confessions
  1. toplam entry 4455
  2. takipçi 1
  3. puan 124959

öyle içimdesin ki

sarkilarbircigligasiginmaksasimdi
öyle içimdesin ki. yanağımda dolaşan rüzgardan daha gerçek dokunuşların. küçük, ürkek, kesik dokunuşlarınla, belki de her zamankinden daha yanımdasın. yani öylesine, o kadar bensin ki. ah nasıl anlatsam. boşuna bu çabalarım, doğru kelimeleri aramalarım. ne kitaplar yazıyor, ne de sözlüklerde karşılığı var.

yalnızca hissediyor insan, yaşıyor. kelimeler eksik, kelimeler yaralı. kelimeler cılız.


taşımıyor, anlatmıyor, tanımlamıyor bu duyguyu. ben de. çok başka bir şey. sevginin ortasında, derin acılar hisseder mi insan? aydınlık gülümsemelerin içine, hüznü yerleştirir mi durup dururken? gözlerine buğu, diline sitem, yüreğine burukluk, çöreklenir kalır mı asırlarca?



gelmeyeceğini bildiği mektup için, posta kutusunu hep aynı heyecanla açar mı? dedim ya, başka bir şey bu. ne kadar yalnızsam, o kadar seninleyim şu günlerde. belki de en başta, tutup seni en derinlere koydum diye oldu bunlar. kimseler ulaşmasın diye, kimselerin bilmediği, bulamayacağı yollara götürdüm seni. en derinlerde tuttum. bana sakladım. derine, hep daha derine.



seni yapayalnız, bir tek bana bıraktım. paylaşamadım yanlış yaptım. sana ulaşan yolları kaybettim diye bütün bu şaşkınlıklar. kendimi oradan oraya vurmam. sağımda, solumda, ne zaman dikildiğini bilmediğim duvarlara çarpmam, hiç görmediğim çukurlarla boğuşmam. denizlerin, gürültüyle gelip vurduğu dehlizlerin, acılı duvarları gibiyim.



duvarlarım yosunlu, duvarlarım kaygan, duvarlarımdan hiç tükenmeyen sular sızıyor. tutunamıyorum. renklerim, gün içinde değişiyor. soluyorum, soğuyorum. güneş ulaşmıyor içerilerime. küfleniyorum, yaşlanıyorum. yalnızlıklar peşimde. dokunduğum her ıslak duvardan, pis kokulu bir yalnızlık bulaşıyor üstüme. biliyorum, bütün bunlar, hep benim suçum.



seni sakladığım yere ulaşamaz oldum. yollar, gitgide uzadı ve karıştı. ümidimi ısıtacak, parlatacak, kımıldatacak bir şeylere ihtiyacım var. ah onun ne olduğunu biliyorum. sonu sana geliyor her cümlenin. her şeyin başında içinde ve sonundasın. bu değişmiyor. öyle içimdesin ki. birden aklıma geldi, tuttum sana bir mektup yazdım dün.



çok mutluydum. gün içinde neler yaptığımı, nelere kızıp, nelerle mutlu olduğumu, tek tek anlattım. mevsimlerin ve insanların nasıl karışık ve beklenmedik olduklarını yazdım.



"yine zamansız yağmurlar" dedim, "daha önce, hiç bu kadar zayıf değildi güneş ışınları" dedim, "gerçekten buradaki şarkıları hiç öğrenmeyecek, bilmeyecek, söylemeyecek misin?" dedim. çok uzun bir mektup oldu. başından sonuna kadar okudum.



neler yazmışım diye merakımdan.



sonra çekmecemden bir zarf çıkarıp, adını yazdım. büyük harflerle, yalnızca adını. adresini bilsem gönderir miydim, bilmiyorum. mektup cebimde. cebim yüreğime yakın. yüreğim sende. sen yüreğime yakın. öyleyse mektup sende...

(bkz: can dündar)



her şeyin ilki güzeldir

sarkilarbircigligasiginmaksasimdi
hayatınızda yaşadığınız,tanık olduğunuz,vb...
bu şeylerin yaşamınızdaki önemi ’ilk’olmaları ve hep öyle kalmalarıdır belki de kalabilmeleridir.

ilk a$k
ilk öpücük
ilk kazandığınız para... ilk yaşanılan şeyler güzeldir ve unutulması zordur.haa bütün genellemeler yanlıştı değil mi?aslında göreceli tabi her şeyin ilkinin güzel olması.ama güzeldir işte...

(bkz: kime göre neye göre)

eskiyalar

sarkilarbircigligasiginmaksasimdi
güzel bir servet kocakaya türküsü.sözleri:

ne yağmurlar misafir
ne bir bulut
kurak esmer yollardayım
ve sen bunu bilmesen de görmesen de
gözlerimde rutubetsin
ve sen beni görmesen de bilmesen de
gözlerimde rutubetsin

eski aşklar pusu kurur
eşkiyalar şehre iner
ve sen bunu bilmesen de rutubetsin
ve sen beni görmesen de bilmesen de
gözlerimde rutubetsin

ne yıldızlar misafir
ne bir kandil zifiri zülfikarsız
ve sen bunu bilmesen de görmesen de
gözlerimde rutubetsin
ve sen beni görmesen de bilmesen de
gözlerimde rutubetsin

eski aşklar pusu kurur
eşkiyalar şehre iner
ve sen bunu bilmesen de görmesen de
gözlerimde rutubetsin
ve sen beni görmesen de bilmesen de
gözlerimde rutubetsin...



aysun kayacı opmedi diye pepsi ye dava açmak

sarkilarbircigligasiginmaksasimdi
veysel dağ,pepsiyi içtikten sonra,aysun kayacının kendisini öpmediğini görür ve pepsiyi sanayi bakanlığına şikayet eder.durumla alakalı atmasyon bir diyalog:

veysel dağ:hee içtim pepsi yi aysun kayacı gelmedi
bakanlık:?!?!
veysel dağ:yav pepsi şeysini içtim de yeğenim karı marı gelmedi diyorum.
bakanlık:ya amca ne diyon sen yaa kafan mı iyi ne aysunu.
veysel dağ:yav aysun kayacı gelecekti beni şapur şupur öpecekti.
bakanlık:hee gelmedi mi..ayıp etmiş bee amcama!
veysel dağ:evet şikayetçiyim.
bakanlık:amca (bkz: bi siktir git)
(bkz: bi siktir git çay koy )içme sen pepsi..
214 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol