underpressure

#287169

bir baktım ki bu entry üç eksi oy almış. bunun sonucunda bölücülerin hayal ürünü olan bir yer ile ilgili düşüncelerinin sözlüğümüzün değerli yazarlarından birkaçı tarafından da desteklendiği anlaşılmıştır.
ama o entry deki uyum o hayal ürünü yer ile ilgili hafif bile kalmıştır. sözü edilen hayal ürünü yer, sadece foseptik çukuruna benzememektedir; tam anlamıyla bir bok, lağım, pislik ve domuz yuvasıdır. orayı hayal eden bu bölücü insanların da beyni tam anlamıyla bok doludur. bunun sonucunda da bu entry nin neden bu kadar eksi oy aldığı ortaya çıkmıştır.

faten (#325010)
islami kofte nedir abi ? islama kofte degil miydi o ,yeni bi kofte cesidi falan bu mu islami.
(24.07.2006 10:23:43)

underpressure->faten: görmüyon mu oğlm... zaten islama köfte yazdım.. islami köfte de ne ya bu arada.. ehhehe
(24.07.2006 10:25:30)

faten- islama mi yazıyor orada cidden ,dur bı daha bakayım ,donerım ben sana :)))
(24.07.2006 10:26:44)

underpressure->faten: yaa faten.. akşamdan mı kaldın oğlm ya... eheheh:)))
(24.07.2006 10:27:38)

faten- (#325010)
evet orada islama yazıyor ..

islami kofteyi nerdenden uydurdun abı sen ..

rica edicem gotunuzden kofte uydurmayın :)) eheuehe
(24.07.2006 10:28:31)

underpressure->faten: ahahahhah:))
sabah sabah gülmekten kopardın ya beni... allah da seni koparsın:)))
(24.07.2006 10:30:06)

faten- olm dur kopma hemen ..

sen once islami yazıp sonra ispati ye cevirmedin dimi..
(24.07.2006 10:32:46)

faten- öeh :))

ispati : islama ..

amıma koyayım yha .. euıheuehuehe
(24.07.2006 10:33:06)

underpressure->faten: yok abi ben önce antrenör yazdım, sonra onu vantilatöre çevirdim...
ehehhehe...
(24.07.2006 10:35:38)

bazı sinemaların tek müşteri olsa bile filmi oynatma prensiplerinden dolayı, şanslı sevgililerin yaşayabileceği bir ayrıcaklıktır. şöyle ki; film için bilet alınır, başlama saati gelir, salonda sizden başka kimse olmaz, önce şaşırırsınız, sonra da bir bakmışsınız ki salonda sizden başka kimse yokken film başlamış... hele ki bu bir aşk filmiyse zamanın geçmesini istemezsiniz.
bir de şöyle bir avantajı vardır: ayaklarınızı önünüzdeki koltuklara uzatabilir, dilediğiniz gibi oturup yaylanabilirsiniz.
filme ara verildiğinde görevli içeri girer ve "isterseniz filme hemen başlayabiliriz," der. siz de bunu kabul edersiniz ve bir dakika aradan sonra film başlar. film sizin için oynamaya devam eder, o anın tadını çıkarırsınız. bu dar dünyada baş başa kalabilecek böyle romantik ve geniş bir mekan yarattığı için de tanrıya teşekkür edersiniz.

edit: bu entry den sonra bazı bilgiçler benim de böyle bir olay yaşadığımı ve bunu sözlüğe aktardığımı düşünebilir. böyle bir olay başıma gelmemiştir, bu entry sadece ve sadece düşünce ürünüdür. ama olsa, hiç de fena olmazdı hani.

futboldaki talihsiz ya da talihli, şaşkınlık verici, ender yaşanan olaylardandır. uzaktan vurulan bir şutun ilk önce üst direğe ardından da iki yan direğe çarptığı halde bir türlü, o, kale çizgisini geçmediği görülmüştür. bunu gördükten sonra tüm hayat felsefesi değişen insanlar olmuş mudur, merak konusudur.

insanoğlunun yaptığı en anlaşılmaz hareketlerden birisidir. ailede sigara içen anne ve baba vardır. ergenlik dönemine gelip de çevre veya özentiden sigaraya başlayan çocuk, köşe bucak gizlenerek sigara içer. aradan yıllar geçer, çocuk büyür, adam olur, evlenir... ama hala babasının yanında sigara içemez. neden içemez? sigara içmek ayıp mıdır? halbuki babası kendisinin karşısında içiyordur... öyle aile büyükleri hep beraber toplandıklarında küçücük çocukların karşısında içerler, o zaman ayıp değil midir? çocuklara iyi örnek olmak bu mudur? insanın kendisini zehirlemesi, başkasının gözünde ayıp mı karşılanıyordur yani... bu insanın kendine ettiği bir kötülüktür, yazıktır. sigaradan korku ya da saygı yapmak da neyin nesidir? anlaşılmaz şeylerdir...

(bkz: neden anket)

"bu kadar tipi kayık bir dörtlüyü daha önce görmedim hiç," dememe yol açan gruptur.

kimileri "müziklerini seviyoruz diğer boklukları bizi ilgilendirmez," deseler de, ben ne müziklerinden ne de kendilerinden hoşlanmışımdır.

geceleyin evde yalnız başına korku filmi izlenirken meydana geldiğinde hiç de hoş olmayan bir manzara yaratabilecek bir durumdur. tam koltuğa gömülüp de korkudan televizyona parmaklarının arasından bakıldığı esnada, elektrikler kesilip de ortalık karanlığa gömüldüğünde, (hele bir de rüzgarlı bir havaysa) kişi, üzerine karabasan çökmüş gibi hareketsiz kalır.

#307003
entry siyle beni gülme krizlerine sokan insandır.

guinness’in yaptığı araştırmaya göre ingiltere’de tüm zamanların en çok sevilen grubu seçilmiştir.

1322 hafta boyunca listelerde kalmayı başaran queen birinci olurken,

1293 hafta listelerde kalmayı başaran beatles ikinci,

1280 hafta ile elvis presley üçüncü,

1150 hafta ile de u2 dördüncü olmuştur.

"müzik eğer kendini ses olarak bir kalıba sokmak isteseydi, şüphesiz onun sesini seçerdi," demek istediğim büyülü, muhteşem sese sahip, unutulmayacak sanatçı.

maç izlerken birinci sınıfa giden kardeşim tarafından sorulan soru:

-bizim apartman fenerin stadının yanında olsa balkondan maçı izleyebilir miyiz?
--yok, stad daha yüksek
-minareden?
--bilmiyorum
-ee stadın yanında minare yok mu ki?
--berkan git ders çalış abicim hadi

dolmuş kampüsün içinde, şehre gitmek için hareket etmek üzeredir. arka kapının yanında oturan teyzenin telefonu çalar:

teyze: alo... ne... hee öyle mi... tamam o zaman ineyim mi ben... tamam bekle iniyom...

teyze telefonu kapatır, şöföre seslenir:

teyze: şöför oğlum kapıyı aç inecem ben.
şöför: tamam teyze.
teyze: paramı da geri var bari oğlum.

o ara telefon tekrar çalar, teyze parasını almadan aşağı iner.

teyze: parayı da alamadım ama neyse.

teyzenin öünde oturan arkadaşı bombayı patlatır

teyzenin arkadaşı: ben alıp sana yarın veririm.

yolcular: hahahhahahahhahha

5 eylül 1946 yılında doğu afrika kıyılarının yakınlarındaki zanzibar adasında farrokh bulsara olarak dünyaya geldi.

8 yaşındayken, ailesi onu, daha iyi bir eğitim alabilmesi içn ingiltere’ye yollamıştır. arkadaşları ve öğretmenelri ona sürekli olarak "freddie" diye seslenmesinden dolayı bu ismi benimsemeye başlamıştır.

1964 yılında gittiği isleworth okulu’ndan, sanat dersleri dışındaki tüm dersleri sıfır olduğu için ayrılmak zorunda kaldı. daha sonra ealing college’de grafik tasarım eğitimi almaya başladı ve 1969 yılında buradan mezun oldu. ama o yanlızca müziğe odaklanmıştı.

queen öncesideki grubunun adı wreckage’dir.

roger taylor ile iyi bir arkadaş olan freddie, smile grubunun vokalinin gruptan ayrılmasından sonra bu gruba katıldı. grup john deacon’ın da katılmasından sonra queen adını aldı. bu isi mi de tabii ki freddie bulmuştu. queen kurulduktan sonra, ismini freddie mercury olarak değiştirdi.

ondan sonraki yıllarda queen grubunun en önemli ismi oldu. yaptığı şarkılar, giyim tarzı, yaratıcılığı, queen’in gelişmesinde ve tanınmasında çok öenmli etken oldu. sayısız şarkılar yapıp bu şarkıların dünyaya yayılmasını ve sevilmesini harika ve eşsiz sesiyle başardı.

21 kasım 1991 günü aids hastalığpı yüzünden hayatına veda etti.

geriye görkemli bir müzik hayatı ve sayısız güzellikte şarkılar bıraktı.

"ben star olmayacağım, efsane olacağım" gibi kendine yakışır bir söz söylemiş ve bu sözü de tutmuş olan efsane sestir.

ölümünden sonra elton john gönderdiği çiçekler arasına şöyle bir not eklemiştir: "tanrı en sonunda kare asını tamamladı dostum. elvis presley, janis joplin, john lennon ve sen. arkadaşım olduğun için teşekkürler. seni her zaman seveceğiz..."

picasso sergisiyle büyük ilgi gören sabancı müzesinin şu anda faaliyette olan sergisinin adıdır. ünlü "düşünen adam" heykelini yapan sanatçının bu sergisi de epey bi ilgi görüyormuş. gidip görmekte fayda vardır.
sergi 3 eylül 2006 tarihine kadar devam edecektir.

cyrano de bergerac adlı tiyatro eserinde cyrano’nun hem akrabası hem de aşık olduğu kadındır.

sırf fenerbahçe ismi geçtiğinden olsa gerek, şu ana kadar 32 entry ile günün en çok entry girilen başlığıdır. görüldüğü gibi başlığı da bir fenerbahçeli açmamıştır.

gözümden kaçmamış bir olay şudur ki; sözlükte fenerbahçe’yi fenerbahçeli olmayan kitle hep gündeme getirmektedir.

yaa bi rahat bırakın kardeşim fenerbahçemizi.

uefa kupası sizin olsun, her şey sizin olsun, ama rahat bırakın artık şu takımı.

madem siz en büyüksünüz ağzınıza almayın bu takımın adını. ama o da olmuyor maalesef, neden olmuyor? kendine sor!!