oktuys

şu sıralar bir gıda firmasının reklamlarında boy gösteren kel insan. bu insan sanırım dr evil a fena halde benziyor.

kendini toplumdan bir özelliğiyle farklı gören ve bu farklı özelliğini kimliğinin vazgeçilmez unsuru sayan grup. bu ölçüt günümüzde azınlık sayılabilmek için yeterli ölçüttür. fakat bu sosyolojik ölçüt azınlık statüsünü kazanmak için yeterli değildir. bu statüyü verecek olan en nihayetinde devlettir.

(bkz: nasil bulmak istiyorsan oyle birak).

ece erken in şarkıcı kader i programa çağırırken söylediği şarkı. kadeeer kahpe kader ağlarını ördün mü, yardaaan yok hiç haber, yar kaldın mı öldün mü? kader geldi.

- anan öle cemil baban öle.
+ laan olm deme o insanı katil yapan söz.
- anan öle cemil.
+ ıııaaahhhh!!!!
- bu da mı gol değil hakim bey, bu da mı?
+ abi en azından bi ismi değiştirseydin yahu, ben de istemezdim böyle olmasını.
- olacağı varmış cemil. senin suçun değil, suç bizi bu hale düşüren kaderde. kahpe kader.

ödemiş te zamanında soyadı bu olan birinin bulduğu bir çeşit kapalı pide. içinde yumurta,kıyma,maydonoz olur. üstüne tereyağı dökülüp, rendelenmiş peynir serpilir. çok ucuz ve çok lezzetlidir.

köftesini orada çok ucuz bir miktara yiyebileceğiniz , erkeklerinin tembel olduğu, bu yüzden kahvelerinin dolup taştığı yerdir. aslında bu özellik çevre bütün ilçe ve köylerde mevcuttur. sanırım havası ve suyunda bi numara var.ha, bi de töngül pidesi vardır, o da çok ucuzdur.

çoğunlukla gerçek hikayelerden bahsedildiğinde, insanların işi kanuni kılıfına uydurmak için başvurdukları bir yöntemdir. herkes biliyor ama bilmiyormuş gibi yapıyor. elleşmeyin herkes mutlu geçinip gidiyor.

onbir dakikalık videosunun son altı buçuk dakkasında mark knopfler ın insanlıktan çıktığı parçadır. ayrıca şarkı boyunca takındığı o umursamaz tavır beni deli etmektedir ama karizmayı da katlamaktadır. sözleri de şöyledir:

you get a shiver in the dark
it’s raining in the park but meantime
south of the river you stop and you hold everything
a band is blowing dixie double four time
you feel alright when you hear that music ring

you step inside but you don’t see too many faces
coming in out of the rain to hear the jazz go down
too much competition too many places
but not too many horns can make that sound
way on downsouth way on downsouth london town

you check out guitar george he knows all the chords
mind he’s strictly rhythm he doesn’t want to make it cry or sing
and an old guitar is all he can afford
when he gets up under the lights to play his thing

and harry doesn’t mind if he doesn’t make the scene
he’s got a daytime job he’s doing alright
he can play honky tonk just like anything
saving it up for friday night
with the sultans with the sultans of swing

and a crowd of young boys they’re fooling around in the corner
drunk and dressed in their best brown baggies and their platform soles
the don’t give a damm about any trumpet playing band
it ain’t whet they call rock and roll
and the sultans played creole

and then the man he steps right up to the microphone
and says at last just as the time bell rings
’thank you goodnight now it’s time to go home’
and he makes it fast whith one more thing
’we are the sultans of swing’
(bkz: dire straits)

fatih solmaz ın karısı için sürekli kullandığı bir sözcüktür, karısının adı da anlaşıldığı gibi ayşe dir.

(bkz: kendi takımımı tutuyorum).

"hangi takımı tutuyorsun?" sorusuna verilebilecek fakat içerdiği yüksek dozda iğrençlik oranından dolayı verilmemesi gereken,belki de ince bir gülümseme eşliğinde içten sarfedilebilecek cevap.

sevdiğini söyleyememek gibidir. sanki söyleyince bütün tılsımı gidiverecekmiş gibi gelir.söyleyerek kısa bir süre için çok eğlenebilirsin ama söylesen artık o maydonoz parçası orada olmayacak ve sen içten içe gülemeyeceksin artık. anlık zevkleri, uzun sürelilere değişmemek gerektiği düşüncesindeyim efendim.

güzel şeyler sonsuza kadar sürmüyor, yıllardır deniyorum ama bu şarkı belli bir süre sonra bitiyor.

ıstırap çeken.

çin in doğu eyaletlerinden biri.

çin in doğu eyaletlerinden hınan daki küçük bir kent. komünist yaşam tarzını gerçekleştirebilmiş bir yer. link verememekten mustarip kopyala yapıştıra ruhumu satıyorum, aaağğğll:
komünizmi ütopya olmaktan çıkarmışlar

çin’in doğu eyaletlerinden hınan’daki küçük bir kentin "komünist yönetiminin" neredeyse ’mükemmel’ uygulamasından ötürü halkın refah düzeyi de oldukça yüksek. komünist-müslüman ittifakıyla yönetilen kentin bu başarısından ötürü de çin komünist partisi’nden yetkililer, komünizm yoluyla nanciecun’un çizdiği yüksek grafik nedeniyle bu kenti sık sık ziyaret ediyor.

nanciecun kentinde 840 aile yaşıyor ve bunlar çin’in en kalabalık grubu olan hanlar ile çin’in etnik köken olarak kabul ettiği hui adı verilen yine han nüfusundan müslümanlardan oluşuyor. toplam nüfus yaklaşık 3 bin 100 kişi. çin’de mao sonrası lider olan dıng şiao ping’in başlattığı reform ve dışa açılma politikasının hayata geçirildiği dönemden bu yana nanciecun’da uygulanan komünist yönetim sistemiyle kent büyük bir gelişim elde etmiş durumda.

cenaze işlemleri elbirliğiyle; balayı bedeva...

burada yaşayanlar için elektrik, su, ısınma, gaz, un, yemeklik yağ, yumurta, et, balık, soya fasulyesi sütü, bira, iletişim bedava olduğu gibi çocukların okul masrafları, sağlık ve evler de bedava ayrıca her ailenin 20’nin üzerinde de sosyal yardım geliri de var. evlilik ve cenaze işleri elbirliğiyle yapılıyor. genç evli çiftlerin balayı seyahatleri ücretsiz. bebeklere özel bir itina gösteriliyor ve çocuklar mükemmel bir eğitimden geçiyor.

kent halkı gücünü birleştirdikçe giderek daha mükemmele ulaşıyor; caddeler son derece temiz, geniş ve ağaçların dalları caddeleri süslüyor; bir opera okulu var ve insanlar kentteki birçok kültür ve sanat işlerine katılıyorlar, ayrıca kentte bir bando ile trampet grubu da bulunuyor. kriket takımı, kültür bahçesi, kütüphane, hastane, sağlık bahçesi, çağdaş bir çocuk bahçesi, lise, radyo istasyonu gibi daha birçok birim kentte insanlara ücretsiz.

dünya basınının da ilgisini çekiyor
kent insanları, mao zedong düşüncesinin ve diğer ileri düşüncelerin insanlara verdiği eğitimin ruhuyla komünist parti öncülüğünde kendilerini geliştiriyor. devrimci marşlarla kollektivizmin daha da güçlendirilmeye çalışıldığı kentin refah içindeki bu komünist idaresi sadece çin’in değil, dünyanın da ilgisini çekiyor. dünyanın her yerinden medya mensupları, kentte gelip çekimler yapıp, bu şehrin komünizmle nasıl idare edildiğini inceliyor.

burada, kentle aynı adı taşıyan nanciecun şirketler grubu’nda da tamamen komünist sisteme uygun üretim yapılıyor. şirketin bünyesinde çin makarnası, içecek, ilaç, bira, paketleme ve mürekkep fabrikaları ile hayvan yetiştirme çiftliği ve yüksek teknolojili tarım parkı gibi işletmeler faaliyet gösteriyor.

ayrıca şirketin ortak olduğu renkli baskı şirketi, ofset baskı ürünleri ve madensel gıda da bulunuyor. nanciecun şirketler grubu’nun toplam 26 yatırımı var ve şirketlerde çalışan sayısı, bin 200’ü mühendis ve teknik eleman olmak üzere toplam 11 bin.
kaynak:www.sesonline.net

genelleyici olmasından dolayı tamamen katılmasam da haklılık payı olan tespit; aynı, toplum içinde var olan çeşit çeşit insanın olması gibi. fakat sözlük ortamı günlük hayatın birebir karşılığı mı olacak yoksa belli bir formatta
günlük hayatın işlenebildiği eğlencenin/kızgınlığın olaylar/kavramlar üzerinden (yazarlar değil) yaşandığı bir ortam mı?

ancak çocukken söylenen, çocuklara özgü, nasıl oluşturuldukları bir muamma olan sözlerdir.

(bkz: akdeniz karadeniz karneleri isteriz)
(bkz: taksi kime kurdele)
(bkz: yendik pisirdik dolma yaptik yedirdik).

ortaokul çağlarının vazgeçilmez şakası. birine hızlıca okutturulup hayvanca gülünürdü. işin garip yanıysa, ben buna hala gülmekteyim.