sahnelerde durup durup ıslıklı cingılı çalan dizi. yerli yersiz o kadar çok aralara sokuyorlar ki insan nefret ediyor bir süre sonra.
şehrin içinden tramvay geçirme uğruna, şehrin göbeğindeki ana trafik hattını tek şeride düşürdüğü için, hergün 17-19 saatleri arasında şehir halkının iyi niyetli temennileriyle kulaklarını çınlattığı antalya büyükşehir belediye başkanı. bu temenniler köprü olsa döşediği tramvay hattından en az 10 kat uzun olurdu. eğer antalyaya gelirseniz size tavsiyem, kalekapısı ve kaleiçine kesinlikle uğramamanızdır. başınıza bir kaza gelmesi halinde ambulansın gelmesi neredeyse imkansızdır.
nasıl bir his olduğunu merak ettiğim duygu heyezanı.
ülker yetkilisi: dido reklamı yaptırmak istiyoruz.
reklamcı: şöyle yapalım, canı dido isteyen biri olsun, sürekli siren gibi dodi dodi dodi desin, dido verince sussun.
ülker yetkilisi: harika bir fikir, ne kadar borcumuz?
reklamcı: 250 bin lira
ülker yetkilisi: buyrun, siz de olmasanız ne kadar kötü olurdu reklamlar.
reklamcı: teşekkürler.
reklamcı: şöyle yapalım, canı dido isteyen biri olsun, sürekli siren gibi dodi dodi dodi desin, dido verince sussun.
ülker yetkilisi: harika bir fikir, ne kadar borcumuz?
reklamcı: 250 bin lira
ülker yetkilisi: buyrun, siz de olmasanız ne kadar kötü olurdu reklamlar.
reklamcı: teşekkürler.
recep ivedikin bayan versiyonu. kendisini bu şekilde gazlayıp, çıktığı programlarda bu şekilde bir özgüvenle davranmasını sağlayanlara selamlarımı gönderiyorum.
1988 yılında chicago forması giyerken, clevelanda karşı oynanan maçta tek başına 35 ribaunt alarak hala yanına yaklaşılamamış nba rekorunu kıran basketbolcu. yıllarca new york forması giymiştir. işin ilginç yanı hiç de atletik bir oyuncu olmamasıdır.
"berlusconinin mesleği nedir?" diye kendi kendime sormama sebeb olan laf.
yaptığı dansla ağzımı açık bırakan rapçi.
romada düzenlenen enerji konferansında berlusconinin sarkozye söylediği söz. avrupayı hangi salakların yönettiğini düşünün artık.
konuşması kesilmeseydi kimsenin farkında olmayacağı eylem. trt kendi eliyle ortalığı karıştırmasına yardım etmiştir.
tam 20 yıl önce galatasarayın mustafa denizli ile şampiyon kulüpler kupasında yarı finale kadar yükseldiği dönemdeki gibi, herkesin tuttuğu takım ne olursa olsun galatasaray’la üzülüp galatasaray’la sevinmesini dilediğim maç. medya içinde fanatizmin sırtından para kazanan bir kesimin oluşması, sponsorlar, futbolun iyiden iyiye endüstri haline gelmesi maalesef türk takımlarının avrupa’da başarısız olmasından keyif alan taraftar grupları yaratmıştır. zamanla türk futbolseveri futbolu sevdiği için değil, rekabeti sevdiği için maçları takip eder olmuştur.
araba geldiğini gördükleri halde "bu yolların efendisi benim" edasıyla karşıdan karşıya geçip, gelen arabayı görmemezlikten gelen yayalardır. sürücüden yedikleri küfürleri duysalar aynı şekilde davranırlar mı bilemem.
2 ay sonra kamuoyunun unutacağı olay.
bordeaux maçında attığı golden sonra, kendi yarı sahasından bile şut atacak özgüveni kazandığından korktuğum futbolcu.
ağlatan filmdir. son sahnede helikopterden kevin costnerin görüntüsü ilginçtir.
muhtemelen sabah gazetesinin çalık grubuna geçmeden önceki hali gibi olacaktır.
10 sene öncesine kadar sadece ortada uçuşan tavukların eksik olduğu havalimanı.
sabrinin bundan sonra sahanın her yerinden şut deneyecek lüzumsuz bir özgüven kazandığı maç.
yerden yere vurulduğu milli takım kariyerinde, resmi maçlarda sadece 1 mağlubiyet yaşamış antrenör.
bu formatla gittiği takdirde birkaç ay sonra hiçkimsenin izlemeyeceği program. her hafta aynı olaylar ve diyaloglar gelişmektedir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?