezsin sen şindi, hocadan fırça yersin. mektup da yazdım sana. ikisini de gel al bir ara.

seni çok seven taa şam’da kayısın.

göte giren şemsiye açılmaz

epikuros
cesur ve azimli atalarımızın bize hediye ettiği, oldukça yerinde atasözlerinden,

ata- abi açılmıyo ya, oğhş açılmadı valla!
katip- nedir üstat, bi rahat bırakmadın, bir şey yazıyoruz heralde.
ata- ne yazıyong bırak bi bak katibim ya! bakmıyosun ki, şemsiye girmiş diyom götüme
katip- söz yazıyorum, atasözü. ak akçe kara akçe ak akçe kara... siktin beynimi hocam, kim dedi sok götüne afedersin, açılır mı hiç!
ata- ne bileyim, açılmaz diyen de olmadı. hem görmüş olduk dimi, ders oldu.
katip- evet! bravo. bu bir milat. artık herkes sokmadan d bilecek. ekliyorum deftere,
göö-te göte giirenn şemm- şemsii-ye aa-çııl-maz. oldu.

sezar in hakkı sezar a

epikuros
etrafta duyduğumda tuhaf hissettiren bir deyiş. acaba gaye bir yerel kahraman çıkaramamak mı?

- bi kaleci bu gölü yer mi efenim, şaşıyorum!
- öyle deme şimdi, sezarın hakkını sezara teslim edelim. ondan önce o kadar kurtarış yaptı.

.. türünden muhabbetlere meze niyetine serpiştiriliyor. sezar kim? biri rüştü, öteki ahmet. dili de sürçüp "sezarın hakkını rüştüye verelim" diyecek az daha. hali hazırda "yiğidi öldür hakkını ver" diye bir şey var. olmadıysa "tarkan’ın hakkı tarkana,kurdun ki kurda" yine olmadı "ismail’in hakkı karadayıya". amaç faşo bir bağnazlık değil, fakat sırıtıyo açık açık. kaç tane tanıdığın var cesar diye, ya da brütüs. bi de o var, kelek yedik mi "sen de mi brütüs" şeklinde tepki varmeye başladık. halbuki "sırtımdan vurdun köpek!!" denilse daha az kulak tırmalar. tamam, okuyosunuz, öğreniyorsunuz... bu anlaşılabilir bi nebze.

bobby fischer

epikuros
satrancın magazin yönü, insanların akın akın satranca yönelmesini sağlayan 72’nin şampiyonu, büyük usta. bizde de büyük ustalar var ama, fischer onları sol eliyle yener. dünya şampiyonasında satranç federasyonunu, medyayı, spassky’i maymuna çevirmiş, huysuz virjin ruhlu, sıyırmış satranççı. hiperaktif bir çocukken annesinin oyalansın diye aldığı satranç takımıyla tüm dünyası değişmiş ve küçük yaşta epey birincilik kazanıp zamanla idol olmuş kişi.

yerine sevemem

epikuros
eski yıllardan bi gün, hava bulutlu mu bulutlu, yağmurlu mu yağmurlu, karanlık mı hayır! biraz sisli. sokakta apansız bir koşuşturmaca, nemli taşlı yollar. derme çatma bir yapının önünde gürbüz bir insan kalabalığı, hepsi gaz kuyruğuna girivermişler. yüzünde kasvetli bir bakış, başında kasketi ve kucağında minik bir kedi yavrusu olduğu halde kalabalığa doğru yaklaştı beyfendiliğini takınarak sıranın ortalarındaki göbeklice adama doğru ilerleyerek;

- abi şu minik kediyi iki dakika yerime sevebilir misin? içeri bi bakıp çıkacam.
- siktir götöş! eşşek başı mıyız biz burda, sabahtan beri sıra bekliyoruz. sevemem ulan sevemem kimsenin yerine sevemem, gel sen benim şeyimi sev! töğbe töbe
123 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol