salome

kendisi yarin saat 13:00 da neve salom sinagogu’nda yapılacak dini törenin ardından ulus musevi mezarlığı’ndaki aile kabristanında defnedilecekmis.

annelik her zaman soyledigim uzere vasfi acisindan dunyanin en "egzajere" edilmis "is"idir. annelik bir istir, oyle gorulmektedir. tarih boyunca- bir kac durum disinda -kadin her zaman ikincil konumda olmustur ve bunu stabil kilabilmek icin de analik hakkinda gereksiz ve son derece abartili ovguler yagdirilmistir, sirf kadin kendini muhim hissetsin ama 2. planda kalmaya devam etsin sesini cikartamasin diye. dunyanin her ulkesinde,4 bir yaninda yasanmistir bunlar taaa ki 20. yuzyila kadar. su anda kadinlarin statu olarak erkeklerle "en es degerde" tutuldugu ulkelerin basinda gelen amerika da bile daha cok degil dune kadar, 19. yuzyila kadar kadinin degeri bir hic idi. sanirmisiniz ki ulkemizde "ben kendi ayaklarim uzerinde duruyorum" diyen kadinlar manevi yonden de bagimsiz, hayir hepsi erkek hegamonyasi altina giriyor bir sekilde ve anneligi vazife biliyor, en siki feminist bile evlenip dogurur ise otomatikman vazife yukler ustune anneligi, bu yuzyillar surmus geleneklerden, adetlerden, beyin yikamalardan kaynaklanir, hepimizin bilincaltinda kadinin ikincil rolu ustlendigi yatar. neyse uzatmaya gerek yoktur demek istedigim annelik ne yazik ki ozellikle de musluman ulkelerde bir vasif olarak bilinir, ogretilir, gosterilir.

edit: keske kazanilmis bir statu olsaydi iste o zaman muhim olurdu.

musluman karilari daha cok bebe dogursun daha cok erkek olsun diye, dogurgan ozellige sahip olani "persuade" amacli uydurulmus dini icerikli bir atasozudur.

tabii ki kadinin vazifesi dogrumak ve dogurduguna gozu gibi bakmaktir, eger vazifesi bu olmasa idi dogurganlik ozelligi sadece kadinlara verilmis olmazdi, sevgili erkeklerimiz de dogurabilirdi, "ozaman dolleme isini kim yapardi" derseniz e tabiki yine erkekler, hem dolleyecek hem doguracaklar, nee iki isi bir arada yapamazlar mi? hmm ben de erkekler o kadar buyuk yuklerin altindan kalkiyorlar bu ikisini de yaparlar diye dusunmustum ama...hadi madem kadinlarda kalsin bu "vazife".

(bkz: dunya ahiret muslumaniz)

sanirim tanga giyen erkeklerin "escinsellik" kavrami ile ozdeslestirilmesi genelde escinsellerin tanga giymeyi sevmelerinden kaynaklanmakta. halbuki escinsel string giymeyi tercih ediyor diye, string giyen her erkege escinsel gozu ile bakmak birazcik "duz mantikli" olmak gibi geliyor bana(tanrim hic bu kadar ilimli olmamistim daha once sanki). "koyunlar kivirciktir e ben de kivircigim o zaman ben koyunum" onermesinin biraz daha iq 100 e dogru cikmis versiyonu bu "tanga" onyargisi diye dusunmekteyim. aslinda ulkemizde "gay" olmaktan, gay zannedilmekten, gay gibi gorunmekten, bu kadar korkulmasa- tabii once korkuyu yaratan faktorleri elden gecrimek gerek- tanga giyen "erkek"lerin sayisi artabilebilir. bu denli bunun uzerinde durdum gece gece makale okumak yerine ama nedeni var; gocunuyorum; rahmetli dedem de giyerdi benim tanga, gayet ciddiyim, eski sevgilim de giyerdi cok da yakisirdi, "bisexual" oldugundan suphelendim belki evet ama kesinlikle gay degildi onu biliyorum. iste oyle. demek istedigim bu kadar urkmeyin yahu tanga giyen erkeklerden onlar da "isiriyor"(bayanlari).

poposu basta olmak uzere guzel ve fit bir vucuda sahip ise "sexy" gorunecek erkektir.

once annesi ile yatti sonra oldurdu.

"o heart, lose not thy nature, let not ever
the soul of nero enter this firm bosom."
(hamlet)

portekizce "tesekkur ederim", "tesekkurler" anlamina gelen sozcuk.

sadece belirli markalarin satildigi bir magazada ic camasirlarina bakarken gozunuze mavi penyeden alelade bir don takilir uzerinde kocaman kirmizi kiraz baskisi,"ayy ne cikin sey" der elinizle kenara itmeye kalkarsiniz ki askiyi, o etiketi gorur pirildayan gozleriniz "d&g"; "aaa aslinda hic de fena degilmis yakisir be" hemen akabinde "ay vallahi cok tarz bayildim" diyerek kasaya kosarsiniz ve o penye ,ilk yikamada ipleri parcalanacak dona 45 euro bayilir cikarsiniz. iste buna biz halk arasinda marka takintisi diyoruz bir diger adi ile "angut"luk.

(bkz: not me)

sanirim en guzel yani insanlarin "mesajlasabiliyor" ve bir entryi begendikleri vakit takdir edebiliyor olmaktan gocunmuyor olmalari.

(bkz: in spite of)

"bak iste bu da bizim unlu ’estadio do gragao’muz" diyerek isaret eden parmaga "hee heee cok guzel" umursamazligini gosterek bakmazsaniz avrupanin en unlu stadyumlarindan birini gormemis, kacirmis olursunuz.

(bkz: the cure for insomnia)

o geldi karanliklardan
cok sevmisti hani
simdi gitti
gokyuzunde simdi
yildizlardan biri gibi
...

cokca yukaridaki misralar tadinda betimlemelerin yer aldigi "siir"ler. daha fazla aciklama yapip sinir bozmak istemem.

honda tarafindan uretilen dunya uzerindeki en gelismis motosiklet. "airbag" ve geri vitese sahip kendisi.1800 cc ve 6 silindirli. isitmali koltuklari da var ayrica. en az bir araba kadar konforlu, bin git, saatlerce hatta gunlerce git. ee tabii fiyati da 0 bir mini cooper alabilecek kadar iste.

gidiyorsun kime -hangi sehir hangi ulke farketmez wu ile anlasmali bir kurulus olsun yeter- ne kadar para yollayacaksan gisede islemini yapan sahsa veriyorsun sana bir numara veriyor onu yollayacagin kisiye bildiriyorsun ve o kisi gidip aninda parasini alabiliyor, transfer ucreti ise hatirladigim kadari ile o kadar da yuksek degildi. 500 dolar icin 50 dolar civari birsey gibi, tamamen sallamista olabilirim.

aldiginiz herhangi bir cantayi -daha cok klasik modelleri - yillarca kullanabilirsiniz; modasi gecmez, kolay kolay eskimez.

"calakurek evime vardim" der mesela bir venedikli acele gittigini belirtmek icin.