oh olarak gosterilen anyon.hidronyumla birlikte su icerisinde dengede bulunaraktan suyun elektrik iletkenliğini sağlar,arrhenius tanımına gore bazlar su icerisinde bu anyonu olusturur.
fotoelektrik etki bir zamanlar butun bilim dunyasını mesgul etmis,daha sonra ise einstein tarafından acıklanaraktan huzura kavusmustur.
peki nedir bu?bilimadamları bir takım deneyler yaparken,bu deneydeki kobay potasyum olabilir mesela,kobayımızın uzerine ısık gondermislerdir ve daha sonradan yuzeyden bir elektron hareketinin olduğunu gormuslerdir.bu ısığın etkisiyle yuzeyden elektron koparmak mümkün oluyordu.
kopan elektronun enerjisi maxwelle gore ısığın siddetiyle alakalı ve orantılı olmalıydı;ancak bunun ısığın siddetinden,ya da yoğunluğundan deyin istiyorsanız,bağımsız olduğu gozlemlenmisti;cunku mesela bir x yuzeyine sarı ısıkla bombardıman ettiğiniz zaman ilk basta hicbir elektron kopusu olmuyorsa,bu ısığın siddetini arttırın,sittin sene bekleseniz elektronları oradan koparamazsınız.
ısığın siddeti arttıkca kopan elektron sayısı artıyor,ancak hızları değismiyordu.ama siz frekanla oynarsanız iste o zaman hızda bir değisim oluyordu.
elektronların hızını ancak ve ancak ısığın frekansının etkilediği otaya cıkınca isler değisti ve albert einstein bunu soyle acıkladı:
ısık her birinin enerjisi hv(h planck sabiti,v ısığın frekansı) kadar olan fotonlardan olusur ve her bir elektron fotonlardan her birini ya tamamen soğurur ya da hic soğurmaz.yani:fotonlar birer enerji paketciğidir ve elektronlar bir foton,iki foton seklinde soğurabilirken bir bucuk foton,iki yetmisbes foton falan olmaz.
sonuc olarak,siz daha hızlı elektronlar elde etmek istiyorsanız ısığın siddetiyle değil,frekansıyla oynayacaksınız,mumkunse de arttıracaksınız;cunku ısığın sıddeti arttıkca fotonların enerjisine bir sey olmaz.
peki nedir bu?bilimadamları bir takım deneyler yaparken,bu deneydeki kobay potasyum olabilir mesela,kobayımızın uzerine ısık gondermislerdir ve daha sonradan yuzeyden bir elektron hareketinin olduğunu gormuslerdir.bu ısığın etkisiyle yuzeyden elektron koparmak mümkün oluyordu.
kopan elektronun enerjisi maxwelle gore ısığın siddetiyle alakalı ve orantılı olmalıydı;ancak bunun ısığın siddetinden,ya da yoğunluğundan deyin istiyorsanız,bağımsız olduğu gozlemlenmisti;cunku mesela bir x yuzeyine sarı ısıkla bombardıman ettiğiniz zaman ilk basta hicbir elektron kopusu olmuyorsa,bu ısığın siddetini arttırın,sittin sene bekleseniz elektronları oradan koparamazsınız.
ısığın siddeti arttıkca kopan elektron sayısı artıyor,ancak hızları değismiyordu.ama siz frekanla oynarsanız iste o zaman hızda bir değisim oluyordu.
elektronların hızını ancak ve ancak ısığın frekansının etkilediği otaya cıkınca isler değisti ve albert einstein bunu soyle acıkladı:
ısık her birinin enerjisi hv(h planck sabiti,v ısığın frekansı) kadar olan fotonlardan olusur ve her bir elektron fotonlardan her birini ya tamamen soğurur ya da hic soğurmaz.yani:fotonlar birer enerji paketciğidir ve elektronlar bir foton,iki foton seklinde soğurabilirken bir bucuk foton,iki yetmisbes foton falan olmaz.
sonuc olarak,siz daha hızlı elektronlar elde etmek istiyorsanız ısığın siddetiyle değil,frekansıyla oynayacaksınız,mumkunse de arttıracaksınız;cunku ısığın sıddeti arttıkca fotonların enerjisine bir sey olmaz.
hidroksitin yandas yemisi.
h3o olaraktan gosterilen bir katyondur.su icerisinde hidroksil iyonu ile birlikte dengede bulunur ve asit-baz tanımlarının onemli bir bolumunu isgal eder,aynı zamanda hesaplamalarda,ozellikle de ph da onemlidir.
hidroksil ile birlikte suyun az da olsa iletken olmasının sebebidir.
hidroksil ile birlikte suyun az da olsa iletken olmasının sebebidir.
arrhenius tanımına gore suya atıldıkları zaman hidronyum iyonu olusturabilen butun maddeler asittir.
bronsted-lowry tanımına gore proton transfer edebilen her madde asittir.
lewis tanımına gore ise eşleşmemiş elektron ciftini kabul edebilen her madde asittir.
haliyle bunların tam tersi yani hidroksit iyonunu verip,proton kabul edip,eşleşmemiş elektron ciftini barındırıp tepkimeye sokan her madde de bazdır,bunların genel tepkimesine de bilindiği uzere asit-baz tepkimesi adı verilir.
bronsted-lowry tanımına gore proton transfer edebilen her madde asittir.
lewis tanımına gore ise eşleşmemiş elektron ciftini kabul edebilen her madde asittir.
haliyle bunların tam tersi yani hidroksit iyonunu verip,proton kabul edip,eşleşmemiş elektron ciftini barındırıp tepkimeye sokan her madde de bazdır,bunların genel tepkimesine de bilindiği uzere asit-baz tepkimesi adı verilir.
no2- iyonu,iki farklı rezonans yapısına sahiptir.azot dongusunde de rol oynar haliyle.
ozellikle lewis gosteriminde ortaya cıkan sorunu asmak icin ortaya atılmıs bir cozumdur,gayet de kabul edilebilirdir.
der ki;eğer bir molekulun lewis gosteriminde birden fazla ihtimal goze carpıyorsa(orneğin ozon molekülündeki tek cift bağı iki farklı yere koyabilme durumundaki gibi),bu ihtimallerin ikisi de doğrudur.
bu durumda bağlarımız bizim biraz farklı bir karaktere burunuyorlaren onemlilerden birisi bağ uzunluğudur.mantıken tek bağın cift bağdan daha uzun olmasını beklersiniz,ancak beklersiniz de burada beklerseniz bir yere varamazsınız.gercek sudur ki bu rezonans yapısına sahip molekülümüzdeki tek ve cift bağ aslında aynı uzunluktadır,yerleri de surekli olaraktan değismektedir.bu molekülümüzdeki bağların uzunluğu tek bağdan kısa,cift bağdan da uzundur.
rahatca gorup anlayabilmek icin mumkunse benzen,ozon ve nitrit iyonunun yapılarına bakın,anlarsınız.
der ki;eğer bir molekulun lewis gosteriminde birden fazla ihtimal goze carpıyorsa(orneğin ozon molekülündeki tek cift bağı iki farklı yere koyabilme durumundaki gibi),bu ihtimallerin ikisi de doğrudur.
bu durumda bağlarımız bizim biraz farklı bir karaktere burunuyorlaren onemlilerden birisi bağ uzunluğudur.mantıken tek bağın cift bağdan daha uzun olmasını beklersiniz,ancak beklersiniz de burada beklerseniz bir yere varamazsınız.gercek sudur ki bu rezonans yapısına sahip molekülümüzdeki tek ve cift bağ aslında aynı uzunluktadır,yerleri de surekli olaraktan değismektedir.bu molekülümüzdeki bağların uzunluğu tek bağdan kısa,cift bağdan da uzundur.
rahatca gorup anlayabilmek icin mumkunse benzen,ozon ve nitrit iyonunun yapılarına bakın,anlarsınız.
benzinle pek bir alakası olmayan,aromatik olarak gecen hidrokarbon sınıfının en onemli ve temel molekülü.c6h6 olaraktan molekül formulu bulunan,icinde 3 tane tek,3 tane de cift karbon-karbon bağı bulunduran,iki tane rezonans yapısına sahip olduğu icin hem kararlı,hem de bu tek ve cift bağların aynı uzunlukta olduğu molekul.
friedrich august kekulé von stradonitz diye bilinmese de esas ismi bu olan,pek değerli bir teorisyen,esaslı bir deha.
kend,isi alman bir kimyacıdır,yapısal formul olarak nitelendirilen gosterim biciminin babasıdır.ozellikle (bkz: benzen)in yapısını ve yapısal formulunu ortaya koyan calısmasıyla bir cığır acmıstır.
gercek bir hocadır.kendi omru yetmediği icin (bkz: nobel odulu) alamamıs,ancak ilk 5 nobel kimya odulunu alan kisiler arasında 3 tane oğrencisi vardır.
kend,isi alman bir kimyacıdır,yapısal formul olarak nitelendirilen gosterim biciminin babasıdır.ozellikle (bkz: benzen)in yapısını ve yapısal formulunu ortaya koyan calısmasıyla bir cığır acmıstır.
gercek bir hocadır.kendi omru yetmediği icin (bkz: nobel odulu) alamamıs,ancak ilk 5 nobel kimya odulunu alan kisiler arasında 3 tane oğrencisi vardır.
alman kimyacı.1800-1882 yılları arasında yasamıs,en buyuk katkısı amonyum siyanitin sulu cozeltisini buharlastırarak yapmıs,ha napmıs derseniz üreyi bu yolla sentetik olaraktan elde etmis,binyıllardır suregelen bir anlayısı değistirip organik kimyanın temellerini atmısıtr.pek cok mfci arkdasın adına rahmet okutacağı kisilerden biridir.
peki nedir bu kadar onemli olan sey?binyıllardır insanlar kaynağı canlı olan maddelerin sentezinin imkansız olduğunu sanmıstır.ancak bu alman arkadas yaptığı bir deneyde amonyum siyanitin sulu cozeltisini buharlastırmıs ve geriye organik bir bilesik olan ürenin kaldığını gormus.bu da haliyle buyuk bir devrim olmus ve bugun bilinen bilmem kac milyon kusur organik maddenin sentezine yol acmıstır.
peki nedir bu kadar onemli olan sey?binyıllardır insanlar kaynağı canlı olan maddelerin sentezinin imkansız olduğunu sanmıstır.ancak bu alman arkadas yaptığı bir deneyde amonyum siyanitin sulu cozeltisini buharlastırmıs ve geriye organik bir bilesik olan ürenin kaldığını gormus.bu da haliyle buyuk bir devrim olmus ve bugun bilinen bilmem kac milyon kusur organik maddenin sentezine yol acmıstır.
ozellikle spurs serisinin 4.macındaki oyunuyla hic zevk vermeyen,ancak fiziğine de soz ettirmeyen hayvandan bozma insan.
kendisini kesseniz ortalama 5-6 cinli cıkartabilirsiniz,o derece hayvandır.
10 yasındaki bir cocuğun kulac acıklığı kadar bir omuz genisliği vardır ki,neden bu kadar guclu olduğunu acıklar.
kendisini kesseniz ortalama 5-6 cinli cıkartabilirsiniz,o derece hayvandır.
10 yasındaki bir cocuğun kulac acıklığı kadar bir omuz genisliği vardır ki,neden bu kadar guclu olduğunu acıklar.
her kimyasal denge icin belirleyici olan,o tepkimenin ne kadar tamamlanmaya ve ya tamamlanmamaya gittiğini gosteren,sıcaklıkla birlikte değisen,ürün tepkimesini hız sabiti ile giren tepkimesinin hız sabitinin birbirine oranı,büyük k ile gosterilen,pek sık kullanılan,saygıdeğer sabit.
(bkz: denge sabiti)nin bir onceki versiyonu,tepkime dengeye gelmeden once herhangi bir anda ürünlerin girenlere oranını konsantrasyon cinsinden veren ifade.
bir mol elektronun sahip olduğu elektriksel yük.
1 f=96500 coulomb.
1 f=96500 coulomb.
mega elektron volt.
bir diğer deyisle,elektronun bir volt potansiyel farktan gecerken kazanacağı kinetik enerjinin 1000 katı.
1 ev = 1.602 176 53(14)×10−19 j
1 ev/c² = 1.783×10−36 kg
1 kev/c² = 1.783×10−33 kg
1 mev/c² = 1.783×10−30 kg
1 gev/c² = 1.783×10−27 kg
1 tev/c² = 1.783×10−24 kg
1 pev/c² = 1.783×10−21 kg
1 eev/c² = 1.783×10−18 kg esitlikleri de albert einstein tarafından gosterilmistir.
bir diğer deyisle,elektronun bir volt potansiyel farktan gecerken kazanacağı kinetik enerjinin 1000 katı.
1 ev = 1.602 176 53(14)×10−19 j
1 ev/c² = 1.783×10−36 kg
1 kev/c² = 1.783×10−33 kg
1 mev/c² = 1.783×10−30 kg
1 gev/c² = 1.783×10−27 kg
1 tev/c² = 1.783×10−24 kg
1 pev/c² = 1.783×10−21 kg
1 eev/c² = 1.783×10−18 kg esitlikleri de albert einstein tarafından gosterilmistir.
kütlesi yaklasık ,511mev olan,cekirdeğin etrafında belirli yorungelerde dolanan,hem dalga,hem de parcacık karakterine sahip parcacık.
kendisi pek bir nankordur,bağlı bulunduğu cekirdek her zaman aynı değildir,alınıp verilmesi kolay bir parcacıktır.
bütün kimyasal değisimlerin ve tepkimelerin temel nedenidir.
kendisi pek bir nankordur,bağlı bulunduğu cekirdek her zaman aynı değildir,alınıp verilmesi kolay bir parcacıktır.
bütün kimyasal değisimlerin ve tepkimelerin temel nedenidir.
bir devrenin birim zamanda yaydığı enerji miktarını ortaya koyan denklem.
q=v.i olaraktan ifade edilir,cesitli varyasyonları mevcuttur.
q=v.i olaraktan ifade edilir,cesitli varyasyonları mevcuttur.
(bkz: joule yasası)
alman bilimadamı hermann nernst tarafından formulize edilmis,herhangi bir elektrokimyasal pilin geriliminin konsantrasyonlara bağlı değisimini gosteren denklem.
e pilin son gerilimi,e0 ilk gerilimi,r joule/mol.kelvin cinsinden gaz sabiti,t kelvin cinsinden sıcaklık,n pil denkleminde toplam transfer edilen elektron sayısı,f faraday sabiti, q ise herhangi bir anda denge kesri olarak ele alınırsa;
e=e0-(rt/nf).lnq olaraktan ifade edilir.
e pilin son gerilimi,e0 ilk gerilimi,r joule/mol.kelvin cinsinden gaz sabiti,t kelvin cinsinden sıcaklık,n pil denkleminde toplam transfer edilen elektron sayısı,f faraday sabiti, q ise herhangi bir anda denge kesri olarak ele alınırsa;
e=e0-(rt/nf).lnq olaraktan ifade edilir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?