confessions

tayfa75

- Yazar -

  1. toplam entry 2868
  2. takipçi 2
  3. puan 64067

every single night

tayfa75
every single night
i endure the flight
of little wings of white-flamed
butterflies in my brain
these ideas of mine
percolate the mind
trickle down the spine
swarm the belly, swelling to a blaze
that’s when the pain comes in
like a second skeleton
trying to fit beneath the skin
i can’t fit the feelings in
every single night’s alight with my brain

what’d i say to her
why’d i say it to her
what does she think of me
that i’m not what i ought to be
that i’m what i try not to be
it’s got to be somebody else’s fault
i can’t get caught
if what i am is what i am, cause i does what i does
then brother, get back, cause my breast’s gonna bust open
the rib is the shell and the heart is the yolk yoke and
i just made a meal for us both to choke on
every single night’s a fight with my brain

i just want to feel everything

so i’m gonna try to be still now
gonna renounce the mill a little while and
if we had a double-king-sized bed
we could move in it and i’d soon forget
that what i am is what i am cause i does what i does
and maybe i’d relax, let my breast shot bust open
my heart’s made of parts of all that surround me
and that’s why the devil just can’t get around me
every single night’s alright, every single night’s a fight
and every single fight’s alright with my brain

i just want to feel everything
i just want to feel everything
i just want to feel everything
i just want to feel everything

http://soundcloud.com/fionaapple/every-single-night adresinden kulak verebilirsiniz.

antony and the johnsons

tayfa75
19. istanbul caz festivali kapsamında, cemil topuzlu sahnesinde bir konser verecek bir diğer müthiş ses. sahnede kendisine 39 kişilik filarmonia istanbul orkestrası eşlik edecekmiş.

ayrıntılı bilgi için:
http://caz.iksv.org/tr/program/342

old stone

tayfa75
nefis bir laura marling parçası.


he chased me through the rain,
’honey, i’m going your way.’
i don’t think so.
you can chase me through the rain,
and scream my name, a childish game,
but i love to be young.

and honey i was never gonna change,
and honey you are never gonna change,
but you love, don’t you love it that way.

old stone,
ten thousand years and you’re still on your own.
don’t you love,
don’t you love me that way.

and if you swear that you’re alright
i’m not gonna try and change your mind.
because the same night i dream that i lose you
i’ll fall in love
oh honey don’t let me walk away from this
if i’m trying to fuck up my own life,
then until i figure out why,
i think it’s best you keep your distance
lest i fall in love.

old stone,
ten thousand years and you’re still on your own.
but you love,
don’t you love it that way.

he chased me through the rain,
’honey i’m going your way.’
you can chase me through the rain,
and scream my name, a childish game,
but i love to be young.

poşet süt

tayfa75
...
bu mahallede bana kar helvası diyorlar
soğuk ve tatlı manasında yani
nam-ı müstear gibi bir şey bilirsin
eriyorum füsun
sütten derelere karışıyorum aşk dediğinde
harbi seviyorum yani
acı denizlere doğru akıyorum
...

büyümüş çocuk şiiri

tayfa75
didem madak’ ın pulbiber mahallesi’nde yer alan bir şiiri.


........................hülya’ ya


artık büyü diyorlar bana
ekmeğini salatanın suyuna banma
ben artık büyüyüm füsun
zengin evlerinde harry potter oldum bu yaştan sonra
istanbul’ un kargaları istanbul kadar kocaman
bağırmak denen bir adam saltanatını kurmuş burada
birçok şarkının ortasında yürürken istiklal caddesi
tomtom mahallesine taşıyor beni
ben yürümüyorum füsun cadde yürüyor
bir cadı olduğumu buradan anlıyorum
hiçbir takım tutmuyorum, yıldızların takımından başka
bilirsin işte erkekler büyük ayı, kadınlar küçük cezve
bugün bir harf girdi atmosferime, tutuştu ve yandı
siyah bir gelinliğe benzeyecek bu şiir
uzun kuyruklusundan

imgelerle yer değiştiriyorum füsun
şiirin odasına üç yüz milyon vereceğim
durmadan mazmunlara sürgün gidiyorum olmuyor böyle.
cümle kapıların önünde kelimelerle beş-taş oynuyorum.
karanlık sokaklardan biraz korkuyorum
ama korkmuyorum da esasında.
pardon diyorum ayağıma bastığında dünya
saçlarımın ucundan başlıyor artık kırılma
kelimelerin tadına bakıyorum
zehrinden korktuğum acı kelimeler yutuyorum yanlışlıkla.

kahverengi bir delik açıyor sayfanın ortasında
elimde tuttuğum sigara
ucu olmayan dize yakışıyor şiire

bir zamanlar anadolu da

tayfa75
savcı, odadan otopsi için önden çıkıyor ama bir şey var gırtlağına takılan, göğsüne dalmış bir el, içerde ne var ne yok sıkan, bir şey; tam kelimelere dökmek için geri dönüp kapıda beliriyor; daldığı rüyadan uyandırılınca, düşünden istemsiz koparılmasının yüzüne yansıyan olanca acısıyla bir çift söz ediyor. ama biliyorsun ki salt bir gerçek değil o dört kelimelik tespit. hiçbir şey öyle bir anda, kendiliğinden olmuyor.

olayları bütünlüğünden koparıyoruz; bir an’ı bağlamından koparıp, o ana göre yargılar üretiyoruz. iyi ya da kötü yapıyoruz diyemiyorum ama bunu yapıyoruz.

görsellik nefisti filmde; başrollerin performansları keza öyle. kime göre? tabii ki bana göre.

bitmez sanılan bir geceyi bitirdi. sağolsun nuri bilge ceylan başta olmak üzere, tüm emeği geçenler.
24 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol