ben garip,bedbaht bir şairim
kimim kimsem yok
bir başıma yaşıyorum bu zalim hayatta
beni bana tanıtan ben kendimim.
gariplik ne zormuş usta!
kimsesiz olmak nasıl da utanç vericiymiş;
yarına umutsuzca bakmak nasıl da garip bir şey.
benim gibi bir zavallı garip için
içimden geldi yazdım bende işte
bizleri batıdan uzak tutan en önemli etken kitap okumayan bir millet oluşumuzdur.kitap okumayan genç nesiller ne yazık ki içinde bulunduğumuz ülkede her geçen gün daha fazla artıyor.bu gerçeği burada söylerken içim kan ağlıyor ama...
tolsoyun diriliş adlı romanı;geç bir adamın yıllar önce ilişkiye girip de terk ettiği zavallı bir genci mahkeme salonunda görmesi ve ondan sonra geçmişi hatırlayarak vicdan azabına bürünmesini ele alan müthiş bir sahne.tolstoyu anlamak için dirilişi okumak yeterlidir.
okurken kendimi birebir olayın içinde hissettim.karşılık almadan seven quasimodonun romanın sonunda kendini sevdiği sevgilisine sarması ve orada sevdiğinin yanında ölmesi gerçekten seven birinin yapabileceği bir fedakarlıktır.romanı bitirdiğim zaman olayın içinden çıkmış gibi oldum sandım ki hayatımın büyük bir bölümünü onlarla birlikte geçirmişim...
bize göre ve bir seyahatin notlarıadlı eserini okuduktan sonra arka kapağında ahmet haşim üzerine yazılmış olan kısa bir yazıya gözüm ilişti;
ahmet haşim;aynanın karşısına geçtiği zaman kendini öylesine çirkin hissediyormuş ki..dönüp aynaya yani aslında kendine tükürüyormuş.bu zihnindeki çirkinlik düşüncesiyle ancak akşam vakitlerinde dışarı çıkıyormuş.hani akşamları insanların yüzü pek belli olmaz ya.işte bu yüzden.şiirlerine dikkat kesenler görürler ki;hep akşamüzerine yazılmış.ayrıca yaptığı işi bilen var mı bilmiyorum.ben yazayım yine;estetik cerrahı.
düşünüyorum da insanın kendini çirkin bulması ve aynaya bakıp bakıp tükürmesi...gerçekten çok zor birşey.cahit sıtkı da aynalardan şikayet edermiş ama yaşlandığını düşündüğü için oysa ahmet haşim...
ahmet haşim;aynanın karşısına geçtiği zaman kendini öylesine çirkin hissediyormuş ki..dönüp aynaya yani aslında kendine tükürüyormuş.bu zihnindeki çirkinlik düşüncesiyle ancak akşam vakitlerinde dışarı çıkıyormuş.hani akşamları insanların yüzü pek belli olmaz ya.işte bu yüzden.şiirlerine dikkat kesenler görürler ki;hep akşamüzerine yazılmış.ayrıca yaptığı işi bilen var mı bilmiyorum.ben yazayım yine;estetik cerrahı.
düşünüyorum da insanın kendini çirkin bulması ve aynaya bakıp bakıp tükürmesi...gerçekten çok zor birşey.cahit sıtkı da aynalardan şikayet edermiş ama yaşlandığını düşündüğü için oysa ahmet haşim...
yusuf has hacibin kutadgu bilig adlı eseri insanlara mutluluğu,adaleti,sevgiyi göstermek için yazılmış bir pusula aracı.
beklenen sabahromanını okuyanlar mehmet raufun nasıl bir zekaya sahip olduğunu bilirler
okuyucuyu romanın içine alıp ta ki hikaye bitene kadar olayların içinde dolaştırmayı başarmış yazar.
nedense şarkıları hep aşk acısı üzerine söylenen diye düşündüğüm sanatçı
bir gün horoza sormuşlar;
-tavuk mu yumurtadan çıkar yoksa yumurta mı tavuktan?diye
horoz;
ben sikerim gerisi beni alaka etmez diye cevap vermiş
-tavuk mu yumurtadan çıkar yoksa yumurta mı tavuktan?diye
horoz;
ben sikerim gerisi beni alaka etmez diye cevap vermiş
ölümün nereden geleceği hiç belli olmuyor?ama buna ölüm mü denmeli yoksa suikast mi?bilemiyorum.
aslında behlül ile birbirlerine yakışıyorlar.ama her ikisi de birbirinden pezevenk.biri yengesi ile beraber olmak ilişkiye girmek istiyor.diğeri de eşinin yeğeni ile ilişkiye girmek istiyor.böyle bir pezevenklik olur mu ya?her ikisinin de rahatları g.tlerine batıyor galiba.
ergenlikten itibaren farklı yerlerde bile çıkmaya başlar.erkek kız ayrımı yapmadan söylüyorum.mesela erkeklerin gözaltlarında dahi hiç istenmeyen tüyler çıkıyor tabi bunu ağda ile almak gerekir.ama ya ağdadan korkan birileri varsa..
bak uyarıyorum yaklaşırasan biraz daha o zaman görürsün bak neler eksiliyor.
insanoğlunun ikiyüzlü olduğu
öpüşürken gözleri kapamalarının nedeni galiba sevişmeyi hayal etmektir.
ancak üzerine sinek ilacı dökülerek öldürülebilen bir vaka
gerçekten sevdiğin sevgili ile buluşma gününüz.
aşk...belki her dilde farklı ifade ediliyor,cümleler birbirlerinden farklı kuruluyor.oysa ortak olan tek bir şey var;o da duygudur.ister tarihi,ister edebi,ister ingiliz,ister fransız olsun değişmeyen tek bir şey var ki;o da iki insan arasında beden bulan yegane mucize.adeta yıldırım gibi çarpıveriyor insanı,gözünü karartıyor,ayaklarını yerden kesiyor,midesinde kelebekler uçuşturuyor,bazen mutlu sonla kavuşuluyor bazen de hazin dolu bir trajedi ile sona eriyor...
aşk,insanı insandan yüce bir varlığın üzerinde bırakan ve hayatın bir noktasında herkesi ele geçiren ilahi bir çılgınlıktır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?