bazı sinemaların tek müşteri olsa bile filmi oynatma prensiplerinden dolayı, şanslı sevgililerin yaşayabileceği bir ayrıcaklıktır. şöyle ki; film için bilet alınır, başlama saati gelir, salonda sizden başka kimse olmaz, önce şaşırırsınız, sonra da bir bakmışsınız ki salonda sizden başka kimse yokken film başlamış... hele ki bu bir aşk filmiyse zamanın geçmesini istemezsiniz.
bir de şöyle bir avantajı vardır: ayaklarınızı önünüzdeki koltuklara uzatabilir, dilediğiniz gibi oturup yaylanabilirsiniz.
filme ara verildiğinde görevli içeri girer ve "isterseniz filme hemen başlayabiliriz," der. siz de bunu kabul edersiniz ve bir dakika aradan sonra film başlar. film sizin için oynamaya devam eder, o anın tadını çıkarırsınız. bu dar dünyada baş başa kalabilecek böyle romantik ve geniş bir mekan yarattığı için de tanrıya teşekkür edersiniz.
edit: bu entry den sonra bazı bilgiçler benim de böyle bir olay yaşadığımı ve bunu sözlüğe aktardığımı düşünebilir. böyle bir olay başıma gelmemiştir, bu entry sadece ve sadece düşünce ürünüdür. ama olsa, hiç de fena olmazdı hani.
sinemada sevgiliyle baş başa kalarak film izlemek
genel de lise öğrencilerinin sevgililerinin orasını burasını mıncıklamak için elde ettiği gelmiş geçmiş en güzel fırsattır.dikkatle bakılırsa film bitiminde kızın saçları genelde dağınık olur
o film izlenmez.
1 saatlik otel odalarına benzer.
eğer sevgilinin zoruyla gidilen salak bir aşk filmiyse; olaya girmek kaçınılmazdır.
hele yan salondaki millet thin red lineı tercih edip zevkle izlemekteyse ve sevgiliye kıldan ince boynunuz bu salak filme doğru büküldüyse, kaçınılmaz ötesidir.
uykudan yeni uyanmış ev arkadaşlarına bile yapılmayacak kadar seviyesiz ve dallamaca espriler her fırsatta yapılır. filmin halk arasındaki tabiriyle "boku çıkartılır". sevgili insanı, gittiğine gideceğine pişman olduğu dikkatini filmden size yöneltir.
sevgililer birbirlerine ket koymasınlar. aşk filmlerinide muntazam izlesinler ama arada sırada yakın mesafeden, yarı otomatik silahla kafatası parçalanıp beyin dokuları kameraya kadar sıçrayan adamların bulunduğu savaş filmlerinede gitsinler. yaşasın fedakarlık. yaşasın aşk.
hele yan salondaki millet thin red lineı tercih edip zevkle izlemekteyse ve sevgiliye kıldan ince boynunuz bu salak filme doğru büküldüyse, kaçınılmaz ötesidir.
uykudan yeni uyanmış ev arkadaşlarına bile yapılmayacak kadar seviyesiz ve dallamaca espriler her fırsatta yapılır. filmin halk arasındaki tabiriyle "boku çıkartılır". sevgili insanı, gittiğine gideceğine pişman olduğu dikkatini filmden size yöneltir.
sevgililer birbirlerine ket koymasınlar. aşk filmlerinide muntazam izlesinler ama arada sırada yakın mesafeden, yarı otomatik silahla kafatası parçalanıp beyin dokuları kameraya kadar sıçrayan adamların bulunduğu savaş filmlerinede gitsinler. yaşasın fedakarlık. yaşasın aşk.
(bkz: yok öyle bir şey).
o filmi izleyen erkeğede kızada delikanlı denir. çok büyük iş başarmışlardır. parmakla hatta elle gösterilmeli, boyunlarına sarılıp öpülmelidirler.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?