mouscronoise

şevval sam’dan dinlemek ayrı bir keyiftir...

bir insandan en son ne zaman bahsedilmekten vazgeçilirse, o insan o zaman ölmüş sayılır sözünün sahibidir.

81300 moda adresindeki evi müzeye dönüştülen ölümsüz sanatçıya dair anıları linkten ziyaret etmek mümkün.

http://www.barismanco.kadikoy.bel.tr/bmm_360/pano.swf

pazar sabahı 09:30’da tüm sakinlerin hazır ve nazır bulundukları ,düşündükçe kulağa ütopik gelen ,

saygı duruşu,istiklal marşı,yoklama teamüllerle başlayıp , apartmana ait konsolide finansalların açıklanmasıyla son bulan süper hiper seviyeli buluşma...

gündem maddeleri,

*yatırım gelirlerimiz b tipi likit de tutulmalı mı yoksa altın da mı değerlendirilmeli?
*apartman için saygınlık unsuru olan cephe gorunumune ozen gosterilmeli,
*balkonumuzdaki çiçekler asla kötü görnmemeli.

*kapıcımızın maaşı 1500 tl olmalı....

grey’s ve fringe sonrasında bağımlı olduğum program...

cumartesi geceleri alkol+işkembe ve genel kültür arasında tercih yapamıyorsanız , tek seçeneğiniz kaydetmek....

15.yy ’dan kalma bohçaya sarılmış almanak teşrif etti stüdyoya, daha neler göreceğiz yarabbi....

bu adamları izledikçe, kendimi esefle kınayıp alkol+işkembe+okuma modülüne acilen terfi etmem gerektiğini düşünüyorum....

bülent ortaçgil’in en keyifli eserlerindendir....

değiştirmek istenilen dünyanın çözümü tıpki necati cumalı’nın söylediği gibi onu anlamaya çalışmaktan geçiyor...


"sen ki bir âlem bile olsan tek başına
sonunda o kalabalıktan bir kişisin
şu kalabalıkta gördüğün herkesin
bir kalbi var senin gibi, ya da düşünür
herbiri bir can taşır
sen onları tanısan da tanımasan da
sonunda her biri ne senden iyi
ne senden daha fena
senin gibi bir insandır bütün kusurlarıyla "

bülent ortaçgil’in son albümünün en enteran bestelerinden...

sen evet sen bir köşede bekliyorken
ben çunku ben ayarı bozulmuş tekliyorken
renkler musgül durumda ressamlar şaşkın
hiç değişmez hiç değişmez hiç değişmez bu günlerde
aşk yorgun düşmüş ilyas.info ask meşgul
hiç gelmez hiç gelmez hiç gelmez bu gunlerde
ben yanlız ben tum virgülleri ararken
sen zira sen noktayı koymuştun zaten
renkler musgül durumda ressamlar şaşkın
hiç değişmez hiç değişmez hiç değişmez bu günlerde
aşk yorgun düşmüş ask meşgul
hiç gelmez hiç gelmez hiç gelmez bu gunlerde
hoşçakalın…

caddebostan versiyonu;

kaliteli müzik yapan,latin jazz severleri ziyadesiyle tatmin edecek mekandır....

cuma akşamları tango ve milonga severleri,

cumartesi ise türkçe&yabancı jazz severleri ağırlar...

can yücel’ün kızına verdiği özgün isimdir.

kendisine yazmış olduğu şiir ise şöyle;


güzel’e

dün gece senin küçücük elinle yalnız yattık
yalnız senin küçücük elinle yalnızlık
kandilli ilkokulu kadar kalabalık
zilleri çaldığında düşlerinin
sınıfların kapıları ardına kadar açık
gökyüzünün, denizin, toprağın, hayalle, emeğin
haklı sınıfları

belki de baskın korkusuyla vefasız, akıntıya atılan
kitaplar varya onlardan
öğrenmiş marx’ı, gümüş balıkları
ve belki de onun için o kadar,
o kadar aydınlık ortalık...

sen ki çicekleri toplamayan güzelim
çicekleri sulayan çocuk
ve ben ki buruk ve kavruk
bir ihtiyar adamım artık
öyle güzeldim ki senle, çiçeklerden çok
ve anladım, anladım ki bir daha
düşünde bile göremez işler
düşlerin gördüğü işleri

düşümde gördüm ki adlı enfes şiirin şairidir.

düşümde gördüm ki alıp götürüyorsun beni
beyaz bir patika üzeri
yemyeşil kırlar ortasında
mavi tepelere
dingin bir sabah vakti.

hissettim ellerini ellerimde,
senin dost elini,
ve kız çocuğu sesin çaldı kulaklarımda
yeni bir çan gibi,
baharın şafağından
bakire bir çan gibi.
ordaydılar, sesin ve ellerin,
düşümde, nasıl da gerçektiler!...
sen yaşa, ey umut: kim der ki
toprak aldı sinesine seni.

mevlana’nın müthiş dizelerinden esinlenen ezgi’nin günlüğü parçasıdır....

işte sana konuşan biri, dilsiz ve dudaksız
durmadan koşan biri
elsiz, ayaksız
böyle koşup durmak senin neyine gerek
boşlukta ayaksız yürümek
gökteki ay gibi
ben bir denizim, ben bir denizim
kendi içinde taşan
ben bir denizim uçsuz bucaksız
kıyısız, hür bir deniz.

parçanın müziği papatyalar kadar huzur ve durulupu hissiterir insana.

ezginin günlüğü’nün baş mimarlarından nadir göktürk’ün bestesidir.

meraklıları içinse sözleri;


boynu bükük bir papatya
olduğuma bakıp da
senden vazgeçtim sanıp
sakın aldanma

yedi kat yerin altından
örgütlenip
takılı verdim saçının arasına

yedi kat yerin altından
örgütlenip
takldım saçının arasına

boynu bükük bir papatya
olduğuma bakıp da
senden vazgeçtim sanıp
sakın aldatma

muhteşem stive miller parçasıdır.

jazz versiyonu ise robin mckelle’den dinlemek ayrı bir zevktir.

meraklısı için:http://www.youtube.com/watch?v=9p9pj07vvdk

sözleri şöyledir....

i heat up, i can’t cool down
you got me spinnin’
’round and ’round
’round and ’round and ’round it goes
where it stops nobody knows

every time you call my name
i heat up like a burnin’ flame
burnin’ flame full of desire
kiss me baby, let the fire get higher

abra-abra-cadabra
i want to reach out and grab ya
abra-abra-cadabra
abracadabra

you make me hot, you make me sigh
you make me laugh, you make me cry
keep me burnin’ for your love
with the touch of a velvet glove

abra-abra-cadabra
i want to reach out and grab ya
abra-abra-cadabra
abracadabra

i feel the magic in your caress
i feel magic when i touch your dress
silk and satin, leather and lace
black panties with an angel’s face

i see magic in your eyes
i hear the magic in your sighs
just when i think i’m gonna get away
i hear those words that you always say

abra-abra-cadabra
i want to reach out and grab ya
abra-abra-cadabra
abracadabra

every time you call my name
i heat up like a burnin’ flame
burnin’ flame full of desire
kiss me baby, let the fire get higher

i heat up, i can’t cool down
my situation goes ’round and ’round
i heat up, i can’t cool down
my situation goes ’round and ’round
i heat up, i can’t cool down
my situation goes ’round and ’round

hiçbir pul hiçbir zarfa yakışmıyor
hiçbir zarf üçbeş satıra
ne zaman yanyanayız işte o zaman
doyamıyoruz tenlerimizin bitmez tükenmez sorgusuna.

bırakmak bırakılmak demeyelim
durmadan yer değiştiriyor anlamlar da
ben ki bir boşluk kadar büyümüşüm bu yüzden
sanki kış aylarında bir uçurumda.

anlarım sedir ağacının dilinden
ve usta bir aslan terbiyecisinin ruhundan da
hiç anlamaz olur muyum öpüşünü de kalbimi
o öpen sensen bir de dalgaları çekiştiren bir kız çocuğuyla.

hepsini biliyorum, hepsi aklımda
hepsi de hiç kımıldamayan bir duman gibi havada.


diyerek " aşktan aklının 5 karış havada " olduğu en romantik şekilde dile getirmiş üstad’dır.

operational cost’un kısaltmasıdır cost element group denen meletlerden oluşur, sap’den excele uzanan bu çetrefilli yol uzundur.
şimdiden yarın olmasına az kaldı bile....

gecenin bir yarısı olsa da yesem denilen tatlıdır....
tatlı ustaları dünyanın en zor tatlılarından biri olduğunu iddia ediyorlar.
zira herkes annesinin en güzelini yaptığını düşünüyormuş.....

ofis koltuğunun son noktası, mesai severler için birebir....

meraklıları için işte linki ;

http://www.hepsiburada.com/liste/productdetails.aspx?categoryid=285662&productid=ofisbrbz28001&sku=ofisbrbz28001-102&nc=1#gorseller

hep böyle mi varla yokun savaşı
ya kazanan yoklar onlar hep böyle mi
bir boşluk ki nasıl insanla dolsun
bilmiyorum var mı daha acısı

yalnızlığı anla, yalnızlığı anla...

kazım koyuncu

kazım koyuncu sesiyle bir başka hava estiren rize (pazar ) türküsü ...

av mevsimi filminde cem yılmaz’ın yorumu da hoş bir hava katmış.

meraklıları için sözleri;

hayde gidelum hayde
dağa k’arayemişa
elun nişanlisina
ben nasil deyim hayde

çiktum çami budadum
endurdum yarisina
boyle sevdami olur
girsun yerun dibina

k’izilağaç fidani
tepeden budanur mi
insan sevduği yardan
bu k’adar utanur mi

endum dere duzina
aşlamayi aşladum
sevdaluk eyi şeydur
ben da yeni başladum

1)simit

2) kurabiye (tarçınlı süper olurdu)

3)poğaca

4)kek

5)börek

bkz: <ince belli>