epikuros

- dünya küçük, gene karşılaştık.
- bana inanmadığını sanıyordum.
- ekşiden kız götürmek içindi onlar. inandım deme sakın ahaha?
- iyi denemeydi.. iki rekat yan da gel anlatırsın devamını.

(bkz: lavman)

yıllarca kpss çıkışı bir muhabirle ropörtaj yapmayı hayal etmiş sanki adam. bir yandan ağız burun mimikleriyle özgüven sergileyip, diğer yandan da keşfettiği şeyin evrenin dokuz sırrından biriyle eşdeğer öneme sahip bir fikir olduğuna inanarak anlatıyor…

yok yani, diğer insanlarda ki parayla da o yüzden kasıyor millet bu kadar. paraları yetmiyor tüm levelleri açtırmaya, sadece bir bölümünü kullanabildiklerini sanıyor enayiler, ki maksimum verimi bu yüzden alamıyorlar. evrenin sırrını daha yeni, geçen hafta çözmüş sanki adam. "evde oturuyodum bi baktım ki beyin bedeva! attım hafızaya flaşla. sorular da aynı yerden çıktı yaptım". biraz daha evvel fark etseydin keşke, kadrolu veri akarım cihazı olarak çalışırdın nasa’da.

pantolon cebinde taşınırsa, hele ki titreşimi açıksa vakitsiz ereksiyona neden oluyor ibiş.

amacına ulaşamamış bir reklamdır kanımca. reklam yazarı ve yönetmenin, "sen bonkörsün" lafını milletin diline düşürmek için kıçlarını yırttıkları ortada... çektikleri, birbirinden farkı pek anlaşılamayan üç beş değişik reklam filminde tema hep aynıdır, "bonkör". espiri yeteneği kıt olan, sadece göbeği ve salaş görüntüsüyle bir yerlere gelip kendini komedyen zanneden kadir çöpdemir’in de reklamın yapımında fikir ortaya koyduğu kesindir. bir reklam bu kadar mı zorlama olur, tutulmak için bu kadar mı kasar? olmuyor işte, "sen bonkörsün" lafının bir espirisi, bir albenisi yok. caanım sevimli vadaya da neye uğradığını şaşırtmışsınız, sus pus oturuyo kanepede garibim.

beşiktaşın, kendisiyle anlaştığını borsaya bildirdiği futbolcu.

- haklıymışım haklıymışım?
- kıyamete kadar kabirde bekletelim dedik, hemen götün kalktı!

haklı çıkmış ateisttir ama diyalog kuracak kimseyi de bulamamıştır.

+ napıyo teyze bu çocuk? iyi misin oğlum!!
- bişey yok oynuyo işte çocuk.
+ bildiğin götünü parmaklıyo resmen, ibne misin olm!!
- yürü git hayvann!!
+ demişti dersiniz bak, top olunca görürüm sizi!!

az önce, on ikiye çeyrek kala, afedersin götümden uydurmaya çalıştığım bir özlü sözdür.

bu durum, içinde bulunduğumuz kuşağa yüzde yüz hitab etmese de günümüze kadar hüküm sürmüş genelgeçer bir kanıdır.

misal: kadın için, eşinin iş, mevki, zeka... ne bileyim sosyal pozisyonunun... kendisinden altta olması pek kabul edilebilir bir durum değildir. eşinin parasının pulunun çok olması, malı mülkü, zekası, kariyeri kadın için bir övünç kaynağıdır.

erkek için ise, -en azından içinde yer aldığımız toplumda- durum farklıdır. iyi bir iş, mevki ve zeka... kavramlarından sahip olan bir kadınla beraber olmak, çoğu zaman erkek için utanç kaynağıdır. malı mülkü olan birine vardıysa "içgüveysi", paralı biri bulduysa "jigolo", yaşı ilerlemiş ama eli açık birinin kolundaysa "yağlı kapının tokmağı", zeki ve kariyerli bir ’business women` ise yanındaki, erkek otomatikmen aptaldır. ortada hiç de övünülecek bir durum yoktur yani.

kadın açısından bakınca, eşinin işsiz olması anında erkeği "hazıryiyici" addedecek türlü dedikoduların membağı yaparken: erkek açısından baktığında, eşinin işsiz olmasının, kadını en fazla ev hanımı konumuna soktuğunu görürsün. `totoloji` yaptığımın farkındayım. bilinen şeyler bunlar, fakat sıkıştırıp ağzından laf almaya çalıştığım günümüz kadınları/kızları bu başlıktaki önermeyi itiraf etmek istemese de yahut itiraf edebilen tek tük istisnalar çıkmış olsa da genel kanı budur erenler.

çok bilmiş insan lafı.. önce bir önermede bulunur bu insanlar, sonra oturup dua ederler "ne olur haklı çıkalım" diye.

(bkz: ben demiştim)

(bkz: sevişirken sevişmenin az sonra biteceğini düşünmek)

ismini daha önce hiç duymadığım, fernando torres’in ön adlarından biri sandığım bir isimdir.

onu bırak, fernando torres demişken, sen al bitane celebrity hastası türk kızını, koy bu adamın evine. cennete geldim gıızzz diye 40 gün bir şeylerini içmezse ben de elma değil armutum. evet.

sayıları giderek artmakta olan kızlardır. genelde korna, müzik ve insan sesinin yoğun olduğu kalabalık ve gürültülü sokaklarda karşımıza çıkarlar. duydukları seslerin, çantalarının bir gözündeki telefonlarından gelip gelmediğinden emin olamamışlardır. itiş, kakış ve sürekli yürüyüşün hakim olduğu bu ortamlarda, bahse konu kızımız çantayı açıp telefonu kontrol etmek yerine çantasını kulağına yanaştırıp tüm konsantrasyonunu toplayarak etraftaki gürültüyle ilişiğini kesmeye çalışır ve çantaya yoğunlaştırır duyma duyusunu. bazen ilk denediği kulağının duyma kabiliyetine güvenmez, diğer kulağına yanaştırıp tekrar dener. bir çoğu oje kullanmaz ve muz çorap giyer.

(not: başlık kendi başına hiç bir anlam ifade etmese de, bu kızları 50 karakterle isimlendirecek bir başlık bulamadım)

- gel bir el tavla oynıyalım amdi abi.
- ne anlarsın lan, sen sıç da bokunla oyna!

(bkz: sen git kumda oyna)

(bkz: havadan sudan konuşmak)

son günlerde üç yaş ve altı çocukların diline,
"doooğanayliiimonataa ta ta taatata" ve
"kapidenbuzgibiannemyapmışgibilimonataa" ile birlikte
sakız olan reklam müziğidir.

eşli batakta, oyunun dönüm noktasında, ortağından bir iki koz açmasını umarak 10 okuyarak aldığın ihalede ortağının sıfır açtığında yaşanılan şok.

bununla beraber, kendim parselleyeyim "bir anketörle karşılaştığın an" entrisini de.

umduğunu bulamadığın, yıkıldığın anlardır bunlar.

#956918 nolu entrisinden anlıyoruz ki serçe parmağıyla kulağını çalkalayabilmektedir kendisi. eminim işaret parmağıyla da burnuna gargara yapabiliyordur.