pinhan

"gorunenle yetinirsen eger sadece tirtili bilirsin. cirkindir ya tirtil gonlunu celmez. gorunenin otesine gecmek istersen eger, aradan ortuyu kaldirip gonul gozunle bakarsan kelebegi bulursun karsinda. guzeldir ya kelebek gonlun ona akar. lakin gonul gozunle gorursen eger kelebege degil tirtila sevdalanirsin."

"er gec yeniden ayaklanacagimi, yaralarimin kabuk baglayacagini biliyoruz. yikim ne kadar buyuk olsa da sonunda sendeleyerek dogrulacagim ve tozundan topragindan daha yeni aritmis oldugumuz bu govdeyi yeniden hayatin icine salmamiz gerekecek." seklinde bir paragrafla aslinda yer yer de olsa kuvvetli bir dile sahip oldugunu gosteren, cekici bir isme sahip olan roman.

bilgi universitesi’nde bulent somay tarafindan verilen ders. henuz almadik; ancak heyecanla bekliyoruz. tadina doyum olmuyormus.

duydugun en irkci soylemelerden birisi daha.

voltaren kremin surulmesi ya da hapinin alinmasi ile cok kisa surede gecen agri. cok cektim, denedim, gordum.

bence bu durum evde surekli temizlik yapan kadinlar icin bir metafordur. yani, kadin aslinda kocasindan, cocuklarindan, oradan buradan dolayı cektigi sikintilari, ic karmasalarini ve bunalimlari baska turlu disa vuramaz. dolayisiyla kadin, temizlik denen arac sayesinde aslinda icindeki karanliktan, pislikten kurtulmaya calisir.

ikinci kisma geldigimizde ise soyle bir durum vardir. kadın kronik olarak temizlik yapmaya devam eder. bu durum acaba metaforun ise yaramadigini mi gosterir yoksa kadinlarin cile cekmeye ve herseyleri icine atmaya surekli devam etmesinden durumun kendileri icin kronik hale gelmesini mi gosterir bilinmez. ancak ikincisi cok daha inandırıcıdır.

her secis de bir vazgecistir.

her sabah dus sebebi...

eskiden trtde yayinlanan mukemmel dizilerden biri olan yeditepe istanbul’un enfes kadrosundaki enfes kisilik. gercek bir sanatcı.

soz vermis sarkilar albumunda candan ercetin tarafindan seslendirilmis sozleri murathan mungana ait olan yeni turku sarkisi. enfestir, insanı yalnizliga surukler.

the wall seklinde yazilmasi haline pink floyd felsefesine adim atmis kisilerin floydian olmak icin evirip cevirip izledikleri ve manasını kapmaya calistiklari ve hakikaten guzel olan bir film.

oyuncularin tiyatro kokenli olmasından ve senaryoda da kendi imzalarinin bulunmasindan hakikaten gelmis gecmis en iyi turk komedi dizisi denilebilecek dizidir heral galuba sanursam...

"goz yasi gectigi patikalarda hatıra bırakırdı elem tortusunu" der ustad elif safak...

sadık’ın olumunden sonra hastaneden donus sahnesinde babasinin arabadan inip haykirmasiyla beraber insani hickira hickira aglatan, esi benzeri olmayan bir turk sineması.

mutluluk filmindeki ustun basarisiyla beni saatlerce aglatmayı basarabilmis ancak son donemde televizyonda nereye zaplasam karsima ciktigindan yuzunu eskittigini dusundugum oyuncu sunucu coklu kisilik.

kisa bir sure sonra bitecek olan iliskiye yeniden baslamak. bile bile...

asli erdogan’in kirmizi pelerinli kent’ini okuduktan sonra rio de janeiro oldugunu dusungudum yer.

bosa vakit gecirebilme yetisi. o kadar aceleye geliyor ki her sey, yillarin su gibi akip gittigini ve artik bosa vakit gecirmemesi gerektigini dusunuyor insan. ancak zaman ona aldirmadan ayni hizla yoluna devam ediyor.

-samet ona baba demisti. samet cemsit’i babaliga secmisti. sevgi neydi? sevgi emekti...

dvd kutusu uzerinde nicole kidman yazisini gormenize ragmen kendisini bir turlu filmde goremediginizi dusundugunuz, daha sonra virginia woolf karakterini canlandirmak uzere takma bir burunla beraber makyajın kendisini ne kadar degistirdigini fark ettiginiz, film boyunca diken ustunde oturup film bitince solugunuz kesilerek uzunca bir sure yerinizden kımıldayamadiginiz, micheal cunningham’ın aynı adlı eserinden uyarlanan bir sinema şaheseri. feminism temelli filmde uc kadinin hayatlarinin nasil kesistigine ve filmin cekimine hayran kalmamak mumkun degil.