steroid

genelde dede, anne veya baba gibi teknolojinin gazabına oldukça geç uğramış kimselerdir.

daha öncesinde pek ihtiyacı olmadığı için el göz koordinasyonu zayıf kişi, etraftan duyduğu "bu bilgisayarlara var ya virüs sokuyorlarmış..!" şeklindeki korkunç tedirginlikle imleci gondol gibi bir sağa bir sola oynatırken kazayla birşeylere tıklayıp "evet" "tamam" "iptal" gibi yönergeleri okumadan onaylayınca birkaç saniye içinde windows’u çarşamba pazarına döndürürür.
kilitlenip, capslock tuşuna basıldığında bile acı acı bir inleme sesi çıkaran pc’yi bu halde gören baba "evladım şuna bi.. yav bu ney böyle! aha! kesin virüs soktu buna orospuçocuğunun biri..!" deyip can havliyle prize hücum eder.

alternatif kısa yollar da işe yaramazsa ekranda girdiğiniz hödeye artık ömürlük girmiş olursunuz.

kültür ihracı konusunda hayli iddialı olan fransa’nın dilini bir o ülkeye bir bu ülkeye sokmasıdır.

bu terbiyesizler bizim dilimizi bozduğu gibi ingilizce’ye de girmekten geri durmamışlardır.

arapça’dan dilimize girmiş fakat yazıldığı ve okunduğu gibi hiçbir dilde kullanılmayan türkçe bir kelimedir.

kelime anlamı gerçek olan, fransızca’dan dilimize girmiş ama sonuçta girmiş türkçe bir kelimedir.

türkçede iki ünlü yanyana gelemeyeceğinden olsa olsa navajo yerlilerinin konuştuğu dilde yeralan ve belirtilirken saça başa bone takmayı gerektiren soyut kavram.

çakıcı’nın fransa’da yakalanaşı ertesinde hakkında, beşiktaş klübüne bağlı bir turizm firmasıyla çakıcı’nın yurtdışına kaçışına vasıta olduğu şeklinde haberler çıkmıştı.

3 sap barın girişinden süzülüyoruz .. acaba alır mı bodyguard hesabı bir yandan üçbuçuk..

b.g - gençler!
biz - hıh !?!..
b.g - kimliğiniz var mı?
kuzen - ne zaman??

(bkz: tak)

geleceğin kronik bronşit hastası adayıdır.
8 kat giysinin, çamaşırın içinde yağ gibi eriyen çocuk bir fırsatını bulup üstünü çıkardığında kızgın kumlardan serin sulara atlamış gibi olur. bu duyguyu bir oyun haline getirirken de akciğer amcıklaması geçireceğini tahmin edemez. çünkü yaşı itibariyle tıbbi bilgisi ve korunma bilinci yetersizdir.
bunun haricinde anası gündüz işteyse ve çocuğa akraba veya komşu gibi sikleyebilitesi düşük kimseler bakıyorsa belli bir yaşa kadar 39-40 derece, çocuğun pekiala normal vücut ısısı kabul edilebilir.

bu çocuk yetişkin hale geldiğinde ise, insanlar yaz yağmurunun altında sevgilisiyle gezmeyi romantik bulurken, parttime çalışan bronşları ve nemli hava yüzünden canlı canlı boğulma hissi yaşar ki bu bizlere kaş yaparken göz çıkarmanın nelere mal olduğunu ziyadesiyle gösterir.

bırakın üşüsün çocuklar anasını satayım, bırakın çamurda debelensin, düşsün dizi dirseği sıyrılsın.. soğuğa, mikroba alışsın..! birşey olursa kendi gelip bacağınıza yapışıyor zaten. ayrıca sümüğü donunca da tatlı oluyor onlar!
kıçımızdan uydurduğumuz dandik steril ortamlarda büyütünce hiçbir şey olmuyor mu sanki?! bir grip salgınında şaftı dağıtıyor işte büyüyünce.

ruslara bakın allahaşkına.. senede zaten taş çatlasa 1 ay süren yaz bittiğinde votkayı çekip çekip buzu kırıp göle giriyorlar. olayı kutlamaya çevirmişler. ben her sene haberlerde bakıyorum zatürre olup geberen var mı diye, vallaha hepsi de domuz gibiler..
sonuç; bir huzur verin şu gürbüz çocuğa efenim..

(bkz: çünkü kirlenmek güzeldir)

maruz bırakılan kişinin özgüvenine reset atma amaçlı yapılırmış eskiden.

türk halkının belki de tek ortak özelliği.
sebeplerine girmeyeceğim, herkes biliyor zaten, iş, açlık, fukaralık, trafik zart zurt..
ama bir de karekteristik şeyler var..

öyle her mahalleden yüksek volumle arabayla geçemezsiniz, niye?
biz asabi milletiz
yolda, şurada, burada 8 tane tanımadığınız sapın görüş alanındaysınız sevgilinizle samimiyeti bir sınırda tutmak zorundasınız, niye?
olan var olmayan var.. biz asabi milletiz birader..! he, oldu..
anaya, allaha, ataya, orduya tek kelime edemezsin, edersin de skerler.. belini doğrultamazsın bir daha.. niye?
burası türkiye herşeyi kaldırmaz hmm.. peki
olmadık yerde karşıya geçecem diye otobana atlar karı.. araba vurur, eğer kadın kapalıysa, kesin sarhoştur pezevenk.. birde ramazansa artık, üstüne bir de sigara yak ki ölüne dirine kaysınlar, niye?
milletin nefsi uyanır, biz asabi milletiz..
en samimi kankan kızsa ve birgün bir hırpaniye gönlünü kaptırırsa unut artık o arkadaşlığı. beraberlerken 3 cümleden fazla konuştunmu kızla öksürükler başlar, bakışlar değişir. birşey de diyemezsin.. niye?
höst ! gavat mıyız lan?! biz asabi milletiz..

yahu.. ne bileyim.. sevmek de kolay değil terk etmek de.. felsefenin dibini bulmadan mevzuyu bir arabesk dizesine bağlıyorum..

(bkz: alışmak sevmekten daha zor geliyor)

binası laleli civarında olan istanbul üniversitesine bağlı okul.

tramvaydaki en güzel kızlar da o durakta iner ayrıca..

(bkz: su ürünleri fakültesi)
(bkz: midye dolma bölümü)
(bkz: japon balığı)

hamdolsun kriz bizi de teğet geçti diyebilirsek katılacağımız zirvedir.
teğet değil delip geçecek gibi ama.. dur bakalım..

ters yönde gazlarken direğe toslamış genç ve ateşli kişi.
4-5 seneye kadar sanal ütopyalardan çıkıp işine gücüne dönüyor çoğu..

- sürekli çevresi geniş kızlarla tanışan ve tanıştığı tüm kızları arkadaşına bağlayan

- gecenin 3’ü 5’i demeden bir çağrı attığınızda hemen geri arayıp beklediğiniz yere arabayla gelen

- barda, clubda soda içip eğlence dönüşü arabayla servis çeken

- en az bir milletvekili, bir paşa, bir de emniyet müdürü amcası, dayısı olan

- "kavga var aga" deyince niye? değil nerede! diyen

erkek ideladir gözümde.

vodafone’un "daha nasıl bunları çok konuşturup domaltırız?.." düşüncesiyle denememizi önerdiği sonu gelmeyecek eylem.

reklamın teması fena değil ama sarışın bir kız kullanıp biraz tepki ve dolayısıyla markaya daha fazla dikkat çekilebilirdi.

askerde içeni içmekten içmeyeni yerden toplamaktan perişan eden şey.

pirinç boğması gibi birşey.

(bkz: boğma rakı)