nys

üzüntüden dibe vuran dostlarıma sürekli tekrar ettiğim şarkıdır.

asarım, keserim, kroyum, herşeyi bilirim demekten kurtulmaları.

kendini koruyamamış sanırım kurulduğu dönem dağıtılmış olan kulüptür. keşke tekrardan kurulsada operaların dibine vursak.

ölecek birşeye sahip olmak kadar güzel birşey yoktur. doğru olsun ya da olmasın. farketmez.. idealleri vardır ve bunlar için savaşırlar.

çok sevdiğim arkadaşlarımdan bir tanesinin gözlerini koruma amaçlı yaptığı şeydi. sonu çok hoş bitmişti. mutfağa girdiğimizde kocaman gözlüklerini gözünde gördük ve ne yapıyorsun tepkisi verdikten sonra başını kaldırıp bize baktı. gözlüğün altınan gözyaşları akıyordu. sonunda bütün aile kahkaha atmaya başlamıştık. üstünden o kadar yıl geçmesine rağmen hala güldüğümüz olaydır. çok yaşa emi.

1980 yıllarında ortaya çıkmış ve bir dönem takip edebildiğim dergidir.

nasıl becerdiklerini hala anlayabilmiş değilim. anladığım saniye uygulayacağım şeydir.

böcek fobisi. bunun psikolojik nedenlerden kaynaklandığını ve yine tedaviyle aşıldığı söylenmekte. bende en üst düzeyde olan bu korku yakın zamanda katılıdığım kampta en aza indi. yapmanız gereken şey doğayla iç içe olmak ve en önemlisi etrafında böcekleri seven insanların bulunması. onların eline alıp incelediği böcekleri gördükçe normal karşılayıp onlardan biri olmaya başlıyor sonrasında karıncadan dahi korkan biri olaraktan gittiğiniz yerde tost yerken karıncalarla karşılaşınca tostunuzu ufalayıp yorulmasınlar diye önlerine atıyorsunuz.

gazi üniversitesi müzik bölümü mezunu olan hasan yükselir a.ü.d.t.c.fakültesi tiyatro bölümü’nde master yaptı. adob solisti savaşeri kolat’dan (tenor) şan dersleri alan sanatçı, müzik yaşamını 1993 yılından beri almanya’da sürdürmektedir.

türkiye’de özellikle a.ü.d.t.c.f. tiyatro bölümünde, devlet tiyatroları’nda ve özel tiyatrolarda sahnelenen bir çok oyunun müziklerini yaptı. trt’nin çeşitli drama ve belgesellerinin müziklerine imza attı.

bunlardan başlıcaları:

1987 yönetmenliğini şerif gören’in yaptığı "umut sokağı" adlı filmin müziğini yaptı;

1990 yönetmenliğini tunç başaran’nın yaptığı "uzun ince bir yol" adlı filmin müziği yaptı;

1991 "günler" isimli albümü yayınlandı;

1994 "ayrılık" (herkes gibisin) isimli albümü yayınlandı;

1995 köln senfoni orkestrası eşliğinde köln filarmoni salonu’nda "anadolu liedleri konseri"ni yaptı. aynı gecenin ikinci bölümünde kendi eseri olan "bağlama konçertinosu"nun (concertino for bağlama) dünya prömiyeri aynı orkestra tarafından gerçekleştirildi.

1996 "konserlerim 1" isimli albümü yayınlandı;

1997 "su türküler" adlı albümü yayınlandı;

1997 "sah hande, die rosen banden in dunkler erde" (yeraltında gül deren eller gördüm) adlı kendi eseri olan oda operasını tenor andreas winkler, soprano lise tjalve ile birlikte, dansçı gabi dudel, piyanist bayram bayramoğulları ile köln luther kirsche’de ve avrupa’nın birçok kentinde oynadı;

1997 (avrupada irkçılığa karşı konser) "anatolische lieder"- hasan yükselir ve piyanist bayram bayramoğulları. köln tarihi belediye binası konser salonu;

1998 konser metz. (fransa) anadolu halk şarkıları konseri;

27.5.99 "su türkülerden... göç türkülere..." konser ve prömiyeri. berlin. tiyatrom.

20.04.00 hasan yükselir ve japon piyanist hiroko nakano ile köln filarmoni salonu’nda "irkçılığa karşı gecesi"nde anadolu halk şarkıları konseri.

ben bu adamı deniz üstü köpürür adlı şarkıyla tanıdım iyiki tanımışım.

www.hasanyukselir.com

bir kara sevda şarkısıyla aklımda yer edinen kişi.

daha ayrıntılı bilgiyi aşşağıdaki linkten edinebilirsiniz

http://tr.wikipedia.org/wiki/sezgicilik
http://www.uslanmam.com/felsefe-bilimi/277739-entuisyonizm-sezgicilik.html

4-5 gencin yaşadığımız sistemde birbirleriyle iletişim kurmak için mektuplaşmasıyla başlayan ve ismi üreti-yorum olarak ortaya çıkan bir topluluk. öğrencisi, yazarı, avukatı, tiyatrocusu, sinemacısı, işçisi, işsizi her kesimden insanı barındıran topluluk. bilim, felsefe,kültür ve sanat çalışmalarıyla bir araya gelen bu topluluk yaz aylarında kamplar düzenleyerek birikimlerini birbirleriyle paylaşır.

www.uretiyorum.org

facebookta kurulmuş bir sayfadır. filmler konusunda paylaşımlarda bulunuyorlar. takip edilesi sayfa.

o internette gezen rüya tabirleri denen şey başlı başına saçmalıktır. rüyalar bilinçaltının yansımasıdır. rüyaları açıklamak için epey rüya görmeniz ve bunları unutmadan yazmanızı tavsiye edebilirim. üst üste görülen rüyaları bir psikolog aracılığıyla çözebilirsiniz.

#1017685

sayın indy, gizli teklifleri reddediyoruz efendim. en azından bu hafta sonu. istersen seni yakışıklı bir arkadaşımın evine davet edebilirim fal bakmak için.

ara ara dinlediğim ve inanılmaz keyif aldığım kadın. sürekli dinleseniz bile bir kaç ay sonra sanki ilk dinliyormuş gibi tekrar başa alabiliyorsunuz. şarkıları güzel, kendisi çok hoş. hala kendini bozmadan sanatıyla ilgilenen ve sadece gündemde bu şekilde denk geldiğim kişilerden biri. hele hele cemal safiye ait olan git şiirini seslendirmesi yok mu enfestir dinleyin derim.

(bkz: neden)
(bkz: uyan)
(bkz: gidersen)
(bkz: leyla)
(bkz: yoluma çıkma)
(bkz: her görüşte aşk yeniden)
(bkz: biraz seninle biraz kendimle)

sıralamakla bitmez. hemen hemen bütün şarkıları çok hoş

onbir ay boyunca dinsiz, imansız, ahlaksız olup geri kalan bir ay boyunca ahlaklı, dinli imanlı olmaya benzer.

’’hırsızlık kötüdür ayıptır, günahtır, eeeğğğ, öğğğ ’’ dediğimiz şeyler içerisinde yer alsada ben buna hiçbir zaman katılmamışımdır. ihtiyacı olmayan, okumak istemeyen bir birey asla hırsızlık yapmaz. kitap hırsızlığı yapmaz. bu yüzden ben kitap hırsızlığına asla karşı değilim diyerek kendimi aklamakla başlayayım. parasız değilim tabiki ama dün arkadaşlarımla oturduğum yerde telefonda konuşmam olanaksızdı. telefon elimde sessiz bir yer arayışına girdim ve bir otelin girişinde kendimi buldum. kapıda broşürlerin içerisinde bir kitap gözüme çarptı. sahibi varmıdır yokmudur diyerekten kitap elimde etrafıma baktım fakat kimseyi bulamadım. kitabı alıp barın yolunu tekrardan tuttum. sayelerinde bir insan daha said nursi hakkında bilgiye sahip olacak. hoş ben buldum çalmadım diyebilirim sanırım. burdan kitabını ulu ortaya fırlatan kişiye sesleniyorum. yediğin ekmekten daha kıymetlidir o kitap sokaklarda ne işi var.

gecenin tam üçünde canınız kalamar mı istedi saniyesinde yaratırlar. gecenin onikisinde rakı ve mezemi istedin, derhal mücveriyle, değişik mezelerle sofranızı doldurup içirirler, canınız değişik kahve mi istedi, elleriyle yorulmadan, sıkılmadan size en güzel şekilde hazırlarlar. bunların yanında güleryüz, samimiyet sunarlar. sahibinden tut çalışanlarına kadar herkesi sevdiğim, evimde gibi hissettiğim yerdir.