ilhami çiçekin tek şiir kitabı.
genç yaşta (29 yaşında) ölen bir şairimiz. satranç dersleri tek şiir kitabıdır.
ahmet karcılıların yayınlandığı yıl (2000) epey ses getiren romanı. yazarın eski eşi, romanda özel hayatının deşifre edildiğini öne sürerek yazar aleyhine dava açmıştı.
gülriz sururi ve engin cezzarın başrollerde oynadıkları tiyatro uyunu. yazarı haldun tanerdir.
keşanlı ali destanı oyununda sefil selim’i oynamıştı.
polyannacılık.
8 yaşındaki ünlü hırsızımız. poliste 25 hırsızlık kaydı varmış. devletimiz bu kızcağızı bir türlü zaptedemiyormuş. yetiştirme yurdundan defalarca kaçmış. en son vakası da cep telefonu çalmak.
bir bilgiç arkadaşın bilgi sözlüğe veda etmesiyle sonuçlanan olay ya da polemikler karşısında içinde bulunduğum durum.
doris dayi hatırlatan ifade.
msn de chat yaparken insana "acaba ne yazıyor?" dedirten durum.
-insan olmaya geldim.
-nimri dedenin şiirini okuyarak insan olmaya başlayabilirsin. kolay gelsin.
-nimri dedenin şiirini okuyarak insan olmaya başlayabilirsin. kolay gelsin.
sosyalist bir dünya görüşüne sahipken, 70’li yıllarda islam’ı kendine hayat nizamı olarak seçenlerden. dönüş sonrası yazdığı yazılar ve kitaplar, islamcı çevrede epey ses getirmiş. nesirleri de en az şiirleri kadar karışık olan ismet özel’in birkaç kitabını da okumuştum. ’taşları yemek yasak’, ’surat asmak hakkımız’, ’cuma mektupları-1’, ’şiir okuma kılavuzu’, ’üç mesele’ ve ’waldo sen neden burada değilsin’ şairin okuduğum kitapları. ismet özel’i öğrenciliğimin bir ankara kışında kızılay’daki tobb binasında dinlemiştim. çok kötü konuşuyordu. türkçesi berbattı. üstelik biraz ukala tavırlı, biraz küstahçaydı.
şiirlerini ilk okuduğumda bu adam ne anlatıyor böyle diye çok şaşırmıştım. o ana dek bildiğim, okuduğum, tat aldığım şiir kalıplarının tamamen dışındaydı şiiri. kendi sesinden okuduğu şiir kasetini dinleyene kadar ismet özel, bahçe kapısının yüz metre ötesinde beklediğim bir evden ibaretti. şiir kasetini defalarca dinledim. yurtta elime teyp geçtiği her an onun şiir kasetini koyar, onu anlamaya, tat almaya çalışırdım. bir zaman geldi, onu anlamaktan vazgeçtim. sadece tat almak için dinlemeye başladım. şiirindeki iç musikiyi yakalamaya uğraştım. zamanla onu sevdikçe, onu anladığımı da fark ettim. ’erbain’ adını verdiği şiir kitabını işte bu dinlemeler sonunda baştan sona okumuştum.
ismet özel’in kasetinden dinlediğim her şiirini çok severim. o yüzden sevdiğim şiirleri diye bir ayrım yapmayacağım. sadece kasetten dinleye dinleye kalbime nüfuz eden şu mısraları alıntı yapmak istiyorum:
’azıcık gece alayım yanıma yalnız / serçelerin uykusuna yetecek kadar gece / böcekler için rutubet / örümcekler için kuytu / biraz da sabah sisi / yabani güvercin kanatları renginde / biz artık bunlar olarak gidiyoruz / eylesin neyleyecekse şehrin insanı / şehrin insanı, şehrin insanı, şehrin / bozuk paraların insanı, sivilcelerin’
’küfre yaklaştıkça inancım artıyor’
’bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan / bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan / bakın yaklaşıyor / yazık / şairler kadar cesur değilim’
’insanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır’
’mürekkebin utandığını gördüm / basılı kağıtlarda’
’gazeteler tutuklamış dünya kelimesini / o dünyadan, o şiirden öc almalı demektir’
’çanlar sussun her yerde / çanlar sustu / ve fakat binlerce yılın yabancısı bir ses değdi minarelere / tanrı uludur, tanrı uludur / polistir babam / cumhuriyetin bir kuludur’
’gelin, bir pazarlık yapalım sizinle ey insanlar / bana kötü, bana terkettiğiniz düşünceleri verin / o vazgeçtiğiniz günler, eski yanlışlarınız / ah, ne aptalmışım dediğiniz zamanlar / onları verin, yakınmalarınızı...’
’o zaman belki çocuklar / zabıtalardan daha çoktu’
’kelimeleri kalmamış / fiyatları sormaktan / saçları taranılmaktan usanmışlar’.
şiirlerini ilk okuduğumda bu adam ne anlatıyor böyle diye çok şaşırmıştım. o ana dek bildiğim, okuduğum, tat aldığım şiir kalıplarının tamamen dışındaydı şiiri. kendi sesinden okuduğu şiir kasetini dinleyene kadar ismet özel, bahçe kapısının yüz metre ötesinde beklediğim bir evden ibaretti. şiir kasetini defalarca dinledim. yurtta elime teyp geçtiği her an onun şiir kasetini koyar, onu anlamaya, tat almaya çalışırdım. bir zaman geldi, onu anlamaktan vazgeçtim. sadece tat almak için dinlemeye başladım. şiirindeki iç musikiyi yakalamaya uğraştım. zamanla onu sevdikçe, onu anladığımı da fark ettim. ’erbain’ adını verdiği şiir kitabını işte bu dinlemeler sonunda baştan sona okumuştum.
ismet özel’in kasetinden dinlediğim her şiirini çok severim. o yüzden sevdiğim şiirleri diye bir ayrım yapmayacağım. sadece kasetten dinleye dinleye kalbime nüfuz eden şu mısraları alıntı yapmak istiyorum:
’azıcık gece alayım yanıma yalnız / serçelerin uykusuna yetecek kadar gece / böcekler için rutubet / örümcekler için kuytu / biraz da sabah sisi / yabani güvercin kanatları renginde / biz artık bunlar olarak gidiyoruz / eylesin neyleyecekse şehrin insanı / şehrin insanı, şehrin insanı, şehrin / bozuk paraların insanı, sivilcelerin’
’küfre yaklaştıkça inancım artıyor’
’bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan / bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan / bakın yaklaşıyor / yazık / şairler kadar cesur değilim’
’insanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır’
’mürekkebin utandığını gördüm / basılı kağıtlarda’
’gazeteler tutuklamış dünya kelimesini / o dünyadan, o şiirden öc almalı demektir’
’çanlar sussun her yerde / çanlar sustu / ve fakat binlerce yılın yabancısı bir ses değdi minarelere / tanrı uludur, tanrı uludur / polistir babam / cumhuriyetin bir kuludur’
’gelin, bir pazarlık yapalım sizinle ey insanlar / bana kötü, bana terkettiğiniz düşünceleri verin / o vazgeçtiğiniz günler, eski yanlışlarınız / ah, ne aptalmışım dediğiniz zamanlar / onları verin, yakınmalarınızı...’
’o zaman belki çocuklar / zabıtalardan daha çoktu’
’kelimeleri kalmamış / fiyatları sormaktan / saçları taranılmaktan usanmışlar’.
liberal düşüncenin türkiyede bilinmesi ve benimsenmesi adına yaptığı çalışmalarıyla tanınan profesör. ankarada mukimdir. liberal düşünce ve piyasa dergilerinin editörlüğünü yürütmektedir.
ankara’da, atilla yayla’nın editörlüğünde, liberal düşünce topluluğu tarafından çıkarılan üç aylık iktisadiyat dergisi.
2003 yılında yayınladığı içimdeki kadın isimli kitabını henüz bitirdiğim oyuncu. özetle nilgün belgün şu:
1-18 mart 1953’te dünyaya gelmiş. aynı gün merkezi çanakkale olan bir depremde 265 kişi hayatını kaybetmiş.
2-neşeli, çalışkan, dışa dönük bir kadın.
3-evde oturmayı değil, çalışıp kendi ayakları üzerine durmayı tercih etmiş mücadeleci bir insan.
4-4 kez evlenmiş, sevmiş, sevilmiş, aldatılmış. (ama hayatına giren her erkeğe teşekkür edecek kadar olgun.)
5-2 kız çocuk sahibi.
6-türk tiyatrosunun önemli isimlerinin hepsiyle (metin akpınar, zeki alaysa, haldun dormen, metin serezli, ayşen gruda, oya başar, ali poyrazoğlu, müjdat gezen, ahmet gülhan, hadi çaman, kenan işık) çalışmış.
7-çocukluğu büyükada’da geçmiş.
8-baba sevgisi tatmamış. (hayatındaki sevgi açlığını, çocukluğunda babasından sevgi görmemesine bağlıyor.)
9-balık burcundan.
1-18 mart 1953’te dünyaya gelmiş. aynı gün merkezi çanakkale olan bir depremde 265 kişi hayatını kaybetmiş.
2-neşeli, çalışkan, dışa dönük bir kadın.
3-evde oturmayı değil, çalışıp kendi ayakları üzerine durmayı tercih etmiş mücadeleci bir insan.
4-4 kez evlenmiş, sevmiş, sevilmiş, aldatılmış. (ama hayatına giren her erkeğe teşekkür edecek kadar olgun.)
5-2 kız çocuk sahibi.
6-türk tiyatrosunun önemli isimlerinin hepsiyle (metin akpınar, zeki alaysa, haldun dormen, metin serezli, ayşen gruda, oya başar, ali poyrazoğlu, müjdat gezen, ahmet gülhan, hadi çaman, kenan işık) çalışmış.
7-çocukluğu büyükada’da geçmiş.
8-baba sevgisi tatmamış. (hayatındaki sevgi açlığını, çocukluğunda babasından sevgi görmemesine bağlıyor.)
9-balık burcundan.
"şimdi yaşadığınız mutluluk yarın yaşayacağınız mutsuzluğun, şimdi yaşadığınız mutsuzluk da yarın yaşayacağınız mutluluğun bedelidir" sözü onun ağzından (ya da kaleminden) çıkmıştır.
tiyatrocu nilgün belgünün yaşam hikayesini ve anılarını anlattığı kitabın adı. kitap 2003 aralık ayında piyasaya çıkmıştır.
tiyatrocu nilgün belgün’ün içimdeki kadın kitabından :
"...yine bir gün, sanıyorum, taksim’den dolmuşa bindim şişli’ye geliyorum. yanımda bir rum kadın oturuyor. şoföre;
- ah şoför bey; ko bana burada, dedi.
şoför;
- şimdi olmaz madam, trafik var burada, dedi.
- ah vre kale, sen ne huysuz adamsın; bana ko burda diyorum dinlemiyorsun beni.
- şimdi olmaz madam, sana koyucam ama ilerde.
kadın iyice kızdı;
- ben sana ko diyorum bana sisli’de, sen koyuyorsun bana taksim’de!..."
"...yine bir gün, sanıyorum, taksim’den dolmuşa bindim şişli’ye geliyorum. yanımda bir rum kadın oturuyor. şoföre;
- ah şoför bey; ko bana burada, dedi.
şoför;
- şimdi olmaz madam, trafik var burada, dedi.
- ah vre kale, sen ne huysuz adamsın; bana ko burda diyorum dinlemiyorsun beni.
- şimdi olmaz madam, sana koyucam ama ilerde.
kadın iyice kızdı;
- ben sana ko diyorum bana sisli’de, sen koyuyorsun bana taksim’de!..."
mügüe de gitse de ilk defa şu listede birinci olabilsem.
müqüe (2. nesil bilgic)
salavin (2. nesil bilgic)
helesur (2. nesil bilgic)
müqüe (2. nesil bilgic)
salavin (2. nesil bilgic)
helesur (2. nesil bilgic)
bir hoşgeldin de benden acizane ve naçizane.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?