confessions

kaboom

- Yazar -

  1. toplam entry 160
  2. takipçi 1
  3. puan 8598

ispanya ic savaşı

kaboom
ispanya, gerek fasizmin varligini en uzun sure devam ettirdigi gerekse proletaryanin iktidari almanin esigine geldigi bir ulke olarak tarihte onemli bir yere sahiptir. ispanya’da 1931-1939 araliginda yasananlar, dogru bir program temelinde uygun strateji ve taktikleri hayata gecirecek devrimci marksist bir onderligin bulunmadigi durumda proletaryayi bekleyen felâketlerin carpici ve bir o kadar da aci bir ornegini gostermektedir.

imparatorluk ispanya’sindan kapitalist ispanya’ya

15. yuzyilda merkezi devlet olan ispanya 16. yuzyilda bugunku peru’dan hollanda’ya kadar uzanan topraklara hukmeden bir imparatorluk haline gelmisti. bu topraklar uzerinde bulunan altin ve gumus kaynaklari tarafindan finanse edilen ispanyol devleti, almanya, italya ve hollanda tarzinda devletlerin yaptigi gibi madencilik ve imalata degil, imparatorlugu korumak ve genisletmek kaygisi ile askeri harcamalara yonelmisti. ispanyol dokumaciliginda yasanan teknolojik durgunluk, hollanda ve ingiliz urunleri ile rekabet edememeyi; tarim urunlerinin ticarilesmesi ise tahil tariminin gerilemesini dogurmustu. gerek dokumacilikta rekabet gucunun zayiflamasi gerekse tarimin gerilemesi, ithalatta buyuk bir artisin yasanmasina yol acmisti. bu ise sinai anlamda ilerleme saglayamamis olan ispanya’da issizligin artisini da beraberinde getirmisti. 16. yuzyilin sonundan itibaren ispanya devlet anlaminda curumeye basladi. hollanda’nin bagimsizligini kazanmasi, aragon’un (ispanya’da bir bolge) 10 yil boyunca fransiz himayesine girmesi ispanya’nin curume surecinin belirtileridir.

18. yuzyilda avrupa’da sanayilesme ve burjuva devrimler cagi baslarken ispanya tarimsal gelisimini dahi tam olarak saglayamamisti. devlet hantal bir yapiya donusmustu. sanayilesme olmadigindan dolayi ne gelismis bir burjuvaziden, ne de karsiti isci sinifindan bahsetmek mumkundu. imparatorluk, kapitalizmin ic dinamiklerle canlanmasina olanak vermiyor, diger taraftan kapitalistlerin ispanya icinde cok buyuk yatirimlar yapmamis olmasi ispanya’nin genel olarak topraktan kopamamis bir ulke olarak kalmasina yol aciyordu.

20. yuzyil baslarinda dahi ispanya icin degisen pek bir sey soylenemezdi. curumus bir egemen sinifin (buyuk toprak sahipleri) varligi, avrupa ve amerika’da iyiden iyiye yitirilen itibar, ispanya’nin o gun kosullarindaki durumunu anlatmaya yeterlidir. ispanya artik bir imparatorluk degil, avrupa’nin en geri ulkelerinden biri durumundaydi.

ispanya’da ozel konuma sahip bolgeler

ispanya’daki buyuk sorunlardan biri bask ve katalan bolgelerinin ozel konumudur.

katalonya’nin baskenti barselona, ticaretin yogun olarak yapildigi, gelirleri yuksek, avrupa’nin en kotu donemlerinde bile ticari durgunluga kapilmamis olan bir bolge idi. barselona 19. yuzyilda orta olcekli dokumaciligin merkezi konumundaydi. ispanya geneline gore gelismis bulunan bu bolgenin ozel konumu ideolojik anlamda da gelismisligi getiriyordu. bundan dolayi avrupa’yi etkisi altina alan dusunsel akimlarin ispanya sinirlari icine ilk olarak girdigi bolgelerden biri katalonya idi. ekonomik anlamda gelismis olan siniflarin kendi ekonomilerini belirleme ve bagimsizliklarini kazanma dusunceleri diger taraftan belirgin bir milliyetciligi dogurmaya baslamisti. 19. yuzyilda kendi tarihlerini kesfeden katalanlar, katalancayi arastirarak bu dili etkin bir duruma getirdiler. bir milletin millet olmasindaki unsurlardan biri olan dilin gelismesi ile birlikte katalanlar arasinda daha siki baglarin kurulmasini saglayan bir dinamizm olustu. gecmiste aragon kralligina bagli bulunan katalonya’da katalan milliyetciligi yukselmeye basladi. artik kendilerine ait dilleri vardi ve talepleri kendilerine ait topraklarin olmasi idi. ama bu talep kesin ayrilik degil, ozerklik olarak ortaya cikti.

bask bolgesi ise katalonya’dan cok daha fazla sanayilesmisti. bu bolgeye uluslararasi sermaye girdisi fazla oldugundan dolayi, bolgenin gelisimi daha hizliydi. madenlerin bolca bulundugu bu bolge agir sanayiye daha yatkindi. ozellikle celik ve kimya endustrisi gelismisti. bu bolge siklikla fransizlar tarafindan isgal edilmis, avrupa kulturunun kokusunu hissetmisti. boylece avrupa’dan gelen etkiler bu bolgede daha cabuk yanki buluyordu. konumu itibariyla daha geliskin olan bask bolgesinde etnik ve dilsel farkliliklar katalonya’dan daha fazlaydi ve milliyetcilik katalonya’dakinden farkli olarak ayrilikci bir nitelik kazanmisti.

endulus bolgesi ise gecmiste tarimin ileri oldugu bir bolgeydi. ancak 19. yuzyildan itibaren tarimin ilerlemesi durdu, bolge aclik ve sefalete teslim oldu. topraklarin aristokratlara ait oldugu endulus bolgesi, yilin buyuk kismini issiz ve ac geciren tarim iscilerinin mekâni idi.

20. yuzyilin ilk yarisindaki dunyanin durumundan kesitler

nufusunun buyuk bir kesimi topraktan kopamamis olan ispanya’da 1930’lu yillarin basinda nufusun yaklasik yuzde yetmisi, yani yaklasik 24 milyon insan kirsal kesimde yasiyordu. ancak bu nufusun hepsi topraga bagimli koyluler degildi. hatta cogunlugu mevsimlik isciler olusturuyordu. tarim iscileri yilin yaklasik 6 aylik bir kesiminde issiz ve dolayisi ile actilar. kapitalizmin emperyalizm asamasina gecme surecinde emperyalistlesen devletlerin yaptigi yatirimlar ile gelismekte olan sanayi, modern isci sinifinin da gelisimini sagladi. boylece insanca yasam kosullarindan yoksun olan tarim iscilerinin disinda bir de sanayi iscileri vardi. sanayi iscilerinin durumu da tarim iscilerinden iyi sayilmazdi. i. emperyalist paylasim savasi oncesi ve hemen sonrasinda ispanya’da goreli bir ekonomik rahatlama yasandi. bu donemde tarimsal ticaret gelismis, ekonomi istikrar kazanmisti. ancak savasin bitmesi ve dunyanin yeniden paylasimi sonrasinda gelismis kapitalist ulkelerin ekonomik gucu karsinda varlik gosteremeyen ispanya yine ayni darbogaza girdi: gelismemis bir kapitalizm, rekabet gucunun yoklugu demekti. bunun sonucunda ispanya’da ciliz bir burjuvazi ve buyuk bir kucuk-burjuvazi olustu. 1923 yilinda general primo de riviera’nin kurdugu askeri diktatorluk, ispanyol egemen sinifina 1929’a kadar rahat soluk alma sansi tanidi. bu donem ispanya’nin uzun bir sure boyunca yasayacagi son istikrarli donemdi. 1930 yilinda ispanya krali alfonso 1931 nisaninda genel secimlerin yapilacagini duyurdu. secim sonuclari hic de burjuvazinin istedigi gibi degildi: hukumeti ispanyol sosyalist isci partisi (psoe)[1] ile liberallerin koalisyonu olusturdu.

ispanya icin kismen istikrarli bir donem sayilabilecek bu donem, avrupa ve dunyanin geri kalani icin hic de istikrarli degildi. i. emperyalist paylasim savasi ile dunya yeniden paylasilmisti, ama tam olarak degil. bu paylasimin tamamlanamamasinda en buyuk rolu 1917 ekim devrimi oynadi. ekim devrimi sonrasinda sartsiz bir sekilde barisi kabul eden sovyetler birligi, kapitalistlerin heveslerini kursaklarinda birakti. savas sonrasinda ekonomik anlamda egemen ulke konumuna abd gecti. savasin baslamasi konusunda en hevesli ulke konumunda bulunan almanya hem ekonomik anlamda geriledi, hem de istedigi paylasimi tam olarak saglayamadi. savasin yarattigi buyuk yikim, ardindan ekonomik canlanmayi getirdi. ancak kapitalist uretim sistemi daima yukselen, istikrarli bir ekonomik sistem degil, inisler-cikislar, patlamalar-cokusler, canlilik ve durgunluklar yasayan, duzensiz bir sistemdir. kapitalistler ne zaman “tamam bu son krizdi, bundan sonra bir daha kriz olmayacak” deseler, ardindan daha buyuk bir krizle karsi karsiya kaldilar. marx’in sozleri bugun oldugu gibi o gun de sonuna kadar dogrulugunu ispatliyordu; kapitalizm her seferinde krizini daha buyuk bir krizin zeminini hazirlayarak atlatabiliyordu.

dunya i. emperyalist paylasim savasi sonrasinda bir ekonomik canlanma surecine girdi. tahrip edilen uretici guclerin yenilenmesi, ulkelerin yeniden insa edilmesi, ticaret aginin genislemesi gibi sebepler ekonomiyi rahatlatti. bu donem cok da uzun surmedi ve 1929 yilinda kapitalizm agir bir darbe aldi: 1929 krizi. kapitalist ulkeler bu krize hic hazirlikli degillerdi. her sey yolunda gider gibi gorunurken, gelen kriz beraberinde toplumsal patlamalari ve donusumleri de getirdi. 1929 krizi bir seyi daha ispatladi: kapitalizm bir dunya sistemidir, ayri ayri ulkelerin kapitalist isleyislerinin aritmetik bir toplami degil. kriz sadece amerika’yi degil, almanya, ingiltere, italya gibi gelismis kapitalist ulkeleri de vurdu. isciler isten atildi, isten atilmayanlar cok daha kotu kosullarda calismaya mahkûm birakildi. yikim sonucunda isci sinifi iktidari eline alma sansini bircok yerde ve bircok kez yakaladi, ama basaramadi. rus devriminin tum dunya isci sinifini etkisi altina almasi, 1929 krizi, alman burjuvazisinin ekonomik gucu dogrultusunda dunyayi yeniden paylasma istegi, japonya’nin yayilmaci tutumu ve amerika’nin tek guc olma istegi, dunyayi yeni bir paylasim savasina surukledi.

ispanyol devrimi

ispanya’da 1930 yilina kadar olan butun darbeler egemen siniflarin kendi iclerindeki egemenlik ve iktidar kavgasi dolayisiyla olmustu. kapitalizmin gelismemis olmasi sonucu geliskin bir burjuvaziye sahip olamayan ispanya’da burjuvazi henuz yonetecek guce sahip degildi.

1931 ve sonrasi ispanya’nin miladi sayilabilecek degismeler dogurdu. kapitalist zincir bir kez daha en zayif halkasindan kirilma tehdidi ile karsi karsiya kaldi. iste bu zayif halka kapitalistlesme surecinin sancilarini yasayan ispanya’ydi.

20. yuzyilin basindan itibaren ingiliz, alman, amerikan, fransiz ve belcika sermayelerinin ispanya’ya girmesi ispanya’nin sanayilesmesinde buyuk rol oynamis, bunun sonucunda isci kitlesi 2-3 milyona ulasmisti. isci sinifi genisliyor ve gelisiyordu ama yasam standartlari hic de iyiye gitmiyor, tersine kotulesiyordu. buyuk sehirlerde 1931 yilinin baslarinda, 1900’lu yillarin baslarina oranla cok daha guclu ve yaygin grevler orgutlendi. isci sinifi kaslarini esnetmeye baslamisti. ama sadece sanayi iscileri degildi harekete gecen; yari proleter konumunda olan tarim iscileri ve koyluler de ayaklandi, topraklari isgal etti.

nisan 1931’de yapilan secimler sonucunda ulkenin buyuk bir bolumunde cumhuriyet yanlisi partiler zafer kazandi. ancak sosyalistlerin yeterince orgutlenemedigi ve kraliyetin baskisini uzerinde keskin bir kilic gibi hisseden kirsal kesimde monarsistler ustunluk sagladi. bunun tek sebebi kuskusuz kraliyetin baskisi degildi: kirsal kesimde agirlikta bulunan egemen gucler var olan sistemin degismesinden yana degildi. diger taraftan kentlerdeki egemenliklerini kaybetme korkulari ve ulkede esen genel anti monarsizm ruzgâri kraliyet mensuplarini derinden etkiledi. sonlarinin yakinlasmasinin verdigi korku ile ispanya krali ispanya topraklarini terk etti. kral kacarken “ulkeyi ic savas ortamina sokmamak icin … buyuk bir fedakârlikta bulunarak(!)” ispanya topraklarini terk edecegini soyledi. toplumsal devrimci yukselis donemlerinde ulkenin basinda bulunanlarin ulke topraklarini terk etmeleri ve bunu ulke yararina yaptiklarini soylemelerine hic de yabanci degiliz. gerek burjuvazi gerekse monarsi devrimci durum karsisinda aciz kaldiklari anda kendilerini kurtarma telâsina duserler.

14 nisanda 2. cumhuriyet ilan edildi ve alcala zamora cumhurbaskani secildi. kurulan hukumet bir burjuva hukumetti. fakat sosyalistlerin de hukumeti desteklemelerini saglamak icin hukumete iki sosyalist bakan dahil edildi: prieto ve caballero. ancak ne yeni hukumetin kurulmasi, ne de bu hukumette sus payi olarak sosyalistlere yer verilmesi isci sinifi ve koylulugun yanan atesini sonduremedi. sendika federasyonu olan ugt’nin madrid’deki 1 mayis gosterisine baskanlik yapan caballero, diger taraftan bilbao ve barselona’daki gosterilere ates actiriyor ve boylelikle burjuva ikiyuzlulugunu sergiliyordu. yapilan gosterilerde bircok insan olduruldu; burjuvazi isci sinifina karsi saldirgan bir tavir sergilemekten hic de cekinmiyordu. iktidara gelirken toprak reformu ve ucretlerin arttirilmasini propaganda araci olarak kullanan sosyalistler, hukumete girdikten sonra verdikleri sozleri carcabuk unuttular. hukumetin tek icraati ayaklanan isciler uzerinde baski kurarak burjuvazinin rahat bir soluk almasini saglamaya calismak oldu. isci sinifi hukumete olan guvenini yavas yavas kaybetmeye basliyordu.

tarim iscileri uzerinde baski kurmaya calisan sivil muhafizlarla tarim iscileri arasinda yasanan bir catismada bir sivil muhafiz oldurulmustu. bunun ertesinde, 5 ocak 1932’de koylulerin ve tarim iscilerinin yaptigi bir yuruyuse saldiran sivil muhafizlar 6 tarim iscisini oldurdu, 16’sini yaraladi. burjuvazi yukselen harekete karsi daha sert tedbirler alma yoluna gidiyordu.

agustos 1932’de general sansurjo basarisiz bir darbe girisiminde bulundu. 1932’de cortes (parlamento) tarim reformunu kabul etti. toprak reformu yasasi aslinda tarimda kapitalistlesmeyi amacliyordu. bu yasa ile koylulere toprak verilmeyip soylularin elinde bulunan topraklarin alinmasi hedefleniyordu. bu arada topraklarin onemli bir bolumunu elinde tutan kir burjuvazisine dokunulmayacakti. ancak yasa buyuk toprak sahiplerinin muhalefetine takildi ve hayata gecirilmedi.

ispanya’da yasanan bir diger sorun da bask ve katalan bolgelerinin ozerkligi idi. hukumet bu konuda da ileri dogru adim atamadi. katalonya’ya ozerklik taniyip bask bolgesine ozerklik tanimayinca isler daha da karisik bir durum aldi.

hukumet toplumun acil olarak cozum bekledigi sorunlarin hicbirine cozum olmadi. ne isci sinifinin talepleri yerine getiriliyor, ne de burjuvazinin istekleri tam anlamiyla hayata geciriliyordu. hukumet daha basindan olu dogan bir cocuk gibiydi!

bekledigi sosyal iyilestirmeler gerceklesmeyen isci sinifi yogun bir grev dalgasi baslatti. koyluler topraklari isgal etti. boylece hukumetin basaramadigi toprak reformunu koyluler hayata gecirmeye basladilar. kir burjuvazisi ellerindeki topraklari ektirmeyerek koylulere ve hukumete mesaj vermek istedi. ama bu mesaja karsi koylulerin ve tarim iscilerinin tepkisi durulmadi, tersine artti.

burjuvazinin futursuzlugu, isci sinifinin yukselen tepkisi, koylulerin toprak isgalleri, ispanya’da gunluk yasamin normal seyri haline geldi. ancak isci sinifinin yukselen tepkileri ile olusan bu hareketin kendiliginden bir hareket olarak sinirlari belliydi ve isci sinifi onu devrime ilerletecek marksist bir onderlikten yoksundu.

ispanya’da sosyalist hareket

ispanyol iscileri arasindaki en buyuk egilim anarsizm idi. birinci enternasyonal’de gerceklesen marx-bakunin bolunmesinden itibaren bakuninci cizgi ispanya’ya damgasini vurmustu. bunun elbette nesnel nedenleri vardi: “nice baglarin sanayi iscisini topraksiz koyluye ve gundelikle calisan toprak emekcisine bagladigi, kisa ve zorlu koylu ayaklanmasinin, yasadisi kisilerin giristigi soygunculugun, ofkeli patlamalarin ve halk intikaminin yuzlerce yillik bicimi haline geldigi bu tarim ulkesinde, bakunin’in fikirleri uygun bir ortam buldu.”[2]

ozellikle katalonya’da cok guclu bir anarsist damar vardi. anarsitler her turlu otoriteyi ve siyasal orgutu burjuvazinin bir tuzagi olarak goruyorlardi. anarsizmin siyasi partiler degil sendikalar araciligi ile temsil edildigi ispanya’da en onde gelen anarsist orgut cnt (ulusal isci konfederasyonu) idi. 1931 yilinda yaklasik 1,5 milyon uyesi bulunan cnt, gizli bir orgut olarak yapilanmis olan fai’nin (iberya anarsist federasyonu) etkisi altindaydi. cnt yaptigi kritik hatalarla ispanyol devriminin kaderinde belirleyici bir rol oynamistir.

prieto onderligindeki sag kanat ile caballero onderligindeki sol kanat arasinda bolunmus olan sosyalist parti ugt’yi (genel isci sendikasi) kontrol altinda tutuyordu. 1930’larin basinda birkac yuz bin uyesi bulunan bu sendika ozellikle madrid ve asturya’daki maden iscileri arasinda orgutluydu. bu parti icinde bircok tutarsizlik yasaniyordu. ancak icinde marksizme yonelmis buyuk bir genc cogunlugu barindirmasi dolayisiyla sosyalist harekette onemli bir yere sahipti.

isci sinifi partileri arasinda en kucugu ispanyol komunist partisi (pce)[3] idi. 1931’de sadece 800 uyesi bulunan bu parti, komintern’e bagliligi ile birlikte stalin’in tutarsiz politikalarinin da aynasi konumundaydi. burjuva hukumete girip girmeme konusu da dahil olmak uzere bircok konuda ikircikli tutumlar sergilemisti.

boc (isci koylu blogu), ic (komunist sol) ve cnt’nin icinden cikan poum (birlesik marksist isci partisi) ispanya’da sol muhalefetin merkezi idi. aralarinda andres nin ve juan andrade’nin de bulundugu sol muhalefet, buyuk ustunluklerine ragmen yaklasan devrimin gereklerini yerine getiremediler. bir donem trocki ile olan baglari kuvvetli idi. ancak onlar da komunist partinin tutumlarina benzer tutumlar sergilediler. poum’u olusturan bilesenler konusunda trocki sunlari soyler: “devamli daginik bir orgutlenme olarak kalmis olan ispanyol sol komunistler, saga mi sola mi yonelecekleri konusunda yasadiklari sayisiz tereddutlerin ardindan maurin’in katalan federasyonu ile ‘marksist(!) birlik partisi’ icinde merkezci bir program dahilinde bir araya geldiler.”[4]

1933 ve sonrasi

ocak ayinda katalonya’daki anarsistlerin ayaklanmasi cumhuriyet hukumeti tarafindan kanli bir sekilde bastirildi. demiryolu iscilerinin grevi ulkede isci hareketinin bir kez daha buyuk olcude yukselmesini sagladi. silahli fai taraftarlari 8 ocakta barselona’da bulunan askeri kislalara saldirdilar. bunun hemen ardindan ispanya’nin tum bolgelerinde silahli ayaklanmalar meydana geldi.

ispanya kaynayan bir kazana donmustu, her gecen gun yeni bir yerde grev patliyor, yeni catismalar yasaniyordu. yasanan ayaklanmalar sonucu isci sinifinin hukumet uzerinde yarattigi basinc hukumetin bilesimini degistirici bir rol oynadi. koalisyonda bulunan psoe icinde caballero onderligindeki sol kanat inisiyatifi ele aldi. bu arada ir (cumhuriyetci parti) ile psoe arasindaki celiskiler artarak ortaya cikmaya basladi. kendisini isci sinifinin partisi olarak adlandiran bir partinin burjuvazi ile koalisyona girerek iktidara gelmesinin isci sinifi acisindan bir kazanc olmadigi goruluyordu.

hukumetin ic celiskileri kasim 1933’te genel secimlerin yapilmasini dayatti. durutti onderligindeki cnt secimi boykot etti. secim sureci boyunca boykot aktif bir secim karsiti kampanya seklinde devam etti. cnt, iscileri fabrika ve diger tum uretim alanlarinin denetimini ele almaya cagiriyor, “devrim yapma hakkini kullanmak”tan soz ediyordu.

secimde sosyalist parti 8 milyon 700 bin oydan 1 milyon 722 binini alarak 58 milletvekili cikarirken, komunist parti 400 bin civarinda oy aldi. cogunluk, ispanya ozerk sag konfederasyonu ceda’daydi. hukumetin istikrarsizligi, ekonomik bunalim ve en onemlisi destek verdigi ve sempati duydugu isci sinifinin iktidari alamamasi, kucuk-burjuvaziyi isci sinifindan uzaklastirarak saga dogru yoneltti. butun bunlara bir de hitler’in avrupa’da estirdigi fasizm ruzgâri eklenince butun kosullar olusmustu. ispanya’da fasist orgutlenisin birimleri olan falanjlar ilk kez bu donemde ortaya cikti.

ceda’nin galibiyeti sonrasinda kurulan gill robles hukumeti, devlet baskani alcala zamora tarafindan kabul edilmedi. bunun ardindan lerroux, otonom sagcilar ve ceda tarafindan desteklenen bir hukumet kurdu. bu hukumet isci sinifini buyuk mucadele gunlerinin beklediginin habercisi idi. ispanya’da “bienio negro” denilen ve 1933-35 yillari arasinda yasanan iki kara yil donemi boylece baslamis oldu.

iktidarin el degistirmesi sonrasinda ispanya’da yeni bir grev dalgasi basladi. 1933’te katalonya’da cnt tarafindan organize edilen grev, ardindan barselona’da siyasi tutuklularin toplu firari yeni gelismeleri olusturuyordu. cnt’nin devrim komitelerinin de bulundugu zaragoza’da ardarda gelen patlamalar ile buyuyen olaylara ordu ve polis mudahale etti. iclerinde durutti’nin de bulundugu yuze yakin devrimci tutuklandi.

1933 mayisinda estramadura’da tarim iscileri sosyalist sendikalar araciligi ile greve gideceklerini duyurdular. lerroux hukumetinin isci ucretlerine zam yapacagi sozu uzerine greve katilim son derece dusuk oldu. ancak tarim iscileri ve koylulugun bu kararsiz tavri hukumete guc kazandirmis oldu. icisleri bakani “artik marksistlere karsi mucadele zamani gelmistir” aciklamasini yaparak isci sinifina dogrudan savas acti. dort sosyalist milletvekili ve yuzlerce koylu tutuklandi.

isci sinifinin yukselen eylemliligi burjuvazinin daha sert tedbirler almasina yol acti. 1934 martinda mussolini ile imzalanan anlasma hukumete buyuk bir guvence verdi. bunun ardindan yasanan ayaklanmalar ve haziranda tarim iscilerinin gerceklestirdigi grev, hukumetin bilesimini degistirmesine neden oldu. ekim ayinda ceda hukumete dahil edildi. boylece hukumet iyiden iyiye saga kaydi.

fasizmin postal seslerinin duyulmasi ile sol cephe icinde de gelismeler yasandi. caballero onderligi altindaki sol kanadin etkisi ile psoe grev ve ayaklanma cagrisi yapti. bu arada boc, ic ve ugt birleserek alienze obrera’yi (isci ittifaki) olusturmus; ir ile radikallerden kopan ur (cumhuriyetci birlik) ise eylem birligi karari almisti. fasizm tehlikesine karsi eylem birliktelikleri olusturulurken fasist cephede de hazirliklar son hizla suruyordu.

solun secimlerde zafer kazandigi katalonya’da 1933’te uzum ureticileri lehine sonuclanan mahkeme kararinin 1934’te anayasaya aykiri bulunarak iptali uzerine uzum ureticileri de isyan bayragini acti. bunun ardindan hukumet “savas hali” ilan etti. 5 ekimde katalan milliyetcileri katalan devletini ilan etti. katalonya’da yasanan bu ulusal devrim girisimi iki gun sonra kanli bir sekilde bastirildi ve katalan hukumet uyeleri tutuklandi.

asturya ayaklanmasi: “kardes isciler, birlesin!”

katalonya’da bu olaylar olurken asturya’da “kardes isciler, birlesin” slogani ile iscilerin birligi saglanmaya calisiliyordu ve onemli basari elde edilmisti. daha once de belirttigimiz gibi asturya’da maden iscileri buyuk bir yer tutuyordu ve bu isciler sag parti ceda ile fasizmi birbirinden bagimsiz degil, tersine birbirinin butunleyicisi olarak goruyordu. fasist orgutlerin birlesmelerinin ardindan bu bolgede isci ittifaki anlasmasi imzalandi. bu sirada viyana’da da isciler ayaklanmislardi. asturyali isciler “berlin gibi direnmeden teslim olmaktansa, viyana’daki gibi yenilelim” diyorlardi.

anarsist, komunist ve sosyalist guclerin yaptigi ittifak sonrasinda yaklasik 20 bin asturyalinin silahlanarak ayaklanmasi sonucunda eyalet baskenti oveido ele gecirildi ve asturya komunu kuruldu. ancak ayaklanmanin ispanya geneline yayilamamasi sonucu komun sadece 15 gun yasayabildi. 15 gun sonra franco’nun onerisi ile fas’tan gelen lejyonerlerin korkunc teroru ile komun yok edildi. catismalar sonucunda 1300 olu, 3 bin yarali vardi. yaklasik 40 bin kisi tutuklandi. devrimin provasi niteligindeki asturya ayaklanmasinin bastirilmasi gill robles hukumetinin kendine guvenini arttirdi. artik hukumetin eli daha rahatti, cunku ayaklanmalara karsi nasil mudahale edilecegini ogrenmisti. bu, isci sinifinin hukumet altinda ezilmeye baslama surecinin donum noktasi olarak gorulebilir. 6 ekimde barselona’da esquerra onderligindeki ayaklanma da kisa bir sure sonra bastirildi.

isci sinifi neyin nasil yapilmasi gerektigini cok aci bir sekilde de olsa ogreniyordu. bundan sonra iktidar mucadelesi yurutmek eskisinden daha zor degildi. bu bir ornek teskil etmeliydi ve etti de. ama asil sorun isci sinifinin degil, onderligin neyi nasil yapacagini ogrenmesiydi. rusya’da 1917’de mensevik ve sosyal devrimcilerin yaptigi gibi, ispanyol sosyalistleri de, isci ve koylulugun birleserek iktidara tek basina gelmelerini engellemek icin burjuvazi ile ittifak yapmisti. hukumette yer alan sosyalistler isci sinifinin cikarlarindan cok burjuvazinin cikarlarini koruyorlardi. ancak burjuvazi isci sinifinin ayaklanmasini ezip sosyalistlere ihtiyaci kalmadigini gordugu anda hukumetteki sosyalistler hukumetten indirildi. anarsist ve komunistler hain olarak gordukleri sosyalistler ile isbirligine girmeyi reddettiler.

komunist enternasyonal ve halk cepheleri

nisan 1935’te komunist parti, iii. enternasyonal kararlari dogrultusunda fasizme karsi bir halk cephesinin kurulmasini onerdi. bu halk cephesi, sosyal demokratlarin saginda yer alan liberal burjuvalarin da icinde yer alacagi genislikte bir “mucadele birligi” olacakti! iii. enternasyonal tarafindan yapilan cagrida, fasizme karsi mucadele icin dini-devrimci partilerle, reformistlerle, pasifistlerle ve ulusal kurtuluscularla da birlikte hareket edilmesi soyleniyordu. halk cephesi politikasi sosyalist parti tarafindan da onaylandi.

isci sinifi partileri ile cumhuriyetcilerin bir araya gelerek kurduklari halk cephelerinde basbakan azana’nin icinde bulundugu cumhuriyetci sol parti, cumhuriyetci birlik, katalonya milliyetci partisi, bask ulusal eylem partisi disinda psoe, pce ve psuc de yer aliyordu. poum baslangicta “halk cephesi” politikalarini dogru bir sekilde elestiriyordu. poum’a gore “ispanyol kapitalizminin icinde bulundugu bunalim kosullarinda fasizme karsi mucadele isci sinifini burjuvaziye, sosyalizmi burjuva demokrasisine bagimli kilarak verilemez”di. oysaki halk cephesinin politikasi tam da buydu; isci sinifi fasizme karsi mucadelede kendi burjuvazisi ile birlikte hareket edecekti! diger taraftan poum, halk cephesi politikalarini hakli olarak “demokratik sosyalist devrimi engellemek, kucuk-burjuvaziyi anti-fasist kampa cekebilmek amaciyla burjuva demokratik istemlerin otesine gecmemek, fasizmin zaferine davet cikarmak”la sucluyordu. ancak baslangicta bu dusunceleri savunan poum daha sonra u donusu yaparak halk cephesine dahil oldu. boylece poum once kendisine ardindan da ispanyol isci sinifina ihanet etti. cnt ve fai ise bu konuda baslangicta daha tutarli ve devrimci bir cizgi izlemisti. cnt ve fai’ye gore “sorun sistemin restorasyonu degil, devrimci donusum” idi ve bu sorun burjuvazi ile birlikte davranarak halledilebilecek bir sorun degildi. kuskusuz cnt’nin bu tavri almasinda hapishanelerde bulunan yaklasik 30 bin yandasinin buyuk bir etkisi vardi.

halk cephesi politikasi aslinda salt ispanya’ya ozgu bir politika degildi. bu politika stalinist burokrasinin iktidari ele gecirmesinden sonra dunyanin her yerinde uygulamaya calistigi, isci sinifini burjuvazi ile uzlastirma politikalarinin bir uzantisi idi. stalinizm, kendi egemenligini surdurebilmek icin dunya capinda burjuvaziye tavizler veriyor, kapitalizmin ve sosyalizmin “baris icinde bir arada yasayabilecegini” savunuyordu. kisaca, bu kosullar altinda isci sinifi ile burjuvazinin ittifakini savunmak sasirtici bir olay degil tersine tam da beklenebilecek bir durumdu. boylelikle sinif savasimi yerini “siniflarin kardesligi”ne birakiyor ve siniflarin uzlasmaz celiskileri dislaniyordu.

bir devrimin esiginde bulunan isci sinifina halk cephesi taktigini onermek, onun iktidari eline gecirmesini engellemeye hizmet etmekten ote bir anlam tasiyamaz. cunku halk cephesi bir yandan sinif isbirligini ifade ederken, diger taraftan genis isci ve koylu yiginlarini parlamentarizme yonlendirerek bu kitleleri pasifize etmeye, mucadele azmini kirmaya yonelik bir soyleme sahiptir. butun uygarlik tarihinin sinif savasimlari tarihi oldugunu temel alan marksizme karsi halk cephelerinin uzlasmaci tavri tek bir sekilde aciklanabilir: isci sinifinin burjuvaziye satilmasi. ne kadar liberal, ne kadar “ilerici” olursa olsun burjuvazi isci sinifinin dusmanidir. fasizm burjuvaziye karsi degil, burjuvazinin isci sinifi uzerinde egemenligini sinirsizca kullanmasini saglayan bir aractir. bundan dolayi isci sinifi fasizme karsi mucadelesinde burjuvazi ile birlikte degil burjuvaziye karsi hareket etmek zorundadir. fasizme karsi mucadele ve sosyalist programin yasama gecirilebilmesi icin isci sinifi, burjuvazinin egemenlik aygiti olan devleti ortadan kaldirmak, bunun yerine isci konseylerini koymak zorundadir. eger bu gorev yerine getirilmezse isci sinifi, koyluluk ve kucuk-burjuvazi acisindan olumcul sonuclarin dogmasi kacinilmazdir. iste ispanya’da olan da buydu.

subat 1936’da yapilan secimlerde halk cephesi 4 milyon 176 bin, sag cephe 3 milyon 783 bin, bask milliyetcileri ise 176 bin oy alabildi. halk cephesinin oylarinin artisinda, secimi aktif olarak veto etmeyen ve secmenlerini serbest birakan cnt’nin oy potansiyelinin buyuk bir etkisi vardi. sorun gercekten iktidarin alinmasi sorunuyken, ne sosyalist parti ne de komunist parti soruna boyle yaklasiyordu; bu partiler hâlâ parlamentercilik oynuyorlardi! secim sonucunda halk cephesi 286, sag cephe ise 132 sandalye kazandi. fakat halk cephesi, sosyalistlerin etkisi altinda hazirlanan secim listelerinin cogunda sol cumhuriyetcilere yer verdiginden dolayi, sol cumhuriyetciler guclerinin otesinde bir temsil hakkina sahip oldular. sonucta sosyalistler 99 sandalye kazanirken, sol cumhuriyetciler 87 sandalyeyi ele gecirdiler.

halk cephesi secimlerden birinci cikmasina ragmen siyasetsizlik temeli uzerinden siyaset yapiyordu. politik programinda isci sinifi ve koylulugun taleplerini dillendirmiyor, daha cok cumhuriyetcilerin soylemi uzerinden, asgari talepleri dillendiriyordu. yani halk cephesinin secimi kazanmasina olanak taniyan sey onun politikalari degil, toplumsal donusum arzulari icinde kivranan isci sinifinin beklentileri idi. halk cephesinin programinin elle tutulabilir olan tek yani genel af ve isten atilan iscilerin islerine geri alinmasinin savunulmasi idi.

secimler sonucunda hukumeti azana’nin sol cumhuriyetcileri kurarken, sosyalist ve komunist partililer hukumeti disardan desteklediler. azana hukumeti once genel af ilan etti, ardindan katalan hukumetinin yeniden kurulmasina olanak tanidi. mart ayi icerisinde falanjlar yasaklanirken olaganustu hal genisletilerek anarsistler uzerindeki basinc arttirildi. azana aba altindan sopa gosteriyordu.

kitlelerin talebi sadece genel af degildi. calisma saatlerinin duzenlenmesi, ucretlerin yukseltilmesi en can alici taleplerdi. ve bu taleplerin yerine getirilmemesi sonucunda kitleler kendi taleplerini kendileri gerceklestirme yoluna dogru ilerliyorlardi. 1930’larin basindan bu yana siklikla yasanan toprak isgalleri ve hapishanelerdeki mahkûmlarin kurtarilmasi yine gundeme gelmisti. burjuvazi artik kontrolu tamamen yitirmisti, hangi hukumet gelirse gelsin olaylarin ardi arkasi kesilmiyordu. boylece askeri darbe planlari yapilmaya baslandi. ancak darbe planlayicilari da tek vucut halinde davranmiyorlardi. carlistler ve falanj’in amaclari farkliydi. darbecilerin bir kismi eskiye donusu, monarsiyi arzularken diger bir kismi mussolini tarzinda ulusal-korporatif bir fasist rejim kurmak istiyordu.

franco darbesi

1936 yilinin nisan ayindan sonra ispanya tamamen hareketlendi. mart-nisan aylarinda sosyalist ve komunist partinin genclik orgutleri birleserek jsu’yu (birlesik sosyalist genclik) olusturdular. 10 mayista alcala zamora’nin parlamento tarafindan elenmesinden sonra azana cumhurbaskani oldu. haziran ayinda madrid’de insaat iscileri greve ciktiklarinda fransa’da halk cephesi hukumete gelmek uzereydi. temmuz 1936’da katalonya’daki cpe ve psoe parti orgutleri birleserek katalonya birlesik sosyalist partisini (psuc) kurdular. butun bu gelismeler olurken iktidarda bulunan sol gucler olaylari yatistirmaya calisiyordu. tarim iscilerinin ayaklanmasi fasistleri provoke etmek olarak adlandiriliyordu. komintern’in ispanyol devrimine iliskin goruslerinin ve politikalarinin bir uzantisi olarak komunist partinin olaylara karsi tavri olumsuzdu. psoe’nin de tavri farkli olmamakla birlikte sol kanat lideri ve ugt genel sekreteri caballero isci ve koylulerin darbeye karsi silahlandirilmasindan ve eylemliligin yukseltilmesinden yanaydi.

poum ve cnt de isciler ile koylulerin silahlandirilmasindan yanaydi. bunun icin askerlerle iliskilere giriyorlar, kislalarda ajitasyon calismalari yapmak icin kucuk gruplar olusturuyorlardi. ispanya’da bir kez daha gercek bir marksist onderligin eksikliginin acisi cekiliyordu, gerek poum’un cizdigi zikzaklar ve manevralar, gerekse sosyalist ve komunist partilerin ihaneti, isci sinifini fasizmin altinda ezilecegi bir konuma surukledi.

12 temmuzda ordu icindeki solcu subaylarin orgutu umra uyesi bir tegmenin oldurulmesinin hemen ertesi gunu monarsist lider calvo sotelo olduruldu. ilerleyen gunlerde franco komutasi altindaki birlikler fas’ta ayaklandilar. boylece ispanya’da ic savas tam anlamiyla baslamisti. franco’nun birliklerinin onderlik ettigi askeri ayaklanma sevilla, navarre, galicya, cadiz, frontera, cordoba, zaragoza, aragon ve fas’ta basari kazandi. cumhurbaskani azana, halk cephesi icindeki en sag parti olan cumhuriyetci birlik lideri barrio onderliginde bir milli birlik hukumeti kurma tesebbusunde bulunduysa da basarili olamadi; barrio bir gun sonra istifa etmek zorunda kaldi. olaylarin onunu almak artik olanaksiz bir duruma gelmisti. 19 temmuzda ispanya’daki butun devlet kuruluslari isyancilari destekledi. subay ve askerlerin neredeyse tamamina yakini franco’nun pesine takildilar. cumhuriyetci hukumet isyancilari yatistirmak (!), kitlelere sakin olun mesajlari vermek disinda bir ise yaramiyordu. iscilerin franco onderligindeki fasistlere karsi silahlanma talepleri, caballero’nun isci sinifi ve koylulugu silahlandirma istegi hukumetce reddediliyordu. halk cephesi ise hukumetin gorevi basinda oldugunu ve yardim talebi istenildigi an yardima hazir oldugunu belirtiyordu.

buna karsilik isci sinifi, ispanya’nin en onemli sehirlerinde kitlesel olarak silahlanmaya calisiyor, hukumetten silah talebinde bulunuyor, bu talepleri reddedildiginde ise kendi kosullari olcusunde bulabildikleri silahlarla fasistlere karsi mucadeleye giriyordu. isci sinifinin bu cansiperane tutumu karsisinda fasist birlikler duralamak zorunda kaldilar. bir kez daha kendiligindenlik ortaya cikiyordu.

ic savas

hukumet radyodan surekli durumun kontrol altinda oldugunu, ayaklanmanin sadece kucuk birkac bolge ile sinirli kaldigini, insanlarin rahat olmalari gerektigini duyuruyordu. oysaki buna hukumetin kendisi dahi inanmiyordu.

isci sinifinin bu orgutsuz ortama gore orgutlu oldugu, solun kalesi sayilabilecek sevilla’da bir avuc sivil muhafiz radyo binasini ele gecirdi. cnt ve ugt harekete gecmekte gecikince isci mahallelerindeki direnis acimasizca bastirildi.

diger taraftan fasistler solcularin ve anarsistlerin kalesi sayilabilecek iki bolgede –oveido ve saragosa’da– kontrolu ellerine gecirmislerdi. zaragoza’da cnt ve ugt genel grev cagrisinda bulunmustu. isgalin ardindan genel greve devam edildi. sendikacilar fasistlerin butun baskilarina ragmen genel grev kararini geri almadilar. oveido’da ise ders gibi bir darbe yapildi. oveido’nun deneyimli maden iscileri darbeye karsi hazirliklarini yapmislardi. albay aranda kendisine bicilen gorevi tam anlamiyla yerine getirerek cumhuriyetcilerin yanindaymis gibi gorunuyordu; oyle ki iscilerden 3000 kadarini silahlandirip madrid’in yardimina yollamayi oneriyordu. ancak aranda, hukumetin isci komitesine uye iscilerle yaptigi bir toplantidan bahane bularak cikip, sehrin onemli noktalarini denetim altina almasini saglayacak askeri birliklerinin konumlandigi bolgeye gecti. bunun ardindan yapilan saldiri ile aranda sehri kusatti ve denetimi ele gecirdi. oveido kaybedilirken isci sinifi bir kez daha burjuvazi ve onun organlarina guvenmemesi gerektigini ogrenecekti.

barselona’da ise orgutlenen iscilerin gercekte neler basarabilecegi acikca goruldu. katalonya’nin baskenti konumunda olan barselona cnt’nin kuvvetli oldugu bir bolgeydi. cnt gunler oncesinden hazirliklara baslamis, savunma komiteleri kurmus, olasi bir harekete karsi sehirde devriyeler gezmeye baslamisti. ancak katalonya hukumet baskani iscilere silah dagitmayi reddetmisti. 19 temmuzda kisladan cikan askerlerle isciler arasinda buyuk catismalar yasandi. catismanin donum noktasinda albay escobar’in yaklasik 4000 muhafizla iscilerin yanina gecmesi catismanin seyrini degistirdi. fasist general goded radyodan yenildiklerini ilan ederek askerlerin teslimiyetini haber veriyordu. barselona, isci sinifinin birlikteligi ve dogru yonlendirilmesi sonucu neler olabileceginin cok guzel bir ornegi oldu. barselona’da kazanan isci sinifiydi.

ayni sekilde madrid’de de fasistler yenildiler. madrid’de isciler daha fasistlerin saldirmasina firsat kalmadan orgutlenmislerdi. ugt ve cnt artik ne yapilacagini ogrenmis ve isci sinifina dogru bir taktik vermisti. 20 temmuzda madrid’de ayaklanma bastirildi. kisla ele gecirildi. madridli isciler bununla yetinmedi ve guadalajara garnizonuna saldirip bu garnizonu da ele gecirdiler. burada yakalanan general barrera kursuna dizildi. diger milis kollari da darbecileri durdurmak icin valensiya, malaga ve siguenza’ya dogru yola ciktilar.

ispanya’ya disaridan verilen destekler ve uluslararasi tugaylar

ispanya’da devrim sureci yasanirken dunyanin geri kalaninda da cok buyuk degismeler oluyordu.

fransa’da iktidarda leon blum’un halk cephesi bulunuyordu. isci sinifinin ispanyol devrimcilerine sinif kardeslikleri ve devrimci dayanisma ile duyduklari sempatinin yarattigi toplumsal baskilar, fransiz hukumetinin baslangicta ispanya’ya az da olsa yardim yollamasini sagladi. ancak dunya genis capli bir savasa dogru gidiyordu ve bunu bahane gosteren fransiz hukumeti oncelikle “anayurdun savunulmasi” gerektigini ileri surerek ispanya’ya olan destegini cekti. halk cephesinde baskin bir rol oynayan fransiz komunist partisi ve sosyalistler bu kararlar alinirken kararlari onaylamak disinda bir sey yapmadilar.

fransiz hukumetinin tarafsizlik karari sonrasinda,1936 agustosunda, ingiliz, fransiz, alman, portekiz, italyan ve sovyet hukumetleri ispanya’da olup bitene mudahale etmeme karari aldi ve bunu bir anlasmaya doktu. bu anlasma bu devletlerin birbirlerine saldirmazliklari anlamina geliyordu. ama almanya ve italya bu anlasmaya ragmen ispanya’da fasistlere yardimlarini kesmediler, tersine daha da arttirdilar. boylece taraflar karsi karsiya gelerek bir anlamda ispanya uzerinden ii. emperyalist paylasim savasinin provasini yapmaya basmis oldular.

almanya’da yukselen devrimci dalga alman sosyal-demokrat ve komunist partilerin ihanet politikasi yuzunden yenilgiye ugramis, hitler iktidari ele gecirmis ve buyuk bir guc kazanmisti. alman burjuvazisinin talepleri yayilma dogrultusundaydi. alman burjuvazisi dunyanin toptan yok edilmesi pahasina yeni bir duzenlemeye ihtiyac duyuyordu. i. emperyalist paylasim savasinda kendi istedikleri sekilde paylasilamamis olan dunya yeniden paylasilmaliydi. guc dengelerinin yeniden ayarlanmasi ve olasi bir yeni paylasim savasi icin hazirliklar yapilmali, isci sinifinin sesinin kesilmesi icin iktidarlar fasizan partilere devredilmeliydi. o halde ispanya’daki durum hitler acisindan kacirilmamasi gereken bir firsatti ve hitler bunu degerlendirerek milliyetcilere yardim edecegini duyurdu. 1936 kasiminda ispanya’da 6500 alman subay ve teknisyen vardi. bunlar falanjlarin egitimini ustlenmislerdi. almanya bu yardimlari sayesinde madenler uzerinde imtiyazlar ve yilda 500 milyon mark elde ediyordu.

italya’da iktidarini pekistiren mussolini ise zaten aciktan franco’ya destek veriyordu, hem de kucumsenemeyecek bir destek. yaklasik 30 bin asker ic savasta fasistlere destek amaciyla gorevlendirilmisti. bu sayi savasin siddetini arttirdigi donemlerde 70 bine kadar cikti. askeri destek disinda bombardiman ucaklari, denizaltilar, tank ve otomatik silahlar da yardim olarak ispanya’ya ulasiyordu. italya’dan gonderilen ucaklar sayesinde fasistler hukumetin elinde bulunan hava kuvvetlerine karsi acik bir ustunluk kuruldu.

sovyetler birligi’nde burokratik karsi-devrim sureci tamamlanmis, sol muhalefet buyuk olcude tasfiye edilmisti. stalinist burokrasi dunya olceginde izledigi cizgiyi daha saga kaydirmaya basladi. fasizme karsi mucadelede kapitalist ulkeler ve burjuva hukumetlerle ittifaklar olusturuldu. ama bu tavir fasizme karsi mucadele etmekten cok fasizmin gelismesine yol acti. stalinizm etkisindeki komintern’e bagli komunist partiler, bulunduklari ulkelerde burjuvazi ile koalisyonlara giriyorlardi. “tek ulkede sosyalizm” politikasi, ic mantigina uygun olarak “tek ulke icin sosyalizm” haline geldi; bu tek ulkedeki sosyalizm denilen sey ise aslinda hilkat garibesi bir burokratik diktatorlukten baska bir sey degildi. ancak avrupa’da fasizmin kazandigi buyuk guc, ispanya’da fasistlerin kazanma surecine girmeleri ve hitler ile olan anlasmazliklar, sovyet hukumetinin politikasini degistirmesine yol acmistir. sovyet hukumeti ispanya’da sosyalistlerin iktidara gelmesini istemiyordu, ama fasistlerin iktidara gelmesi de isine gelmiyordu. bu durumda yapilabilecek olan tek sey vardi: ispanyol devrimini kontrol altinda tutabilmek. sovyetler birligi’nin gonderdigi yardim ispanya’yi bitkisel hayata sokmaktan baska bir ise yaramiyordu: savasi kaybetmeyecek ama isci sinifinin iktidari almasini da engelleyecek kadarlik bir yardim! her sey bununla da bitmeyecek, sovyet hukumeti ic savasin en kritik aninda, mart 1937’de yardimi kesecekti. tarafsizlik aslinda bir tarafi tutmaktir ve stalinist sovyet hukumeti ispanya’da isci sinifina bir kez daha ihanet ederek burjuvazinin tarafini tutmustur.

dunya donmeye devam ederken ispanya’da neler oldu? 1936 yilinin 30 temmuzunda italyan birlikleri ispanyol fas’ina ulastilar. halk cephesinin iktidarda oldugu fransa yardim etmeyecegini acikladi ve ardindan yaptigi malzeme yardimini kesti. fas’tan kalkan deneyimli, fasistlere bagli ordu birlikleri sevilla’dan madrid’e dogru harekete gectiler. 9-14 agustosta fasistler ibiza, merida ve estramadura’nin baskenti badajoz’u aldilar. bu surec sonunda yaklasik 2000 sosyalist, isci ve anarsist idam edildi.

bunlar olurken, 1936 kasimindan baslayarak, dunyanin 53 ulkesinden 25 bini askin anti-fasist ve devrimci, uluslararasi tugaylara katilmis ve ispanyol devrimini savunmak uzere ispanya’ya gelmisti. bu tugaylar 1938 sonuna dek var gucleriyle savasmislardi. uluslararasi tugaylara katilan bu yabancilar arasinda, mussolini ve hitler fasizmi yuzunden ulkelerinden ayrilmak zorunda kalan italyan ve almanlarin yani sira fransizlar basi cekiyordu. bunlarla birlikte ingiltere’den, amerika’dan, kanada’dan, macaristan’dan, bulgaristan’dan, cesitli asya ve afrika ulkelerinden vb. gelen gonulluler fransa’da toplaniyor ve pireneler uzerinden ispanya’ya gonderiliyorlardi. siniri genel denetim ve gecirme gorevi fransiz komunist partisindeydi.

aylarca, sicak, kar demeden en elverissiz kosullardaki cephelerde, aclik icinde savasan bu gonullu devrimciler, yasamlarini feda etmeyi goze alarak dunyanin bambaska bir cografyasindaki sinif kardeslerinin yardimina kosmuslar ve proletarya enternasyonalizminin en guzel ornegini sergilemislerdir. catismalarda binlercesi yasamini yitirmistir. onlarin verdigi moral gucle ispanyol proletaryasi mucadele azminin ve gucunun sinirlarini zorlayabilmistir. fakat komintern onderligindeki kp’lerin ortak ihanet ruhu, tabandaki bu ortak mucadele ruhuna baskin gelmistir.

ispanyol komiteleri

ispanya’da fasist guclerin silahli milisler tarafindan sindirilmesinin ardindan eski hukumet baskani ve burjuva sozcusu barrio, iscilere, “silaha hic sarilmamasi gerekenler silahlarini birakip islerinin baslarina donsunler” diye seslendi. burjuvazi isci sinifindan korkuyordu, cunku isci sinifi 1871’de, 1905’de, 1917’de ve daha nice seferler neler yapabilecegini gostermisti. ve ispanya’da da ayni surecin islemesi soz konusu idi.

oncelikle ispanya’da halk cephesinin egemenligini sagladigi hemen her yerde cnt, poum, ugt ve psoe isci-koylu komiteleri olusturdu. barselona’nin kurtarilmasindan sonra komiteler gercekten merkezi bir huviyete sahip oldular. iktidari gercek anlamda kullanabilecek anti-fasist milis komiteleri kuruldu. sehirlerde guvenligi bu komitelere bagli silahli isciler saglamaya basladi. milis liderleri secimle goreve geliyor ve geri cagrilabiliyordu. bu milislerde tam anlamiyla olmasa da askeri disiplin kurallari uygulaniyordu. yaklasik 100 bin civarinda olan milislerin 50 bin kadari cnt’ye, 30 bini ugt’ye, 10 bini komunist partiye ve yaklasik 5 bini de poum’a aitti. milis orgutlerinin askeri yapilanmasi ordudan farkliydi. bir ordu gibi duzenli degillerdi, zorunluluk degil gonulluluk temelinde olusturulmuslardi. milislerin besin kaynagi yoldasca guven ve devrimci bilinc idi. milislerin kontrolu ele gecirmeleri burjuvazinin en buyuk sikintisiydi. zira milislerin kontrolu ele aldigi bolgelerde kolektiflestirme calismalari basliyor, isci ve asker komiteleri kuruluyordu. bu komitelerin kurulmasi, burjuvazinin elindeki gucleri birer birer kaybetmesi demekti. nitekim oyle de oldu. fabrikalar isci denetimine girdi, topraklar isgal edildi. madrid disinda artik hukumetin bir otoritesi kalmamisti. hukumet sadece ben de varimi gostermek icin kararlar aliyordu. cumhuriyet hukumeti iscilerin elinden bu gucu alabilmek icin kendisine bagli duzenli ordu olusturma cabalarina giristi. komunist parti disindaki siyasal orgutler buna cok sert tepkide bulundular; milislerin hukumete baglanmasi devrimin tepsi icinde burjuvaziye sunulmasi demekti.

halk cephesinin guclu oldugu bolgelerde yasam hizla degisiyordu. siyasal tutuklularin tamami serbest birakildi ki, bu on binlerce devrimcinin serbest kalmasi demekti. toplumsal uyusuklugun en buyuk sebeplerinden biri din idi ve ispanyollarin dine karsi ofkesi de buyuk oldu; kiliseler ya yakildi ya da okul veya hastaneye donusturuldu. isci sinifi her turden gericilige savas acmisti. insanlarin giyim kusamlari dahi degismisti. hemen herkes isci tulumlari ile dolasmaya baslamisti. insanlar, gorunumleri ile bile, sinifsal farkliliklari ortadan kaldirmaya ne kadar istekli olduklarini gosteriyordu. sapka ve benzeri kiyafetler burjuva ozentisi denilerek giyilmiyordu.

devrimi yapan sadece erkekler degildi kuskusuz. eger kadinlar aktif rol almasalardi devrim olamazdi. devrim icinde cok buyuk roller alan kadinlar birer kadin degil insan olarak gorulmeye basladilar; devrim sadece sinif farkliliklarini ortadan kaldirmaya degil insanlar arasindaki her turden esitsizligi ortadan kaldirmaya da yariyordu! dogum kontrolu ve kurtaj serbest birakildi. kadinin bir meta olarak kullanildigi kapitalist toplumlarin en buyuk yaralarindan biri olan genelevler ve pavyonlar kapatildi. kadin vucudu bir meta degildir ve pazarlanamaz! hayatlari boyunca kendilerini pazarlamak zorunda kalan kadinlar gercek anlamda ilk kez bir insan gibi yasiyorlardi. bu kadinlarin cogu daha sonra devrimci milislerin icinde kendi istekleri dogrultusunda yer almislardir. boylece kadin sorununun cozumu dogrultusundaki adimlarin devrimden gectigi gorulmustu.

sehirlerdeki silahli milislerin koylere yollanmalarinin ardindan koylerde de denetim saglandi. topraklara el koyularak bu topraklarin kayitlari yakildi. ancak bu konuda problemler vardi. el koyulan topraklar ne yapilacakti? devletlestirilecek miydi, koylulere mi dagitilacakti, koylulerin ortak mulkiyetine mi verilecekti? ispanyol devriminin ortak bir tarim programi yoktu ve bu durum koyluleri isgal ettikleri topraklari ne yapacaklarini bilemez hale getiriyordu. her bolgenin somut kosullari farkliydi. trocki daha 1931 baharinda ispanyol komunistlerinin dikkatini buna cekiyordu: “komunistler, derhal devrimci bir toprak reformu uzerine calismaya baslamalidir. bu reformun temelini, monarsitlerin ve kilisenin basini cektigi, ayricalikli, zengin ve somurucu siniflarin topraklarina, fakir koylu ve askerlerin yararina el konulmasi olusturmalidir. olusturulacak bu program, ulkenin degisik bolgelerine de somut bir sekilde adapte edilmelidir. her bolgede o bolgenin kendine ozgu, tarihsel ve ekonomik ozellikleri geregi, olusturulacak olan bir komisyon, bolgede yasayan devrimci koylulerle isbirligi icinde calisarak, yapilacak olan tarim reformu programini o bolgenin sartlarini da dikkate alarak o bolgeye somut bir sekilde uyarlamalidir. koylulerin taleplerini acik ve net bir sekilde ifade edebilmek icin, bu talepleri anlayabilmeyi de ogrenmeliyiz.”[5]

komunist parti topraklarin zorla kamulastirilmasina karsiydi. derdi acikti: burjuvazi, kucuk-burjuvazi ve toprak sahipleri ile iyi gecinmek. cunku komunist parti isci sinifinin iktidarini birincil hedef olarak gormuyordu ve azami degil asgari hedefler dogrultusunda hareket etme taraftariydi. stalinizmin burokratik karsi-devrim surecini tamamladiktan sonra her yere tasidigi asamali devrim anlayisinin bir urunuydu bu. ustelik avrupa’daki devletlerin desteginin devam etmesi icin boyle keskin tutumlardan vazgecilmeli, burjuvazi ile iyi gecinilmeliydi!

komintern’in taktik degisikliginin bir yansimasi olan bu tutum, isci sinifi ile sinifsal baglari koparip kir ve kent burjuvazisi ve kucuk-burjuvazi ile birlikte hareket etmek demektir. ispanya’da komunist partiye uye olanlarin sayisal dagilimi da bunun gostergesidir. ic savasin hemen oncesinde 30 bin civarinda olan komunist parti uye sayisi 250 bine cikmisti. 250 bin kisinin dagilimi ise soyleydi: 87 bin sanayi iscisi, esnaf ve zanaatkâr, 62 bin tarim iscisi, 76 bin toprak sahibi koylu, 15 bin 500 burjuva, 7 bin avukat, doktor, subay vb. meslek sahibi. 87 bin kisilik kisimdan esnaf ve zanaatkârlar cikarildiginda sanayi iscileri toplam uyelerin yuzde 25’i olarak kaliyordu. bu veriler komunist partinin ne halde bulundugunu aciklamak icin yeterlidir. ama komunist parti bununla da yetinmeyerek tek amaclarinin “cumhuriyet ve mulkiyet iliskilerini korumak” oldugunu soyluyordu.

anarsistlerin cnt araciligiyla savunduklari model, kamulastirilan topraklarin ortak isletmeler haline getirilmesiydi. bolsevik tarzda bir orgutlenmeye karsi olan anarsistlerin kolektiflestirme cabalari, bu anlayisin sonucu olarak merkezi bir duzenlemeden yoksundu. olusturulan kolektifler kendi aralarinda bir butun olusturmuyorlardi. sanayi kolektifleri savastan dolayi hammadde sikintisi yasiyordu ve bunun sonucu olarak uretim dusuyordu. bazi fabrikalarda ise kotu yonetimin etkisiyle uretim cok lacka bir sekilde yurutuluyordu. duzensizlik, merkezi bir yonetimin oturtulamamasi, savas kosullari, iyi orgutlenememe gibi nedenler, bazi kolektiflerin zengin, bazi kolektiflerin fakir kalmasina yol aciyordu. bu durum ozellikle katalonya’da buyuk sorunlar yaratti. sehirlerdeki kucuk-burjuvazi feryat figan mallarinin gideceginden bahsediyordu. kolektiflestirmeye karsi bir tavir sergilemeye calisiyor ama bunu basaramiyordu. topraklarina el konulmasi ve gelirlerini kaybetme korkusu ile koylulugun bir kismi ve kucuk-burjuvazi saga dogru kaymaya basladi.

aragon’daki katalan isci milisleri aragon’u kurtarirken koylerde de kolektiflestirme yoluna gittiler. aragon halki genellikle yoksul koylulerden olusuyordu. koyluluk topraktan koparak iscilesme surecine girmisti. bu bolgelerde problem yasanmadan, gonullu olarak kolektiflestirme islemi basariliyordu. ancak kucuk de olsa bir topragi bulunan koylulerin bulundugu bolgelerde kolektiflestirme yolunda sorunlar yasaniyordu, koyluler topraklarini birakmak istemiyorlardi. bu bolgelerde gonullulukten cok baski ve zorla kolektiflestirme yapiliyordu. ancak anarsizmin aragon koylerindeki gucu ve kucuk toprak sahiplerinin azinlikta kalmalari, koylulugun karsi koymasini buyuk olcude engellemistir.

halk cephesinin hakim oldugu bolgelerde yasananlar bununla bitmiyordu. yagma ve soygun olaylari artiyor ve ortam bir kaosa dogru surukleniyordu. hukumet bunu polis teskilati ve duzenli orduyu yeniden olusturmak icin firsat olarak degerlendirdi. bu isci milislerinin sonunun yaklastigi anlamina geliyordu. toplumdaki kendiliginden yukselise engel olabilmek ve olaylari denetim altina alip suclulari cezalandirmak adina 26 agustos 1936’da halk cephesi mahkemeleri kuruldu.

ispanya’da olaylar cok hizli gelisiyordu ve devrim her seyin daha hizli anlasilmasini sagliyordu. ama gercek marksist bir onderligin bulunmadigi ispanya bir kez daha karsi-devrimcilere teslim edilecekti.

largo caballero hukumeti: yaklasan son

4 eylulde 1936’da giral hukumeti dustu ve largo caballero, cumhuriyetciler, sosyalistler ve komunistlerden olusan yeni bir hukumet kurdu. caballero hukumeti kurarken onunde iki secenek bulunuyordu: ya gercekten devrimci bir hukumet kurulacakti, ya da burjuvazi ile iyi gecinmeye calisan bir hukumet. birinci durumda, yani sosyalist devrimi ilerletme cabasi ile kurulmus bir hukumet sovyetler birligi’nden gelen destegin kesilmesi demekti. eger bir isci devleti kurulursa sscb’nin avrupa’daki muttefikleri ile arasi bozulabilirdi. eger sovyetler yardimi keserlerse kuskusuz ispanya fasistlere teslim edilecek diye dusunuyordu caballero. diger taraftan eger burjuvazinin destegini alabilecek olan bir hukumet kurulursa hem disaridan destek alinabilecek, hem de “istikrarli” bir yonetim olusturulacakti. “once fasizm yenilmeli, daha sonra devrim yapilabilir!” diyen caballero burjuvazinin de destegini aldi. cnt, burjuvazi ile ayni saflarda yer alamayiz diyerek hukumete destek vermedi. ancak daha sonra bakanlar kurulu degil ozerk bolge konseyi adinin alinmasi kosulu ile 26 eylulde katalonya’daki halk cephesi hukumetine katilma karari aldi. bu surecin sonunda anti-fasist merkez komitesi ortadan kalkmis oldu. milisler duzenli ordular haline getirilmeye baslandi, duzenli orduyu kabul etmeyen milislere silah dagitilmama karari alindi.

duzenli ordulara katilmayi kabul etmeyen milisler devrimci iradeleri ile cephelerde kalmaya devam ettiler. kurulan duzenli ordular ise sovyet silahlari ile takviye edildi. anarsistler kendi iclerinde celismeye basladilar! teoride her turden devlet aygitina, otoriteye ve duzenli orduya karsi gelirken, is uygulamaya dokuldugunde en sert tedbirlerin alindigi duzenli ordulari desteklemek zorunda kaldilar. bir taraftan burjuvazi ile ittifak yapmayi reddedip devlet aygitini direkt parcalamaktan bahsederken, diger taraftan hukumete girerek bu aygiti kullanmaya basladilar. bu ic celiskiler anarsistlerin de kendi iclerinde cozulme sureclerinin baslamasina yol acti. elde edilen kazanimlar kaybedilmeye basladi. ilerleyen surecte silahli milislerin pasif konuma dusurulmesi, kadinlarin cephe arkalarina cekilmesi, rutbelerin yeniden devreye sokuldugu duzenli ordulara tam anlamiyla gecis yapilmasi sonucunda savas tamamen duzenli ordularin savasi durumuna donustu.

9 ekim 1936’da konsey bir karar alarak katalonya’daki yerel komiteleri tasfiye etti. bu karar sonucunda yerel komiteler konseye baglanmak zorunda kaldilar. iktidar tamamen caballero hukumetinin eline gecti ve hukumet isci sinifi adina kararlar vererek bu kararlarin uygulanma surecini baslatti.

ayni zaman dilimi icinde moskova mahkemeleri baslamisti. poum bu mahkemeleri isci sinifina karsi bir suc olarak goruyordu. poum’un bu tutumu bile komunist partinin poum’a cephe almasi icin yeterliydi. sovyetler birligi’nde ekim devriminin 19. yilinin kutlandigi gunlerde trocki casusluk ve fasizmin ajanligi ile suclaniyordu. komunist parti, poum’u da trockistlikle suclayarak ona karsi cephe aldi.

hukumetin telefon gorusmelerini dinledikleri bahanesi ile barselona telefon santrali 3 mayis 1937’de psuc’li bir bakan onderligindeki askeri birlikler tarafindan ele gecirilmeye calisildi, ancak bu kolay olmadi. catismalar 7 mayisa kadar surdu. hukumetin donanmayi generalitat’a yollamasi isciler icin bardagi tasiran son damla oldu. barselona’nin her yerinde barikatlar kuruldu, psuc ve hukumet binalari iscilerin eline gecti. iste burada cnt’nin bakanlari araciligi ile yaptigi hata, belki de ispanya’da her seyin degismesini saglayan son nokta oldu: cnt’li bakanlar anarsistlere sakin olmalarini buyurdu! anarsistler bu tutumu alirken, 4 gun boyunca iscilerle birlikte barikatlarda yer alan, iscilerle omuz omuza mucadele eden poum yandaslari, 7 mayista barikatlardan cekildiler. 8 mayista isciler yenilgiyi kabul etti ve askerler barselona’yi isgal ettiler. hemen ardindan poum yasadisi ilan edildi ve poum uyeleri cnt uyeleri ile birlikte sokaklarda kursuna dizildi.

valensiya’da da komunist bakanlar poum’un barselona’da ayaklanma baslattigini, bundan dolayi poum’un yasadisi ilan edilmesini ve la batalla gazetesinin kapatilmasini talep ettiler. sovyetler birligi’nde tezgâhlanan oyunlar komintern’e bagli bulunan butun partilerde tekrarlaniyordu. boylece ispanya’da da trocki’nin fasist oldugu, poum’un fasistlerin aleti oldugu gazetelere yansidi. caballero bu haberleri gercek disi bularak reddetti. bunun uzerine komunist bakanlar toplantiyi terk etti. hukumet catirdamisti ve yakin bir zamanda da cokecekti. komunist partililerin politik manevralari sonucunda caballero istifa etti ve yerine komunist partiye yakin bir isim olan juan negrin basbakan oldu. negrin baskanligindaki hukumetin ilk icraatlarindan biri poum’u yasadisi ilan etmek oldu. komunist partinin kurucularindan biri olan poum lideri andres nin tutuklandi ve ardindan gizlice olduruldu. ispanya’da devrim ezildi, isci sinifi iktidari tamamen kaybetti. bundan sonra isci sinifi kendisinin olmayan bir devleti fasistlere karsi savunmak zorunda kaldi.

1937 yili savaslarla gecen bir yildi. franco onderligindeki fasistler her yontemi uyguluyordu. almanlarin yardimlari hâlâ kesilmemisti. ozellikle tersanelerin, demir madenlerinin, celik fabrikalarinin ve limanlarin bulundugu kuzey bolgeleri franco icin buyuk onem tasiyordu. isci militanliginin simgesi ve solun kalelerinden olan guernica almanlar tarafindan bombalandi. bu bombalama sonucunda 160 kisi oldu, 900 kisi yaralandi. dunyada yukselen tepkiler uzerine hitler burgos cuntasindan olayi yalanlamasini istedi. olay yalanlandi ve anarsistlerin ustune atildi. franco istedigini aldi: fasistler hicbir direnc yasamadan burgos’a girdiler.

franco’nun 1938’in ilk aylarinda burgos’ta kurdugu hukumette monarsist, carlist ve falanjistler ikiser kisiyle temsil ediliyordu. kazanilan haklarin hepsi birer birer kaybedildi: katalan hukumetinin ozerkligi kaldirildi, topraklar kolektiflerin elinden alinarak eski sahiplerine verildi, fabrikalar burjuvaziye teslim edildi… 26 ocakta barselona dustu. 27 subatta hukumet fransa ve ingiltere tarafindan tanindi. 5 martta madrid’de yapilan darbe ile negrin hukumeti yikildi ve yerini ulusal savunma konseyine birakti. devrim yenilmisti. 1 nisanda franco savasin bittigini acikladi.

franco’ya karsi yapilan savas her ne kadar mayis 1939’a kadar surse de, bu savas sonucu belli olan bir savas haline gelmisti. cumhuriyetcilerin mevzileri birer birer dusuyordu. ve sonuc, franco fasizminin isci sinifini ezmesiydi.

devrimin yenilgisi

ispanyol isci sinifi tarihsel acidan bakildiginda paris komunu, 1905 devrimi, 1917 devrimi, 1918 alman devrimi gibi bircok deneyime sahipti. ama bu deneyimlere sahip olmak devrimin muzaffer olmasi icin yeterli olmuyordu, olamazdi. devrimi basariya ulastiracak devrimci marksist bir onderligin olmamasi ispanyol isci sinifinin en buyuk sorunuydu ve bu sorun bile tek basina ispanyol devriminin yenilgisini aciklamaya yeterlidir.

ispanyol devriminde buyuk rol oynayan uc orgut; cnt, psce ve poum, devrimin en onemli anlarinda yaptiklari yanlislarla ispanya’yi franco’ya teslim ettiler. bu yanlislarin en onemlisi halk cephesi politikasidir. trocki’nin de belirttigi gibi: “isci sinifinin farkli gruplarindan olusan bir blok ortak pratik sorunlarin cozumlerinde bazen gereklidir. belirli tarihsel kosullarda boyle bir blok cikarlari proletaryaninkilere yakin olan baski altindaki kucuk-burjuva yiginlarini da etkileyebilir. … ote yandan cikarlari temel sorunlarda birbirinden 180 derece ayrik olan proletarya ile burjuvazi arasindaki siyasi ittifak genel kural olarak yalnizca proletaryanin devrimci gucunu felce ugratmaya yarar.”[6]

var olan sorun iscilerin sadece demokratik taleplerinin yerine getirilmesi degil, iktidarin ele alinmasi sorunuydu. isci sinifi ve koyluluk ancak kendi sinifsal cikarlari ugruna mucadele ederse gonulden mucadele edebilir. oysaki burjuvaziyle birlikte yurutulen bir mucadelenin kimin cikarlari ugruna yapildigi bellidir: amac iktidari tumden burjuvaziye teslim etmektir. bu stalinizmin asamali devrim anlayisi ile birebir uyusur: “burjuvazi iktidara getirilerek demokratik devrim sureci tamamlanmalidir!” devrimci bir durumda proletaryayi burjuva liderligine tâbi kilmak yenilgiyi kacinilmaz hale getirecekti ve oyle de oldu.

“ispanyol devrimi, demokrasiyi devrimci yiginlar karsisinda korumak icin fasist gericiligin yontemlerine basvurmaktan baska bir yol olmadigini gosteriyor. tersten yaklasirsak, fasizme karsi basarili bir mucadele yalnizca proleter devrimin yontemleri ile verilebilir. stalin demokrasiyi gpu’nun bonapartist yontemleriyle yok ederek ‘trockizm’e (proleter devrime) karsi savas acti. bu, bir kere daha demokratik ve sosyalist devrimlerin birbirinden bagimsiz iki ayri tarihsel alt baslik olarak belirlendigi ve zaman olarak birbirinden ayrildigi mensevik teoriyi (komintern tarafindan alinan teori) yalanliyor. boylece moskova’daki cellatlarin eylemleri surekli devrim teorisini dogruluyor boylece.

kaynak:marksist.com
3 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol