confessions

hllrsn

- Yazar -

  1. toplam entry 444
  2. takipçi 1
  3. puan 50799

ankara sanat tiyatrosu

hllrsn
rutkay azizin genel sanat yönetmenliğini yaptığı 45.yılını kutlayan büyük bir kurumdur.

ast

kirk beşinci

yilinda

siz iki yılı kısaca gözden geçirmişsiniz ve ben 45. yıla uzanan şu günleri nasıl ve ne biçimde değerlendireceğimi tam bilemiyorum.

dahası “ben”, “bizi” anlatmakta zorlanıyorum.

sizin 1964 yılında dile getirdiğiniz bu düşünceleri 2007 türkiye sine, dünyası na baktığımızda doğal olarak büyük değişimler yaşadığını hatta yaşamakta adeta yarış edercesine yol alındığı tartışılmaz görünüyor.

bu arada vizde her önüne gelenin ast çalışanı olduğu günleri de yaşamadan geçemedik.

oysa ast’dan geçip gidenler olduğu gibi,bir de ast yaşadıkça, hep ast’la yaşayacak gerçek çalışanlar olacaktır.

dünyaya bakışı ,emeğiyle ile dostluğu ve hepsinden öte insanlığı ile….
ve sanki insanlık çığırından çıktı! saldırgan, barbar, sömürücü güçler, doymak bilmez bir

açgözlülükle yeni bir dünya haritasını çizmenin peşindeler.

küresel ısınma tehditlerinin boyutu dehşet verici biçimde gözlenirken, paylaşmacı saldırganlar açıkça adını petrol ya da su savaşı olarak koymasalar da kan emici rüzgarlarını güzelim halklar üzerinde büyük bir iştahla estiriyorlar.

fırtına esecek günleri, umutla beklemek de bizlere düşüyor.

insanoğlunda ölen en son şeyin umut olduğunu bilerek ve üstelik salt umutla ve beklemekle yarınların da gelmeyeceğini bilerek…

yalnızlıklar, yanlışa düşmenin belki de baş habercisi.

bunu seçmesek de kimi zaman yalnızlığın derin acısını duyuyoruz. içimizi hüzün sarıyor, kimi oyunlar ise , kimi zaman hak ettiği alkışlardan yoksun kaldığı için, oyun size küsüyor, biz oyuna…

ama sahnenin bitmez tükenmez sınır taşımaz uğraşı yine onurlu, soylu biçimde sürmeye devam ediyor.

nereye kadar?...

bir bunu bilsek diyorum.

yere göğe koyamadığımız değerler alt üst olurken, değişim ve yenilenme adına akıl almaz pespaye yaklaşımların baş tacı edilip, her şeyi alkışlayanlar her şeye kahkaha atanlar topluluğunun işgali altında günü gün etme, benden sonrası tufan anlayışının egemenliğinde, biz kendimizi değişmezliğin hücrelerine mi tıkadık acaba?

hayır.

sanmıyoruz.

ötesi, inatla inanmıyoruz.

biz hatta ve siz “sorumlu seyirci”, tavrı belli ve taraflı, seçme çağında seçimini yapmış, ülkemde ve dünya barışı için emeğin en yüce değer olduğuna inanıyorsak ödün vermeksizin, onurlu ilkeli demokratik, laik, çağdaş, aydınlık türkiye cumhuriyeti nin yarınlarına dönük tutumlar ve düşünceler suçsa, bu suçu sahne üstünde ve yaşam sahnesinde işlemeye devam edeceğiz. birbirimizi yalnızlığa terk etmeksizin…

başta siz asaf çiyiltepe,güner sümer ve tüm yaratıcılar olmak üzere her birinizi derin sevgi ve saygıyla selamlıyoruz.

bir sonraki yıllarında yazılması umuduyla.

dostlukla…

rutkay aziz

türkan sabancı

hllrsn
hatun kişide bir ses var sakıp beyden sonra sırtına binen onca firmanın yükünü fazlasıyla sağlam taşıyabileceğinin güvencesini sadece konuşmasıyla bize verebilen ağır abla.ayrıca ingilizcesine hastayım.

zeka orantısinda boy farkı

hllrsn


fransa 1968 mayıs ayaklanmasını ’katliamsız’ atlatmayı zamanın valilerine borçludur ve özellikle paris valisi maurice grimaud’yu, bugün ’kan banyosunu önleyen adam’ olarak saygıyla anmaktadır.

türkiye’de ise kan banyoları, hep demokratik hakkı korumak yerine yasaklamakla önlenmeye çalışıldı ve başarılamadı.

bakıyorum, 1970’lerden bugüne kafa hiç değişmemiş.

istanbul valisi muammer güler, 1 mayıs’ta ’taksim’de direnene orantılı güç’ vaat ediyor. taksim meydanı’nı korumak yerine yasaklıyor. yine haksızı önlemek yerine haklıya sopa gösteriliyor!

bizim ülkemizde asla halk hareketine dönüşmeyen ve zaten isyanla ilgisi bile olmayan en masum gösteri yürüyüşlerinin kana bulanmasıyla, fransa’daki devasa kalkışmanın ’cinayetsiz’ atlatılması arasındaki fark, ’orantılı güç’ değil, ’orantılı zekâ’dır.

istanbul valisi güler’in çapına orantılı zekâsı da demokratik hakkı yine korumaya değil, ancak yasaklamaya yetmektedir!

amazing grace

hllrsn
şarkının orjinal sözleri bunlardır,birde patsy cline dan dinlenirse tadından yenmez..

amazing grace, how sweet the sound
that saved a wretch like me
i once was lost but now i’m found
was blind but now i see
twas grace that taught my heart to fear
and grace my fears relieved
how precious did that grace appear
the hour i first believed

through many dangers, toils and snares
i have already come
tis grace hath brought me safe thus far
and grace will lead me home

when we’ve been there ten thousand years
bright shining as the sun
we’ve no less days to sing god’s praise
than when we first begun

amazing grace, how sweet the sound
that saved a wretch like me
i once was lost but now i’m found
was blind but now i see

amazing grace, oh amazing grace
that saved a wretch like me
oh amazing grace, amazing grace

in the misty moonlight

hllrsn
jim reeves’ten mükemmel bir şarkı..

in the misty moonlight
by the flickering firelight
any place is all right
long as i’m with you (long as i’m with you)

in a faraway land
on the tropic sea-sand
if your hand’s in my hand
i won’t be blue

way up on the mountain,
way down in the valley
i know i’ll be happy
anyplace, anywhere
i don’t care

in the misty moonlight
by the flickering firelight
any place is all right
long as you are there

(spoken)
i could be happy in one little room
with only a table and a chair
as happy as i’d be in a kingdom by the sea
darling, if you were there
and i could be rich or i could be poor
but if you were by my side
i could be anyplace in this whole wide world
and i know i’d be satisfied

(sang)
way up on the mountain,
way down in the valley
i know i’ll be happy
anyplace, anywhere
i don’t care

in the misty moonlight
by the flickering firelight
any place is all right
long as you are there...
16 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol