do you climb with me ?
benimle çıkarmısın demeye çalıştı eleman.
(bkz: kelebeksin ömürsün).
bu varya çok fırlama, çok neşeli, zeka küpü biri, bana gençlik yıllarımı hatırlatan iki kişiden birisi.
nece olduğunu anlayamadığım, hafiften bir incesaz havası aldığım şarkı jak esim seslendirmiş güzel şarkıyı .
dolandırıcılık, veya fake olarak yapılan herhangi bir iş .
thehun netin kurucuları sanırsam (insan o kadar mı liste düşkünü olur arkadaş).
one worm is spreading her legs or giving pink .
one worm is spreading her legs or giving pink .
(bkz: büyüyünce kesin orospu olur).
ince sesli adam lie to me şarkısındaki sesini komşumuz sabiha teyzenin sesine benzetirim hep.
şimdilik kısa film müziği yapan ama kısa sürede yırtacağına inandığım arkadaşlardan biridir, internette kısa bir araştırma ile müziklerine ulaşılabilir. she tradded her leg adında bir demo albümü var ölü bedenin yann tiersen zannederek bir süre dinlediği şahıs .
baba zula albümüdür.
karamanin bir ilcesi.
her izlediğimde yarılmama neden olan muppet show klasiği (ve repliği).
http://img20.imageshack.us/img20/1644/manahmanah7yr.jpg
http://img20.imageshack.us/img20/1644/manahmanah7yr.jpg
okumak için kas o kadar hukuk fakültelerinin yollarını aşındır git hakimi kurşunla memleketin hukuk fakültesinin birinden mezun olmuş biri bunu yapıyorsa diğerleri ne yapar düşünmek bile istemiyorum.
ihsan’ın görüş açısından huzur, daha sonra mümtaz’ın kabul edeceği gibi hayata ölümün her şeyi yerli yerine yerleştiren görüş açısından, yani iman seviyesinden bakmakla mümkündür. kendi ruhunda ruh ve beden hiyerarşisini kurmuş, reddetmeyen inancını ve yüksek şuurunu karar ve seçimlerinin kaynağı yapmış olan ihsan, kendi vicdanında inandığı sistemin bir örneğini yaratabildiği için hür iradeli bir kişidir. ihsan bu konudaki fikirlerini şöyle ifade ediyor :
“ insan için asıl saadet bu… sonunu bile bile ve o sona rağmen, kendisini idrak etmek. kollarımı göğsümün üzerinde kavuşturuyorum. adaletimi yokluyorum. basit bir şey. fakat bütün ölüm çarkına rağmen kendimi ikrar ettim.
varım, diyorum; fakat yarın olmayabilirim, yahut bir başkası, bir budala, bir bunak olabilirim… fakat şu dakika varım… varız anladın mı mümtaz ? varlığını sevebiliyor musun ? uzviyetine dua edebiliyor musun ? ” ( huzur, s.216-217)
yine aynı konuda ihsan, macide’nin “ varlık yalnız allah’ın değil midir ? ” sorusuna verdiği cevapta maddi varlığın tanrının varlığına delil olarak gösteriyor :
“…ama biz de varız; belki biz var olduğumuz için o kuvvetle var” (huzur, s.217)
kendisini, içinde doğduğu kültürün gerçek değerlerini hala aramakta olan mümtaz’ın “biz neyiz ?” (huzur, s-221) sorusuna, biz “ nevakârız . bu mahur besteyiz, bunlara benzeyen nice nice şeyleriz ! onların içimizdeki yüzleri, bize ilham edecekleri hayat şekilleriyiz” (huzur, s-221) olarak cevap veren ihsan kendi benliğinde ruh ve beden dengesini kurabildiği gibi zamanla’da “geçmişle hâl” arasındaki mucizevi köprüyü kurabilmiş geçmişin hal’de var olduğunu hali inkar etmeksizin kabul etmiş bir kişidir.
tanpınar gibi, kültürü bir devamlılık içinde düşünen ihsan, değişme olgusunu yaşamanın şartı olarak görmektedir toplumda ekonomik çıkmazlrın aşılabilmesi için o toplumun önce kendi hüviyetini bulması gerekmektedir. hüviyetini arayan bir toplum ise onu ancak geçmişin enkazı içinde bulabilecektir. o halde, yaşama gücü olan gelenek değeri çağın şuuru içinde yenilenmeli ve duygu hayatımızın bir parçası olarak dinamizm kazanmalıdır. toplumca paylaşılan çağdaş ve perspektif içinde çağın değerleri kadar geçmişin değerleri de önemli ve anlamlıdır. ancak böyle bir kültür zemini, bir toplumu ekonomik refaha götürebilecektir. ihsan’a göre, doğu-batı sentezini oluşturabilmek için, türk aydınının önce reaksiyoner olmaktan, yani hem geçmişin büyüsüne kapılıp zamanın gerçeklerini inkar etmekten hem de kendisini bilmeksizin anlayamayacağı batının hayranı olmaktan vazgeçmesi gerekmektedir ihsan bu konuda şöyle diyor :
“ güçlük var. fakat imkansız değil. biz şimdi bir aksülamel devrinde yaşıyoruz kendimizi sevmiyoruz kafamız bir yığın mukayeselerle dolu; dede’yi wagner olmadığı için, yunus’u verlaine, bakî’yi goethe ve gide yapamadığımız için beğenmiyoruz uçsuz bucaksız asya’nın o kadar zenginliği içinde dünyanın en iyi giyinmiş milleti olduğumuz halde çırçıplak yaşıyoruz. coğrafya, kültür her şey bizden bir yeni terkip bekliyor; biz misyonlarımızın farkında değiliz. başka milletlerin tecrübesini yaşamaya çalışıyoruz” (huzur, s-228)
bu sentezi oluşturacak olan türk aydınının, önce kendi benliğindeki bütünlüğü oluşturması kalp ve dimağı, duygu ve düşünce birliğine sahip olması ve gerçeği görmesi gerekmektedir. eylem adamı olmanın da şartı, duyguyu düşünceye ve düşünceyi de duyguda yaşamaktır. ihsan şöyle diyor:
“şu tefsir yok mu bir eserinde durmak ve onu sende yaşayan insan tecrübesine mal etmek; bir ona başlasak. işte onu yapamıyoruz. demin sevmek dedim, fakat sevmekte kafi değil; daha öteye geçmek lazım. fikri ve duyguyu canlı bir şey gibi yaşamayı bilmiyoruz. halbuki halkımız bunu istiyor.” (huzur s. 228).
“ insan için asıl saadet bu… sonunu bile bile ve o sona rağmen, kendisini idrak etmek. kollarımı göğsümün üzerinde kavuşturuyorum. adaletimi yokluyorum. basit bir şey. fakat bütün ölüm çarkına rağmen kendimi ikrar ettim.
varım, diyorum; fakat yarın olmayabilirim, yahut bir başkası, bir budala, bir bunak olabilirim… fakat şu dakika varım… varız anladın mı mümtaz ? varlığını sevebiliyor musun ? uzviyetine dua edebiliyor musun ? ” ( huzur, s.216-217)
yine aynı konuda ihsan, macide’nin “ varlık yalnız allah’ın değil midir ? ” sorusuna verdiği cevapta maddi varlığın tanrının varlığına delil olarak gösteriyor :
“…ama biz de varız; belki biz var olduğumuz için o kuvvetle var” (huzur, s.217)
kendisini, içinde doğduğu kültürün gerçek değerlerini hala aramakta olan mümtaz’ın “biz neyiz ?” (huzur, s-221) sorusuna, biz “ nevakârız . bu mahur besteyiz, bunlara benzeyen nice nice şeyleriz ! onların içimizdeki yüzleri, bize ilham edecekleri hayat şekilleriyiz” (huzur, s-221) olarak cevap veren ihsan kendi benliğinde ruh ve beden dengesini kurabildiği gibi zamanla’da “geçmişle hâl” arasındaki mucizevi köprüyü kurabilmiş geçmişin hal’de var olduğunu hali inkar etmeksizin kabul etmiş bir kişidir.
tanpınar gibi, kültürü bir devamlılık içinde düşünen ihsan, değişme olgusunu yaşamanın şartı olarak görmektedir toplumda ekonomik çıkmazlrın aşılabilmesi için o toplumun önce kendi hüviyetini bulması gerekmektedir. hüviyetini arayan bir toplum ise onu ancak geçmişin enkazı içinde bulabilecektir. o halde, yaşama gücü olan gelenek değeri çağın şuuru içinde yenilenmeli ve duygu hayatımızın bir parçası olarak dinamizm kazanmalıdır. toplumca paylaşılan çağdaş ve perspektif içinde çağın değerleri kadar geçmişin değerleri de önemli ve anlamlıdır. ancak böyle bir kültür zemini, bir toplumu ekonomik refaha götürebilecektir. ihsan’a göre, doğu-batı sentezini oluşturabilmek için, türk aydınının önce reaksiyoner olmaktan, yani hem geçmişin büyüsüne kapılıp zamanın gerçeklerini inkar etmekten hem de kendisini bilmeksizin anlayamayacağı batının hayranı olmaktan vazgeçmesi gerekmektedir ihsan bu konuda şöyle diyor :
“ güçlük var. fakat imkansız değil. biz şimdi bir aksülamel devrinde yaşıyoruz kendimizi sevmiyoruz kafamız bir yığın mukayeselerle dolu; dede’yi wagner olmadığı için, yunus’u verlaine, bakî’yi goethe ve gide yapamadığımız için beğenmiyoruz uçsuz bucaksız asya’nın o kadar zenginliği içinde dünyanın en iyi giyinmiş milleti olduğumuz halde çırçıplak yaşıyoruz. coğrafya, kültür her şey bizden bir yeni terkip bekliyor; biz misyonlarımızın farkında değiliz. başka milletlerin tecrübesini yaşamaya çalışıyoruz” (huzur, s-228)
bu sentezi oluşturacak olan türk aydınının, önce kendi benliğindeki bütünlüğü oluşturması kalp ve dimağı, duygu ve düşünce birliğine sahip olması ve gerçeği görmesi gerekmektedir. eylem adamı olmanın da şartı, duyguyu düşünceye ve düşünceyi de duyguda yaşamaktır. ihsan şöyle diyor:
“şu tefsir yok mu bir eserinde durmak ve onu sende yaşayan insan tecrübesine mal etmek; bir ona başlasak. işte onu yapamıyoruz. demin sevmek dedim, fakat sevmekte kafi değil; daha öteye geçmek lazım. fikri ve duyguyu canlı bir şey gibi yaşamayı bilmiyoruz. halbuki halkımız bunu istiyor.” (huzur s. 228).
başıma gelmiş bir olaydır kızın adı "zeliha"
-seni çok seviyorum melike..aaa şey pardon zehra...
-benm adım "zeliha" gerzek..(perde kararır kız sahneden çekilir)
-seni çok seviyorum melike..aaa şey pardon zehra...
-benm adım "zeliha" gerzek..(perde kararır kız sahneden çekilir)
www.god.com un faqsunda tanrı varmı ? sorusu birinci sırada ve verilen cevap ilginç "-no" sadece.
filmin başında
clive owen :
my name is dalton russell, pay strict attention to what i say because i choose my words carefully and never repeat myself. i told you my name, that’s the who. the where can most readily be described as a prison cell. but there is a vast difference from being stuck in a tiny cell and being in prison. the what is easy, recently i planned and set in motion a manse to execute the perfect bank robbery, that’s also the when. as for the why, beyond the obvious financial motivation, it’s exceedingly simple...because i can. which leaves us only with the how, and therein, as the bard tells us, lies the rub.
clive owen :
my name is dalton russell, pay strict attention to what i say because i choose my words carefully and never repeat myself. i told you my name, that’s the who. the where can most readily be described as a prison cell. but there is a vast difference from being stuck in a tiny cell and being in prison. the what is easy, recently i planned and set in motion a manse to execute the perfect bank robbery, that’s also the when. as for the why, beyond the obvious financial motivation, it’s exceedingly simple...because i can. which leaves us only with the how, and therein, as the bard tells us, lies the rub.
yaran yamyam, veya kanayan yaram diyesim geliyor nickini okuduğum her sefer.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?