telsiz arkadasi

hangi amaçla yapılır bu bilmiyorum ama, bari vidanjörü falan hazır bulundurun, ne olur ne olmaz. tuvalet kağıdının karton ruloları iş görür.

(bkz: seni severdim)

flamenko ve caz türünde eserler seslendiren ispanyol ses sanatçısıdır.

tam adıyla, maria concepcion (concha) balboa buika, 1972 yılında ispanya nın mayorka(palma de mallorca) adasında dünyaya gelmiş. ailesi afrika nın gine ülkesinden gelmiş mayorka ya yerleşmiş. son 3 senedir çıkardığı albümlerle tırmanışa geçen sanatçının son albümü "el ultimo trago" dur. kendisi “smoky voice” tanımına tamamıyla uyan kısık, güçlü ve çok etkileyici bir sese sahiptir.

ntv radyo da ahmet yeşiltepe nin sunduğu müzik ve kültür-sanat programıdır.

küçük kardeşler bulup da kanalı değiştiremesin diye oturma odasında yastık altı koltuk altı ve bu gibi muhtelif yerlere gizlenen alet.

not : öyle iyi saklıyordum ki bazen ben bile bulamıyordum.

(bkz: kafeinsiz)

80li yılların efsanevi ralli otomobili. 1800 cc motor hacmiyle 550 beygir güç elde ederek 0-100km/sa hızlanması 3 saniyenin altındadır.

(d. 7 ağustos 1938) italyan otomobil tasarımcısı. otomobil tasarımcıları arasında çok önemli bir yeri vardır; 70li yıllarda "düz çizgiler keskin hatlar"(folded paper denen akım) akımını başlatmış ve bu yıllara damgasını vurmuştur. hem superspor hem de binek bir çok başarılı satış rakamlarına ulaşmış ve ödüller almış otomobiller tasarlayarak çok yönlü bir tasarımcı olduğunu ispat etmiştir. ıtalya nın en iyi üç tasarım firmasında çalışmıştır:

* bertone (1960 - 1965)
* ghia (1966 - 1968)
* ital (1969 - 1997)

tasarladığı otomobillerden bazıları şunlardır:

* alfa romeo alfasud
* audi 80
* delorean dmc
* ferrari gt 250 bertone
* fiat panda
* fiat punto
* fiat uno
* hyundai pony
* isuzu piazza
* lamborghini marco polo
* lancia delta
* lotus esprit
* maserati ghibli
* fiat 850 spider
* fiat dino
* renault 19 and 21
* saab 9000
* seat ibiza
* volkswagen golf
* volkswagen passat
* volkswagen polo
* volkswagen scirocco

lancia delta ve volkswagen golf gibi efsane olmuş otomobillerde onun imzası vardır.

ceketi ilk kez giyen, avrupalılara giymesini öğreten, tıbbı matematiği geometriyi astronomiyi iyi bilen, avrupa kavimlerini göç ettiren, avrupanın geleceğiyle ilgili papayla pazarlık yapan, çin seddinin yapılmasına sebep olan, böbrek denizi coğrafyasından çıkıp kendine dünyanın en güzel yarımadasını yurt seçip canı pahasına oraya ulaşan, bir şehir alırken çağ kapayıp çağ açan, yeni yurtlarında kendi yağlarında kavrulup sekiz yöne yayılan, viyana kapılarını titreten, cebelitarıktan kızıldenize kırımdan sahra çölüne at koşturan gemi yüzdüren, yıldızların gökteki yerini tayin eden, sayısız bilim adamı mimar şair düşünür devlet adamı yetiştiren, sekiz yöne yayıldığı gibi aynı hızla büzüşüp patlama yaptığı noktaya geri dönen, geri döndüğü öz vatanında hayatının en önemli mücadelesini tüm dünyanın gözü önünde sergileyen, dünya tarih sahnesinde gelecekte söz sahibi olduğunu tüm milletlere kabul ettiren -lozan ı kabul etmeyen amerika hariç-, hayatta kalmayı başarır başarmaz yönetim şeklini değiştiren, kendi egemenliğini ilan eden...bunları yapsa yapsa bir türk yapar, bunların üstesinden gelse gelse bir türk gelir. hatta bunları bir daha yapmak isterse bir daha yapar. yeter ki o türk ne olduğunu unutmasın.

flamingolara rastlamak istiyorsanız, mutlaka gitmeniz gereken beldedir. irili ufaklı göllerde flamingo sürülerini ve diğer bir çok farklı türde kuşu gözlemlemeniz mümkün. sanıyorum mevsimi olmalı flamingoların, ama ağustos ayında vardılar.

(gerilim-dram,2007) catherina derslerinde başarılı bir hukuk fakültesi öğ...

hayır hayır, kesinlikle bu filmin anlatımı böyle değil, inanın bana.

(bkz: open source love)

(bkz: bain marie usulü)

yemekteyiz adlı televizyon programının bana öğretip de insanlığa bir gıdım olsun faydasının dokunduğu -kendi adıma- tek bilgidir. onun haricinde artık yayından kaldırabilirler çünkü daha bunun üstüne faideli bir bilgiyle karşılaşacağımı hiç düşünmüyorum. nedir efendim bain marie usulü? şimdi öncelikle bu usulden faydalanmak için elinizde eritmek istediğiniz ya da sıvılaştırmak istediğiniz katı bir besin olması gerekli. bunu yemek programından izleyip de öğrendiğim için yalnızca besin amaçlı kullanılan kısmına odaklandım usulün yazıda, başka şeyler için de kullanılıyor olabilir. neyse, katı bir besin dedik, örneğin çikolata. orta büyüklükte bir kabın içine su doldurulur, içine ondan daha küçük içinde çikolatanın eriyeceği bir kap konur ve su ısıtılır. böylece çikolata direkt olarak ısıtılan kapla temas etmemiş ve ısınan kaba yapışıp yanmamış olur. daha sonra erimiş çikolata alınıp bir yerlere sürebilir, çok da keyifli olur eminim. bu şekilde biberondaki sütü ısıtmak da mümkündür. şimdi biberon nereden çıktı diyebilirsiniz, ama şöyle bir şey var; erimiş çikolatayla yapılacak bazı aktivitelerden sonra artık biberon nasıl ısıtılırdı çocuk nasıl bakılırdı bu gibi konularla ilgili bilgi sahibi olmakta fayda var diye düşündüm. ama itiraf etmeliyim ki ilk duyduğumda "aaa, bain marie, kim bilir ne şatafatlı bir şeydir bu." diye düşünüyorken, alevli malevli gösterisi olan bir şeyler beklerken, bu kadar basit bir şey çıkması beni hayal kırıklığına uğrattı, bu da bir gerçek.

televizyonda klibinin "naaahh! çok beklersiin!" kısmını heyecanla beklediğim athena şarkısı. çocukluk işte.

(bkz: run to you)

cem yılmaz ın bir gösterisinde "nerde kaldım ablacım?" diye sorduğunda ablanın verdiği cevap.

(bkz: böyle şakalar komiklikler falan)

(bkz: el şakası)