madness adli ska-pop muzik yapan grubun 22 sarkilik;1992’de cikardiklari albumun adi.sarkilari:the prince,one step beyond,my girl,night boat to cairo,baggy troursers...diye devam eder.
ing.;rahip,kutsal,ilahi,mukemmel anlaminda kullanilan sozcuk.
yonetmen:nagisa oshima
oyuncular:takeshi kitano
ryuhei matsuda
shinji takeda
film tabu olarak da gecer,1865 yılında, kyotoda, seçkin bir samuray birliğine bağlı samuraylar arasındaki eşcinsel eğilimler ve aşk ilişkileri...usta japon yönetmen nagisa oshima filmi için şöyle konuşuyor: "bir grup erkeğin birlikte yaşadığı her yerde eşcinselliğin bazı yönleri daima varolur." bu tabu tema etrafında dönen filmde başrolde takeshi kitano yer alıyor.
oyuncular:takeshi kitano
ryuhei matsuda
shinji takeda
film tabu olarak da gecer,1865 yılında, kyotoda, seçkin bir samuray birliğine bağlı samuraylar arasındaki eşcinsel eğilimler ve aşk ilişkileri...usta japon yönetmen nagisa oshima filmi için şöyle konuşuyor: "bir grup erkeğin birlikte yaşadığı her yerde eşcinselliğin bazı yönleri daima varolur." bu tabu tema etrafında dönen filmde başrolde takeshi kitano yer alıyor.
1947 japonya dogumlu yönetmen,senarist,yapımcı,aktör.1989’da yönetmenliğe başlamis ve ilk filminde oyunculuk da yapmistir.25 yıllık sinema kariyeri ile japonya’nın önemli yönetmenleri arasında olan takeshi kitano, halen televizyon dizileri de yönetiyor.filmleri:takeshi ,zatoichi ,olum oyunu, tabu, dolls.
yönetmen: lars von trier
oyuncular: bryce dallas howard, isaach de bankole , danny glover, willem dafoe
danimarka-isveç-hollanda, 2005
35 mm. / renkli / 139’
abd’nin ahlaki ve tarihi temellerini inceleyen, dogville ile başlayıp washington ile sonlanacak olan “abd - fırsatlar ülkesi” üçlemesinin bu ikinci filminde lars von trier, kendine özgü tarzıyla sinema ve tiyatroyu karıştırarak her şeyi bir adım daha çılgınlığa doğru götürüyor. 2005 cannes film festivali’nde altın palmiye’ye aday gösterilen manderlay’de, grace rolünde bu kez nicole kidman yerine bryce dallas howard var; james caan’ın rolünü ise willem dafoe üstlenmiş. öykü, ilk filmde olduğu gibi john hurt’ün sesinden anlatılıyor. filmde rol alan diğer tanınmış yüzler arasında chloë sevigny, udo kier , jean-marc barr ve lauren bacall sayılabilir.
manderlay, amerika’nın güneyinde bir yerlerdeki ıssız topraklarda bulunan manderlay çiftliğinin tuhaf ve rahatsız edici öyküsünü anlatıyor. grace ve babası, yerleşecek uygun bir yer bulmak üzere dogville kasabasından güneye doğru yola çıktıklarında takvimler 1933 yılını gösteriyordu. tesadüfen, alabama eyaletinde, manderlay adında bir çiftlik köyünde dururlar. grace, kapısı zincirli bu köyün içinde, kölelik tam yetmiş yıl önce kaldırılmamış gibi yaşayan beyaz sahipler ve zenci kölelerle karşılaşır. babası, başkalarının işine karışmamasını tavsiye etse de grace, kendi gibilerin elinde eziyet çeken kölelere bir vicdan borcu olduğunu düşünür ve bu kasabayı özgürleştirerek ilk hasatlarına kadar burada kalmaya karar verir.
“grace’i, tüm dünyaya amerikan yaşam tarzını kabul ettirmeye çalışan günümüz abd’sine benzetmek çok kolay. aynı zamanda grace’in benim yarattığım bütün ana karakterler gibi olduğuna dikkat çekmek de yerinde olur. grace herkes için hep en iyisini istiyor, ama her şey cehennemi bir hal alıyor. irk politikaları göz önüne alındığında filmimin alışıldık normlar dışında algılanmasını bekliyorum. eğer birilerini kışkırtıyorsam, bana göre hava hoş. boş provokasyonlar pek işe yaramaz, ama bir kışkırtmayla bir sürü ağır tepki alırsan hedefi on ikiden vurdun demektir.” –lars von trier.
oyuncular: bryce dallas howard, isaach de bankole , danny glover, willem dafoe
danimarka-isveç-hollanda, 2005
35 mm. / renkli / 139’
abd’nin ahlaki ve tarihi temellerini inceleyen, dogville ile başlayıp washington ile sonlanacak olan “abd - fırsatlar ülkesi” üçlemesinin bu ikinci filminde lars von trier, kendine özgü tarzıyla sinema ve tiyatroyu karıştırarak her şeyi bir adım daha çılgınlığa doğru götürüyor. 2005 cannes film festivali’nde altın palmiye’ye aday gösterilen manderlay’de, grace rolünde bu kez nicole kidman yerine bryce dallas howard var; james caan’ın rolünü ise willem dafoe üstlenmiş. öykü, ilk filmde olduğu gibi john hurt’ün sesinden anlatılıyor. filmde rol alan diğer tanınmış yüzler arasında chloë sevigny, udo kier , jean-marc barr ve lauren bacall sayılabilir.
manderlay, amerika’nın güneyinde bir yerlerdeki ıssız topraklarda bulunan manderlay çiftliğinin tuhaf ve rahatsız edici öyküsünü anlatıyor. grace ve babası, yerleşecek uygun bir yer bulmak üzere dogville kasabasından güneye doğru yola çıktıklarında takvimler 1933 yılını gösteriyordu. tesadüfen, alabama eyaletinde, manderlay adında bir çiftlik köyünde dururlar. grace, kapısı zincirli bu köyün içinde, kölelik tam yetmiş yıl önce kaldırılmamış gibi yaşayan beyaz sahipler ve zenci kölelerle karşılaşır. babası, başkalarının işine karışmamasını tavsiye etse de grace, kendi gibilerin elinde eziyet çeken kölelere bir vicdan borcu olduğunu düşünür ve bu kasabayı özgürleştirerek ilk hasatlarına kadar burada kalmaya karar verir.
“grace’i, tüm dünyaya amerikan yaşam tarzını kabul ettirmeye çalışan günümüz abd’sine benzetmek çok kolay. aynı zamanda grace’in benim yarattığım bütün ana karakterler gibi olduğuna dikkat çekmek de yerinde olur. grace herkes için hep en iyisini istiyor, ama her şey cehennemi bir hal alıyor. irk politikaları göz önüne alındığında filmimin alışıldık normlar dışında algılanmasını bekliyorum. eğer birilerini kışkırtıyorsam, bana göre hava hoş. boş provokasyonlar pek işe yaramaz, ama bir kışkırtmayla bir sürü ağır tepki alırsan hedefi on ikiden vurdun demektir.” –lars von trier.
(bkz: manderlay)
mustafa sandalin belki de tek guzel albumu kanimca.keske bunu yapip kaybolsaymis ortaliktan.
(bkz: bir kedi gordum sanki)
ezginin gunlugunun buruk havasini tasisa da coskulu parcalarindan. her sey yolunda albumunden. sozleri:
su uyandı sen uyanmadın aşkolsun
salınıp çık içine bahar dolsun
ne bu dünya böyle kalacak,
ne geçmiş ziyan olacak
açacak akşamlardan mor leylaklar
gecelerden çiğ düşmüş dallarıma
dile gelmiş o dilsiz sevdalar
işığın var mı?, yak biraz,
aydınlansın gecemiz
açayım deli gibi uyansın bu bahar
hişt hişt! hişt hişt!
leylaklar açmış gördün mü?
dallardan bahar inmiş duydun mu?
karanlıklar içinde bir ışık var
mor mor mor leylaklar
uyan gönlüm hadi perdeni aç,
çilen doldu kafesinden kaç,
uyan gel uykundan dünya aşk görsün...
söz: hüsnü arkan – müzik: nadir göktürk
su uyandı sen uyanmadın aşkolsun
salınıp çık içine bahar dolsun
ne bu dünya böyle kalacak,
ne geçmiş ziyan olacak
açacak akşamlardan mor leylaklar
gecelerden çiğ düşmüş dallarıma
dile gelmiş o dilsiz sevdalar
işığın var mı?, yak biraz,
aydınlansın gecemiz
açayım deli gibi uyansın bu bahar
hişt hişt! hişt hişt!
leylaklar açmış gördün mü?
dallardan bahar inmiş duydun mu?
karanlıklar içinde bir ışık var
mor mor mor leylaklar
uyan gönlüm hadi perdeni aç,
çilen doldu kafesinden kaç,
uyan gel uykundan dünya aşk görsün...
söz: hüsnü arkan – müzik: nadir göktürk
(bkz: hist)
yeryuzunde anlasilmasi ne kolay varlik kendileri.ne ayni dili konusmaniza,ne tartismaniza,ne bagirmaniza,ne aciklama yapmaniza ihtiyac kalir.sadece oksa gidisindan,kokunu alsin,paylassin dertlerini.gecen yakaladigi fareyi nasil da kucuk bir yanlis hamleyle kacirdigini,kopeklerin nasil da onuruyla oynadigini,nasil da anlatamadigini derdini baska canlara.
esegim,eseksin,esek,esek olmak,(ara: olmak ya da olmamak).
ankara’daki dersanelerle icicedir.sakarya caddesinde genelde ucuz,salas gunduzleri alkolik amcalarin takildigi,cogu ya turku ya da rock bardir.ayrica bir de ssk ishani vardir ki bir ton bar icerir.
(bkz: nihayet)
(bkz: limon)
(bkz: nihayet)
(bkz: limon)
sakin tren yolculugumsu;kirilgan kadin sesi,yumusak,kaprissiz.oyle bir sarki iste.
sozleri:
on a wagon bound for market,
there`s a calf with a mournful eye,
high above him there`s a swallow,
winging swiftly through the sky.
chorus: how the winds are laughing,
they laugh with all their might,
laugh and laugh the whole day through,
and half the summers night,
dona dona dona dooonaa.. dona dona dona da... etc.
stop complaining! said the farmer,
who told you a calf to be?
why don`t you have wings to fly with
like a swallow so proud and free?
chorus
calves are easily bound and slaughtered,
never knowing the reason why,
but whoever treasures freedom,
like the swallow has learned to fly.
chorus
sozleri:
on a wagon bound for market,
there`s a calf with a mournful eye,
high above him there`s a swallow,
winging swiftly through the sky.
chorus: how the winds are laughing,
they laugh with all their might,
laugh and laugh the whole day through,
and half the summers night,
dona dona dona dooonaa.. dona dona dona da... etc.
stop complaining! said the farmer,
who told you a calf to be?
why don`t you have wings to fly with
like a swallow so proud and free?
chorus
calves are easily bound and slaughtered,
never knowing the reason why,
but whoever treasures freedom,
like the swallow has learned to fly.
chorus
(bkz: donna donna)
erol buyukburc abimizden dinleyince ortaligi bir bahar havasi sariyor,insanin kosturasi,costurasi,cosasi geliyor.
(bkz: postaci)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?