kalin, buyuk, sert-killi bir "tarak". e kadinlarin saclari onemlidir.
ya gercekten ozgurdurler ya da o kadar baski altina alinmislardir ki ozel hayatlarinda; "sanal" bir ortamda sanal birer "willy" olma cabasindadirlar, ya "nemfomanik"tirler dusunuldugu uzere ya da "sex"’i o kadar kaniksamislardir ki onlarin "sex"ten bahsetmesi tipki bir gezginin gordugu yerleri tanitmasina benzer, ya gercekten sig dusunurler ya da cok farkli bakis acilari olusturabilirler, ya ben gri renkten bi haberim ya da bu yargilarimin bir gecerliligi var...
bi "bosal"salar "bosan"mayacaklar ama, iste ne gelir elden.
"turkiye’de elestrilmesi biraz ironik kacmaz mi!" dusuncesi icerisindeyim.
(bkz: dinime kufreden musluman olsa)
ne yani "satilik" ilani verdi diye mi ahlaksiz, vicdansiz olmakla suclaniyor bu babalar? e bunun ilansizi turkiye’nin kapanmayan yarasi!!
(bkz: dinime kufreden musluman olsa)
ne yani "satilik" ilani verdi diye mi ahlaksiz, vicdansiz olmakla suclaniyor bu babalar? e bunun ilansizi turkiye’nin kapanmayan yarasi!!
adina yarasir bir bayram. kurban bayrami, "kurban etme" bayrami, kurban etmeyi kutlamak, kurban edip kutlamak. bir nevi "paganizm", panteist bir inanc sekli olmasa da ortada, tek bir tanri adina da olsa, kurban vermek var; "sungu".
biten bir iliskinin ardindan ilk soylenen sozcuk "neeexxxtttt" olur mesela. cok degil en fazla 2 yil surer bu "next" felsefesini iliskileri yardimi ile hayata geciren kisinin "bir sonraki" adimi atarak "bir sonraki" mustakbel hayat arkadasini evinin en degerli kosesine oturtmasi ; ayrica son derece soguk kanlidir bu kisi, ozneldir, idealisttir, burjuva ogretisi yanlisidir ayni zamanda varoluscudur, biraz "paradoxical" biraz da semboliktir, nevi sahsina munhasir bir hal, tavir, eda icindedir. her "next" te "bu defa farkli" tutumu sergiler lakin bir diger "farkli" "next"e gecis cok uzun surmez. sever-sevilir, giyer-giydirir, yer-yedirir, icer-icirir. bu yonlerden adalet duygusu gelismistir (e daha ne olsun). feminizm savunucusu da olabilir, "masculist" ogretilere tutulmusta. kisacaci "tutunamayanlar"dandir, "neexxxttt" der durur.
ahanda nil karaibrahimgildir. "sayesinde" genclik "gercek" feminizm ile "tanismakta". onceleri "duygu asena" vardi simdi ise nil, gercekten ulkem insani cok guzel anlayip yorumlamakta feminizmi. tebrikler.
sozluk yazarlari, ustune fantastik geyikler cevirsinler diye koyuldu sanirim. renk katmis tabii.
(bkz: after midnight)
ariyorum ariyorum yok efendim "soz obegi" diye bir sey yok. kendisi "sozluk" yapimi imis. onca kelime arasindan hicbir sey bulamayan "bilgic"lerimizin entrylerini kurtaran uydurma "soz obegi" imis. dilimizin onlar gibi bilgiclere daha cok ihtiyaci var.ne mutlu.
izleyip de zevk alan "darwinist" midir acaba?
ilahtir.
zeki olduguna inanmak isteyen mutsuz insandir aslinda o. yeralti edebiyatinin "subversion"larini okurlar, mutsuzluklari aslinda "yanliz" yani sevgilisiz olmalarindan kaynaklanir fakat okuduklari sahte edebiyat urunlerine o kadar dalarlar ki hayati soguladiklari icin mutsuz olduklarina inanirlar. halbuki "sorgulama"nin manasini bile pek bilmezler. ne kadar acidir bir insanin 115 lik iq su ile kendini "bernard shaw" zannetmesi.
kasik bolgesinde hissedilen agridir. fazlaca degisik nedenleri olabilirmis. benim bildigim kadinlarda yumurtaliklar, rahim, vajina agzi, idrar yollari, idrar kesesi vb. ile ilgili problemler var ise kasik agrisindan sikayet edilebilir.
new york’ un guney-dogusunda bulunan bir ada. ayrica her turlu ickinin (votka, cin, tequila, bacardi, archers) ve kolanin karistirilmasi ile hazirlanan bir kokteyl. ikinci bardakta kafayi buldurur.
ciftlerin ayni evde yasamadiklari anlamina gelir.
norah jones un "feels like home" albumundeki butun parcalar gibi aglatacagi yerde huzur verir "by your side" da.
(bkz: oksimoron)
(bkz: oksimoron)
boyu biraz uzun sanki, dahasi kadinlarla dalga gecermiscesine yaslanmak bilmeyen o "her daim genc" erkeklerden, ha bir de jerry sienfeld’a benzedigi kesinlikle dogru. "ben kadinim kardesim, sadece fiziki ozelliklerine bakarim, gecer not veririm" tabii ki demeyecegim; benim de hakkinda edebilecegim iki kelam vardir elbet. bir defa yaptigi roportajlari, ettigi seyahatleri, gorustugu liderleri, "icinde bulundugu" savaslari, bildigi lisanlari (soylemek uzere oldugum yargidan bagimsiz bir ayrinti olsa da kisisel sebeplerden vermekten alamadim kendimi) , bizzat yaptigi pahali kultur alisverislerini bir kenara koyarsak da ne denli yogun kulturel ve siyasi birikimler elde ettigini, sadece almis oldugu egitimlerden bile anlayabiliriz kendisinin. ulkemizde de "bireysel gelisim"e verilen onemin altini cizersek-ki kendisi kisisel sinirlarla cevrelemeyi tercih etmemis uluslararasi platformda bir paylasima yonelmis- mithat bereket’in farkliligina degisik boyutlardan da bakma ihtimalimiz artabilir diye dusunmekteyim. ayrica eklemek gerekir ki; konusma sekli ve ses tonunun kendisine "hak"tan verilmis bir armagan olmasi yaptigi isteki basarisinin sadece calisma azmiyle degil zaten var olan "fe" nin kendisinde kolay islenebilir olmasi ile de bagdastirilabilir. ve ben daha fazla ne diyecegimi sasirmadan susuyorum. soylemeden de gecemiyorum "sakin pusulanizi sasirmayin".
sag kosede tuzluk butonunu haklayarak yerine oturmus "dugme"dir kendisi. tiklayinca ortaya cikan "sasiracaksiniz" yazisiyla da farkedildigi uzere ne oldugu simdilik "muamma".
"kadin haklari" kavraminin nasil ortaya ciktigini bilmeden konusmak mesela "bilip bilmeden konusmak"tir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?