zeki müren
6 aralık 1931’de bursa’da doğdu. bu şehirde başladığı orta öğrenimini istanbul’da boğaziçi lisesi’nde tamamladı. istanbul güzel sanatlar akademisi’nin yüksek süsleme bölümü sabih gözen atölyesinden mezun oldu. desen çalışmalarını öğrencilik yıllarından başlayarak birçok kere sergiledi.
zeki müren bursa’da tamburi izzet gerçeker’den aldığı solfej ve usül dersleriyle musiki bilgileri öğrenmeye başladı. 1949’da, boğaziçi lisesi’nde okurken agopos efendi (sinema yönetmeni ve senaryo yazan arşavir alyanak’ın babası) ile udi kirkor’dan aldığı derslerle de musiki eğitimini sürdü. daha sonra, fasıl musikisini iyi bilen ve geniş bir repertuvarı olan şerif içli’den çeşitli eserler meşk etti; refik fersan’dan, sadi işılay’dan, kadri şençalar’dan yararlandı.
1950’de sınavla istanbul radyosu’na girdi. istanbul radyosunda 1951’de, canlı olarak yayımlanan bir programda ilk radyo konserini verdi; bu konseri çok beğenildi. bundan sonra türkiye radyolarında düzenli olarak okumaya başladı. radyo programları on beş yıl sürdü; bunların çoğu canlı yayın programlarıydı. müren bundan sonra kendini daha çok sahne ve plak çalışmalarına verdi. alışılmış kalıpları zorlayan elbiseleri ve sahne davranışı ile halkın ilgisini sürekli olarak üstünde tutmayı başardı.
zeki müren altı yüzü aşkın plak, kaset, cd doldurdu. plağa okuduğu ilk şarkı şükrü tunar’ın "bir muhabbet kuşu" güfteli şarkısıdır. müren 1955’te, "manolyam" adlı şarkısıyla türkiye’de ilk kez verilen altın plak ödülünü kazandı.
zeki müren türkiye’de en çok konser veren ses sanatçısıdır. bir yılda yüz konser verdiği dönemler olmuştur. kendisine ’sanat güneşi’ ünvanı verilmiştir. yabancı ülkelerde de birçok konser vermiştir.
iki yüz dolayında şarkı besteledi. on yedi yaşındayken bestelediği "zehretme hayatı bana cânânım" mısrayla başlayan acemkürdi şarkı bestelediği ilk şarkıdır. "şimdi uzaklardasın gönül hicranla doldu" (süznâk), "manolyam" (kürdilihicazkâr), "bir demet yasemen" (nihavend), "gözlerinin içine başka hayal girmesin" (nihavend) güfteli şarkıları sık sık okunan, en sevilen şarkılarıdır. müren bu şarkıları plaklara da okudu.
zeki müren 1954’te beklenen şarkı adlı filmde sinema oyunculuğuna başladı. büyük bir ticari başarı kazanan bu filmden sonra şarkılarının çoğunu kendisinin bestelediği on sekiz filmde daha oynadı. 1955’te de arena tiyatrosu’nca sahneye koyulan çay ve sempati adlı oyunda da baş roldeki oyuncuydu. ayrıca bıldırcın yağmuru isimli bir şiir kitabı da vardır.
zeki müren kalp rahatsızlığı ve şeker hastalığı yüzünden 1980’den sonra sahne hayatından ve musikiden uzaklaştı. bodrum’daki evine kapandı, münzevi bir hayat yaşadı. 24 eylül 1996 çarşamba günü, trt izmir televizyonu’nda kendisi için düzenlenen tören sırasında geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini yumdu. cenazesi görülmemiş bir halk kalabalığının katılmasıyla büyük bir törenle kaldırıldı. mezarı, doğum yeri olan bursa’da pınarbaşı mezarlığındadır.
vasiyetinde mirasının en büyük bölümünü mehmetcik vakfına bıraktı.
zeki müren bursa’da tamburi izzet gerçeker’den aldığı solfej ve usül dersleriyle musiki bilgileri öğrenmeye başladı. 1949’da, boğaziçi lisesi’nde okurken agopos efendi (sinema yönetmeni ve senaryo yazan arşavir alyanak’ın babası) ile udi kirkor’dan aldığı derslerle de musiki eğitimini sürdü. daha sonra, fasıl musikisini iyi bilen ve geniş bir repertuvarı olan şerif içli’den çeşitli eserler meşk etti; refik fersan’dan, sadi işılay’dan, kadri şençalar’dan yararlandı.
1950’de sınavla istanbul radyosu’na girdi. istanbul radyosunda 1951’de, canlı olarak yayımlanan bir programda ilk radyo konserini verdi; bu konseri çok beğenildi. bundan sonra türkiye radyolarında düzenli olarak okumaya başladı. radyo programları on beş yıl sürdü; bunların çoğu canlı yayın programlarıydı. müren bundan sonra kendini daha çok sahne ve plak çalışmalarına verdi. alışılmış kalıpları zorlayan elbiseleri ve sahne davranışı ile halkın ilgisini sürekli olarak üstünde tutmayı başardı.
zeki müren altı yüzü aşkın plak, kaset, cd doldurdu. plağa okuduğu ilk şarkı şükrü tunar’ın "bir muhabbet kuşu" güfteli şarkısıdır. müren 1955’te, "manolyam" adlı şarkısıyla türkiye’de ilk kez verilen altın plak ödülünü kazandı.
zeki müren türkiye’de en çok konser veren ses sanatçısıdır. bir yılda yüz konser verdiği dönemler olmuştur. kendisine ’sanat güneşi’ ünvanı verilmiştir. yabancı ülkelerde de birçok konser vermiştir.
iki yüz dolayında şarkı besteledi. on yedi yaşındayken bestelediği "zehretme hayatı bana cânânım" mısrayla başlayan acemkürdi şarkı bestelediği ilk şarkıdır. "şimdi uzaklardasın gönül hicranla doldu" (süznâk), "manolyam" (kürdilihicazkâr), "bir demet yasemen" (nihavend), "gözlerinin içine başka hayal girmesin" (nihavend) güfteli şarkıları sık sık okunan, en sevilen şarkılarıdır. müren bu şarkıları plaklara da okudu.
zeki müren 1954’te beklenen şarkı adlı filmde sinema oyunculuğuna başladı. büyük bir ticari başarı kazanan bu filmden sonra şarkılarının çoğunu kendisinin bestelediği on sekiz filmde daha oynadı. 1955’te de arena tiyatrosu’nca sahneye koyulan çay ve sempati adlı oyunda da baş roldeki oyuncuydu. ayrıca bıldırcın yağmuru isimli bir şiir kitabı da vardır.
zeki müren kalp rahatsızlığı ve şeker hastalığı yüzünden 1980’den sonra sahne hayatından ve musikiden uzaklaştı. bodrum’daki evine kapandı, münzevi bir hayat yaşadı. 24 eylül 1996 çarşamba günü, trt izmir televizyonu’nda kendisi için düzenlenen tören sırasında geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini yumdu. cenazesi görülmemiş bir halk kalabalığının katılmasıyla büyük bir törenle kaldırıldı. mezarı, doğum yeri olan bursa’da pınarbaşı mezarlığındadır.
vasiyetinde mirasının en büyük bölümünü mehmetcik vakfına bıraktı.
sanat gunesinden kalan kisacik bir siir;
gozlerimden opme,
ayriliktir, derdin.
opmedim.
ayrilmadik mi?
gozlerimden opme,
ayriliktir, derdin.
opmedim.
ayrilmadik mi?
küçükken "neden bir kadına erkek ismi vermişler ki" paranoyası geçirmeme sahip olmuş sanatçı.
türkiye de postmodernist ya da yapısalcı yaklaşımı, gerek şekil şemal gerekse müzikalite olarak başlatan, büyük ustadır.onun sesi fondayken bütün rutinler, en yaşanılası şeyler haline gelir.
bir "sorma" sı vardır ki, yorumu önce kendini, sonra dinleyeni mest eder, yakıp bitirir. o nasıl bir söyleyiş biçimidir, o nasıl bir oflayıp, ahlamadır. türk sanat müziğinin kralıdır.
hele hele şimdiki şarkıcı müsvettelerini gördükçe, dinledikçe daha da bir özlüyor insan zeki müreni... yav insan dinleyicisine bu kadar mı saygılı olur. şimdi gözümün önüne demek akalın geldi de aman tanrım müzikten soğudum...
http://fizy.com/#s/1agpw3
http://fizy.com/#s/1agpw3
tarkana haksızlık yapmak gibi olmasın ama tarkanın mega star olduğu yerde kendisi hiper stardır. tek başına siriustur, samanyoludur.
sesini duyunca direkt rakı kokusu aldığım sanat güneşimiz.
teyzelerin hastaneye sıçtığı, romantik şarkıcıların ellerinde penisler yollara işediği, doçent olmuş adamların utanmadan şuan yazdığı darmadağın edilmiş türkiye'de şu an seni dinliyorum reis..
turkiye'nin gelmis gecmis en buyuk en naif sanatkâri. vefat gunu ile alakali detayli bir video hazirlanmis, izlememek olmaz.
"Şarkıcı" demenin hakaret olacağı birkaç sanatçıdan biri.sanat güneşi.
Ayrıca bünyeye en net tesir eden seslerden birine de sahiptir bu sanatçı şahıs.
"elbet bir gün buluşacağız" dediğinde sanki kaderinizi görmüş kadar ikna olursunuz bir gün buluşacağınıza.dinlerseniz hakikaten gecenize o gözler doğar,görürsünüz.
En kötüsü ise en çok kör olması gereken şarkılardan biri "ah bu şarkıların gözü kör olsun"dur ve siz bu şarkıya eşlik ede ede şarkılara lanet edersiniz.
Dertlendim sözlük...
Ayrıca bünyeye en net tesir eden seslerden birine de sahiptir bu sanatçı şahıs.
"elbet bir gün buluşacağız" dediğinde sanki kaderinizi görmüş kadar ikna olursunuz bir gün buluşacağınıza.dinlerseniz hakikaten gecenize o gözler doğar,görürsünüz.
En kötüsü ise en çok kör olması gereken şarkılardan biri "ah bu şarkıların gözü kör olsun"dur ve siz bu şarkıya eşlik ede ede şarkılara lanet edersiniz.
Dertlendim sözlük...
türk müziğinin sanat güneşi. Ayrıca istihbarat ajanı olduğu söyleniyor.
kiyafetine kurban oldugum;
http://kelebekgaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay.aspx?cid=62624&rid=2368&p=32
http://kelebekgaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay.aspx?cid=62624&rid=2368&p=32
notalar oldukca, melodi oldukca ismi asla unutulmayacak, sesi kulaklardan hicbir $ekilde gitmeyecek cok ama cok nadir insanlardandir kendisi.
bugun ya$ama gozlerini kapati$indan bu yana tam 17 sene gecmi$.
kendisinin $arkilari ile buyuyen $ansli nesildenim ben, yilba$i gecesi trtnin ba$ina coreklenirdik sanat gune$i cikacak diye. kendisi ile birebir goru$me $ansim da olmu$tu bodrumda. unutulmayacak nadir sanatcilardandir bu ulkede kendisi.
kendisinin $arkilari ile buyuyen $ansli nesildenim ben, yilba$i gecesi trtnin ba$ina coreklenirdik sanat gune$i cikacak diye. kendisi ile birebir goru$me $ansim da olmu$tu bodrumda. unutulmayacak nadir sanatcilardandir bu ulkede kendisi.
hazin bir sonbaharda göçüp giden, müziğin paşası.. nasıl güzel rakı içilir o söyleyeyince, çocukluğumun trtsinde rengarenk bir insan o, hiç unutmam o güzel şarkıları söylediği kareleri, çocukken zeki müren dinleyen kaç kişi vardır ki ?
seviyorum içindeki renkliliğini, şarkılarını, hüznünü
24 eylül 96da göçüp gittiğinden beri daha da çok seviyorum.
çok sevdiğim masal
--- spoiler ---
ben de küçükken herkes gibi masal dinler,masal masal dolanırdım.
her masal dinlediğimde,masal olacağım sanırdım.
günün birinde kimse bana masal anlatmayacak zanneder,üzülür, kahrolurdum
heyhat, gel gör ki her önüme çıkan hala masal anlatıyor bana
artık masal dinlemek istemiyorum kimseden
bir varmış, bir yokmuş diye
kendimi, aşkımı anlatmak istiyorum sana masal yerine
evvel zaman içinde gönlüm duman içinde
hem sevip hem sevilmek eski masal içinde
kederle neşenin dostluk kurduğu
siyahla beyazın pembe olduğu
dertlerin bittiği aşkın dolduğu
bir masal getirdim bu gece sana
ister ellerimi tutarak dinle
ister gözlerini yumarak dinle
bırak dertler mazide kalsın
getir mutluluğu kendi elinle
perdenin ardına saklanma artık
mutluluk dersem çık, dert dersem çıkma
ne az git, ne uz git, bekletmeden gel
kurduğum sarayı görmeden yıkma
sensizlik saçlarıma düşürdü hatıralar kışını
hayat sahnesinde tek başıma bekliyorum alkışımı
biz görmeden sevdik birbirimizi
biri bize aynı masalı, yalanı anlatmış
bizi bizden ayrı tutmuş yıllarca
kader bu aşka biraz neşe, biraz keder, gözyaşı katmış
hasretim dağlarken
ümidim çağlarken
ağlarım yıllarca, gel
hislerim yoruldu
umudum kırıldı
gözyaşım duruldu, gel,
dertsiz girdim dertli çıktım
dost sandığım meyhaneden
yarınlara ümitlerle
ben bakmaya korkuyorum
ne çektimse senden çektim yakacağım şu kalbimi
içimde sen varsın diye ben yakmaya korkuyorum
ne hoş rüyam ne boş hülyam bana tek dost kendi dünyam
içimde sen varsın diye ben çıkmaya korkuyorum
bıktım sana gidip bana gelmekten
ben de dünya gibi dönüyor muyum?
bir gözümde neşe, bir gözümde yaş,
ben ağlıyor muyum gülüyor muyum?
ağlıyor muyum, gülüyor muyum?
ne güzel giderken kendi yoluma
dost diye diye takıldım senin koluna
sağına soluna bak deme bana
sanki ben önümü görüyor muyum?
bütün yıllarımı dizdim önüme
bir yol arıyorum garip gönlüme
kırarsam kalbini ne oldu deme
ben ne yaptığımı biliyor muyum?
ben ağlıyor muyum gülüyor muyum?
uykusuz gönlüme masal anlatma ruhumu karartan sen değil misin?
bana kaderimde günah aratma günahı yaratan sen değil misin?
bir yıldız kayınca karanlıklara
bir yaprak düşünce boş sokaklara
yaşlarım akınca yanaklarına
kapıyı kapatan sen değil misin?
beni akşamlarla yollara atan
beni rüzgarların önüne katan
beni kadehlere bir köle yapan
her gece ağlatan sen değil misin?
ne umdum ne buldum ben bu sevgiden artık bu sayfayı kapıyorum ben
utanmamak için dosttan düşmandan, yaşıyormuş gibi yapıyorum ben
dertlerim dertleri söker diyerek
seni kadehlerden her an içerek
şarkı söyleyerek, gülümseyerek yaşıyormuş gibi yapıyorum ben
beklerken aşkının sıcak yelini
tuttum yalnızlığın soğuk elini
şarkılar içinde her gece seni anıyor, ağlıyorum ben
masalım acıysa, tadını sen koy
sana olan tutkumun adını sen koy
bir garip duygu var bugün içimde
aşk mıdır, dert midir, adını sen koy
ömrüm yarım kaldı bir masal gibi gel tamamla bu masalı sevgilim
onlar ermiş muradına desinler bu dünyada biraz da biz gülelim
her şeyimsin benim son şansımsın benim
kaderimi çizen tek aşkımsın benim
bir varmışı bırak
bir yokmuş gitsin,
hadi gel, bu masal seninle bitsin
seviyorum içindeki renkliliğini, şarkılarını, hüznünü
24 eylül 96da göçüp gittiğinden beri daha da çok seviyorum.
çok sevdiğim masal
--- spoiler ---
ben de küçükken herkes gibi masal dinler,masal masal dolanırdım.
her masal dinlediğimde,masal olacağım sanırdım.
günün birinde kimse bana masal anlatmayacak zanneder,üzülür, kahrolurdum
heyhat, gel gör ki her önüme çıkan hala masal anlatıyor bana
artık masal dinlemek istemiyorum kimseden
bir varmış, bir yokmuş diye
kendimi, aşkımı anlatmak istiyorum sana masal yerine
evvel zaman içinde gönlüm duman içinde
hem sevip hem sevilmek eski masal içinde
kederle neşenin dostluk kurduğu
siyahla beyazın pembe olduğu
dertlerin bittiği aşkın dolduğu
bir masal getirdim bu gece sana
ister ellerimi tutarak dinle
ister gözlerini yumarak dinle
bırak dertler mazide kalsın
getir mutluluğu kendi elinle
perdenin ardına saklanma artık
mutluluk dersem çık, dert dersem çıkma
ne az git, ne uz git, bekletmeden gel
kurduğum sarayı görmeden yıkma
sensizlik saçlarıma düşürdü hatıralar kışını
hayat sahnesinde tek başıma bekliyorum alkışımı
biz görmeden sevdik birbirimizi
biri bize aynı masalı, yalanı anlatmış
bizi bizden ayrı tutmuş yıllarca
kader bu aşka biraz neşe, biraz keder, gözyaşı katmış
hasretim dağlarken
ümidim çağlarken
ağlarım yıllarca, gel
hislerim yoruldu
umudum kırıldı
gözyaşım duruldu, gel,
dertsiz girdim dertli çıktım
dost sandığım meyhaneden
yarınlara ümitlerle
ben bakmaya korkuyorum
ne çektimse senden çektim yakacağım şu kalbimi
içimde sen varsın diye ben yakmaya korkuyorum
ne hoş rüyam ne boş hülyam bana tek dost kendi dünyam
içimde sen varsın diye ben çıkmaya korkuyorum
bıktım sana gidip bana gelmekten
ben de dünya gibi dönüyor muyum?
bir gözümde neşe, bir gözümde yaş,
ben ağlıyor muyum gülüyor muyum?
ağlıyor muyum, gülüyor muyum?
ne güzel giderken kendi yoluma
dost diye diye takıldım senin koluna
sağına soluna bak deme bana
sanki ben önümü görüyor muyum?
bütün yıllarımı dizdim önüme
bir yol arıyorum garip gönlüme
kırarsam kalbini ne oldu deme
ben ne yaptığımı biliyor muyum?
ben ağlıyor muyum gülüyor muyum?
uykusuz gönlüme masal anlatma ruhumu karartan sen değil misin?
bana kaderimde günah aratma günahı yaratan sen değil misin?
bir yıldız kayınca karanlıklara
bir yaprak düşünce boş sokaklara
yaşlarım akınca yanaklarına
kapıyı kapatan sen değil misin?
beni akşamlarla yollara atan
beni rüzgarların önüne katan
beni kadehlere bir köle yapan
her gece ağlatan sen değil misin?
ne umdum ne buldum ben bu sevgiden artık bu sayfayı kapıyorum ben
utanmamak için dosttan düşmandan, yaşıyormuş gibi yapıyorum ben
dertlerim dertleri söker diyerek
seni kadehlerden her an içerek
şarkı söyleyerek, gülümseyerek yaşıyormuş gibi yapıyorum ben
beklerken aşkının sıcak yelini
tuttum yalnızlığın soğuk elini
şarkılar içinde her gece seni anıyor, ağlıyorum ben
masalım acıysa, tadını sen koy
sana olan tutkumun adını sen koy
bir garip duygu var bugün içimde
aşk mıdır, dert midir, adını sen koy
ömrüm yarım kaldı bir masal gibi gel tamamla bu masalı sevgilim
onlar ermiş muradına desinler bu dünyada biraz da biz gülelim
her şeyimsin benim son şansımsın benim
kaderimi çizen tek aşkımsın benim
bir varmışı bırak
bir yokmuş gitsin,
hadi gel, bu masal seninle bitsin
(bkz: gücüme gidiyor böyle yaşamak)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?