confessions

weyzu

- Yazar -

  1. toplam entry 37
  2. takipçi 1
  3. puan 7485

matematik

weyzu

mateamtik askim

sana romantik siirler yazmayacagim artik
ne siir, ne edebiyat
sana senin anlayacagin dilden yazacagim
matematikle yazacagim
neymis edebiyatin yalanci sevdalari
bir geometrici matematikten anlar ve reel olur.
dedim ya gulum.
sana senin anlayacagin dilden yazacagim
matematikle yazacagim
bulundugum konumu azar sure dusundum.
sonra kendimi buldum
ben ask cemberine teget gecen bir dogruyum
tek tesellim hala dogru olusum
teget gecme nedenim ise;
cemberin yerinde sabit durmayisindan
eksigim yok muydu? vardi tabi
iki komsu dik kenar arasindaki bir aci kadar diktim.
doksan dereceydim yani. ve senide hipotenus gibi hep
karsima duracak sandim.
lakin aldanmisim.
iliskimizin boyutlari bir ucgen gibi genisleseydi tamam.
ama sen bir gun cekip gidince.
uc genimiz bozuldu.
bende iki vektor arasindaki aci olup ciktim.
oysa, ucgen olmaliydik, dortgen olmaliydik, besgen olmaliydik.
ne bileyim cokgen olmaliydik.
ama asla yamuk olmamaliydik…
yagmuga hem acirim, hem de nefret ederim.
ne zaman yamuk dense bir dik inerdi icime
aklima ve icim ciz ederdi.
bundan sonra sen duseceksin aklima ve inan icim
ciz etmeyecek sana.
matematik her zaman sabittir.
2*2=4 p=3.14
edebiyatsa degiskendir.
“ah aman gider o yare haber, yarda yanar bir zaman.
misali olmayacak hayalleri vardir edebiyatin.
lakin ne yare haber gider,
nede yar yanar. olan yine sana olur.
eczacilara gun dogar.
dusunuyorum da kiskanirdim eskiden seni.
paylasmam derdim, yarin yanagindan gayri demistim asla.
ve de sen tektin, paylasilmazdin.
simdilerde bunun da formulumu buldum.
dort carpi sen kare arti sen ne edersin?
bu formulden ici bos kac tane sen turetilebilir.
senden korkmuyorum artik.
umarim sen utanirsin.
butun kalbimle, benligimle sana karsi hissettiklerimi
ve seni her sekilde gormek istedigimi bildigin halde
gittin ya git, git…
zikkimin karekokune kadar yolun var diyemiyorum.
yinede reel sayilar kadar reel mutluluklar dilerim sana.














dort islem bilirdim once, senden once yani.
en cok bolmeyi severdim, yanlis anlama.
ekmegimi bolerdim, yuregimi bolerdim.
senden sonra carpmaya basladim.
kafami butun duvarlara.
toplamayi severdim senden once.
toplardim butun guzellikleri. sen beni bu guzelliklerden cikardin da eline ne gecti.
altiyla besin toplamindan bile elde bir kalirken
senin bu sevdada elinde ne kaldi?
sen payi paydasindan kucuk,
sen dort islemi yutan eleman.
sen carpim tablosunda yolunu sasirmis (x)
sen bir bilsen.
biz sana ne degerler verdikte sen esitligin sagina hep degersiz olarak gectin.
bense iksin yanina yazilmis herhangi bir rakam.
ve sen her defasinda x i yalniz birakmak icin, beni benle sadelestirdin.
eline ne gecti diyorum?
iksi yalniz birakabildin mi bari?
yalniz birakabildin mi iksi?
neyi, nicin isterdim anlamazdim bir turlu.
seni memnun etmek icin ne olmaliydim.
bir parabol mu yoksa parasi bol mu?
sana kafiyeler dizmeyecegim artik.
serbest, mustezat ve olcusuz siirler yazmayacagim.
kirmizi pancurlu bir evimiz olacakti.
birde havuzumuz olacakti.
havuzumuzu iki musluk dort saatte doldururken, bir saatte iki musluk bosaltacakti.
iki de oglumuz olacakti.
birinin ismi pascal, digerininkini abdulkerim koyacaktik.
ikisinin yaslarinin toplami babalarindan bir eksik, annelerinden dort eksik olacakti.
tezatlar ulkesinin en tezat cifti olacaktik.
sen profiterol yerken ban acili lahmacun yiyecektim.

kor olayim, carpilayim, kendime geleyim.

tehlikeli masallar

weyzu
kapiyi sessizce actim, iceri girdim, bir an icin gozgoze geldik, ikimiz de cok heyecanliydik... yavasca yanina sokuldum,her yerim titriyordu, ellerimle yavasca bacaklarini araladim. cok sicakti cok. yavasca memelerine dokundum. o da enaz benim kadar heyecanliydi... iste o gun benim ilk sut sagdigim gundu... ya ya....

zerdust

weyzu
zerdust

zerdust otuz yasinda yurdunu ve yurdunun gogunu birakip daglara cikti. orada ruhunun ve yalnizliginin tadini cikardi ve on yil bundan bikmadi. ama en sonu gonlunde degisim oldu ve sabah tanla kalkti, gunesin karsisina gecti ve ona soyle dedi:
"ey buyuk yildiz ! aydinlattiklarin olmasaydi, nice olurdu senin mutlulugun ! on yildir magaramin ustune yukselir durursun: isigindan ve yolculugundan bikardin ben olmasaydin, kartalim ve yilanim olmasaydi !"
(nietzsche, zerdust’un giris kisminda -belki biraz da alay ederek - insanin en buyuk yanilgilarindan birine deginiyor. antropomorfizm: insanin kendi disindaki dunyadan anlam cikarma ve onu kendine benzetme aliskanligi. dindarlar da cok sik kullanirlar bu varsayimi. yani, eger bizler - biz bilinc sahibi insanlar - olmasaydi, gunesin ve diger seylerin varliklarinin da bir anlami kalmazdi. karl marx bu anlayisa karsi cikacak ve su hukme varacaktir: "nesnel dunya onu algilayan insan zihninden bagimsizdir !")
bak ! pek cok bal toplamis bir ari gibi, bilgeligimden usandim; onu almaya uzanacak eller gerek bana.
boyle basladi zerdust’un batisi.
(ve zerdust bilgeligiyle insanlari aydinlatmak icin aralarina inmeye karar verir.)

x

weyzu
matematik ogretmenlerinin her gun bulduklari, zavalli, beyhude, yardima muhtac, acinacak derecede modifiye olmus ve bilimum garibanlik sifatlarini hakeden ogrenci kardeslerin ise birturlu bulamadiklari muammamsi sey x....

şartre

weyzu
sartre

sartre , unutulmazlar arasinda yerini aldi... bazi dusunurler vardir. yeni dogrular icin onlarin yanlislarindan hareket etmelisinizdir. sartre bana gore boyle bir dusunurdu.

sartre ’in onemi dusuncelerinin gercekliginden mi geliyor. dogrusu bunu irdelemek, bir felsefe meraklisi olarak haddimi asmak olur. ancak su bir gercek ki, o “insan” uzerine dusunmustur. hem de cok kapsamli bir bicimde.

henuz 600 sayfayi asan temel yapitinin dilimize cevrilmedigini de parantez icinde belirtmeliyim.

bir eylem adami olarak sartre cok elestirilmistir. ihanet suclamalarina hedef olmustur.

onunla yapilan bir soylesiden kisa bir alinti.

ikinci dunya savasi sonrasinda, deneme, roman ve oyunlarinizda varolusculuk felsefesini savundugunuz siralarda paris’in asirici ortaminda bir cok bohem sarkiciya, oyuncuya, muzikciye, dansoze, siyasal eylemlere, gazetecilere ve ogrencilere onderlik ettiginiz ileri suruldu. bu konuda ne dersiniz?

o donemde kimi orkestralarda calisan , gencler eserlerimi begenmisler. sonradan bu olgu kisisel felsefemle ilgili sanildi. iste bu kadar. ne var ki, beni amerikan px’lerinden tutunuz da kareli gomlek giyen genclere varincaya kadar tum genc kusaktan sorumlu tuttular. sacmaligin ta kendisiydi bu.

o donemde fransa’da sik sik karsilasilan kendine kiymalarda sizin "keder" ve "umutsuzluk" felsefesinin etkileri yok muydu?

olabilir. bu konuda benimle ilgili bircok soylenti cikti, yazilar yayimlandi. halkin kizginligina, "iki tarafli hain" olusum yol aciyordu: bir kentsoylu oldugum halde kentsoylulugu yeriyor, yasli olmama karsin genellikle genclerle iliski kuruyordum. evet, genclerle iyi geciniyorum; asil cevremi. onlar olusturuyor cunku. kirk yaslarindakiler ise, gencliklerinde benden yana olmus bulunsalar bile, artik tutmuyorlar beni. iste boylelikle iki kez hain sayiliyorum. hem kusaklar catismasinda, hem de sinif catismasinda... 1945 kusagi kendilerine ihanet ettigim kanisinda, cunku beni "l’etre et le nant - varlik ve hiclik"ile, "la nausé - bunalti"ile taniyor. marksist dusunceler one surmeden onceki beni... o doneme kadar marksizm beni ilgilendirmemisti. genctim, varlikli bir aileden geliyordum. gereksinmelere, calisma zorunluluklarina kapilmadan dunyayi elde ediverecegimi saniyordum.
ekim1976-milliyet sanat

benim acimdan sartre durusu ve tutarliligi ile kalici oldu. bir de gercek bir entelektuel olmasiyla kalitini turkce okuyan biri olarak degerlendirmek olanaksiz. ancak eylemine bakmak ta cok sey ifade ediyor.

1931-45 yillari arasinda lise ogretmenligi yapti.
1939 da askere alindi.
1940 yilinda , 1 yil esaret donemi yasadi.
1944 kendini butunuyle yazarliga vermek icin ogretmenlikten ayrildi.
ikinci dunya savasindan sonra toplumsal sorumluluk duygusu artti. sol egilimleri guclendi.
inanmis bir ucuncu dunyaci oldu.(soguk savas doneminde bati ve sovyet bloklari disinda yer alan bir konum)
1950 sovyet toplama kamplarini kinadi.
1956 macaristan isgali komunistlerle yolunu ayirdi
“temps modernes” degisinde somurgecilige karsi cikti.
cezayir savasi’na karsi cikan “121 ler manifestosu”nu imzaladi.
“bir davaya baglanmak bir soz degil , bir eylemdir” ilkesine uyarak sik sik sokak gosterilerine ve devrimci eylemlere katildi.


evlilik kurumuna sicak bakmiyordu. ancak 1929 da tanistigi arkadasi simon de beavoire ile yasam boyu (51 yil) suren bir iliskisi oldu.

sartre 1960’dan 1971’ e kadar gustave flaubert ile ilgili 4 ciltlik incelemesi “flaubert” uzerine calisti. ilk iki cilt 2 bin sayfayi asiyordu.

amaci marx’ in tarih ve sinif kavrami , bir yandan freud’ un insan ruhunun bilinmeyen yanlarini irdeleyen psykanalitik cozumlemeleri araciligi ile, flaubert’in butunsel yasam oykusunu sunmakti. (1972’de 3,cilt yayinlandi.- ailenin budalaligi)

onun felsefesi neydi; bunalti.. ozgurluk... kotumserlik...baskaldiris....idealizm...usdisicilik...ya da sacmalik...

varolusumuzu secimlerimizin olusturdugunu soylemiyor muydu? yaniti siz vereceksiniz.

onun insani; alabildigine ozgur, bir o kadar da sorumluydu...

cenazesine 25.000 kisi katildi.

ibrahim sadri olmak

weyzu
..bir modifiye de benden..

ben seni hic sevmedim ki.
bir gece vakti dagdan bir ayi indi eve,
sirf sana benziyordu diye sevdim,
ben senin killi milli olmani sevdim,
soguk kis gecelerinde bizi isitir diye.
ben seni hic sevmedim ki.
--temelde bir ayinin sevebilecegim pek fazla yonu olmadigi icin siirimi burada bitiriyorum.... ya..ya....
(soz aklima gelirse devamini yazacagim...)

geçmiş olsun

weyzu
gecen ve gecilen nesneye bagli olarak soylenseydi acba nasil olurdu.. bir deneme de benden;
-nasil gecti efendim,umarim iyi gecmistir, umarim incinmemissinizdir.. gibi..
(gerci bu kadar da sacma olmayabilir... tamam tamam ustume gelmeyin... soz birdahakine gusel bir cumle bulacam.. vallaha)

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol