140journos tarafından şöyle bir reklamı yapılan parti.
Tamamını izledim. Siyasette, isterse babam olsun yine de zerre güvenmem. Babacan için de değişen bir şey yok. Ancak ülkenin kabadayı, kahvehane ağzıyla konuşan yöneticilerinden öylesine bunaldım ki, babacan geçmişi olsa bile konuşması, vizyoner bakışıyla, naif kişiliğiyle en azından dinlemesi rahatsız etmiyor.
Geçmişle uğraşıp, kafaya takmak bence de gereksiz ama bu adam dönemin siyasi partisinde şu an ki fikirlerini ve önerilerini hiç sunmuş mu ? Akp hükümetine saydırırken hiç " yav bu babacana yazık oluyor " demedim. Keşke o zaman ışık verseydi. Şu an işi belki biraz daha kolay olurdu.
Bu kadar uzun siyasi kariyerden sonra ekonominin, özgürlük ve demokrasinin de dibe çöktüğü dönemlerde şansının olacağını düşünüyor. Umarım partisinin hedef ve amaçlarını gerçekleştirebilir. Karşısında sıradan bir seçmen adayı yok. Karşısındaki insanlar, beyaz kefen giymiş, desteklediği siyasi parti için aç kalmayı göze alacak insanlardan oluşuyor.
Sanırım 2013 yılında çıkan filmin, aynı konseptiyle yapılacak olan netflix dizisi.
Daha önce filmi izlememiştim. Fragmana bakacak olursak kıyamet sonrası dünya ve trende hayatta kalma çabaları bana into the night dizisini anımsattı...
Yine güzel bir çalışma çıkacak gibi... 25 mayısta yayında.
14 mayıs tarihinde yapılacak state of play etkinliğinde oyunun dövüş mekanikleri gibi ıvır zıvırları gösterilecekmiş. Toplamda 18 dakika sürecek bu etkinlik, sadece ghost of tsushima odaklı olacak. Sanırım türkiye saati ile 23.00 da başlayacak.
Bir kaç gün önce netflix'te yayınlanmış gerilim ve kıyamet sonrası hayatta kalma dizisidir. Dram da var diyorlar ama biz görmedik öyle bişe. Neyse...
Peşinen, bu diziye bayıldım ve hayran kaldım. Zaten gerilim demişsiniz, Ailecek severek izliyoruz.
Dizi hakkında bir kaç şey söyleyeceğim ama sürpriz bozan olması ihtimaline karşılık, olabildiğince yüzeysel konuşacağım. ( Büyük ihtimal yüzeysel geçmeyi beceremeyeceğim ama siz yine de temkinli olun )
Benim diziye hayran kalma sebeplerimden birisi, mevzunun yolcu uçağında geçmesi. Çünkü yüksekten ve uçak seyahetinden korkan bir insan evladıyım. Böyle bir fobiyi, dizide kıyamet sonrası temasına uygun şekilde yaptıkları için de ekstradan titreyerek izledim. Belki bu tarZ, yani havada geçen başka yapımlar da var ama dizide hem uçağın psikolojisi hem de işlenen farklı kıyamet teması inanılmaz şekilde gerilim ve sürükleyicilik katmayı başarmış.
Toplam 6 bölümden oluşuyor ve bölümler 35-40 dakika arası değişiyor. Bu gece tek oturuşta bitirdim. Muhtemelen siz de tek oturuşta bitirmek isteyeceksiniz. Mantık hatası arama derdi olanlardan değilseniz tabi...
Bir de dizide türk oyuncu, mehmet kurtuluş var. Bence en iyi oyunculuğu sergileyen de kendisi oldu. Dizide yine türk kimliğiyle rolünü oynadı. bazı sahnelerde oynadığı karakterle göğsümüzü de kabarttı. Tabi ortada bir kurgu var ama bu defa bizi, yerin dibine sokmadılar gibi... ben öyle gördüm.
Çöplüğe dönmüş netflix orijinal yapımları arasında fersah gibi parlayan bir dizi oldu. İkinci sezon lafını umarım duymayız ama dizi aşırı fenomen olacak gibi de duruyor. Gerçi böyle gerilim tarzı yapımlar pek patlama yaptığını görmedim ama yine de sürü psikolojisiyle izlenme rekoruna gidebilir. Bak mesela (bkz: the stranger) için de patlama yapabilir demiştim, tam olarak demesem de ona yakın bişeler yazmıştım. Peki ne oldu ? Dizi unutuldu gitti. Benim lafıma da güvenmemek lazım.
Ama dizi sürükleyici. İzleyin efendim. Pişman olmazsınız bence.
dün itibariyle, heaven wrath güncellemesi yayınlandı. oyuna iki adet zırhlı ve silahlı araç eklenmiş. sanırım 3 tane silah bir kaç tane da patlayıcı.
artık eskisi gibi oynamıyoruz ama bugün girip şöyle bir yoklayayım dedim, optimizasyonda sanki bir bozulma hissettim. high performance seçili olmasına rağmen anlamsız takılmalar oldu... bunun dışında oyunun yürüme, koşma ve nişan alma konusunda radikal değişikliğe ihtiyacı var. bu haliyle artık bir noktadan sonra tahammül edilmiyor. oyun her ne kadar troll kafada da olsa, vakit harcadığınız, keyif aldığınız bir oyunun gelişmesini elbette istiyorsunuz. ama bu oyunda pek ışık yok. mekanik ekleme konusunda hiç istekli değiller.
100 saat oynama başarımı için oyuna girip, kolu bırakıyorum. son başarımı da aldıktan sonra oyunla ilişkim kesilecek.
yine de yaşattığı keyifli dakikalar için yapımcılara teşekkür ediyorum. oyunun iyi veya kötü olması tartışılır ama kendini bir süre de olsa güzel sevdirdi.
ilk önce virüstür, şudur budur diyerek 25-26 temmuza ertelenen, ancak turizm sektörüne darbe vuracağı için tekrardan eski tarihi, yani 27-28 haziran tarihine geri çekilen sınavdır.
ben dahil bir çok insan, sınavın temmuz sonuna ertelenmesiyle çalışma şeklinde veya farklı konularda değişiklik yapmıştı. ama durduk yere sınav tarihini tekrar erkene çekmek, düpedüz... neyse.
bir kaç sene önce sırf seçim olacak diye, üniversite sınavını erteleyen bir zihniyetten bahsediyoruz. çok da kafaya takmıyorum artık. varsın bitsin sınav. hedefim büyük değil ama hedefi olanları çok büyük sekteye uğratacaklar.
Başarılı bir oyun serisi nasıl kötü kopyalanır ? Cevabı işte bu oyun.
Oyun dünyası son 10 yılda yeni bir türle tanıştı. Aslında bu tam olarak yeni bir tür değildi, sadece var olan materyallerin üzerinde birazcık oynama yaparak, büyük farklılıklar oluşturuldu. Türe dönüşmesi ise insanların bu oyun serisine duyduğu
" bu oyun gerçekten farklı hissettiriyor " bakış açısıyla şekilendi.
Nihayetinde " Souls " türü ortaya çıktı.
Peki Nedir bu mekanik, neden farklı ?
Sıradan, 2009 yılından önce çıkmış bir mmo veya rpg oyunu düşünelim. Kılıcımız var, karşımızda da bir adet düşman, kılıcı öldüresiye karşımızdakine sallıyoruz... Burada iki kesin sonuç genellikle hemen oluşur. Ya düşman bizi keser ya da biz düşmanı keseriz. Genellikle tek düzelik vardır, oyunun nerdeyse ortalarına kadar pek zorlanmazsınız, sonlarına doğru zor olsa bile bu zorluk her zaman orantısız olur. Çünkü oyuna zorluk modu koymak demek, tüm oyunu kolay yapmanız veya zor yapmanız anlamına gelir. Peki 2009 öncesinde çıkmış herhangi bir rpg oyunu zor modunda başlattık diyelim, daha oyunun başında mekanikleri öğrenemeden düşmanların elimize vermesi mantıklı mı ? Ya da daha da garibi, oyunun başındaki zorlukla, sonundaki zorluğun farklı olmaması... zorluk konusu böyle.
İşin taktiksel boyutunda ise Herhangi bir rakip analizi, çevre detayı ve en önemlisi de tükettiğimiz enerjisi miktarı hiç göze alınmazdı. Bir de ek, olarak şayet o düşmana ölürsek, bize yaşatacağı sorumluluk da hesaba katılmazdı. Öldün mü ? Sorun değil, bir önceki checkpoint noktasından başlarsın.
Souls oyunları işte tam olarak burada devreye girdi. Yapay zekayı rastgele kılıç sallayan birer kod olmaktan öte, kendi içinde tutarlı hasar-savunma oranlarına sahip modellere dönüştürdü. Yani karşınızdaki çok güçsüz bir kaplumbağa da olsa, hafife alıp yanına yaklaştığınızda sizi öldürmesi gayet olası duruma geliyor. Düşmanlar kadar oynadığımız karakterlerin savunma/ kaçınma veya bloke sistemi de değişti. Saldırılardan yuvarlanarak kaçıyoruz. Ama zamanlamayı ayarlayamazsanız yine o kaplumbağaya ölürsünüz. İsterseniz bütün özellikleriniz son seviye olsun, itemleriniz son seviye olsun, düşmanın size saldırısından belki daha kolay sıyrılırsınız ama hafife alarak size vurmasına izin verdiğinizde öleceksiniz. Zaten genel olarak ölüyorsunuz, o ayrı konu. Her bir düşmanın, bölüm sonunda karşılaşacağınız bosslar gibi önemli olmasını sağladı. Doğal olarak oyundan, başta seçtiğimiz zorluk modunu kaldırmış oldu.
Bu özelliklerle çıkan ilk oyun demon's souls oldu. İnsanlar ilk bir kaç yıl bu oyunu anlayamadı bile. Gerçekten zor geliyordu. Oyunun başında bırakan insanların haddi hesabı yoktu. Tabi oyunu yapan firmanın reklamı, dönemin oyun kültürü vb gibi etkenler de demon's souls 'un arka planda kalmasına sebep oldu. Çoğu şeyde olduğu gibi değeri yıllar geçtikçe anlaşıldı. Tam oyun kitlesini oluşturmaya başladığında, yapımcı fromsoftware dark souls adında efsane bir serinin ilk oyununu piyasaya sürdü. Buradan sonrası zaten geçen sene yılın oyunu ödülünü kazanan sekiro shadow die twice adlı oyuna uzanıyor. Ayrıntılı incelendiğinde çok büyük bir başarı öyküsü. Bu serinin hayranı değilim. Ama son 10 yıla damga vurmuş oyun dünyası gelişmelerinde, soulsborne oyunları kesinliklr belgesel olmayı hak ediyor.
Neyse konumuza dönelim. Demon's souls insanların alıştığı rpg - aksiyon oyunlarından farklı geldiği için alışılması da doğal olarak uzun sürdü. Önceki paragraflarda saymadığım iki tane daha kritik önemli özellik daha var.
Oyuna kestiğiniz düşman, keşfettiğiniz bölge, kazandığınız item sonrasında " tatmin olma " hissini katmayı başardılar. Kulağa kolaymış gibi geliyor ama değil. Belki saatlerce takıldığınız bossu kesip,yola devam etmek başka rpg oyunlarda da tatmin hissi verebilir. Ama keşfettiğiniz bölgenin sizi mutlu ettiğini hiç gördünüz mü ? Bunun sebebi de oyunda herhangi bir haritanın bulunmaması. Çok iyi düşünülmüş, birbirine zincirleme bağlı inanılmaz bir sistem. Fromsoftware oyun yaratma konusunda müthiş özgün bir firma...
Sonunda lords of the fallen rezilliğine sıra gelebildi. Oyunun kendi entrysinde, kopyalamaya çalıştığı asıl seriden daha fazla konuştuğumuza göre. Bu oyuna neler diyeceğimi de az çok anlarsınız.
Beni fanboy olarak görmeyin. İnanın ki dark souls oyunlarının bir çoğunu bitirmedim bile. Ama neleri iyi yapıp, neleri oyun dünyasına kazandırdığını biliyorum.
Lords of the fallen, oynanış açısından bire bir olarak dark souls oyunlarıla aynı yani " souls " türüne giren bir oyun demek istiyorum ama diyemiyorum. Çünkü aynısı, aynı, hiç bir farkı yok. Elmayı alıp, ayvaya benzetmeye çalışmamışlar. Elmayı yine elma olarak oyuna koymuşlar. Bu işgüzarlıktır ilk önce. Harita olmaması, xp sistemi, gizli yollar, kestirmeler vs gibi konuların aşırılmasına hadi bir şey demedik ama komple aynı yahu !
Bu yazdıklarıma ithafen biri de haklı olarak, o zaman watch dogs serisi de gta serisinden aşırma ? Diyebilir, haklı olarak.
Hayır arkadaşım değil. Gta'da drone kullanamıyorsun, hack yapamıyorsun, her npc ismi veya banka hesabı yok. Tek ortak noktaları açık dünya olmaları. Daha da farklılık bolca var.
Lords of the fallen hiç bir konuda elini taşın altına koymayıp, biz souls türüne yeni bir oyun yaptık demesi bence pişkinlikten öte bir şey değil.
Oyunu an itibariyle oynuyorum. Olumsuz yanları:
Kötü kopya olmasınında yanında, benzerlerine göre kötü kontrolleri var. Rahat değilsin. Çoğu zaman seni öldüren düşman değil, kontroller. İki ufak taşın arasına sıkışabiliyorsun, fizikler çok iyi değil, vuruş hissi hoşuma gitmedi, düşman çelitliliği çok az, bu tarz( haritasız ) bir oyunda toplanabilir bulunması, oyunun kopya olmasına rağmen zorluğunda yaşanan orantısızlıklar, grafiksel hatalar, bölgeler arası geçişlerin bir çoğunda yükleme ekranı ve nereye gittiğimizi görememek, hikaye merak uyandırıcı değil, müzikleri ehh, animasyonlar kötü, akılda kalıcı karakter yok...
Olumlu yanları:
Dark souls serisi veya bloodborne oyunlarına göre daha kolay. Bu oyunlara başlamadan önce tadımlık oynanabilir. Konsept ve düşman tasarımları güzel, seslendirme fena değil, silah ve kıyafet görünüşleri iyi ( çeşitlilik pek olmasa da ), hayatta kal ve sandıktan ödül kazan isminde bölümler var biraz farklılık katmış.
Bu oyun, arada kalmış bir şey. Belki de günah keçisi yaptık. Belki de ben çok haksız gömdüm. The surge ve nioh gibi oyunlar da var. Onlara başka zaman bakarız
Bu ikili yan yana geliyorsa zaten benim olumsuz yorum yapma şansım epey düşüyor. Müptelası olmak böyle bir şey işte...
Filme direkt notum 8/10
Görsellik ve atmosfer harikaydı. İşin içinde uzay varsa, elbette bunların iyi olması gerekli ama filmde özellikle bir uğraş vardı. Görseller hiç sırıtmadı. Bire bir yaşadım resmen.
Filmin genelinde hissedilen gerilim harikaydı. Nefes kesen sahneler pek olmadı ama bunu genele yayarak, izleyiciyi sürekli diken üstünde tutmayı başarmışlar.
Oyunculuk normal. Müziklerde akılda kalıcı bir şey yok. Bazı sahnelerde de gereksiz uzatılmış dram vardı. Ben puanımı müzikler ve dramımsı sahnelerden kırdım...
BU filmi izleyip, eğer ki beğendiyseniz; tavsiyem europa report isimli filme de bakabilirsiniz. Arada biraz bütçe farkı var ama yine de kendi çapında güzel filmdi.
7.1 güncellemesiyle konsol sürümüne botlar eklenecekmiş. Ayrıca 6.sezonda kaldırılan vikendi haritası da yenilenmiş haliyle tekrar geri dönüyor. Tahmin edersiniz ki bu güncellemeyle yeni sezon başlıyor.
Botların eklenmesi iyi oldu çünkü ps4 tarafında oyun bulamıyordunuz. Xbox oyuncularıyla beraber cross play oynamak zorundaydınız. Şu an iki konsol arasında hem oyunun verdiği performans, hem de mouse klavye takılma kolaylığı bakımından ciddi farklar var. Bu avantajın büyük çoğunluğu da Xbox oyuncularına aitti. Artık botların eklenmesiyle, ps4 oyuncuları kendi aralarında maç yapabilecektir ( umarım )
Cidden oyunun maç bulma sistemi baya kötü. Ben hatırlamıyorum, hiç bir oyunda zorunlu olarak cross play seçtiğimizi... pubg gayet bilinen bir oyun olmasına karşın, ps4 tarafında niçin böyle bir maç sistemi yapmış anlamak zor...
Güncelleme yarın, saat 8.00 ile 12.00 arasında yayınlanacak.
Red faction serisinin ikinci oyunu. Çıkışını 15 ekim 2002 'de yapmıştır. İlk olarak pc, xbox ve ps2 platformlarında çıksa da ps3 ve son olarak ps4 konsollarına da çıkmıştır.
Tabiki ps3 ve ps4 portlarının, ps2 sürümünden tek farkı çözünürlüktür. Konsolun mimarisine uygun bir uyarlama söz konusu değil. Grafikler, sesler, animasyonlar aynı.
Aradan 18 sene geçmiş. Bu oyunu ilk oynadığımda yıl en fazla 2006 olması lazım. Tüm kuzenler oturup, bölümleri geçmek için taktikler üretir ve ölenin kolu yandakine verdiği sistemi uygulardık. Çok güzel günlerdi. Üstelik ps2 gibi konsolda max 6 kol ile yerel multiplayer oynadığımız da bir oyundur. Yani düşünün, o zamanlarda aynı ekranda fps shooter bir oyunu 6 kişi oynamak.... tarifsiz duygular. Hayatımın en güzel günleriydi. Bu 6 kişilik ekibin şimdilerde bir tanesi hariç hepsinde ps4 var. Aynı aktifliğini devam ettiriyor...
Gözler yaşlı maziden bahsettik. İyi güzel de, Şimdi bu oyunu neden durduk yere konuşalım ?
Güzel soru.
Oyun, yanlış hatırlamıyorsam 3 sene önce ps4 için çıktı. Tabi çıktığı gün almıştım. Ama oynamak şu son bir kaç güne nasipmiş... efendim oyunu ps4'te platin kupasına kadar tamamladım. Zaten hali hazırda başarım/ kupa toplamayı seven biriyim de, bu oyunu bilmem kaç yıl sonra oynamak inanılmaz huzur verdi. Yani belki last of us oynadığımda alamayacağım bir hazdı bu.
Elbet sövdüğüm yerler oldu ama 10 15 sene sonra sevdiğinz bir oyunu tekrar oynamak değişik bir duygu.
Red faction 2, ilk oyunla zerre alakalı değil. Hani olur da steam indiriminden falan oynarım belki diyorsanız direkt buna girilebilir. Oyunun hikayesi tamamen farklı. Ufak tefek detaylar var sadece. Benzerlik olarak bu oyunda da baş kaldırdığımız birileri var, isyan var, kan var, ihanet var.
Genel yorumlarda ilk oyunun gerisinde ancak sunduğu multiplayer içeriğinde, harika ötesi bir oyundur. Hatta en çok keyif alarak oynadığım mp oyun olabilir.
Oyunun herhangi bir figürü veya ona benzer fiziksel öğesini bulamayacağım için en uygulanabilir çözüm olan platin kupasını kazanarak, maziyi noktaladım. Kim bilir, belki 10 yıl sonra tekrar açarım, bu defa çocuğuma eski günleri anlatırım...
İyi bari, kronik sorunlara da el atılmıştır dedim ama göze görünen hiç bir şey fark edemedim.
Analogu hafif ileri ittirdiğimde, gereğinden fazla şekilde ivme kazanma problemi hâlâ sürüyor. Bu oyunun temeli, oyunu oynaman için gerekli bir mekanik. Bunu düzeltmeyeceksin de neyi düzelteceksin. Şikayet etmeyen insanlar, alıştığı için şikayeti kesti. Ama benim gibi farklı oyunlar da oynayan biri için ızdırap gibi olay.
Matruşka misali, Gün geçtikçe farklı özelliğini gösteren virüsümsü. Ayrıca haber doğruysa, böyle bir ten görünümüne sahip olmak için sıraya girecek çok insan çıkar.