lipsoz

restorandaki garsonun müşteri bayanların kıçlarına bakması.

restoranda yemek yenilmektedir. yan masadaki hatun topluluğu hesabı ister. ödeme yapıp, kalkarlar. bu arada yalandan masayı toplayan garson hatunların arkalarından popolarını izlemektedir.
lan kerkenez, ben hesabı isteyince benim de götüme bakacakmısın alıcı kuşlar gibi.

babalar için açılan başlıktır.

o soğuk ocak ayında, yağmurlu günde kaybettim seni. şimdiki gibi bir hava vardı dışarıda, ama çok daha soğuk.
o gün lacivert gözlerini bir daha göremeyeceğimi iyice anlamış, sana "baba hakkını helal et" diyordum. çık-a-madı ağazından söz.
özlüyorum, yalnızım sanki bu kalabalıkta sensiz. sen büyük adamdın be baba, küçükcük dünyamızda.
ben işsiz kaldığımda, aldığımız bir küçük rakı ve yoğurtla, kandlli sahilinde içtiğimiz günü hiç unutmadım, unutamam da sanırım.
huzur için de yat.

erkeği "amsalak" sanan gazetecinin haberi. feminist bir kalem sanırım.

aşk denilen şeyin, duygunun sadece şapka olmasıdır.

karşındaki erkek ya da dişinin güzelliği ya da yakışıklılığı değildir ona aşık olmana sebep olan. elinde bir şapka vardır ve kime takmak istersen ona takarsın. büyük mü olmuş, küçük mü gelmiş pek umursamazsın. kimi zaman yakışmaz bile şakpayı taktığın kişiye. ama sana göre yakışmış ise, siktir et etraf ne düşünürse düşünsün.

belediyelerin hayır için kurduğu çadırlardır.

haberlerde izledim kadına sordular
- neden iftar çadırında yemek yiyorsunuz?
kadın,
- e yemekten sonra sofra toplama yok, bulaşık yok. dooğru yatağa..

vay amına koyim ne acelen var lan yatağa girmek için... onu da hayrına yan çadırda yapsalar karı eve gitmeyecek...

evlendiği insana, "eşim" diye hitap eden insandır.
o senin eşin değil ki bilader. ya karın ya kocan. bir tane daha aynı senden neden taşıyasın ki yanında.

obsesif martıdır. hergün aynı çatıda sabahlar, her sabah aynı yere sıçar.
ne yediyse bir de, öyle bir kuş kakası görülmemiştir. arabasını park etmek istemez kimse o ağacın çevresine.
altunizade’de bu çılgın martı. git kardişim üsküdarda çatı mı yok. takıl orada, çevre yap, piyasa yap. nedir lan senin kıçından çektiğimiz.

rakı masasını sahiplenen kadındır. sevdiceğini, kocasını, erkeğini rakı masasında yalnız bırakmayandır. sakisidir masanın, neşe kaynağıdır. kimi zaman ses sanatkarıdır

mutfakta yiyecek birşeyler hazırlamak. hep aynıdır yemek yapmak. sıcak yemek yapıyorsan, kıyma ve soğanı yağda kavurursun, salçayı da koyduktan sonra suyunu koy ve artık sebzeyi atma vakti geldi. ne atarsan at o yemek olacak bundan sonra.

gerçek komünisttir delikanlı. olağan olana karşıdır.

mahallede kız kardeşini erkekle yakalasa balarına bir şey gelmesin diye onları gizleyendir. toplumun yapamadığını yapan insandır. bazen kadındır delikanlı bazen çocuktur.

karşısındakinin ilgisini farketmiş fakat benim için fazla iyisin, sen daha iyilerine layıksındiyen kişidir.

aslında siktir etmenin başka bir yoludur da, gönül kırmadan falan hallolur böylece.

kıçımı yırttım ama sayende başardım yazar.

rakının başrolde, mezelerin yardımcı oyunculukta oscara aday, senin ise figüran olduğun sahne. figüranın performansı filmi etkiler herzaman.

başbakan ile birlikte somali yolcusu. sanırım politikaya soyunacak. adada soyundukları yetmedi.

şehidin adı hep mehmetçiktir. her bir türk yüreğini yakan korun sıcaklığı hep aynıdır. sabır taşı da çatlamak üzere artık. yeter sınamasınlar bu sabrı.

aynı filmin erkekler hamamı kısmında da uygulandımı acaba diye düşündüm.

daver (şener şen), şaban’ı (kemal sunal) yıkıyordu hamamda o sahnede.

edit: tanım yapalım da kıçımıza kaçmasın entry; kuzucukların teyzesidir.

mesai saatlerinin hızlı akışını sağlamak.

jpeg, tif, eps gibi photoshop’ta görsel formatı.

(bkz: kalafat)

rakı içeceği gecenin gündüzenden başlayıp bir iki saat içinde mezelerini yapan ve dolaba soğusun diye bırakan erkektir.

biraz humus, biraz yoğurtlu havuç, beyin salalat belki ezme. zeytinyağlı dolmayı bir gün önceden yapmalı ama.