mudo

bizim oralarda çitlembik denir ona. (celtis australis)
yeşil, mavi, turuncu renklerde, mercimek kadar meyveleri vardır bunun.
fazla yediğimiz zamanlarda kabız ederdi bizi.
son çare, zeytinyağıyla evde yapılmış sabundan fitil keserdi annemiz bıçakla.

+ hey! sen, evet sen!
-buyur memur bey
+ kimlik
-cüzdanımda olacakt-
+ kabanının ceplerine de bak.
-ulan nereye koydum ben bun-

ceplerinde ne varsa avucuna dolduran genç, bir türlü kimliğini bulamaz.

+ ver şu sigarayı, ver!
-sabah özellikle baktım, aldımdı yanım-
+ tamam, tamam düzgün birine benziyorsun sen, bi daa unutma ama. marlboro mu bu?
-hı-hı. kalsın sizde memur bey, ben alırım şimdi gasteyle beraber!
+ (içinden, sinsice) bugün de yırttık sigara parasından!

adının "atatürk’ün gençliğe hutbesi" olarak değiştirilmesini öneriyorum.
yoksa, önce asılı olduğu yerlerden indirilecek, sonra da kazılı olduğu beyinlerden.

ucunda oluşan çini mürekkep baloncuğunu silmek için sol el işaret parmağıma attığım çiziklerle; salladığım da "tık" "tık" "tık" öten içini özledim senin.

allah belanı versin senin , e mi?
(bkz: autocad)

teknik resim derslerimizin vazgeçilmezi rapido kalemlerinin can suyuydu bir zamanlar.
allah belanı versin senin , e mi?


(bkz: autocad)

gerçekten çok seviyorum bu defter sahiplerini!
geleceğimizin mimarlarına,
geleceğimizin inşaat mühendislerine pratik bilgiler veren abileri olmak çok güzel bir duygu benim için.
evet, itiraf ediyorum

bu çalışmalara;
1- sonrasında kurcalamak istediğimiz girdilerimizde ’bkz’,’gbkz’,’abkz’ gibi özellikleri sağ frame’den seçerek ekleyemiyoruz! bunları ekleyebilsek ya!
2- başkalarının sözlüğe ve başlıklara başka alanlardan da ulaşılabilmesi için ilgili sayfaya ait linki copy-paste edebileceğimiz bir bar da açılsa ya!

bu odalarda ölü bulunan o kadar çok ünlü var ki;
’öyle olmasam bile’
işim gereği sıklıkla kaldığım otel odalarında
’olur da ölürsem diye’
yatmadan önce odayı derleyip toparlamaktır ilk işim.

’eğer porno kanalları seyrettiysem’
televizyonda bu kanalın üstüne en az son 10 kanalı
trt, kanald star vb. gibiymiş gibi dolanıp öyle kapatırım.

iyi değilim, evet!

çocukluğumda, dedemin dinlerken ağladığına tanık olduğum türküdür.
şimdi aynı haltı bana ediyor şerefsizim!
bu nasıl bir bağsa böyle; omçası yok, üzümü var!

http://www.youtube.com/watch?v=ibafddcthzc

edit: link tazelendi.

siyasi irademi bir türlü meclise yansıtamadığım siyaset adamıdır; sevdiğim-saydığım şahsiyettir...

adriano celentano mu can bonomo’ya, can bonomo mu adriano celentano’ya benziyor karar veremedim!

habere olan şaşkınlığım, verilen linki tıklamamla karşıma çıkan dolandırıcının cinsiyeti ile tavan yaptı!

an itibarı ile ben

(bkz: seni kıracağıma kafamı kırarım)

edit: seri değilim, ama ser-seriyim!

sevdiğimiz, kıymet verdiğimiz birilerinin mutluluğu için ’yapabileceklerimiz’ konusunda sınır tanımadığımızı izah etmede kullanılan bir deyimdir.

sınırın ne kadar geniş tutulabildiğini görmek için #1041601

dergahlar, tarikatlar şehridir.

bir sunay akın şiiridir aynı zamanda

"pulsuz zarf gibisin
üstünde adresi
evde kaldın
n’aber kız
kulesi"

hiç çekmediğim ağrıdır.

3 vakte kadar (bkz: 2b) kapsamında ele alınmasına kesin gözüyle bakıyorum!

üstteki uyarıya rağmen "hadi len, görememiştir o." diye düşünüp videoyu başından sonuna "ha açıldı ha açılacak" umuduyla izledim.

evet, utanç içindeyim jedim!

çoğu yemek kitabı ile interaktif olarak yayınlanan yemek tariflerinde geçen söz öbeği.

- “ocağın altı” kapalı olsun. ıspanakları çamuru gidene kadar yıkadıktan sonra bıçak kullanmadan elinizle parçalayıp tencereye ilave edin.
- 5 dakika kaynadıktan sonra “ocağın altı” kapatılarak soğumaya bırakılır.
- ince doğranmış maydanoz katılır ve “ocağın altı” kapatılır.
- en son domates ve biber ilave edilip, “ocağın altı” kapatılır.

benim evde kullandığım ocakla, şimdiye kadar gördüğüm tüm ocaklar üstten yakılıp söndürülüyor.

bunlar nasıl bir ocak kullanıyorlarsa artık!
ya da ben hâlâ annemin ocağını kullanıyor da olabilirim!
kararsızım.