ilk gün kendimi ortama çok yabancı hissetmemden mütevellit istenmediğim yerde durmam nidalarıyla ortamı arkama bakmadan terkettiğim, ikinci gün bir şişe rom u üç kişi yarım saat olmadan tüketmemizden ve ardından arkadaşın dark larına sulanmamdan mütevellit soğuğun da verdiği sızış etkisiyle konserleri dinleyemediğim, ama bugün inat edip içki ve sigarasız olarak konserleri başından sonuna kadar dinleyebilmeyi umduğum, gelenlerin memnun kaldığını gözlemlediğim eğlence şeysi.
kombine biletlerin bittiğine dair söylentilerin dolaştığı bugün itibariyle başlayan şenlik. sesleri gelmekteymiş duyurulur.
bütün şarkıları birbirine benzeyen ya da benim öyle sandığım...
(bkz: bunu yapan insan olamaz)
tek kelimeyle büyüleyici... nedense her dinlediğimde kendimi in ıssız bir sahilinde, hırçın dalgalarına karşı, doğanın kucağında huzurlu hissediyorum. evet bu bir büyü...
tek kelimeyle büyüleyici... nedense her dinlediğimde kendimi in ıssız bir sahilinde, hırçın dalgalarına karşı, doğanın kucağında huzurlu hissediyorum. evet bu bir büyü...
bir milyon insanı haber niteliğinde bulmadığı için kendisini esefle kınıyoruz. keşke hala saygı duyabilseydik ama biz saygısızlığı büyüklerimizden öğrendik.
demokrasiye bir darbedir diyenlere cevap olarak demokrasinin kilitlendiği basın özgürlüğünün ihlalini, yanlı basını vermek son derece anlamlı olsa gerek. bir milyon insanın bütün siyasi kimliklerinden sıyrılarak sadece rejimini koruma amaçlı toplandığı mitingi televizyonlarından ilan etmeye çekinen demokrasinin alnını karışlamak gerek sanırsam.
ülkeyi terk i diyar etmeyi düşünse bile an itibariyle evinden çıkamadığını düşündüğüm şahsiyet. nedense sokaklarda bugün onun ekibinden kimsecikler yoktu.
orduyu göreve çağıran kimse göremedim ben, hem ordu yerli yerinde durmaktadır ki görevi de zaten budur. kimse boşuna darbe paranoyasına girmesin.
sanırım bugün birileri evlerinden çıkamadı. zira bizden olmayan kimse yoktu...
ayrıca demokrasi diye mitinglerinde taş sopa kullanan, kaldırımları yıkan, kavga çıkaran insanlara inat, son derece saygılı, seviyeli, coşkulu bir yürüyüş olmuştur. insanlar birbirlerine siz diye hitap ederek yol vermiş, tanımadıkları insanlara sarılarak tek yürek olmuşlardır. anti-demokrat hareket buysa evet ben demokrat değilim.
bir şey değişecek mi bilinmez ama ben de oradaydım diyebilmek de bir şeydir... ayrıca yüzbinlere kuru kalabalık diyen insanların yattıkları yerden sansürlü yalaka medyanın magazin programlarını izlemesi çok yaş olsa gerek... demokrasi diye inleyen insanların yüzbinlerin sesine kulak tıkamaları da ayrı bir olgu olsa gerek. ben de oradaydım diyebilmek evet.... ben de oradaydım
bir de bunun şöyle bir şekli vardır ki insanı sinirden komaya sokabilir: sıra size geldiğinde yazarkasa fişinin bitmesi.
(bkz: annales tarih okulu)
(bkz: annales tarih okulu)
yirminci yüzyılın en yenilikçi, hafızalarda en fazla iz bırakan ve en önemli tarih çalışmalarının kayda değer bir bölümü fransa’da üretildi. bu yeni tarihin büyük kısmı, 1929 yılında kurulan ve yaygın olarak annales adıyla zikredilen derginin akla getirdiği belli bir grubun çalışmalarından oluşur.
grubun merkezinde lucien febvre, marc bloch, fernand braudel, georges duby, jacques le goff ve emmanuel le roy ladurie yer alır. marksist bir tarih yaklaşımına bağlılıkları nedeniyle halkanın merkezine uzak düşen ernest labrousse, pierre vilar, maurice agulhon ve michael vovelle grubun kenarında yer alır. tam çeperde veya biraz ötesinde ise, tarihsel uğraşları ile annales’in çağrıştırdığı uğraşılar arasında örtüşmeler olması nedeniyle roland mousnier ve michael foucault durmaktadır.
bugün altmış yılını geride bırakmış olan dergi, yeni bir tarih çeşidi geliştirmek amacıyla kurulmuştu ve bugün de yenilikleri teşvik etmeye devam ediyor. annales’in berisinde yatan öncü fikirler kısaca şöyle özetlenebilir. ilkin, olaylardan oluşan geleneksel anlatımın yerini sorun-odaklı bir analitik tarih alır. ikinci olarak, esasen siyasete odaklanan bir tarihin yerine insan faaliyetlerinin tamamına eğilen bir tarih geçer. üçüncü olarak, bu iki amacı gerçekleştirebilmek gayesiyle, öbür disiplinlerle – coğrafya, sosyoloji, psikoloji, ekonomi, dilbilim, antropoloji vb. - işbirliği yapmaya önem verilir.
bu hareketi üç evreye ayırabiliriz. annales hareketi 1920’li yıllardan 1945 yılına uzanan evrede, geleneksel tarih anlayışına, siyasi tarihe ve olaylar tarihine karşı bir gerilla eylemine girişen küçük, radikal ve yıkıcı bir hareketti. ikinci dünya savaşı’ndan sonra asiler tarih disiplinindeki egemen örgüt’ü ele geçirdi. kendi ayrıksı kavramları, ayrıksı metodlarıyla bu ikinci evresinde tam anlamıyla bir ‘okul’ sayılabilecek hareket fernand braudel’in egemenliği altındaydı.
hareketin tarihindeki üçüncü evre 1968 yılı civarında başladı. hareket içindeki parçalanma bu evreye damgasını vurdu. bu tarihe gelindiğinde hareket özellikle fransa’da öyle güçlü bir etkiye kavuşmuştu ki, önceki ayrıksılığının büyük kısmını kaybetmişti. bu tarihte yalnızca takdirlerini kazandığı yabancılar ve onları siyaset ile olaylar tarihini yabana atmakla suçlamaya devam eden yerli eleştirmenler nezdinde birleşik bir ‘okul’ oluşturuyordu annales hareketi. son yirmi yılda grubun bazı mensupları sosyo-ekonomik tarihten uzaklaşıp sosyo-kültürel tarihe yönelirken, bazıları da siyasi tarih ve hatta anlatıyı yeniden keşfetmeye başladı.
böylece, annales’in tarihi, birbirini izleyen üç kuşağa ayrılarak yorumlanabilir. bu tarih, böyle yorumlandığında, bugünün asilerinin yarının egemen örgütü’ne dönüştüğü, bunun sonucunda kendisine isyan eden yeni asilerin ortaya çıktığı şu bildik döngüsel süreci sergiler. her şeye rağmen, hareketin belli başlı uğraşıları değişmeden kaldı. aslına bakılırsa, annales dergisi ve bu dergiyle özdeşleştirilen adlar, yüzyılımızda tarih disiplini ile toplum bilimleri arasında cereyan eden verimli etkileşimin en güçlü örneklerini sundu.
hareket geçmiş yıllarda genellikle üç ya da dört kişiyle eşitlenebilirmişçesine tartışıldı. lucien febvre, marc bloch, fernand braudel ve öbür adların bazılarının göz kamaştırıcı çalışmalar ürettiğine kuşku yok. gelgelelim, başka birçok düşünsel harekette olduğu gibi bu hareket de birçok kişinin önemli katkılarda bulunduğu kolektif bir girişimdir. bu husus üçüncü kuşak söz konusu olduğunda çok bariz hale gelse de, braudel’in egemenliğindeki dönem ile kurucuların dönemi için de geçerlidir. lucien febvre daha 1936 gibi erken bir tarihte ekip çalışmasının hayalini kuruyordu. savaştan sonra bu hayal gerçekleşti. fransız tarihi hakkında yapılması tasarlanan ekip çalışmasında toplumsal yapının tarihine, tarımsal üretkenlik tarihine, on sekizinci yüzyılda kitabın tarihine, eğitim tarihine, on dokuzuncu yüzyıldaki zorunlu askerlik hakkında yapılması planlanan bilgisayar destekli bir incelemeye yer veriliyordu.
kaynak: peter burke; fransız tarih devrimi annales okulu
edit: zamanında araştırmışlığım var, bu konuda türkçe kaynak bulmak pek mümkün değil. ben yandım eller yanmasın diyerekten hazırladığım ödevin giriş bölümünü yazmış bulunmaktayım. daha ayrıntılı bilgiye ihtiyacı olan olursa bana ulaşabilirsiniz.
grubun merkezinde lucien febvre, marc bloch, fernand braudel, georges duby, jacques le goff ve emmanuel le roy ladurie yer alır. marksist bir tarih yaklaşımına bağlılıkları nedeniyle halkanın merkezine uzak düşen ernest labrousse, pierre vilar, maurice agulhon ve michael vovelle grubun kenarında yer alır. tam çeperde veya biraz ötesinde ise, tarihsel uğraşları ile annales’in çağrıştırdığı uğraşılar arasında örtüşmeler olması nedeniyle roland mousnier ve michael foucault durmaktadır.
bugün altmış yılını geride bırakmış olan dergi, yeni bir tarih çeşidi geliştirmek amacıyla kurulmuştu ve bugün de yenilikleri teşvik etmeye devam ediyor. annales’in berisinde yatan öncü fikirler kısaca şöyle özetlenebilir. ilkin, olaylardan oluşan geleneksel anlatımın yerini sorun-odaklı bir analitik tarih alır. ikinci olarak, esasen siyasete odaklanan bir tarihin yerine insan faaliyetlerinin tamamına eğilen bir tarih geçer. üçüncü olarak, bu iki amacı gerçekleştirebilmek gayesiyle, öbür disiplinlerle – coğrafya, sosyoloji, psikoloji, ekonomi, dilbilim, antropoloji vb. - işbirliği yapmaya önem verilir.
bu hareketi üç evreye ayırabiliriz. annales hareketi 1920’li yıllardan 1945 yılına uzanan evrede, geleneksel tarih anlayışına, siyasi tarihe ve olaylar tarihine karşı bir gerilla eylemine girişen küçük, radikal ve yıkıcı bir hareketti. ikinci dünya savaşı’ndan sonra asiler tarih disiplinindeki egemen örgüt’ü ele geçirdi. kendi ayrıksı kavramları, ayrıksı metodlarıyla bu ikinci evresinde tam anlamıyla bir ‘okul’ sayılabilecek hareket fernand braudel’in egemenliği altındaydı.
hareketin tarihindeki üçüncü evre 1968 yılı civarında başladı. hareket içindeki parçalanma bu evreye damgasını vurdu. bu tarihe gelindiğinde hareket özellikle fransa’da öyle güçlü bir etkiye kavuşmuştu ki, önceki ayrıksılığının büyük kısmını kaybetmişti. bu tarihte yalnızca takdirlerini kazandığı yabancılar ve onları siyaset ile olaylar tarihini yabana atmakla suçlamaya devam eden yerli eleştirmenler nezdinde birleşik bir ‘okul’ oluşturuyordu annales hareketi. son yirmi yılda grubun bazı mensupları sosyo-ekonomik tarihten uzaklaşıp sosyo-kültürel tarihe yönelirken, bazıları da siyasi tarih ve hatta anlatıyı yeniden keşfetmeye başladı.
böylece, annales’in tarihi, birbirini izleyen üç kuşağa ayrılarak yorumlanabilir. bu tarih, böyle yorumlandığında, bugünün asilerinin yarının egemen örgütü’ne dönüştüğü, bunun sonucunda kendisine isyan eden yeni asilerin ortaya çıktığı şu bildik döngüsel süreci sergiler. her şeye rağmen, hareketin belli başlı uğraşıları değişmeden kaldı. aslına bakılırsa, annales dergisi ve bu dergiyle özdeşleştirilen adlar, yüzyılımızda tarih disiplini ile toplum bilimleri arasında cereyan eden verimli etkileşimin en güçlü örneklerini sundu.
hareket geçmiş yıllarda genellikle üç ya da dört kişiyle eşitlenebilirmişçesine tartışıldı. lucien febvre, marc bloch, fernand braudel ve öbür adların bazılarının göz kamaştırıcı çalışmalar ürettiğine kuşku yok. gelgelelim, başka birçok düşünsel harekette olduğu gibi bu hareket de birçok kişinin önemli katkılarda bulunduğu kolektif bir girişimdir. bu husus üçüncü kuşak söz konusu olduğunda çok bariz hale gelse de, braudel’in egemenliğindeki dönem ile kurucuların dönemi için de geçerlidir. lucien febvre daha 1936 gibi erken bir tarihte ekip çalışmasının hayalini kuruyordu. savaştan sonra bu hayal gerçekleşti. fransız tarihi hakkında yapılması tasarlanan ekip çalışmasında toplumsal yapının tarihine, tarımsal üretkenlik tarihine, on sekizinci yüzyılda kitabın tarihine, eğitim tarihine, on dokuzuncu yüzyıldaki zorunlu askerlik hakkında yapılması planlanan bilgisayar destekli bir incelemeye yer veriliyordu.
kaynak: peter burke; fransız tarih devrimi annales okulu
edit: zamanında araştırmışlığım var, bu konuda türkçe kaynak bulmak pek mümkün değil. ben yandım eller yanmasın diyerekten hazırladığım ödevin giriş bölümünü yazmış bulunmaktayım. daha ayrıntılı bilgiye ihtiyacı olan olursa bana ulaşabilirsiniz.
aslında hiç de öyle ünlü şarkıcılarla türkücülerle ülkenin en pahalı otellerinin balo salonlarında yapıldığını düşünmediğim , böyle gayet de davullu zurnalı beyaz atlı anlı şanlı bir köy düğünü olsa gerek diye düşündüğüm, gıpta ettiğim merasim. olsa da iki halay çeksek de demiyor değilim. sözlük benim evlilik çağım gelmiş sanırsam bana herif bul, aşiret olsun mümkünse.
edit: şimdi bu merasim olayı nereden çıktı diye soracak olanlara söyleyeyim, an itibariyle mahallemizden bir genç kızımızı davullu zurnalı yollamış bulunuyoruz. canım çekmedi değil hani.
edit: şimdi bu merasim olayı nereden çıktı diye soracak olanlara söyleyeyim, an itibariyle mahallemizden bir genç kızımızı davullu zurnalı yollamış bulunuyoruz. canım çekmedi değil hani.
an itibariyle radyodaki durumdur. dicey sarhos dili pelteklesiyor, dinleyiciler sarhos ne dediklerini bilmiyorlar . cok eğleniyoruz çok herkesi bekleriz.
goetica var efendim gelin bunalım yapalım hepberaber.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?