sinanhalac

sözlüğün artık amacından çıktığını düşünen yazardır.

iş bu, bilgi’nin artık sözlük değil forum olmasından kaynaklı olarak yazmak istememektedir. (itiraz edecek olan varsa sol frameden ilk gördükleri üç başlığa tıklamalarını rica ediyorum)

haa ben çok mu iyi bir yazardım da böyle konuşma hakkını kendimde buluyorum; hayır aslında bir bok değilim sadece formatı biliyorum, onun dışında yazmak konusunda en ufak bir yeteneğim bile yok.

(bkz: balon komünist)
(bkz: komünist)

today’s trivia: aradaki 7 farkı bulana ho chi minh biblosu ve mao tişörtü hediyemiz var. (che posteri 6 fark bulanlara teselli armağını olarak gönderilecektir)

(bkz: işlek caddelerde bağırarak bildiri okuyan tipler)

misal dolar bir milyon üç yüz bin liraya düşmüştür, hemen bu arkadaş çıkar bunlar kapitalizmin çarklarında para baronlarına daha çok kazandırmak için yapılmış oyunlar gibi dünyanın en saçma yorumunu yapar, avrupa birliği müzakere tarihi verir, avrupa birliğine girip de düzelen memleket mi var bırakalım bu işleri, "kurtuluş komünizmde" gibi hayatında hiç dış kaynaklı haber okumadığını belli eden bir laf söyler. sırf eğlenmek için son gelişmelerin bir özetini istemek gereklidir bu arkadaşlardan. her olayı kapatilizme ve faşizme bağlayıp tüm çözümü komünizmde bulmazlarsa ben hiçbir şey bilmiyorum.

nerde bir tartışma olsa hemen atlayıp, ah ah sol bir türlü güçlenemedi bu ülkede, bir komünizm gelse tüm dertler bitecek, işçiler kardeş patron kalleş gibi yorumlar yapan gençlerdir. komünizmin tam olarak neyi ifade ettiğini bile bilmezler. hayatında hiç televizyon açıp rusya’nın, kuzey kore’nin, küba’nın, vietnam’ın halini de mi görmedin be arkadaşım denilerek ortamdan uzaklaştırmak gereklidir.

ukde dolduran kişiye herhangi bir taş atılmayan kampanyadır.

sadece saçma ukdeleri veren insanların bunu birisi doldurur altına ikinci entry ben olurum hem istediğim küfrü giydiririm hem de suçu üstümden atmış olurum gibi bir mantıkla bunları yaptığını düşünüp, o analı bacılı, kilitli otobanlı ukdelerin görmezden gelinmesini rica ederek, sözlükte yazan veya sözlüğü okuyan insanların keyiflerini kaçırmadan daha çok eğlenebilmeleri amaç edinilmiştir.

prim vermek: bir şekilde o başlığı sol frame’e taşımak anlamında kullanılmış olup ukde dolduran herhangi birisine laf sokmak gibi bir amacı yoktur.


edit: süper yaratıcı küfürlü ukdelerin altına "ohaaa, bunu yapan insan olamaz" yazmamak bu kadar mı zor? o "sorunlu çocukluk geçirmiş ukdeci" bakınızını vermek bu kadar mı hoşunuza gidiyor? gelin benim başlığımın altına yazın o zaman ama ne olur bu ukdeleri sol frame’e taşımayın.

anasın amına bağdat caddesi girmiş orospu çocuğu gibi ukdelerin altına yazılacak her şey o ukdeye prim vermektir. böyle bir ukde veren insan problemli bir çocukluk mu yaşadın evladım bakınızından utanıp da "aa ben çok yanlış işler yapmışım bugüne kadar sözlükte" diyip kendine çeki düzen vermeyecektir. kimse bu ukdeleri doldurmaz ve sol frame’e taşımazsa bu sorun kökten hallolur. altına yazılacak her entry daha da mutlu olmasına sebep olacaktır o insanın.

kendini çok komik ve yaratıcı zanneden ve bunu verdiği ukdelerle ispatlayan arkadaşlara ukdenin altına yuh, oha, böyle ukde mi olur amına koyayım gibi ayar vermeye çalışarak, aslında onların istediklerine kavuşmalarını sağlıyoruz. bu o komik arkadaşın daha saçma ne gibi ukdeler verebilirim diye kendini zorlamasına yol açıyor göründüğü üzere. amina asma kilit asıp götüne anahtar sokan bünyeler gibi tüm sözlüğü gülmekten kıran, haftaya da siyaset meydanı, arena ve pişti de gündemi oluşturacak kadar fevkaledenin de fevkinde ukteleri sol frame’e taşımayalım diyor bu nacizane yazar, taşımayalım ki bir noktadan sonra artık buranın sözlük olduğunu ve insanların bildiklerini yazarak eğlendikleri bir yer olduğunu fark etsin. eğer derse ki benim bilgilerim de bunlardan ibaret, o zaman ben senin dağarcına sokayım diye bir cevap alması muhtemeldir benden.

ayrıca ukde konusunda bir de şu konu var ki belirtmeden edemeyeceğim, tüm ukdeleri sırayla, "bilmem nenin ne olduğunu merak eden meraklı bir bilgicimizin ukdesidir" "son günlerde yaşananların üstüne verilmiş bir ukdedir" gibi kıçımızdan sallama doldurmasak da o konuda iki gıdım yorum yapsak, herhangi bir bilgimiz yoksa da bilen kişiye bıraksak daha güzel olmaz mı?


yanlış anlaşılma editi: çemkirilen kişi ukdeleri veren komiklik muskalarıdır. sadece doldurulmasın artık böyle ukdeler çağrısıdır bu.

hatta independence ekşi sözlükte olduğu gibi ukdeyi vereni de gösteren bir sistemi hayata geçirirse tümden çözülür zaten bu olay.

elektrik, su, doğalgaz, telefon, adsl, kablo tv ve kablonet faturalarına verilen isimdir. resmi bir değer taşımadığı için tahrip edilmesinde bir sakınca yoktur.

öncelikle çok şerefli bir mücadele olmalı ki başardığınız zaman avrupayı fethetmiş bir cengaver hazzı verir insana. neden çıkartılır bilemiyorum (can sıkıntısı, yanlışlık) ama mutlaka geri takmaya çalışır insan o jelatini. önce köşeler tam denk gelmez, sonra arka tarafı tam denk gelmez, pot yapar, sağlı sollu vida takar gibi denersin o zaman da yırtılır meret, velhasıl zor bi olaydır ama imkansız değildir elbette.

türk zekasının pratiğe dökülme anlarından bir tanesidir. kireci filtre etmek için bulunmuş ve genel kabul görmüş bir olaydır. illa beyaz olmalı ve ucu azıcık yosun tutmalıdır.

hatunlarında bulunduğu bir ortamda gırla muhabbet dönerken isyan eden ama bu isyanı sadece atlangoçluk yapıp hatunların gözüne girmeye çalışmak olan bireyin son çırpınışlarıdır.

orta okulda okuyan hatun uğraşıdır. i,ü ve ö nün noktalarını daire şeklinde yaparlar sempatiklik kaygısı ile.

uğur dündar’ın yapışık ikizidir.

her türk teknik direktör doğar lafının doğruluğunu ispat eden tiplerdir bunlar. baba naptın üçlüyü alacaktın buraya, bak orası açılacaktı hemen bi papaz koyucan oraya falan gibi yorumlar yaparlar. lan bi dur iki dakika da keyifle oynayalım oyunu deyyus.

walkmani olan herkesin yaptığı harekettir. sevdiğiniz şarkıyı üst üste bir kaç kez dinlemek için ileri geri yapıp on dakikada pili bitirmek istemezsiniz ve şarkının bitmesiyle birlikte hemen kasedi çıkarıp kaleme takar ve başlarsınız fırıl fırıl döndürmeye.

televizyonda edebiyat, sanat yada benzer konular işlenen programlarda masanın üstüne istif istif kitap dizerler sunucular ama bugüne kadar daha bir tanesini açıp okuduklarına yada onlarla ilgili bir konu konuşulduğuna denk gelmedim. (kitap tanıtma ile ilgili programları saymıyorum elbette) velhasıl şık bir dekordur o kitaplar.

kışa yaklaşılırken kömürün o sene ne kadar zamlandığını, yaza girerken bu sene son kırk yılın en sıcak yazı olacakmış geyiklerini, okullar açılırken dersane ücretlerinin faişliğini konu alan muhabbetlerdir.

görünen herhangi bir cami minaresi yada bir belirteç olmadığı zamanlarda namaza başlamadan önce yapılan çalışmalardır bunlar. nedense önce bir havaya bakılır sonrada tek el havaya kalkar yere paralel şekilde (dört parmak birleşik olacak) ve şöyle altmış derece kadar sağ saol yapar kol, şurası şurasıysa kıble de bu tarafta olmalı gibi bir mantıkla sonuca gidilmeye çalışılır.

şimdi her filmde klişe bir olay vardır, adamımız koşarak kaçıyordur arkasında da ha yakaladı ha yakalayacak ve yakaladığında yedi sülalesini öttürecek birisi vardır işte tam bu sırada kaçan adam tren raylarına doğru yönelir, nasıl bir zamanlama yapıyorsa işte bu adamlar tam tren geçerken ucu ucuna karşı tarafa atlarlar, tren geçtikten sonra ise adam buharlaşmış gibi kaybolur olay mahalinden.