yazdigim mektuplari teker teker yakacakmis
attigim mesajlari okumadan silecekmis
donup ozur dilersem belki huzur bulacaaakmis
aman hic bi sey bulma
canima minnet
(bkz: kokos kiz sarkilari)
tam anlamiyla bir bilkent turizm kantin sarkisidir. dinlemekten kus gelene kadar dinletirler, soylerler, sozlerini de bilemez uydururlar, olmadi drinim drinim seklinde melodisi ile derste bile yakanizi birakmazlar.
kitapta gecen tanimi soyledir;
tutunamayan(disconnectus erectus):
beceriksiz ve korkak bir hayvandir. insan boyunda olanlari bile vardir. yalniz penceleri ve ozellikle tirnaklari cok zayiftir. dik arazide, yokus yukari hic tutunamaz. yokus asagi, kayarak iner.(bu arada sik sik duser).tuyleri yok denecek kadar azdir. gozleri cok buyuk olmakla birlikte, gorme duygusu zayiftir.bu nedenle tehlikeyi uzaktan goremez. erkekleri, yalniz birakildigi zaman acikli sesler cikarirlar. disilerini de ayni sesle cagirirlar. genellikle baska hayvanlarin yuvalarinda(onlar dayabildikleri surece) barinirlar ya da terkedilmis yuvalarda yasarlar. belirli bir aile duzenleri yoktur. dogumdan sonra ana, baba ve yavrulari ayri yerlere giderler. toplu olarak yasamayi da bilmezler ve dis tehlikelere karsi birlestikleri gorulmemistir. belirli beslenme duzenleri de yoktur. baska hayvanlarla birlikte yasarken onlarin getirdikleri yiyeceklerle gecinirler.kendi baslarina kaldiklari zaman genellikle yemek yemeyi unuturlar. butun huylari taklit esasina dayandigi icin, baska hayvanlarin yemek yedigini gormezlerse, aciktiklarini anlamazlar.(bu sirada cok zayif dustukleri icin avlanmalari tavsiye edilmez.) icguduleri tam gelismemistir. kendilerini korumayi bilmezler. fakat - gene taklitcilikleri nedeniyle- baska hayvanlarin dovusmesine ozenerek kavgaya girdikleri olur. simdiye kadar hicbir tutunamayanin bir kavgada baska bir hayvani yendigi gorulmemistir. bunula birlikte hafizalari da zayif oldugu icin, sik sik kavga ettikleri, bazi tabiat bilginlerince gozlenmistir. (ayni bilginler, kavgaci tutunamayanlarin sayisinin gittikce azaldigini soylemektedirler.) din kitaplari, bu hayvanlari yemegi yasaklamissa da , gizli olarak avlanmakta ve etleri kacak olarak satilmaktadir. tutunamayanlari avlamak cok kolaydir. anlayisli bakislarla suzerseniz, hemen yaklasirlar size. ondan sonra tutup oldurmek isten bile degildir.insanlara zarali bazi mikroplar tasidiklari tespit edildiginden, belediye saglik mudurlugu de tutunamayan kesimini yasak etmistir. yemekten sonra insanlarda gorulen durgunluk, hafif sikinti, sebebi bilinmeyen vicdan azabi ve hic yoktan kendini suclama gibi duygulara sebep olduklari, hekimlerce ileri surulmektedir. fakat ayni hekimler, tutunamayanlarin bu mikroplari, kasaplik hayvalara da bulastirdiklarini ve bu sikintidan kurtulmanin ancak et yemekten vazgecmekle saglanabilecegini soylemektedirler. hayvan terbiyecileri de tutunamayanlarla uzun sure ugrasmis ve bunlari sirklerde calistirmak istemislerdir. fakat bu hayvanlarin, beceriksizlikleri nedeniyle hicbir huner ogrenemediklerini gorunce vazgecmislerdir. ayrica birkac sirkte halkin karsisina cikartilan tutunamayanlar, onlari guldurmek yerine mahzun etmislerdir.(halk giselere saldirarak parasini geri istemistir.) filden sonra, din duygusu en kuvvetli olan hayvan olarak bilinir. oldukten sonra cennete gidecegi bazi yazarlarca ileri surulmektedir. fakat toplu, ya da tek gittikleri her yerde hadise cikardiklari icin, bunun pek mumkun olmayacagi sanilmaktadir. baslari daima one egik gezindikleri icin, cesitli engellere takilirlar ve her taraflari yara bere icinde kalir. onlari bu durumda goren bazi yufka yurekli insanlar, tutunamayanlari ev hayvani olarak beslemeyi de denemislerdir.fakat insanlar arasinda barinmalari -ev duzenine uymamalari nedeniyle- cok zor olmaktadir. beklenmedik zamanlarda sahiplerine saldirmakta ve evden kovulunca da bir turlu gitmeyi bilmemektedirler. evin kapisinda gunlerce , acikli sesleriyle bagirarak ev sahibini canindan bezdirmektedirler. (bir keresinde, ev sahibi dayanamayip kacmissa da , tutunamayan, sahibini kovalayarak, gittigi yerde de ona rahat vermemistir.) sehirlere yakin yerlerde yasadiklari icin, onlari sehrin icinde , citle cevrili ve yalniz tutunamayanlara mahsus bir parkta oturarak, sayilarinin azalmasini onlemeyi dusunmenin zamani artik gelmistir."
oguz atay-tutunamayanlar
tutunamayan(disconnectus erectus):
beceriksiz ve korkak bir hayvandir. insan boyunda olanlari bile vardir. yalniz penceleri ve ozellikle tirnaklari cok zayiftir. dik arazide, yokus yukari hic tutunamaz. yokus asagi, kayarak iner.(bu arada sik sik duser).tuyleri yok denecek kadar azdir. gozleri cok buyuk olmakla birlikte, gorme duygusu zayiftir.bu nedenle tehlikeyi uzaktan goremez. erkekleri, yalniz birakildigi zaman acikli sesler cikarirlar. disilerini de ayni sesle cagirirlar. genellikle baska hayvanlarin yuvalarinda(onlar dayabildikleri surece) barinirlar ya da terkedilmis yuvalarda yasarlar. belirli bir aile duzenleri yoktur. dogumdan sonra ana, baba ve yavrulari ayri yerlere giderler. toplu olarak yasamayi da bilmezler ve dis tehlikelere karsi birlestikleri gorulmemistir. belirli beslenme duzenleri de yoktur. baska hayvanlarla birlikte yasarken onlarin getirdikleri yiyeceklerle gecinirler.kendi baslarina kaldiklari zaman genellikle yemek yemeyi unuturlar. butun huylari taklit esasina dayandigi icin, baska hayvanlarin yemek yedigini gormezlerse, aciktiklarini anlamazlar.(bu sirada cok zayif dustukleri icin avlanmalari tavsiye edilmez.) icguduleri tam gelismemistir. kendilerini korumayi bilmezler. fakat - gene taklitcilikleri nedeniyle- baska hayvanlarin dovusmesine ozenerek kavgaya girdikleri olur. simdiye kadar hicbir tutunamayanin bir kavgada baska bir hayvani yendigi gorulmemistir. bunula birlikte hafizalari da zayif oldugu icin, sik sik kavga ettikleri, bazi tabiat bilginlerince gozlenmistir. (ayni bilginler, kavgaci tutunamayanlarin sayisinin gittikce azaldigini soylemektedirler.) din kitaplari, bu hayvanlari yemegi yasaklamissa da , gizli olarak avlanmakta ve etleri kacak olarak satilmaktadir. tutunamayanlari avlamak cok kolaydir. anlayisli bakislarla suzerseniz, hemen yaklasirlar size. ondan sonra tutup oldurmek isten bile degildir.insanlara zarali bazi mikroplar tasidiklari tespit edildiginden, belediye saglik mudurlugu de tutunamayan kesimini yasak etmistir. yemekten sonra insanlarda gorulen durgunluk, hafif sikinti, sebebi bilinmeyen vicdan azabi ve hic yoktan kendini suclama gibi duygulara sebep olduklari, hekimlerce ileri surulmektedir. fakat ayni hekimler, tutunamayanlarin bu mikroplari, kasaplik hayvalara da bulastirdiklarini ve bu sikintidan kurtulmanin ancak et yemekten vazgecmekle saglanabilecegini soylemektedirler. hayvan terbiyecileri de tutunamayanlarla uzun sure ugrasmis ve bunlari sirklerde calistirmak istemislerdir. fakat bu hayvanlarin, beceriksizlikleri nedeniyle hicbir huner ogrenemediklerini gorunce vazgecmislerdir. ayrica birkac sirkte halkin karsisina cikartilan tutunamayanlar, onlari guldurmek yerine mahzun etmislerdir.(halk giselere saldirarak parasini geri istemistir.) filden sonra, din duygusu en kuvvetli olan hayvan olarak bilinir. oldukten sonra cennete gidecegi bazi yazarlarca ileri surulmektedir. fakat toplu, ya da tek gittikleri her yerde hadise cikardiklari icin, bunun pek mumkun olmayacagi sanilmaktadir. baslari daima one egik gezindikleri icin, cesitli engellere takilirlar ve her taraflari yara bere icinde kalir. onlari bu durumda goren bazi yufka yurekli insanlar, tutunamayanlari ev hayvani olarak beslemeyi de denemislerdir.fakat insanlar arasinda barinmalari -ev duzenine uymamalari nedeniyle- cok zor olmaktadir. beklenmedik zamanlarda sahiplerine saldirmakta ve evden kovulunca da bir turlu gitmeyi bilmemektedirler. evin kapisinda gunlerce , acikli sesleriyle bagirarak ev sahibini canindan bezdirmektedirler. (bir keresinde, ev sahibi dayanamayip kacmissa da , tutunamayan, sahibini kovalayarak, gittigi yerde de ona rahat vermemistir.) sehirlere yakin yerlerde yasadiklari icin, onlari sehrin icinde , citle cevrili ve yalniz tutunamayanlara mahsus bir parkta oturarak, sayilarinin azalmasini onlemeyi dusunmenin zamani artik gelmistir."
oguz atay-tutunamayanlar
kult kitap. oguz atay klasigi.
super bir oguz atay kitabidir.kucucuk bir bolumu soyle mesela;
"ben olmek istemiyorum. yasamak ve herkesin burnundan getirmek istiyorum. bu nedenle,sevgili bilge, mutlak bir yalnizligi mahkum edildim. (insanlarin kendilerini korumak icin sonsuz duzenleri var. durup dururken insanlara saldirdim ve onlarin korunma icgudulerini gelistirdim.) hic kimseyi gormuyorum."
"ben olmek istemiyorum. yasamak ve herkesin burnundan getirmek istiyorum. bu nedenle,sevgili bilge, mutlak bir yalnizligi mahkum edildim. (insanlarin kendilerini korumak icin sonsuz duzenleri var. durup dururken insanlara saldirdim ve onlarin korunma icgudulerini gelistirdim.) hic kimseyi gormuyorum."
oguz atay , 1934te ineboluda dogdu. ankara maarif kolejini , itu insaat fakultesini bitirdi.1960ta idmma insaat bolumunde ogretim uyesi olarak calismaya basladi.tutunamayanlarin yayimlanmasinin (1971-1972) ardindan, onemli bir tartismanin odaginda yer aldi.trt 1970 roman odulunu kazanan tutunamayanlari kisa bir sure sonra,1973 yilinda tehlikeli oyunlar adli ikinci romani izledi.hikayelerini korkuyu beklerken basligi adi altinda topladi.1911-1967 arasinda yasamis hocasi prof.mustafa inanin hayatini romanlastirarak bir bilim adaminin romanini yazdi. oyunlarla yasayanlar adli tiyatro esri devlet tiyatrolarinda sahnelendi.atay 13 aralik 1977de, buyuk projesi "turkiyenin ruhu"nu yazamadan hayata gozlerini yumdu.
oguz atay kitabidir, benim lisede donem odevimdir.
(bkz: bir bilim adaminin romani)
uydurma guzel kardesim demenin iyi bir yoludur.
recep isimli sahisa atma recep din kardesiyiz denmesi ile ilk olarak ortaya cikan ve daha sonra atan herkese soylenen cumleye vesile olan recep sahsina "atma!" buyurusu.
tarihte lale devri olarak bilinen doneme son veren isyan hareketi.
patrona ihtilalini hazirlayan cesitli; siyasi, ekonomik, sosyal ve idari sebepler vardir. merkezde sadrazam nevsehirli damad ibrahim pasa’ya karsi olan devlet adamlari, bilhassa devlet icerisinde yapilan idari ve sosyal islahatlarin askerî teskilat icerisinde de yapilacagini one surerek, yeniceri ocagini isyana tesvik ediyorlardi. bu arada uzun suren ve lale devri denilen sulh devresinde istanbul’u guzellestirmek amaci ile girisilen saray, konak, yali ve bahce gibi insâatlari da, luks ve israftan sayarak halki kiskirtmaktan geri durmuyorlardi.
son olarak 1723 iran seferinin baslangicta muvaffakiyetli neticeler alinmasina ragmen, sonradan osmanli devleti aleyhine donmesi ve bozgun haberlerinin istanbul’a gelmesi uzerine, yeniceriler ile birlikte istanbul halki ve esnafinin da ibrahim pasa idaresine karsi hosnutsuzluk belirtmeleri, isyan icin firsat kollayanlari harekete gecirdi. bunlarin basinda. patrona lakabiyla taninan ve o tarihe kadar ufak tefek disiplinsizlikleri yaninda, nis ve vidin’de meydana gelen yeniceri ayaklanmalarina katilarak daima asabi davranislarda bulunan ve kaptan-i derya abdi pasa’nin tavassutuyla idamdan kurtulan, halil adinda bir serseri gelmekteydi. patrona halil, etrafinda topladigi istanbul’daki gayr-i turk serseri takimindan meydana gelen avânesi ile isyan hazirliklarina basladi. bu arada sultan ucuncu ahmed han, bizzat iran seferine cikmak uzere uskudar’a gecmis bulunuyordu.padisahin olmamasini firsat bilen asiler 28 eylul 1730 persembe gunu isyan etti.
istanbul kaymakami mustafa pasa, isyani haber alir almaz, hadiselerden padisah’i haberdar etti. sultan ahmed han ve devlet adamlari istanbul’a geldiler ise de, lale devrinin sulh, sukun ve huzuruna alisan devlet adamlarinin isyani bastirmak icin uzun muzakereler ile vakit gecirmeleri, asilerin iyice kuvvetlenmesine sebeb oldu. asiler ikinci gun bir liste yapip kirk bir kisinin kendilerine teslim edilmesini istediler. listede; sadrazam damad ibrahim pasa, kaptan-i derya ve istanbul kaymakami mustafa pasa, sadaret kethudasi mehmed pasa, seyhulislam abdullah efendi ile otuz yedi kisinin isimleri vardir. sultan ahmed han, asilerin istedigi sahislari vazifeden alip, istanbul’dan uzaklastirarak, hadiselerin onune gecmek istedi. vezirlige silahdar mehmed pasa tayin edildi. seyhulislamin oldurulmesi dinen caiz olmadigina dair ulemanin fetva vermesi uzerine, asiler seyhulislamin oldurulmesinden vazgectiler. ancak diger uc vezirin basini istemede ayak direttiler. padisah, asilerin istegine bas egmek mecburiyetinde kaldi. damad ibrahim pasa, asilerin eline gecince, kaymakam mustafa ve mehmed pasalarla beraber hunharca olduruldu.
birinci mahmud han, ucuncu ahmed han’in feragati ve asilerin arzulariyla osmanli sultani oldugu zaman, hakimiyet tamamen asilerin elinde idi. asilerin reisi patrona halil ve avanesi devletin onemli mevkilerine kendi taraftarlarini getirtmisti. asiler, istediklerini yapiyorlardi. sultan mahmud, buna mani olmak icin patrona halil ve adamlarini ortadan kaldirmaya karar verdi. asilerin devlet kadrosuna tayin ettiklerini vazifeden alip, onlari istanbul’dan uzaklastirma carelerini arastirdi. birinci mahmud han, asileri ortadan kaldirabilecek devlet adamlarini dikkat cekmeden onemli yerlere getirdi. sonra patrona halil’e rumeli beylerbeyligi rutbesini verdi ve hil’at giymek icin geldigi revan koskunde, on yedinci boluk agasi halil aga’ya bogdurttu. disarida bekleyen âsî elebaslari da; "hil’at giydirilecektir" denilerek birer birer iceri alindi ve hepsi olduruldu (15 kasim 1730). boylece istanbul’da asayisi yeniden temin eden sultan birinci mahmud, devlet otoritesini kuvvetlendirdi.
osmanli padisahlarinin aklina bir ornek teskil eden olaydir.
patrona ihtilalini hazirlayan cesitli; siyasi, ekonomik, sosyal ve idari sebepler vardir. merkezde sadrazam nevsehirli damad ibrahim pasa’ya karsi olan devlet adamlari, bilhassa devlet icerisinde yapilan idari ve sosyal islahatlarin askerî teskilat icerisinde de yapilacagini one surerek, yeniceri ocagini isyana tesvik ediyorlardi. bu arada uzun suren ve lale devri denilen sulh devresinde istanbul’u guzellestirmek amaci ile girisilen saray, konak, yali ve bahce gibi insâatlari da, luks ve israftan sayarak halki kiskirtmaktan geri durmuyorlardi.
son olarak 1723 iran seferinin baslangicta muvaffakiyetli neticeler alinmasina ragmen, sonradan osmanli devleti aleyhine donmesi ve bozgun haberlerinin istanbul’a gelmesi uzerine, yeniceriler ile birlikte istanbul halki ve esnafinin da ibrahim pasa idaresine karsi hosnutsuzluk belirtmeleri, isyan icin firsat kollayanlari harekete gecirdi. bunlarin basinda. patrona lakabiyla taninan ve o tarihe kadar ufak tefek disiplinsizlikleri yaninda, nis ve vidin’de meydana gelen yeniceri ayaklanmalarina katilarak daima asabi davranislarda bulunan ve kaptan-i derya abdi pasa’nin tavassutuyla idamdan kurtulan, halil adinda bir serseri gelmekteydi. patrona halil, etrafinda topladigi istanbul’daki gayr-i turk serseri takimindan meydana gelen avânesi ile isyan hazirliklarina basladi. bu arada sultan ucuncu ahmed han, bizzat iran seferine cikmak uzere uskudar’a gecmis bulunuyordu.padisahin olmamasini firsat bilen asiler 28 eylul 1730 persembe gunu isyan etti.
istanbul kaymakami mustafa pasa, isyani haber alir almaz, hadiselerden padisah’i haberdar etti. sultan ahmed han ve devlet adamlari istanbul’a geldiler ise de, lale devrinin sulh, sukun ve huzuruna alisan devlet adamlarinin isyani bastirmak icin uzun muzakereler ile vakit gecirmeleri, asilerin iyice kuvvetlenmesine sebeb oldu. asiler ikinci gun bir liste yapip kirk bir kisinin kendilerine teslim edilmesini istediler. listede; sadrazam damad ibrahim pasa, kaptan-i derya ve istanbul kaymakami mustafa pasa, sadaret kethudasi mehmed pasa, seyhulislam abdullah efendi ile otuz yedi kisinin isimleri vardir. sultan ahmed han, asilerin istedigi sahislari vazifeden alip, istanbul’dan uzaklastirarak, hadiselerin onune gecmek istedi. vezirlige silahdar mehmed pasa tayin edildi. seyhulislamin oldurulmesi dinen caiz olmadigina dair ulemanin fetva vermesi uzerine, asiler seyhulislamin oldurulmesinden vazgectiler. ancak diger uc vezirin basini istemede ayak direttiler. padisah, asilerin istegine bas egmek mecburiyetinde kaldi. damad ibrahim pasa, asilerin eline gecince, kaymakam mustafa ve mehmed pasalarla beraber hunharca olduruldu.
birinci mahmud han, ucuncu ahmed han’in feragati ve asilerin arzulariyla osmanli sultani oldugu zaman, hakimiyet tamamen asilerin elinde idi. asilerin reisi patrona halil ve avanesi devletin onemli mevkilerine kendi taraftarlarini getirtmisti. asiler, istediklerini yapiyorlardi. sultan mahmud, buna mani olmak icin patrona halil ve adamlarini ortadan kaldirmaya karar verdi. asilerin devlet kadrosuna tayin ettiklerini vazifeden alip, onlari istanbul’dan uzaklastirma carelerini arastirdi. birinci mahmud han, asileri ortadan kaldirabilecek devlet adamlarini dikkat cekmeden onemli yerlere getirdi. sonra patrona halil’e rumeli beylerbeyligi rutbesini verdi ve hil’at giymek icin geldigi revan koskunde, on yedinci boluk agasi halil aga’ya bogdurttu. disarida bekleyen âsî elebaslari da; "hil’at giydirilecektir" denilerek birer birer iceri alindi ve hepsi olduruldu (15 kasim 1730). boylece istanbul’da asayisi yeniden temin eden sultan birinci mahmud, devlet otoritesini kuvvetlendirdi.
osmanli padisahlarinin aklina bir ornek teskil eden olaydir.
baskent: uskup
yuzolcumu: 25.000 km2
nufus: 2.100.000
para birimi: denar
konumu: guneydogu avrupa, balkan yarimadasi
resmi dil: makedonca
din: genel olarak ortadoks
uluslararasi telefon kodu: 389
*yugoslavyanin dagilmasi ile ortaya cikmistir.
* tarim ulkesidir. halkin % 40’i tarimla ugrasmaktadir.
yuzolcumu: 25.000 km2
nufus: 2.100.000
para birimi: denar
konumu: guneydogu avrupa, balkan yarimadasi
resmi dil: makedonca
din: genel olarak ortadoks
uluslararasi telefon kodu: 389
*yugoslavyanin dagilmasi ile ortaya cikmistir.
* tarim ulkesidir. halkin % 40’i tarimla ugrasmaktadir.
- devlet baskani (kral); tuanku jaafar ibni almarhum tuanku abdul rahman
basbakan; dr.mahathir bin mohamad
basbakan yardimcisi; datuk seri anwar ibrahim
- dunya ticaretinde en buyuk ilk yirmi ulke arasinda bulunmaktadir.
- muslumanlarin genel nufusun yaklasik % 55ini olusturdugu bir ulke olmasina ragmen islami hareketin guclu oldugu ulkelerden biridir.
- nufusu 800.000dir.
- en kalabalik etnik kitle nufusun % 49unu olusturan malaylardir.
- resmi dil malaycadir. ingilizce ve arapca da gecerli dillerdir.
- resmi din islâmdir.
- kuzeyden tayland, guney cin denizi ve brunei, dogudan selebes golu, guneyden endonezya, singapur ve malakka bogazi, batidan hint okyanusuyla bitisik olan andaman deniziyle cevrilidir.
- malezya krallikla yonetilen ve cok partili demokratik sisteme dayali bir konfederasyondur.
- malezya ekonomisi birinci derecede tarim ve hayvanciliga dayanir. urettigi tarim urunlerinin basinda pirinc, kaucuk, palmiye tohumu, ananas, kakao ve cesitli meyve ve sebzeler gelir. uzun bir sahile sahip olmasi itibariyle balikcilik da yaygindir. orman urunleri de ekonomiye onemli katki saglamaktadir. yerel kaynaklarca da zengindir. en cok kalay rezervine sahiptir.
basbakan; dr.mahathir bin mohamad
basbakan yardimcisi; datuk seri anwar ibrahim
- dunya ticaretinde en buyuk ilk yirmi ulke arasinda bulunmaktadir.
- muslumanlarin genel nufusun yaklasik % 55ini olusturdugu bir ulke olmasina ragmen islami hareketin guclu oldugu ulkelerden biridir.
- nufusu 800.000dir.
- en kalabalik etnik kitle nufusun % 49unu olusturan malaylardir.
- resmi dil malaycadir. ingilizce ve arapca da gecerli dillerdir.
- resmi din islâmdir.
- kuzeyden tayland, guney cin denizi ve brunei, dogudan selebes golu, guneyden endonezya, singapur ve malakka bogazi, batidan hint okyanusuyla bitisik olan andaman deniziyle cevrilidir.
- malezya krallikla yonetilen ve cok partili demokratik sisteme dayali bir konfederasyondur.
- malezya ekonomisi birinci derecede tarim ve hayvanciliga dayanir. urettigi tarim urunlerinin basinda pirinc, kaucuk, palmiye tohumu, ananas, kakao ve cesitli meyve ve sebzeler gelir. uzun bir sahile sahip olmasi itibariyle balikcilik da yaygindir. orman urunleri de ekonomiye onemli katki saglamaktadir. yerel kaynaklarca da zengindir. en cok kalay rezervine sahiptir.
1943’de iran’in orta kesimindeki yezd eyaletinin erdekan ilinde dogdu. yezd cuma imami unlu din adami ayetullah ruhullah hatemi ile zengin bir toprak sahibinin kizi sanike ziyai’nin 3’u kiz 6 cocugundan biri olan hatemi, 1961’de lise ogrenimini tamamladiktan sonra dini egitim icin kum medresesi’ne girdi. hatemi, 1965’den itibaren dini egitimine isfahan medresesi’nde devam ederken, ayni yil kaydoldugu isfahan universitesi felsefe bolumu’nden 1969’da lisans derecesi aldi. 1970’de tahran universitesi’nde egitim bilimleri dalinda basladigi yuksek lisans egitimini bitirdikten sonra unlu kum medresesi’nde ictihat egitimine devam etti.
siyasi faaliyetlerine 1962’de baslayan ve ozellikle humeyni’nin bildirileri olmak uzere, siyasi bildiri ve ilanlarin cogaltilip dagitimini ustlenen hatemi, isfahan universitesi islami ogrenciler dernegi’ndeki calismalara katildi. humeyni’nin oglu ahmed humeyni ile birlikte faaliyet gosteren hatemi, bircok din adaminin aksine askerlik gorevinden kacinmadi ve sah ordusunda astegmen olarak iki yil gorev yapti. hatemi, iran islam devrimi’nin liderlerinden ayetullah behesti’nin onerisi uzerine 1979’da hamburg islami kultur merkezi’nin basina gecti.
devrimden sonra 1980’deki ilk milletvekili secimlerinde dogum yeri olan erdekan ve meybod’dan milletvekili secilerek meclis’e giren hatemi, 1981’de humeyni tarafindan unlu kayhan gazetesinin de dahil oldugu bircok gazete ve dergiyi yayimlayan kayhan enstitusu’nun baskani olarak atandi. 1982’de basbakan mir huseyin musevi tarafindan islami irsad ve kultur bakanligi’na getirilen ve hasimi rafsancani tarafindan iki kez ayni gorevle kabineye alinan hatemi, irak’la suren 8 yillik savas sirasinda, tum silahli kuvvetler komutanligi kultur muavinligi propaganda merkez baskan yardimciligi ve baskanligi yapti.
hatemi, kulturel alanda “cok liberal” oldugu gerekcesiyle muhafazakarlarin baskisi sonucu 1992’de istifa etmek zorunda kaldi ve boylece iran islam cumhuriyeti’nde gorevinden istifayla ayrilan ilk yetkili ve bakan olma unvanini kazandi. istifasindan sonra cumhurbaskani rafsancani tarafindan kultur danismanligina ve iran milli kutuphane baskanligi’na atanan hatemi, 1996’da iran dini lideri ayetullah ali hamaney tarafindan kultur devrimi yuksek konseyi uyeligine getirildi.
iyi derecede arapca ve calismalarini surdurecek kadar ingilizce ve almanca bilen, cesitli zamanlarda universitelerde ders de veren hatemi’nin, en unluleri “velayet kime ait” (1979) ve “gelenek, modernizm ve gelisme” (1996) olan bircok makalesinin yani sira “dalga korkusu”, “sehir dunyasindan dunya sehrine”, ‘tiranlik kiskacinda dusunce ve inanc (2000)” gibi kitaplari ve konusmalarinin derlendigi siyasi gelisme, iktisadi gelisme ve emniyet (2000), islam, ruhaniyet ve islam devrimi (2000) ve kadinlar ve gencler (2000) adli kitaplari bulunuyor.
kaynak: www.kimkimdir.gen.tr
siyasi faaliyetlerine 1962’de baslayan ve ozellikle humeyni’nin bildirileri olmak uzere, siyasi bildiri ve ilanlarin cogaltilip dagitimini ustlenen hatemi, isfahan universitesi islami ogrenciler dernegi’ndeki calismalara katildi. humeyni’nin oglu ahmed humeyni ile birlikte faaliyet gosteren hatemi, bircok din adaminin aksine askerlik gorevinden kacinmadi ve sah ordusunda astegmen olarak iki yil gorev yapti. hatemi, iran islam devrimi’nin liderlerinden ayetullah behesti’nin onerisi uzerine 1979’da hamburg islami kultur merkezi’nin basina gecti.
devrimden sonra 1980’deki ilk milletvekili secimlerinde dogum yeri olan erdekan ve meybod’dan milletvekili secilerek meclis’e giren hatemi, 1981’de humeyni tarafindan unlu kayhan gazetesinin de dahil oldugu bircok gazete ve dergiyi yayimlayan kayhan enstitusu’nun baskani olarak atandi. 1982’de basbakan mir huseyin musevi tarafindan islami irsad ve kultur bakanligi’na getirilen ve hasimi rafsancani tarafindan iki kez ayni gorevle kabineye alinan hatemi, irak’la suren 8 yillik savas sirasinda, tum silahli kuvvetler komutanligi kultur muavinligi propaganda merkez baskan yardimciligi ve baskanligi yapti.
hatemi, kulturel alanda “cok liberal” oldugu gerekcesiyle muhafazakarlarin baskisi sonucu 1992’de istifa etmek zorunda kaldi ve boylece iran islam cumhuriyeti’nde gorevinden istifayla ayrilan ilk yetkili ve bakan olma unvanini kazandi. istifasindan sonra cumhurbaskani rafsancani tarafindan kultur danismanligina ve iran milli kutuphane baskanligi’na atanan hatemi, 1996’da iran dini lideri ayetullah ali hamaney tarafindan kultur devrimi yuksek konseyi uyeligine getirildi.
iyi derecede arapca ve calismalarini surdurecek kadar ingilizce ve almanca bilen, cesitli zamanlarda universitelerde ders de veren hatemi’nin, en unluleri “velayet kime ait” (1979) ve “gelenek, modernizm ve gelisme” (1996) olan bircok makalesinin yani sira “dalga korkusu”, “sehir dunyasindan dunya sehrine”, ‘tiranlik kiskacinda dusunce ve inanc (2000)” gibi kitaplari ve konusmalarinin derlendigi siyasi gelisme, iktisadi gelisme ve emniyet (2000), islam, ruhaniyet ve islam devrimi (2000) ve kadinlar ve gencler (2000) adli kitaplari bulunuyor.
kaynak: www.kimkimdir.gen.tr
her seyi sozlukten bekleyen zihnin az once mutfakta aklina gelen cumledir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?