kültürel pornografi.
-di mi?
-di.
değilin kısaltılmış,ters çevrilmiş vb. şekli.
bu cümlede di evet anlamına gelirken;
-değil mi?
-değil
dendiği zaman olumsuz bir anlam katmaktadır.
-di.
değilin kısaltılmış,ters çevrilmiş vb. şekli.
bu cümlede di evet anlamına gelirken;
-değil mi?
-değil
dendiği zaman olumsuz bir anlam katmaktadır.
arkadaşımla babası arasında geçen diyalog:
baba :sen niye hep yeşil giyiyorsun?
arkadaş :çünkü yeşili seviyorum,yeşil kazağımı da seviyorum.
baba :bence sevdiğinden değil,tam bir koyun olduğundan.
arkadaş :?!
yeşil koyun rengiymiş öğrendik.
oysa yeşil ölümle yaşam arasındaki dengeyi sağlayan,dengeyi anlatan yegane renktir.
baba :sen niye hep yeşil giyiyorsun?
arkadaş :çünkü yeşili seviyorum,yeşil kazağımı da seviyorum.
baba :bence sevdiğinden değil,tam bir koyun olduğundan.
arkadaş :?!
yeşil koyun rengiymiş öğrendik.
oysa yeşil ölümle yaşam arasındaki dengeyi sağlayan,dengeyi anlatan yegane renktir.
yeni melek gibi hakikaten boktan bir yerde konser vermiş pek iyi gitar virtiözü/kötü müzisyen.
çünkü uçurumlar her zaman intihar için değildir.
(bkz: sırların efendisi)
fuzuli okudukça darbe alınan anlardır.
"söylesem tesiri yok,
sussam gönül razı değil"
diyerek,beni fena vuran,düşlere,dillere,herşeye tercüman.
öyledir ki,leyla ile mecnunu yıllarca bir aşk hikayesi olarak kalmış, kimse açıp da okumamıştır.
ve fuzuli aşıktır ki,aşk olmuştur artık benliği,yüce aşkı bulamadan.
sussam gönül razı değil"
diyerek,beni fena vuran,düşlere,dillere,herşeye tercüman.
öyledir ki,leyla ile mecnunu yıllarca bir aşk hikayesi olarak kalmış, kimse açıp da okumamıştır.
ve fuzuli aşıktır ki,aşk olmuştur artık benliği,yüce aşkı bulamadan.
alpella reklamlarındaki mor inek.
müziği satan,alan şey.ürün.
ben ayrıntılara takılan bir insanım.
robbie williams ile aynı dönemde, aynı kıyafet/eski zaman dilimi modası ile albüm çıkarmış insan.
lakin istanbula yazılan tüm şarkılarını severim o ayrı.
robbie williams ile aynı dönemde, aynı kıyafet/eski zaman dilimi modası ile albüm çıkarmış insan.
lakin istanbula yazılan tüm şarkılarını severim o ayrı.
(bkz: murat yılmazyıldırım)
hayata tanıklık eden can yücel şiiri.
"o kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
en güzel yerde başlatılsaydı eğer.
utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer
yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.
korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.
o kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.
daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.
belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.
çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de
kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.
yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.
düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.
su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.
rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.
o büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.
o kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.
bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.
kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.
anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.
uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.
issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.
yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.
inanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
kartvizitinde onca ayrılığın birinci dereceden failidir denmeseydi eğer.
gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.
issızlığa teslim olmazdı sahiller,
kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.
sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
ya canım ellerini tutmak isterse...
evet sevgili,
kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer"
"o kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
en güzel yerde başlatılsaydı eğer.
utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer
yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.
korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.
o kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.
daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.
belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.
çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de
kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.
yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.
düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.
su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.
rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.
o büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.
o kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.
bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.
kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.
anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.
uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.
issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.
yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.
inanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
kartvizitinde onca ayrılığın birinci dereceden failidir denmeseydi eğer.
gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.
issızlığa teslim olmazdı sahiller,
kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.
sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
ya canım ellerini tutmak isterse...
evet sevgili,
kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer"
eğer adlı şiirinde,şu dizelerle anlatmıştır can baba ince belliyi;
"anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer."
"anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer."
mucize.
bozanın kardeşi.
cesaretini toplamak bir yana,izlememiş olsam bile, biliyorum ki kahkahalar eşliğinde bitirilmiş olan film. hatta çoğu insan yarısından sonra çıkmayı yeğlemiş. hayır,dünya çapında korku filmi denilince, akla 1-2 film gelirken,gerisi berbat statüsüne konulurken,nedir bu korku filmi çekme çabası ben anlayamam.değinilmesi gereken daha fazla konu varken hemde.
(bkz: nar ı aşk),(bkz: nar ı şems)..
yalnız,şimdi ağlayabilirim.bugüne kadar birçok sufi şarkısı dinledim,hatta bir ara görevli olduğum konu yüzünden ney sesine hatim ettim.neyzen tevfik’in mirasçısı o.bunca ney sesi,bunca sufi müziği arasında.o,o.
yalnız,şimdi ağlayabilirim.bugüne kadar birçok sufi şarkısı dinledim,hatta bir ara görevli olduğum konu yüzünden ney sesine hatim ettim.neyzen tevfik’in mirasçısı o.bunca ney sesi,bunca sufi müziği arasında.o,o.
türünün en iyi örneği sayılabilecek film.evet iğrenç olabilir,evet bazı sahneleri midemin kaldırmadığı doğrudur.ayrıca korku değil de,gerilim filmi desek daha mantıklı geliyor kulağa.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?