içtikten sonra ensesine kusabilen tek insan.
sevgilim sürekli banyoya gidip geliyordu. ilk başlarda makyaj tazelemeye gittiğini düşünüyordum. ancak bir gün tamamiyle tesadüftürki banyonun önünden geçerken sifonun çekilmesi sesiyle karşı karşıya kaldım. elim ayağıma dolandı tansiyonum düştü. kendimi toparlamaya çalıştım ve zar zor koltuğa attım kendimi. artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. sevgilimle öpüşemiyor sevişemiyordum. aklıma sürekli onun cop, cop diye sıçması geliyordu. artık bu ilişkiyi daha fazla yürütemeyeceğimi anladım ve ayrıldık. yeni bir kızla çıkıyorum ve o sıçmıyor galiba. evet mutluyum şuan da ama umarım o da beni hayal kırıklığına uğratmaz.
adam içinden mi konuşuyor ne yapıyorsa bir on yaş büyük gösteriyor abi böyle giderse on seneye kalmaz ecevit gibi olur.
kendisi şuan çanakkalede gezmektedir. niye gittin diye sorarsanız size dayımla gittik orada işi vardı diyecektir inanmayın. bu adam oralara opet e sıçmaya gitmiştir. vardır böyle sululukları. bizim eve geldiğindede hiç sıçmaz bekler. evin yakınında da opet yok. petrol ofisindede sıçtım ama aynı tadı vermiyor dedi. sırasıyla bp,shell falan alayını denedi ama opetteki başarıyı yakalayamadı.
ilkokula başladığımda(evet ben anaokuluna gitmedim) neden kızların tuvalette bu kadar uzun kaldıklarını düşünüyor, çoğu tenefüsümü saatime bakarak hangi kızın kaç dakika tuvalette kaldığını yazarak geçiriyordum. nöbetçi öğrenci olduğum bir gün dayanamadım ve millet derste iken kızlar tuvaletine girdim. erkekler tuvaletinden hiçbir farkı yoktu. sadece erkekler tuvaletindeki gibi ayakta işeme yerleri, kapı arkasındada küfürler yoktu. ben tam şaşkınlıkla tuvaletten çıkacakken bir iki kızın sesini duydum ve paniğe kapıldım ve hemen içeri geçip kapısını kapattım. neyse kızlar tuvalete girdiler ben heyecan ve korkuyla kapının arkasındayım. kızlardan birisi benim yanımdakine girdi ve az sonra başlamıştı o ses. zarrrt, zurrtttt ve ardından gelen cop,cop diye suya düşüş sesleri. ardından ateşim çıktı zorla yutkundum ama gözyaşlarıma engel olamıyordum. kızlar sıçıyordu evet sıçıyorlardı. o günlerde okuldan soğudum ben. ailem anlam veremedi ama okuyamamamın tek sebebi kızların sıçmasını öğrendiğim o andır.
ortaya karışık tatlı söylediğimde arkadaşımın kendi tabağından sonra benim tabağıma sulanması karşısında eline çatalımı sapladığım yerdir.
gelinesi bir gecedir ve gelmeyenleri münasip bir dille uyarmak gerekir.
an itibariyle süper satış yapan yazarımız.
kişisel olarak zirvede tanıştığım, gençliğinde yakışıklı olduğunu asla gizlemeyen, rakının yanında şalgam içen, pis fakirleri sevmeyen, birayı limonlu seven, anlatmakla bitmeyecek yaşanacak adam.
23 nisandır çocuk bayramıdır dedik içimizdeki çocukları çıkardık. neyse efenim konuyu bir yere bağlarım diye başlamıştım da bi boka varacağı yok. iyi, güzel içtik eğlendik ya.
110 kadıköy otobüsünden indikten sonra eşşek kadar çeşmede ağzını yüzünü yıkadı, oraya öyle böyle değil feci kustu hani bildiğin çeşmenin giderini falan tıkadı o derece. neyse hadi dedik olur normal adam iyi içtide sabah kalkınca da ya gece bir çeşme vardı buralarda çeşmede yokki neredeydi lan o denir mi kardeşim ya.
ifade hürriyetine getirilmiş olan 138 kelimelik bir yasaktır. saçma ve salaktır.
ispanyadaki "ihanete uğramış devrim" tablosu george orwellı derinden sarmıştır. ancak en meşhur yapıtları olan hayvanlar çiftliğinin ve 1984ün sırf stalini yermek için kaleme alındığını iddia etmek mevzuyu haddinden fazla basitleştirmek olacaktır. orwell yazarlığa başladığı günlerdeki çizgisinden sapmış değildir: nasıl ki ilk eserleri kendi tecrübelerinden izler taşıyor, ancak her toplumu ve çağı ilgilendiren meseleleri de işliyorsa savaş sonrası yapıtları da yalnızca franconun, hitlerin, stalinin dünyasını değil, bu despotları yaratan hırsları ve budalalığı da taşlamaktadır.
hayvanlar çiftliği bir devrimin trajedisidir. bu modern fabl, kesilmekten, kırkılmaktan, sağılmaktan, dövülmekten gına getirerek zalim sahiplerine karşı ayaklanan manor çiftliği hayvanlarının hikâyesidir. karakterler son derece sade ve güçlüdür: kinik eşek benjamin, fedakar at boxer, akılsız kısrak mollie, hatta serçeleri tüm hayvanların kardeş olduğunu söyleyerek pençeleri arasına çekmeyi deneyen kedi bile akıllarda kolayca yer edinen, çok canlı kişiliklerdir.
hayvanlar, çiftliği geri almayı deneyen insanlara karşı yiğitçe çarpışır, gövdelerini mermilere siper eder; el sahibi olmadıkları halde çiftliğin zor işlerinin üstesinden gelmeyi, hatta bir değirmen inşa etmeyi bile başarırlar. ne yazık ki zaferleri, yöneticiliğe soyunup gitgide insanlaşan domuzların hırsları ve entrikaları tarafından gölgelenmeye mahkumdur.romanın alt başlığı bir peri masalidir.küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değildir elbette;ama roman,bir masal anlatımıyla yazılmıştır.
hayvanlar çiftliği bir devrimin trajedisidir. bu modern fabl, kesilmekten, kırkılmaktan, sağılmaktan, dövülmekten gına getirerek zalim sahiplerine karşı ayaklanan manor çiftliği hayvanlarının hikâyesidir. karakterler son derece sade ve güçlüdür: kinik eşek benjamin, fedakar at boxer, akılsız kısrak mollie, hatta serçeleri tüm hayvanların kardeş olduğunu söyleyerek pençeleri arasına çekmeyi deneyen kedi bile akıllarda kolayca yer edinen, çok canlı kişiliklerdir.
hayvanlar, çiftliği geri almayı deneyen insanlara karşı yiğitçe çarpışır, gövdelerini mermilere siper eder; el sahibi olmadıkları halde çiftliğin zor işlerinin üstesinden gelmeyi, hatta bir değirmen inşa etmeyi bile başarırlar. ne yazık ki zaferleri, yöneticiliğe soyunup gitgide insanlaşan domuzların hırsları ve entrikaları tarafından gölgelenmeye mahkumdur.romanın alt başlığı bir peri masalidir.küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değildir elbette;ama roman,bir masal anlatımıyla yazılmıştır.
bu radyo kanalı güncel müzikleri çok çok çalarak eskitme gibi bir gaye ile hareket etmektedir.
enterasan bir çakmaktır. iki tarafına tavla zarı gibi numaralar konmuştur. güzeldir, candır.
sen o kadar içmediğin halde senden daha çok içen arkadaş yada yakının arkasını toplamaktır.
+mutfak tezganı basan karıncalara sözüm yok da ulan tuvaleti niye basıyorsunuz bok mu var...
şebnem bozoklunun moda tanımı şudur: moda insanin kedisine mamasini vermesidir.
eski sevgilerinizi kapınızın önünden geçen ve eskiyyyyyciiiiiiii diye bağıran adama vermektir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?