#235697 hayran bırakmış bilgiç...
istikrarsız aşık tiplemesidir.özellikleri ve neye usanacağı ile ilgili sürekli söylentiler vardır;
(bkz: fazla gaz asik usandirir)
(bkz: fazla saz asik usandirir )
(bkz: fazla naz asik usandirir)
(bkz: fazla gaz asik usandirir)
(bkz: fazla saz asik usandirir )
(bkz: fazla naz asik usandirir)
asla kurmayacağımı düşündüğüm cümle.
(bkz: şans olsa hiç doğmazdım)
(bkz: şans olsa hiç doğmazdım)
(bkz: enhoş)
3.50 ytl ye bir çok yerde bulabileceğiniz kırmızı şarap.kadıköy moda dan alınması tavsiye edilir.
(bkz: afiyet olsun)
(bkz: afiyet olsun)
(bkz: anime cricket)
cricket marka çakmakların yeni yeni piyasaya sürmeye başladığı çakmaklardır.doldurulamazlar, tekrar kullanılmasın yeniden alınsın diye...
beni benden alan, uzunca bir süre de geri vermeyen şarkılardandır.hala ilk günkü tadında dinlerim...
(bkz: açılın ben duygusalım)
(bkz: açılın ben duygusalım)
allahsız tosbaalar adlı bir punk grubunun çok ama çok sevdiğim şarkısıdır.aha da sözleri;
suratını boyamış mumya gibi olmuş,
bir de kendini bir bok sanarmış
günde 25 kere bakıpta aynaya,
nasıl kese kağıdı taşımaz yanında?
tikky kızları,tikky kızları
sıç suratına çek sifonu...
duvarlarda örümcek adam olsam,
tek kız da sen kalsan,
hiç işim olmaz, suratına bakmam
salaklığınla hiç uğraşamam...
tikky kızları,tikky kızları
sıç suratına çek sifonu...
suratını boyamış mumya gibi olmuş,
bir de kendini bir bok sanarmış
günde 25 kere bakıpta aynaya,
nasıl kese kağıdı taşımaz yanında?
tikky kızları,tikky kızları
sıç suratına çek sifonu...
duvarlarda örümcek adam olsam,
tek kız da sen kalsan,
hiç işim olmaz, suratına bakmam
salaklığınla hiç uğraşamam...
tikky kızları,tikky kızları
sıç suratına çek sifonu...
kimseye bağlanmayan, kimsenin boyundurluğu altına girmeyen dişiler.
daha fingirdek olanları için;
(bkz: tabusuz kızlar)
daha fingirdek olanları için;
(bkz: tabusuz kızlar)
cem yılmazın uzay mekiğinde duş alırken, kör adamın arkasında belirmesiyle;
"aaa hocam ayıp oluyo ama!"
dediği sahnede yaran filmdir...
"aaa hocam ayıp oluyo ama!"
dediği sahnede yaran filmdir...
kaç bilete yaptırılacağını merak ettiğim eylem.
gözyaşlarımızın tadı aynı…
hep birileri geldi gitti hayatımdan
bir elin parmağı kadar daimi olanlar
hepsi benim hepsi içimde
bir gün biri daha geldi
işte bu dedim “hayat” dedim
seni özledim…
ölümü seçtiğim zamanlarda oldu
soğudum yaşamaktan
“uzak dur yakınıma bu mesafe beni bozar”
ağladım, ağladım, ağladı
babam dedi ki;
“kimseyi sevme kızım bu kadar!”
“sus baba! sadece sarıl n’olur…”
sabahına “senle” uyandım
yeni kelimeler öğrendim;
sözlüklerden değil…
anlamlarını yaşayarak
her çözdüğümüz bulmaca için
her kelime için
her defasında
aynı şaşkınlık we sevinçle mutlu olduk
“pikniklerimiz oldu bizim
diet pikniklerimiz
gözlerimiz ağladı”
kalbimiz güldü
söyle nerdesin?!
bir gün “benim için en fazla n’aparsın?” dedi bana
seviyorum ya kalbimle
sevmeyi bilmiyorum ya
tüm cesaretimle
“senin için ölürüm” dedim
güldü yandan…
anlayamadım bozuldum da inceden
“senin için yaşarım demeni isterdim” dedi
o zaman anladım
adı “hayat” tabi yaşamamı ister
“onda yaşıyorum” zaten ben
o biliyordu ben öğreniyordum
zaman aşımına uğradı sayfalarımız
“kablosuz iletişimde
yakalayamadık gözlerimizdeki anlamı”
uzaklık tüm “kinimizi” ortaya çıkardı
oysa biz kavga edemezdik
dilimiz bile dönmezdi doğru düzgün
kalplerimiz çarpışırdı ancak
ışıklar çıkardı sora ortaya
“sarılırdık”
bir gece o kadar yalnızdım ki
“her şey geçti” demesi için kıvrandım yorganın altında
bir gün canım o kadar yandı ki
“artık seni sevmek istemiyorum” derken buldum kendimi…
hiç paramız olmadı bizim
ama soframızdan da
“tekel biramız, çerezzamız
şarap, gazoz ve bardağımız”
hiç eksik olmadı ne hikmetse
sönsün mumlar da
bu karanlıkta yüzümüzü
göremeyelim…
sonum kötüye varacak..
“beni koyup gitme n olursun”
elimi tutuyorlar ayağımı
yetişemiyorum ardından..
seninle gelmeyeceğim
yine de
“beni koyup gitme n olursun”
sabahına seninle uyandığım günlerim yok
“bize!” dediğim yudumları almıyorum içkimden
anlatmak istediklerimi içimde tutuyorum artık
bağıra bağıra şarkı söyleyecek cesaretim de yok
her şeyi de bırakıyorum seninle birlikte
seni düşünmemeye çalışıyorum bu son
ah, biriktirdiğimiz bütün hevesler nasılda hızla tükendiler
"ne güneşe uzandık yan yana
ne yağmurda ıslandık
bir vapura atlayıp
bir sabah hiç gittik mi bir yere
olmadı olamadı
hayat güzelmiş
çiçek açarmış
dünya dönermiş
kuşlar uçarmış
utanmadan"
(bkz: kendisi bir garip melek)
hep birileri geldi gitti hayatımdan
bir elin parmağı kadar daimi olanlar
hepsi benim hepsi içimde
bir gün biri daha geldi
işte bu dedim “hayat” dedim
seni özledim…
ölümü seçtiğim zamanlarda oldu
soğudum yaşamaktan
“uzak dur yakınıma bu mesafe beni bozar”
ağladım, ağladım, ağladı
babam dedi ki;
“kimseyi sevme kızım bu kadar!”
“sus baba! sadece sarıl n’olur…”
sabahına “senle” uyandım
yeni kelimeler öğrendim;
sözlüklerden değil…
anlamlarını yaşayarak
her çözdüğümüz bulmaca için
her kelime için
her defasında
aynı şaşkınlık we sevinçle mutlu olduk
“pikniklerimiz oldu bizim
diet pikniklerimiz
gözlerimiz ağladı”
kalbimiz güldü
söyle nerdesin?!
bir gün “benim için en fazla n’aparsın?” dedi bana
seviyorum ya kalbimle
sevmeyi bilmiyorum ya
tüm cesaretimle
“senin için ölürüm” dedim
güldü yandan…
anlayamadım bozuldum da inceden
“senin için yaşarım demeni isterdim” dedi
o zaman anladım
adı “hayat” tabi yaşamamı ister
“onda yaşıyorum” zaten ben
o biliyordu ben öğreniyordum
zaman aşımına uğradı sayfalarımız
“kablosuz iletişimde
yakalayamadık gözlerimizdeki anlamı”
uzaklık tüm “kinimizi” ortaya çıkardı
oysa biz kavga edemezdik
dilimiz bile dönmezdi doğru düzgün
kalplerimiz çarpışırdı ancak
ışıklar çıkardı sora ortaya
“sarılırdık”
bir gece o kadar yalnızdım ki
“her şey geçti” demesi için kıvrandım yorganın altında
bir gün canım o kadar yandı ki
“artık seni sevmek istemiyorum” derken buldum kendimi…
hiç paramız olmadı bizim
ama soframızdan da
“tekel biramız, çerezzamız
şarap, gazoz ve bardağımız”
hiç eksik olmadı ne hikmetse
sönsün mumlar da
bu karanlıkta yüzümüzü
göremeyelim…
sonum kötüye varacak..
“beni koyup gitme n olursun”
elimi tutuyorlar ayağımı
yetişemiyorum ardından..
seninle gelmeyeceğim
yine de
“beni koyup gitme n olursun”
sabahına seninle uyandığım günlerim yok
“bize!” dediğim yudumları almıyorum içkimden
anlatmak istediklerimi içimde tutuyorum artık
bağıra bağıra şarkı söyleyecek cesaretim de yok
her şeyi de bırakıyorum seninle birlikte
seni düşünmemeye çalışıyorum bu son
ah, biriktirdiğimiz bütün hevesler nasılda hızla tükendiler
"ne güneşe uzandık yan yana
ne yağmurda ıslandık
bir vapura atlayıp
bir sabah hiç gittik mi bir yere
olmadı olamadı
hayat güzelmiş
çiçek açarmış
dünya dönermiş
kuşlar uçarmış
utanmadan"
(bkz: kendisi bir garip melek)
anne gibi...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?