confessions

epikuros

- Yazar -

  1. toplam entry 2495
  2. takipçi 1
  3. puan 68050

aşkta yarın yoktur sevgili

epikuros
yabancılaşma var ki "sevgili" diyosun baştan
gaydırıguppak tavırla, iyelik eklerine düşman
yarın ya da öbür gün, sana ne gerek rüsvan
önce kendini tanı, sonra aç yelken, kalkan
her kalkanla başedemezsin, başka şeylen geç dalgan

senin kandırmaca dediğin, asıl hayat anlamı
acılı korkulu da olsa mutlak aşkı yaşamalı
para, randevular, taksitler, iş, çiş
bunlarsız hayat na’fiş
hemen yamulmaktansa aşka sen geçir bi diş
ha götün yemiyosa; korkuyom de, yemiyo de, yusuf de, de finiş!


gibi bir şiirimtrakla cevap vermek istediğim cezmi ersöz şiiri.

krem yemek

epikuros
ne kremi olduğu da önemli tabi, nemlendirici kremler yutmadan kusulur büyük ihtimal . mesela krem şanti yenebilir zevke göre, krem peynir de.. bizim bi arkadaş da nemlendirici kremle osbir çekerdi, çok düşkündü şeyine, işemeye dahi kıyamazdı.

katip

epikuros
yazmanlık, yazıcılık mahiyetinde bir iştir. şimdi bir kaç devlet dairesi haricinde kullanılmıyor bu ünvan. bir diğer önemli özellikleri çapkınlıktır. elinde mendille dolaşan kadınların peşinden koşarlar gün boyu, bi punduna getirip elde ederler de muhakkak. boru şeklindeki kuyruklu şapkaları çekiciliklerinin önemli faktörlerindendir. eskiden populer bi meslekti. şuanki arzuhalcilik bu mesleğin torunu sayılabilir. ama ağız kokusuna, ekmek parasına sürdürler bu işi şimdi. kızanlar saat bile sormaz bunlara. çok ah almışlardır zamanında.

nebat

epikuros
akılsız canlı varlıklardır. yaşamalarının pek bi anlamı yoktur .hiç bir şeye kafa yorup strese girmedikleri için uzun ömürlü olurlar. üç yüz beş yüz sene yaşayan çınarlar bilirim

oğluna kendi adını veren baba

epikuros
durumun azizliğine uğradıkları da oluyor elbet. oğluyla beraber bulunduğu bir ortamda, birisi yusuf diye çağırınca ikisi de dönüp bakmak zorunda kalıyor. "kime çağırıyon, ben mi o mu?" şeklinde bir anlaşmazlığa düşüp, 4-5 dakika boyunca sırasıyla önce baş parmağıyla kendini, sonra işaret parmağıyla oğlunu göstererek anlaşmazlığı çözmeye çalışıyor, angut bir görüntü çizerek.

veya sokakta baba oğul yusuf yusuf gezerler, farkında olmadan.

oğluna kendi adını veren baba

epikuros
narsizmin üst safha özelliklerindendir. kendini mühim sayan baba, bir nebze ölümsüzlüğü tatmak ya da en azından 70-80 sene daha kendinden bir tane daha yaşatmak amacındadır.

misal kendi adı yusuf’ken, oğluna da yusuf ismini veriyor. binlerce isim varken küçük bi yaratıcılık gösteremiyor. sebebi kıskançlık da olabilir. "oğul benim keyif benim. başkasının adını niye veriyor muşum oğluma? nesi var benim adımın, mis gibi. dedem de yusuf’tu, ne gördü? ne o öyle ahmet-mahmut? armut gibi" türünde geliştirdikleri savunmayla davranışlarına mantık yüklemeye çalışırlar.

meme

epikuros
kadınlarda göğüsler eşit olmaz. genelde soldaki daha büyüktür. bunu farkedememiş bizzat bayan insanlar bile vardır. göğüslerinin var olup olmadığının bile farkında değillerdir. daha erkekler ne yapsın.

sessiz bir ortamda, gözleri kapatarak, dingin bir halde, el yordamıyla tartılmalı ve hacim hissedilmelidir.

yapılmış en aptalca dalgınlıklar

epikuros
sabah dalgınlıkla yaptığım birşeydi aslında, ama akşam farkedebilmiştim. bir kafeye gitmiştik öğrenciyken. ayakkabı çıkarılıp giriliyordu bölmelere ve yerde oturuluyordu. içeri geçtikten sonra farkettim ki; iki ayağıma da farklı iki çift çorabın birer tekini giymişim. ortamda samimi olmadığım bi kız vardı. düşman olduğu belli, ayaklarıma baktığını farkettim. ben de onun ayaklarıma baktığını gördükten sonra farkettim tam olarak. ayaklarımı nereye saklayacağımı şaşırdım. üstüne oturmak istedim, beceremedim. "yeni moda böyleymiş" tarzından bir espiri yapıp durumu kurtaracak kadar da azim göremedim kendimde.

saklama telaşını bıraktım sonra, farkında değilmişim gibi davranmaya çalıştım. bacak bacak üstüne atmaya bile çalıştım bir iki dakika. nitekim küçüktüm o dönem çoraplara da küstüm bi süre. aslında yeniden doğduğum an oldu o gün.

şimdilerde yine ara sıra farklı model çoraplar giyip özgüven sergiliyorum, güç alıyorum bundan. saklamıyorum ayaklarımı. şimdi buraları okuyorsan eğer, o gün çoraplarımı gören kıvırcık saçlı, kumral kız; ayaklarımı sana armağan ediyorum, istediğin yere sakla.

travesti

epikuros
teyze kılığındaki amcalardır. hep hulyalarını kurdukları bayan suretine bürünmelerine rağmen, uyum sürecini başarılı bir şekilde tamamlayamamışlardır. kırmızı rujlu yaprak dudaklar, koyu mor far ve fondöten banyosu yaptırılarak elde edilen ayşen gruda güzellik maskesi ayarında bir yüzle dolaşırlar.

küçük ibonun ergenlik çağı şarkılarındaki kulak tırmalayan çatallı borazan ses tonlarıyla "maanyakk! orrospuççocuumusun!!" deselerçoluk çocuk yusuflarız.

benzer ibne türleri olan homosexüel, dönme, oğlan, bisexüel, transexüeller içinde en kaba, en görgüsüz olanlardır. çarpık bacaklı ritimsiz yürüyüzşler, topuklular, sütyen içine bolca sıkıştırılmış bulaşık süngerleri, geçen hafta tranşlandığı belli el ve kolları ile rüküş olmada birbirlerinin tozunu attırırlar.

parmak kitlatan insan

epikuros
bu türün bayanı ise daha bir ilgi odağıdır. sanat icra ediyordur sanki de; etrafta kendisini ilgili gözlerle seyredenler toplanmıştır. kız bir işaret verse, şöyle göz ucuyla baksa "öpim de geçsin abla" diyecek gibi bi halleri vardır seyredenlerin. kız yüz vermez, kendi halinde kütürdetir durur. aynı parmağını üst üste 2-3 kez kıtlatmayı başarınca sevinir, bu gülüş çenesini de buruşturur; ki bu durum etraftakiler için tam bir zirvedir, bir duygu hezeyanı oluşur, bazen kendini tutamayıp bir iki alkış yapan bile çıkar içlerinden. elbette ki "acaba -kıt- sesiyle bana bir şeyler mi anlatmak istiyor bu bayan" diye ümitlenenler de çıkar.

bu izleyici kesim sonradan, eşi dostu olan bayanlardan da parmaklarını kıtlatmalarını isterler, fakat aynı tadı bulamazlar. genelde de "manyadın mı sen, daha dün aşkım diyodun bugün böyle şeyleri nası istersin benden, bu nası bi fantazi.." cevabını alırlar, parmak kıtlatan o nadide bayanları hafızalarında yaşatırlar, çıkan "kıt kat" sesleri üstüne şarkı yazarlar, beste düzerler.

parmak kitlatan insan

epikuros
kendisinden habersiz, ayrı bir alemde oturmuşsunuz, işinizle meşgul olma niyetindesinizdir. fakat aynı mekanda değişik bir tür vardır, parmak kıtlatan insan. eğer ki erkekse, bileğinde bir de tespih olması muhtemeldir. idman yaparcasına burundan derin derin nefes alıp verir, burun delikleri genişleyip daralır. başını sola çevirip hafif eğen ve aynı yöndeki kaşına türlü şekiller verebilen bir abidir.

genelde sol elin küçük parmağından başlayıp, nizami bir şekilde diğer elin küçük parmağında kütürdetme olayını noktalayarak bu seansı tamamlar. etrafa ’önemli bir meziyet sahibiyim’ edası aksettirmenin saklı gururunu yaşar. ’yılanım, kobra gibiyim’ der gözleriyle. bilek güreşinde rakipsizdir, iddiacı bir mizaca sahip olup, çok üstüne gidilirse kafasıyla dört beş kiremit kırabilecek kapasitededirler.

sen beni biliyorsun ben seni

epikuros
- ariff! yakaladım seni. hahah. gay misin la yoksa
- bi şey yok ya..
- gördüm oğlum. götünü parmaklıyodun.
- yok ya! bi yara oldu baldırımda. ona bakıyodum
- yav sen beni biliyosun ben seni. kasma kendini
- cidden abi. bi kaşıntı var ona bakıyodum.
- yorma kendini, insanız ennihayetinde, peheh
122 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol